Kentleşmenin Aile Yapısına Etkisi: Dayanışmadan İzolasyona

Editör:
Sibel Sancaklı
spot_img

Kentler, temelde sanayileşme sürecinin getirdiği köyden kente göçlerle birlikte kentte biriken nüfus ve bu nüfusun oluşturduğu sosyal alanlardır. Bu süreçte hızla yayılan kente göç kültürü toplumu birçok yönden etkilemiştir. Kırdan gelen nüfus, kentin genişlemesine ve gelişmesine öncülük etmiştir. Artan nüfus sayesinde sosyal ve kültürel olarak kentin değişmesi sağlık, turizm ve hizmet gibi sektörlerin gelişmesini ve kentlerin büyümesini sağlamıştır.

Sanayileşmenin getirdiği istihdam açığının teşvik ettiği göçler, aşırı göçlere dönüşünce zamanla işsizliğin sebebini oluşturmuştur. Makineleşmenin yaygınlaşması ise işçi ihtiyacını önemli ölçüde azaltarak istihdamın önüne geçmiştir. Aşırı göçün neden olduğu işsizlik, kültür çatışması, çarpık kentleşme ve bireyselleşmenin artması gibi gelişmeler, şehirlerde ve toplumda bugün bile çözülememiş sorunların temelini oluşturmaktadır.

Kentleşme Nedir?

Kaynak: Matta Etkisi

Kent sosyolojisi ve aile konuları üzerine eserleri ile tanınan Uludağ Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Enes Battal Keskin’in yaptığı tanıma göre kentleşme, kırsal kesimdeki sosyo-ekonomik dönüşümlerle, üretim merkezli bir hayat tarzı sunan kırlardan, kentlere doğru kitlesel olarak göçle ortaya çıkar. Ona göre; kentlerin hem ekonomik hem de sosyal ve kültürel açıdan bir çekim alanı konumuna gelmesi, farklılaşmanın, uzmanlaşmanın ve örgütleşmenin belirleyici olduğu, tüketim merkezli yeni bir yaşam tarzı öneren, insanların üretime katılım sürecinin, şeklinin ve zamanının farklılaşması nedeniyle, ailenin yapısında değişimlere sebep olan toplumsal bir değişim sürecidir (Keskin, 2016).

Modern anlamda kentleşme, Sanayi Devrimiyle birlikte kırdan kente olan göçlerin başlattığı bir süreçtir. Üretimin, ticaretin, sanayileşmenin büyümesi ise ekonomik ve teknolojik gelişmelerin önünü açmıştır. Bu bağlamda kentlerin büyümesi olumlu görünse de aşırı göçlerin yaşanması zamanla toplumsal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmiştir. Kente gelenler, kırda tarımın azalmasına yol açmış, kentte ise sanayileşme ve hizmet sektörünün gelişmesine neden olmuştur. Fakat hızla yayılan göçler şehirlerde yığılmaya neden olmuştur. Bunlara karşın nüfusta, istihdamda, politikalarda değişiklikler yapılmaya başlansa da yeterli etki sağlanamamıştır.

Türkiye’de Kentleşme‌

Kaynak: İstanbul Tarihi

Türkiye’de 1950’den sonraki yıllarda kırdan kente olan göçler hız kazanmıştır. Bu durum, hızlı kentleşme ve çarpık gecekondulaşma sorununu beraberinde getirmiştir. Kırdan göç edenlerin kente tutunma sürecinde yaşadıkları kültür çatışmaları, moderniteye uyum sağlama çabaları, sınıfsal olarak yükselme istekleri gibi edinilen yeni değerler toplumda bir karışıklığa sebep olmuştur. Bu durum insanların dayanışmasını zorlaştırarak bireyselliğe iterken ailelerin kendi içinde kriz yaşamalarına neden olmuştur.

Türkiye’de şehirleşme ile sanayileşme birbirinden bağımsız yürüdüğünden, şehirlere hızlı bir şekilde göç eden nüfus, ekonomik bakımdan yoksullaşırken, aile ve toplum değerleri bakımından şehir değerleriyle, kırsal kesimden taşıdıkları değerler arasında bocalamıştır. Göç olgusu, bazı şehirlerde gecekondu mahallelerinin oluşmasına yol açmıştır. (Yıldırım, 2015)

Kentlileşme mi, Yabancılaşma mı?

