Bazı yazarlar vardır ki onları bir kitaplığın en ücra köşesinde buluruz fakat onlar tozlu bir kitaplık rafından çok daha fazladırlar. Ingvar Ambjørnsen tam da bu tanıma uyar. Modern Norveç edebiyatının en özgün isimlerinden olan Ambjørnsen; kuytu köşede kalmış sıradan insanların topluma yabancılaşmasını, bireysel direnişini ustalıkla işler. Peki neden Ingvar Ambjørnsen‘i keşfetmeliyiz? İşte bu soruya yanıt bulacağız.
Pub Kasabasından Almanya’ya

Ingvar Ambjørnsen Norveç’in güneyinde, çok fazla puba ev sahipliği yapan Tørnsber’de doğar, devamında da Larvik’te büyür. Gençliğinde başlayan kitaplara olan ilgisi, onu yazar olmaya karar vermesine sebep olur. Bu yolda da ilk adımını okulunu bırakarak atar. Böylece yazarın keşif ve gezme üzerine serüveni başlar.
“Gece gündüz elime ne geçerse okuyordum. Okuduğum kitaplar sayesinde küçük kenti sarmalayan kabuk çatladı, dünya gözlerimin önüne serildi. Çok yoğun okuyordum. Cümleleri gözlerimle yutarken, kitabın kahramanları odamda, yanı başımda canlanıyor, olayların akışı halüsinasyonlara benziyordu.” (Beyaz Zenciler)
Özellikle gençlik yıllarında uzun saçlarıyla dikkat çeken yazar, on sene yanında uyku tulumuyla beraber kendi ayakları üzerinde durmaya çalışarak hayata atılır. Birbirinden farklı ülkeleri gezerken bir yandan da gittiği ülkelerde çalışarak hayatını sürdürmeye çalışır. Bu deneyimlerini aynı Charles Bukowski gibi onun da eserlerine ilham olacaktır. Bu dönemde kaleme aldığı şiirler yayınevleri tarafından kabul edilmeyip basılmazlar. Basılı hayata geçişi ancak 1970’li yıllarda ülkesinde isyanın baş göstermesiyle olur.
İlk kitabını yirmi beş yaşında yayımlayan Ambjørnsen, her sene eser vermeye çalışarak kitap yazmaya devam eder. Yaşamını olabildiğince göz önünde tutmayan yazar, 1986 senesinden beri çevirmen ve yazar olan, özellikle Percy Jackson gibi popüler serilerin çevirmenliğini yapmış, eşi Gabriele Haefs ile birlikte Hamburg’da yaşamaya devam etmektedir.

Sadece ödül ve kitaplarından uyarlanan filmlerinin gösterimleri için Norveç’e giden yazar ayrıca birçok ödüle sahiptir. Polisiye yazarlarına verilen Riverton Altın Tabanca Ödülü, Gençlik Kitap Ödülü, Norveç Edebiyat Ödülü, Kitapçılar Ödülü ve Oslo Kenti Kültür Ödülü’nü kazanır. Bunun yanında beyaz perdeye uyarlanan kitap serisiyle aynı adı taşıyan Elling adlı film de en iyi yabancı film dalında Oscar’a aday olur.
Ambjørnsen’in Edebiyatı

Onu tanıtan ve aklımızda kalmasını sağlayan karakterleridir. Karakterleri yeraltı edebiyatını en iyi şekilde yansıtır. Aykırı, eşcinsel, toplumda kendine bir yer bulamayan, yalnız ve yalnızlığın getirdiği depresifliğe sahiptirler. Okuyucu; yüceltilen, kusursuz kahramanlar yerine toplumda her zaman rastladığı insanların hayatlarının altında yatan gerçeklere konuk olur. Karakterleri vasıtasıyla yazar, toplumsal normları da sıklıkla eleştirir. Özellikle Elling serisi bu bağlamda büyük ses getirmiştir, baş kahramanın akıl hastanesinden çıktıktan sonra topluma uyum sağlamaya çalışması onun edebiyatında sosyal toplumla bireyin arasındaki ayrışmayı anlatır. Bazen bunu absürd mizah anlayışıyla yapar.
Ambjørnsen‘in etkili olduğu kuşak hippi ile punk arasında konumlanır. Bunun bir nedeni birçok eserinde devleti, devlet kurumlarını, halkın üzerinde kurulan otoriteyi, normları sıklıkla eleştirmesidir. Özellikle bu konuda Beyaz Zenciler adlı romanı tahmininden daha fazla ilgiyle karşılaşır. Romanda devlet kurumlarının karakterlere karşı olan tutumuyla devletin toplumun aykırı kesimine karşı olan bakış açısını vurgular.
“Aslında severdim punk’ları, aynı kandandık. Yaşamaya mahkûm edildiğimiz, ucuz televizyon dizilerine benzeyen şu toplumdan onlar da nefret ediyorlardı.”(Beyaz Zenciler)
Bir diğer neden ise yazarın “Esrar serbest bırakılsın” gibi aykırı görüşlere sahip olmasıdır ki bu sebeple “uyuşturucu maddeler yazarı” olarak da anılmaya başlar. Bulunduğu dönemdeki eserleri de hicvetmekten geri durmaz, ona göre yazar yazdığını bilmeli ve bunun farkında olarak yazmalıdır.

