Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Truman Capote, çağdaş Amerikan edebiyatına yenilik getirmiş, aynı zamanda 20. yüzyılın en çok tartışılan, eleştirilen, sevilen ve en az anlaşılan yazarlarından biri haline gelmiştir. Çocuk yaşta yazmaya başlayıp genç yaşta büyük başarılar elde eden, çalkantılı bir hayat yaşayan, zeki, alaycı, ufak tefek, tiz sesli bu sıra dışı yazar, insan psikolojisine dair derin bir anlayışla yazılmış zamansız eserlerin yaratıcısıdır.

Truman Capote Kimdir?

Artsy.net

30 Eylül 1924 tarihinde Lousiana’da Truman Persons adıyla dünyaya gelir. Annesi Lillie Mae ve babası Archulus Persons, Truman henüz iki yaşındayken ayrılır. Kendi ifadesine göre, mizaç olarak anneliğe uygun olmayan Lillie Mae onu Alabama Monroeville’deki  akrabalarının yanına gönderir. Truman sonraki dokuz yılının çoğunu bu akrabalarıyla geçirir. Buradaki en yakın arkadaşı, yıllar sonra “Bülbülü Öldürmek” isimli romanıyla Pulitzer ödülü alacak olan komşu kızı Harper Lee‘dir.

Çok yalnız bir çocuktur. Kendini herkesten farklı ve anlaşılmayan biri olarak hisseder. Sonradan çocukluğunu “manevi bir yetim, sırt üstü kalmış bir kaplumbağa gibi” olarak da tanımlayacaktır. On bir yaşında yazmaya başlar. Böylece düşüncelerini ve hissettiklerini kağıda dökebilir.

İkinci evliliğini, Truman’ın soyadını da alacağı, Küba asıllı Joe Capote ile yapan annesi oğlunu da yanına alır ve New York’a yerleşirler. Truman pek çok önemli okula gönderilir, ancak okula gitmekten hiç hoşlanmaz. Beş yaşında kendi kendine okuma yazma öğrenen, on bir yaşından beri kurgu yazılar yazan çocuk, İngilizce de dahil olmak üzere tüm derslerde başarısız olur. Öğretmenleri tarafından normalin altında zekası olduğu gerekçesiyle özel bir okula gönderilmesi tavsiye edilir. Bu tavsiyeyi kabul etmeyen ailesi onu bir psikiyatri kliniğine götürür. Sonuç olarak normalin üstünde zekası olduğu tescillense de okul hayatına pek faydası olmaz, liseyi bitirmez ve resmi bir eğitim almamakta kararlıdır. Hiç ara vermediği yazmaya artık daha ciddi olarak devam eder.

Yazma Tutkusu ve Genç Yaşta Gelen Başarı

Vox Artistica

On yedi yaşında The New Yorker‘da ofis görevlisi olarak çalışmaya başlar. İki yıl süren bu dönemde çeşitli dergilerde hikâyeleri yayınlansa da The New Yorker, hikâyelerini hep geri çevirir. Ölümünden çok uzun zaman sonra yayıMlanacak olan ilk romanı “Yaz Çılgınlığı“nı bu dönem yazar.

Truman Capote, 1945 yılında Mademoiselle dergisine yazdığı “Miriam” isimli kısa öyküsüyle ilk büyük yazarlık işini yapar. Bu öykü 1946 yılında Amerika’nın en eski ve önemli kısa öykü ödüllerinden O.Henry Anma Ödülü’nü kazanır. Yazar bu ödülü daha sonra üç kere daha kazanacaktır.

Ödül, Random House yayınevi ile bir sözleşme ve yazacağı roman için 1500 dolarlık avansı beraberinde getirir. 1948’de “Başka Sesler, Başka Odalar” yayımlanır. Bu roman büyük bir ilgi ve eleştirmenlerin beğenisi ile karşılanır. Bunlar yaşanırken Capote henüz yirmi üç yaşındadır.

Sosyetenin Yıldızı

literaedebiyat

Truman Capote yazarlık ünüyle gelen hareketli sosyal hayatın da keyfini sürer. Arkadaşlarıyla sohbet etme sevgisi, kıvrak zekası, yaratıcı sosyal becerileri ile birleşince yüksek sosyetenin demirbaşları arasında kendine yer edinir. Çok iyi bir dinleyici olan, farklı ses tonu, esprileri ve çocuksu yanlarıyla insanları kendine çeken yazar, özellikle kadınlardan oluşan birçok sosyetik figürün sadık dostu ve sırdaşıdır.

Eşcinselliğin yasa dışı olduğu bir dönemde Capote, hiç çekinmeden yönelimini yaşar. Savaş sonrası dönemde bunu yapması cüretkâr bir hareket olarak karşılanır.

1966’da yayımlanan “Soğukkanlılıkla” romanının şerefine New York Plaza Otel’de verdiği Siyah Beyaz Balosu, basında günlerce yer alır. Baloya en yakın arkadaşlarından beş yüzü davet edilmiştir. Parti o kadar büyük sükse yapar ki Capote sıklıkla dergilerin kapaklarında ve televizyon ekranlarında görünmeye başlar hatta daha da ileri gidip “Murder By Death” adlı bir filmde rol alır.