Kaynak: pexels.com

“Kentlileşme, kentleşme süreci içerisinde ortaya çıkan hatta kentleşmenin zorlamasıyla gerçekleşen bir süreçtir. Çünkü kentleşme birey açısından eski yaşam alanından, orada sürdürdüğü toplumsal ilişkilerden ve bu ilişkileri mobilize eden değerler sisteminden bir kopma ve yeni yerleştiği mekâna göre yeni davranışlar geliştirmesi sürecidir (Yıldırım,2014). 

Kırdan kente göç edenlerin, kent kültürüne yabancı olması ve kentte yaşayanların kırdan gelenlerin kültürünü kabul etmemesi zamanla kültürel çatışmaya dönüşmüştür. Kırdan gelenler yeni düzen ve alışkanlıklarla değişmeye başlayarak kente uyum sağlamaya, kentlileşmeye başlamıştır. Kır kültürüne, dayanışmaya ve geleneklere dayanan aile düzeni de zamanla birbirinden kopmaya başlamıştır.

Kaynak: Bilim ve Gelecek

“Zaman içinde şehrin her bölgesi ve mahallesi, içinde yaşayanların karakterinden ve özelliklerinden bir şeyler alır. Şehrin her bir ayrı parçası kaçınılmaz olarak, içerdiği nüfusa özgü hassasiyetlerle bezenir”
(Park & Burgess, 2021).

Kente uyum sağlama sürecinde yaşanan zorluklar, artan işsizlik ve suç oranları gibi birçok handikap, toplumun özelde ailelerin birbirlerine yabancılaşmalarına neden olmuştur. Şehrin insana benzeyen bir ruhu vardır. Şehir ile insan iç içedir. İnsanlar yaşadıkları yere benzer o kentin ruhunu alırlar. Kentlerde içinde yaşayan insanların ruhuna bürünürler. Yani kent ve insan arasında bir bağ vardır.

Kentleşmenin Aile Yapısına Etkisi

Kaynak: pexels.com

“Kırsal kesimden göçle gelen ailelerin uyum problemleri, sosyo-ekonomik sıkıntıları, buna bağlı olarak ortaya çıkan aile içi huzursuzluklar artmıştır. Şehirleşme ve sanayileşme, ailenin yapısını ve aile içi ilişkileri de değiştirmiştir”
(Yıldırım, 2015).

Kentleşmeyle birlikte sosyokültürel yapısı değişime uğrayan toplumların aile yapısı da önemli bir değişime uğramıştır. Olumlu gelişmeler olsa da artan bireysellik ve yitirilen dayanışma duygusu aile kavramını yüzeyselleştirmiştir. Toplumda bir statü kazanma yarışı ile ailedeki roller arasında yaşanan içsel çatışmalar, kişilerin birbirinden uzaklaşmasına, psikolojik sorunlara ve aileler arasındaki bağların kopmasına sebep olmuştur.

Toplumu oluşturan en küçük birim olan ailenin değerini yitirmesi, toplumun da özünü yitirmesi demektir. Kentleşme aslında toplumun kentle beraber büyümesi, gelişmesi ve  dönüşmesidir. Bu büyük kentlerde yaşamları birbirine bağlanmış olan insanların dayanışması gerekirken kentleşemeye uyum sağlayamayan insanlar ve sistemsizliğin yol açtığı yığılma, kenti ve toplumu ayrıştırmıştır.


Kaynakça:

Yıldırım, Kazım. “T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu.” Göçün Aile Üzerindeki Etkisi. Web. 2015.

Ünsal, Hüseyin. “Göç ve Aile: Göçün Aile Üzerindeki Etkileri.” Uluslararası Psiko-Sosyal Eğitim Araştırmaları Dergisi, vol. 2, no. 3, 2022, pp. 87–91.

Keskin, Enes Battal. “Kentleşme Sürecinde Ailenin Değişimi: Bursa’da Bir Alan Araştırması.” Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, vol. 12, özel sayı, 2016, pp. 158–189.

Yıldırım, Mustafa. “Kavramsal Çerçevesi İçerisinde Kent, Kentleşme ve Kentlileşme.” Toplum Bilimleri Dergisi, 2014. Web.

Park, Robert E., and Ernest W. Burgess. Şehir: Kent Ortamındaki İnsan Davranışlarının Araştırılması Üzerine Öneriler. 2015.

Kapak görseli: pexels.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.