Genel olarak kitapları uyuşturucu üzerine gelişse de bunun yanında yazar Pelle ve Prof adlı iki kahramanın serüvenlerini kaleme aldığı bir gençlik serisi de kaleme alır. Bununla da kalmayarak Sezer adında bir kediyle Tozar adındaki köpeğin dostluğunu anlatan çocuklar için ayrı bir serisi de bulunmaktadır.
Ülkemizde çok fazla kitabı çevrilmemekle birlikte yazar, Beyaz Zenciler’in Türkçe yayım haklarını Ayrıntı Yayınları’na iki tane lületaşı pipo karşılığında satar, devamında da Koyun Postundaki Köpek, San Sebastian’da Hüzün, Tavandaki Kukla, Gece Gündüzü Düşlüyor aynı yayınevi tarafından basılır. Sezer ve Tozar, Pelle ile Prof serileri de Can yayınları tarafından basılmaktadır.
Neden Ingvar Ambjørnsen Okumalıyız?

Bu soruya verilecek ilk yanıt, yeraltı okumayı seviyorsanız olacak. Yeraltı edebiyatına ilgi duyanların kesinlikle beğeneceği bir edebiyat anlayışına sahip. Bütün olayları sansürsüz şekilde sunan yazar, dışlanmış insanların sıradan yaşamlarının içinde kayboluşunu, yanlış yollara ve eylemlere sürüklenişini ustalıkla tam da yeraltı edebiyatına uygun şekilde anlatmaktadır.
Ama sadece yeraltı edebiyatını sevenler okumalı demek doğru olmaz. Onu okumak için başka bir neden de romanlarındaki gerçeklik. Yeraltı edebiyatı yazarlarının geneline hakim olan gerçeklik Ambjørnsen’de de vardır. Olayları olduğu gibi anlatan yazar, ne kadar kötü olursa olsun tüm detaylarıyla okura sunar, özellikle karakterlerinin sokak dili ve argoyu kullanışı doğallığı ve gerçekliği arttırır. Yaşanmışlığından yola çıkarak bu gerçekliği yansıtabilen yazar bu konudaki fikrini de yazar şu cümlelerle dile getirir: “Beni Beyaz Zenciler ve Son Tilki Avı’nı yazmaya iten 70’li yıllarda yayımlanan kitaplar oldu. Bu kitaplar blöf doluydu. Uyuşturucu cehennemlerini anlatan uyduruk anı defterleri, filan. …İnsan her yerde insandır. İnsan bilmediği şeyleri yazmaya çalışmamalı. Ben bunları hem bildiğim hem de takıntım olduğu için yazdım.”
Ambjørnsen‘in karakterleri her ne kadar melankolik olsa da zaman zaman maruz kalınan toplumsal baskıyı okuyucuya hissettirerek empati yapmasını sağlar. Kendinizi yalnız, yabancılaşmış hissettiğiniz zamanlarda okuyabileceğiniz yazarlardan. Karakterleri ile empati kurabilirsiniz, böylece yalnızlığınız paylaşılmış ve anlaşılmış olur.
Tüm bunlardan sonra bence kitaplığınıza bir Ingvar Ambjørnsen eklemelisiniz!
Kaynakça
Ambjørnsen, Ingvar. “Beyaz Zenciler.” Çeviren: Banu Gürsaler Syvertsen, Ayrıntı Yayınları, 1991.
“Hvite Niggere.” Www.ark.no, 2018, Web. Erişim tarihi:14.05.2025
Ambjørnsen, Ingvar. “Hvite Niggere”. Goodreads, 2017, Web. Erişim tarihi: 14.05.2025
“= Ingvar Ambjoensen =.” Ingvar-Ambjoernsen.de, 2025, Web. Erişim tarihi:14.05.2025
“Ingvar Ambjørnsen – Store Norske Leksikon.” Store Norske Leksikon, 25 July 2024, Web. Erişim tarihi:14.05.2025