Yazarlık Serüveni

pinterest.com

Capote’nin hikâyelerinin ve romanlarının başarısı, kurgusunun müthiş olmasından veya karakterlerinin akıllara kazınmasından kaynaklanmaz. Aksine hayal kırıkları olan, göz önünde olmayan, sıradan insanlar eserlerinde yer alır. Gözlemci kişiliği eserlerinin temelini oluşturur. Mükemmeliyetçi olan yazar, doğru kelime ya da ifadeyi bulmak için tüm gününü harcayabilmektedir. Yaşamın ağırlığını fazlasıyla hisseden, savunmasız ve dışlanmışlığının bilincinde olan insanlardan esinlenir. Hikâyelerini gündelik diyaloglardan kurar, şık dursun diye eğip bükmez. Basit, yalın ve vurucu bir üslubu vardır. Gösterişi, şöhreti seven yazar için tezat bir durumdur.

Başka Sesler, Başka Odalar, kimlik, cinsellik ve aidiyet arayışı temalarını ele alan yarı otobiyografik bir büyüme öyküsüdür. Roman, Capote’nin özgün anlatım tarzı nedeniyle geniş çapta eleştirel beğeni toplar. Hayal ve gerçeği şiirsel bir anlatımda “Çimen Türküsü” isimli novellasında, yalnız insanların hüzünlü öykülerini “Gümüş Damacana“da bir araya getirir. Bir yazar olarak dünya çapında şöhreti Audrey Hepburn‘ün başrolü ile sinemaya da uyarlanan ikonik “Tiffany’de Kahvaltı” ile yakalar. Capote’nin karmaşık karakterlerin özünü özgün anlatımla yakalama yeteneği, derin, duygusal ve unutulmaz hikâyeler yaratma becerisi bu eserle gözler önüne serilir.

Soğukkanlılıkla: Sonun Parlak Başlangıcı

Esquire Türkiye

1959 yılında The New York Times’da Kansas’ta bir çiftlikte işlenen korkunç cinayetlerle ilgili kısa bir makaleye rastlayan Capote, yıllardır yazmayı beklediği hikâyeyi bulduğunu fark eder. Gazetecilik ve yaratıcı yazarlığın “kurgusal olmayan roman” adını verdiği bir formda bir araya gelebileceği düşüncesindedir.

Çocukluk arkadaşı yazar Harper Lee eşliğinde “Clutter ailesi cinayetlerini” araştırmak için Kansas’a gider. Kitap, teyp ya da kalem kağıt kullanmadan tamamen hafızasını kullanarak katillerle yaptığı röportajlara ve araştırmalara dayanır. Capote, Kansas kırsalında bir ailenin hapishane kaçkınlarınca öldürülmesini, suçluların yakalanıp yargılanmasını, idama mahkum edilmelerini, kayıp ruhlarının hikâyesini Amerikan taşrası arka planıyla detaylıca irdeler.

Kitap yayımlandığında, tamamen gerçeklere dayanmadığı iddialarına, bunun yazmak değil araştırma olduğu gibi eleştirilere rağmen ülke çapında en çok satanlar listesine girer. Pulitzer Ödülü’ne aday gösterilir ancak kazanamaz. Yine de yazara finansal ve sosyal olarak büyük başarı getirir.

Tüm başarısına rağmen bu rahatsız edici roman, Capote’yi fiziksel, zihinsel ve yaratıcı açıdan yıpratır. Kitabını bitirebilmesi için katillerin idamını beklemesi gerekmiştir. Katiller asıldığında hissettiği çatışmanın onu parçaladığını ifade eder. Çok genç yaşlarında başladığı alkol ve sigara tiryakiliği ile beraber yasaklı maddeler kullanmaya da başlar. Olabildiğince taşkın, her konuda aşırılıklarla dolu, görünüşte parlak ve eğlenceli ancak eskisi gibi yazamadığı bir dönem yaşamaktadır.

Başladığı ancak bitiremediği “Cevaplanmış Dualar” kitabından bazı bölümlerin 1975′ te Esquire’de yayımlamasına izin vermesi, çok sevdiği büyük, gösterişli sosyal hayatının idam fermanı olur. Yıllarca tanıdığı, iç içe olduğu New York sosyetesinin önde gelen simalarının sırlarını ifşa etmiştir. Capote bu topluluktan çok sert bir şekilde dışlanır. Capote, bu tepki karşısında şaşırmıştır. “Ben bir yazarım, ne bekliyorlardı ki?” dediği söylenir.

Şöhret, başarı sevgisinin belki de derinlerde bir yerde görülme, kabul görme ihtiyacına dayandığı Capote, iyice yalnızlaşır. Alkol ve madde sorunları bağımlılığa dönüşür, mücadele etse de başarılı olamaz, sağlığı bozulur. 1984’te karaciğer hastalığı nedeni ile hayatını kaybeder. Cevaplanmış Dualar kitabı ise 1986’da yayımlanır.


Kaynakça:

cumhuriyet.com. “Edebiyatın tiz(!) sesi; Truman Capote”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

sabitfikir.com. “Genç Capote’nin öyküleri”. Web , Erişim Tarihi: 11.10.25

esquire.com. “Gözlemlerinin İzini Süren Yazar: Truman Capote”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

neh.gov. “Tru Life: How Truman Capote Became a Cautionary Tale of Celebrity Culture”. Web , Erişim Tarihi: 11.10.25

martidergisi.com. “Philip Seymour Hoffman Anısına: Capote”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

historyhit.com. “The Life and Times of Truman Capote: 10 Facts About the Literary Icon”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

selyayincilik.com “Truman Capote”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

pbs.org. “Truman Capote’s unhappy ending”. Web, Erişim Tarihi: 11.10.25

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks