Kendrick Lamar – PRIDE. Söz Analizi: En İyinin Kendiyle Çatışması

Editör:
Zeynep Kezer

Kendrick Lamar

2022’de yayınladığı Mr. Morale & The Big Steppers’tan beri sessizliğini korumuş olan Kendrick Lamar, geçtiğimiz aylarda Drake ile yaşadığı skandaldan sonra uzun süre gündemimizden düşmemişti. Rap ile içli dışlı olmayan insanların, bu skandaldan sonra onu bu şekilde tanınmasının Lamar’a haksızlık olmadığını düşünmüyor değilim. Çünkü tüm bu olayların yanı sıra kendisi rap müziğin ‘G.O.A.T’u olarak biliniyor. Müziğe etkisi ve katkısının görmezden gelinemeyeceği gücüyle, birçok gencin ilhamı konumunda.

Kendrick Lamar Kaynak wallalphacoderscom

Billboard’un, tüm zamanların Jay-Z’den sonraki en iyi rapper seçtiği, 37 ödülüyle BET Hip Hop’un en çok kazananı, 17 Grammy ödüllü, rap müzikte benzerine çok fazla rastlamadığımız sanatsallık ve hikaye örgüsünü şarkılarındaki inanılmaz kullanımıyla hayranlık yaratan Lamar’ın 2017’de çıkarmış olduğu “DAMN.” albümünden “PRIDE.”’ın derinliklerine birlikte ineceğiz.

Giriş: 7 Büyük Günahtan Biri

Kendrick Lamar Kaynak wallpapercatcom

“Love’s gonna get you killed
(Aşk seni öldürecek)
But pride’s gonna be the death of you, and you and me
(Ama kibir hem senin hem de benim sonum olacak)
And you, and you, and you and me
(Hem senin hem de benim)
And you, and you, and you and me
(Hem senin hem de benim)
And you, and you, and-
(Hem senin hem de-)”

İncil’e ve Hristiyanlığa çokça gönderme yaptığı bu albümünde Kendrick, bu sefer 7 büyük günahtan biri olan kibirden ve ayrıca sevgiden bahsediyor. Sevgi seni öldürtebilir, bu ölüm basit ve kısa sürelidir; fakat kibir, yavaş yavaş seni yer ve sonunda öldürür…

“En iyi olmak için burada değilsem, ne için uğraşıyorum?” diyen Kendrick, bunun baskısını hissediyor diye düşünüyorum. Kibrin onu kontrol edemediği takdirde belki de kendisini kör edip öldüreceğini söylüyor. Bu kibrin jenerasyonundaki diğer sanatçılardan sıyrılarak taşıması oldukça zor olan “tüm zamanların en iyisi” lakabından geldiğini söyleyebiliriz. Bunu taşımak zor olsa da en iyi olduğunu reddetmiyor. Albümde PRIDE.’dan sonra “HUMBLE.”ın gelmesi de bu durumu oldukça manidar kılıyor.

Kibre kapılıp kendini kaybetmemek için mütevazılık kavramını inatla kendine hatırlatmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Kendi içinde bir denge bulmak istiyor. Çünkü dengeyi kuramazsa sevgi de gurur da şeytanlaşıp işin sonunda belki de sembolik olarak insanı öldürebilir. Sözlerin tekrar etmesi ise bu kısımda adeta zihnimizi gıdıklıyor.

Nakarat: Ama

Kendrick Lamar Kaynak wallalphacoderscom

“Me, I wasn’t taught to share, but care
(Ben paylaşmayı öğrenemedim ama önemsiyordum)
In another life, I surely was there, I
(Başka bir hayatta eminim oradaydım)
Me, I wasn’t taught to share, but care
(Ben paylaşmayı öğrenemedim ama önemsiyordum)
I care, I care
(Önemsiyorum, önemsiyorum)”

Kendrick zor tırmandığı bu yollarda paylaşmayı bilmediğini açıkça söylüyor. Kendine bu konuda ayna tutması insanlığın kusurlarına karşı olan tabusunu yıkıyor. Paylaşmayı bilmemesine rağmen önemsediğinin altını çizmesi pişmanlığını gözler önüne seriyor. “Sevgimi, paramı, belki bulunduğum konumu paylaşamıyorum ama buna rağmen kötü bir insan değilim. Hala çoğu şeyi; çevremdeki insanları, fanlarımı, ailemi önemsiyorum.”

Başka bir hayattan kastının, şarkının ileriki dizelerinde bahsedeceği ‘mükemmel dünya’ olduğunu düşünüyorum. “Kibrim yüzünden, mükemmel bir hayat olsaydı ben de mükemmel olduğum için mantıken orada olurdum.” Şarkının girişinde ve geri kalanında da hissedeceğimiz git-gel durumu burada da var. O mükemmel dünyada, var olmak zorunda olduğunu düşünüyor. Ardından tekrar kendini suçladığı konuya geri dönüyor. “Ama önemsiyorum…”

Dize 1: Araf

Kendrick Lamar Kaynak wallpapercatcom

“Hell-raising, wheel-chasing, new worldly possessions
(İsyan edersin, kovalarsın, yeni dünyevi varlıklar)
Flesh-making, spirit-breaking, which one would you lessen?
(Etten yapılmış, ruhu kırışmış hangisini dizginlemek istersin?)
The better part, the human heart, you love ’em or dissect ’em
(İnsanın en iyi kısmı kalbi, onu seversin ya da parçalarsın)
Happiness or flashiness? How do you serve the question?
(Mutluluk mu gösteriş mi? Soruyu nasıl soracaksın?)”

İlk dört satır sorularla dolu. Bizim için ne önemli? Materyalist olup dünyevi varlıkları öne koyarak yalnızca hazlarımıza göre hareket etmek mi; yoksa bilgelik, kime dönüştüğümüz ve kendimize bir insan olarak kattıklarımız mı? Kendrick bu sefer yalnızca kendisiyle hesaplaşmıyor, bu hesaplaşmayı bizim de yapmamızı istiyor gibi. Aslında id ve superego’nun klasik çatışmasını görüyoruz. Ego’yu bu bağlamda nereye konumlandıracağını düşünüyor.

“See, in the perfect world, I would be perfect, World
(Bak, mükemmel bir dünyada, mükemmel olurdum, dünya)
I don’t trust people enough beyond their surface, World
(İnsanlara göründüklerinden fazla güvenmiyorum, dünya)
I don’t love people enough to put my faith in man
(İnsanları insana inanacak kadar sevmiyorum)
I put my faith in these lyrics, hoping I make a band
(Bir etki yaratmayı umarak inancımı bu sözlere koyuyorum)”

İnsanlara neden güvenemediğini aslında Kendrick’in hayatı hakkında biraz bilgiye sahip olursak anlayabileceğimizi düşünüyorum. Doğduğu yer olan Kaliforniya’nın Campton şehri, çeteleşme sorunuyla bilinen bir şehir. Bu sorunun getirisi olan ırkçılık, 13 yaşındayken Kendrick’in tutuklanmasına sebep olmuş. Irkçı polisler tarafından tutuklanmasının ardından 18 yaşında en yakın arkadaşlarından 3’ünün öldürülmesine şahit olduğunu söylediği bir röportajına denk geldikten sonra, insanlıkla neden bir güven sorunu yaşadığı sorusu kafamda cevaplanmış oldu. Nasıl yaşamayabilirdi ki? Yine de insanlara ses olmak için tüm inancını yazdığı sözlerle bize aktarıyor bir noktada.

“I understand I ain’t perfect, I probably won’t come around
(Anladım ki mükemmel değilim, muhtemelen asla olamayacağım)
This time, I might put you down
(Bu sefer seni küçük düşürebilirim)
Last time, I ain’t give a f-, I still feel the same now
(Geçen sefer umursamıyordum, hala aynı hissediyorum)
My feelings might go numb
(Hislerim uyuşabilir)
You’re dealing with cold thumb
(Soğuk başparmakla uğraşıyorsun)
I’m willing to give up a leg and arm to show empathy from
(Bir bacağımdan ve kolumdan vazgeçmeye hazırım empati göstermek için)
Pity parties and functions of you and yours
(Size ve sizin acınası partilerinize ve işlevlerinize)
A perfect world, you probably live another 24
(Kusursuz dünyada muhtemelen bir 24 yıl daha yaşardınız)
I can’t fake humble just ’cause your a- is insecure
(Siz özgüvensizsiniz diye alçakgönüllü taklidi yapamam)
I can’t fake humble just ’cause your a- is insecure
(Siz özgüvensizsiniz diye alçakgönüllü taklidi yapamam)”

Nakaratta bahsettiğim ‘mükemmel dünya’ burada karşımıza çıkıyor, şarkı boyunca da çıkacak aslında. Kibrinin ona söylediği şeyleri sorgular gibi ‘mükemmel bir dünyada değiliz ve ben de mükemmel değilim zaten’ diyerek kendi kusurlarının farkına varmaya sanki başlıyor. Fakat arafta kalmış ruhu yine kendini gösteriyor. Kötü tarafının onu ele geçirdiğini görüyoruz. Karşısındaki kişiyi çekinmeden incitebileceğini ve bunu geçen seferki gibi hiç umursamadan yapacağını söylüyor. Haksız olsa bile kibrinden dolayı bunu kabul etmeyeceğini anlatıyor. Kibrinin onu hasta edebileceğini; hislerinin, insanın uzuvlarını uyuşturan hastalıklardaki gibi gittikçe uyuşup hissedilmeyecek hale gelebileceğinden bahsediyor. Fakat yine de insanların sahteliklerine empati gösterebilmeyi o kadar çok istiyor ki hastalığına karşı gelmeden uyuşuk kolundan, bacağından feragat etmek istediğinden bahsediyor alaycı bir tavırla. Fakat ‘mükemmel bir dünyada’ bu sahte insanların bir 24 yıl daha yaşamak isteyebileceğini söylüyor. Neden 24? Net bir temele dayandıramadığımız bu sayıyı seçmesinin sebebi, 80’lerde siyahi erkeklerin ırkçılık ve çeteleşme gibi sorunlardan dolayı yalnızca 24 yaşına kadar yaşayabileceğine inanması olduğu söyleniyor.

Son cümleler aslında kendini açıklıyor. “Evet kibir beni öldürebilir ama başkalarını iyi hissettirmek için iyi olduğumu reddedemem.” Kibir ve alçakgönüllülük çatışması çok daha sağlıklı bir zemine oturuyor.

Nakarat Sonrası: Belki De

Kendrick Lamar Kaynak wallpapercravecom

Maybe I wasn’t there (we saw you first)
[Belki de orada değildim (ilk önce biz seni gördük)]
Maybe I wasn’t there (I saw you first)
[Belki de orada değildim (ilk önce ben seni gördüm)]
Maybe I wasn’t there (I saw you first)
[Belki de orada değildim (ilk önce ben seni gördüm)]
Maybe I wasn’t there
(Belki de orada değildim)

Kendrick’e ‘mükemmel bir dünya olsaydı kesin orda olurdum’ dedirten kibrinin yavaş yavaş gerçekliğe döndüğünü, yine mükemmel olmadığını hatırladığını görüyoruz. Aslında dünyanın mükemmel olmayışının sebeplerinden biri belki de kendisiydi.

Dize 2: Dünya

Kendrick Lamar Kaynak wwwbaltanacom

“Now, in a perfect world, I probably won’t be insensitive
(Şöyle ki, mükemmel bir dünyada muhtemelen duyarsız olmazdım)
Cold as December, but never remember what winter did
(Aralık kadar soğuğum ama kış mevsiminin ne yaptığını asla hatırlamıyorum)
I wouldn’t blame you for mistakes I made or the bed I laid
(Seni, kendi yaptığım hatalar için suçlamazdım ya da yattığım yatak için)
Seems like I point the finger just to make a point, nowadays
(Görünüşe göre bugünlerde parmağımı sadece nokta yapmak için uzatıyorum)
Smiles and cold stares, the temperature goes there
(Gülümsemelerden soğuk bakışlara, sıcaklık böyle düşüyor)
Indigenous disposition, feel like we belong here
(Yerel halkı yerinden ettikçe onlar, biz daha çok buraya ait hissediyoruz)
I know the walls, they can listen, I wish they could talk back
(Duvarlardan haberdarım, dinleyebiliyorlar bizi, keşke cevap da verseler)
The hurt becomes repetition, the love almost lost that
(İncitmek döngü haline geliyor ve sevgi neredeyse bunu kaybetti)
Sick venom in men and women overcome with pride
(Erkeğin ve kadının içindeki hastalıklı zehrin üstesinden kibir geldi)
A perfect world is never perfect, only filled with lies
(Mükemmel bir dünya hiçbir zaman mükemmel değil, yalnızca yalanlarla dolu)
Promises are broken and more resentment come alive
(Verilen sözler bozuldu ve daha fazla kızgınlık doğdu)
Race barriers make inferior of you and I
(Irk duvarları seni ve beni aşağılık kılıyor)”

Şarkıların her adımında ‘önceden planlanmışlık’ olduğunu söylediği için ikinci dizeye geldiğimizde dikkatimi sözlerden önce şu çekti: Neden ilk dizede sesinde olan iniş çıkışlar bu dizede yok? İlk dizede hala kendi içinde bir çatışmadaydı. Kabullenmeye çalışıyor fakat kibri sürekli, bozuk plak gibi, aynı şeyleri tekrar ediyordu. Bu dizede ses tonunun daha tekdüze olduğunu görüyoruz. Kendisini fark ettiğini ve savaşta, onun için her ne kadar iyi de olsa, yenik düştüğünü görüyoruz.

Mükemmel bir dünyada olsaydı şimdikinden farklı olacağını söylüyor Kendrick. Normalde parmağını haksızlıklar için uzatıp onları açığa çıkarması gerekirken son zamanlarda dönüştüğü kişinin yalnızca önemsiz şeyler için harekete geçtiğini, sorumluluk almadığını söylüyor. Kibrin herkesin gülümsemelerini alıp onları soğuk insanlara çevirdiğini, toplumun bu şekilde evrildiğini, sevginin yok olduğunu ve insanların birbirini incittiğini söylüyor. Kusursuz dünyanın hiçbir zaman mümkün olmayacağını fark ettiğini anlıyoruz. ‘Yerel halkı yerinden etmek’ten, ‘ırkçılık’tan ve ‘duvarlardan’ bahsettiği kısımlarda aslında ırkçılığa uğrayan bir insan tarafından bunun ne kadar acı verdiğini hissedebiliyoruz. ‘Duvar’ ırkçılığa uğrayan insanların, ırkçılık yapan insanlar için kullandıkları bir terim. Bu duvarlarla konuşarak bir uzlaşmaya varmak istiyor fakat duvarların ona cevap vermediğini söylüyor. Bunlara ek olarak, arkadaşlarının öldürülmesinden yani bir başkasının hatasından bir şekilde kendini sorumlu tuttuğunu bir röportajında açıklıyor kendisi. Eğer dünya kusursuz bir yer olsaydı ne kendini suçlayacaktı ne de ırkçılıkla mücadele etmek zorunda kalacaktı. Fakat içinde bulunduğumuz dünyada ırkçılığın duvarları öylesine yüksek ki adeta altında eziliyor/eziliyoruz.

“See, in a perfect world, I’ll choose faith over riches
(Bak, mükemmel bir dünyada, inancı zenginliğe tercih edeceğim)
I’ll choose work over b-, I’ll make schools out of prison
(İşi seçeceğim insanların yerine, hapishanelerden okullar yapacağım)
I’ll take all the religions and put ’em all in one service
(Tüm dinleri alıp tek bir çatı altında birleştireceğim)
Just to tell ’em we ain’t sh-, but He’s been perfect, World
(Yalnızca herkese, biz bir şey etmeyiz, ama Tanrı her zaman mükemmeldi demek için, dünya)”

İnsanın doğasından dolayı gerçek dünyanın her zaman yalanlarla dolu bir yer olacağını anlıyoruz. Fakat bu ütopik mükemmel dünyada olsaydı eğer yapacaklarından bahsediyor şarkının sonuna yaklaşırken. ‘Hapishanelerden okul yapma’ fikri eminim hepimizin dikkatini çekmiştir. Henüz okul çağındayken hapse girmenin onda yarattığı travmayı belki de bu şekilde anlatmaya çalışıyor. O hayal dünyasında, bahsettiği şeyleri yapıp insanlığı; kendinin farkında olan, kibirsiz, ırkçı olmayan şekillerine dönüştürmek isteyebileceğini anlıyoruz. Sonunda ise başından beri çeşitli şekillere soktuğu mükemmelliğin, onun gözünde aslında yalnızca Tanrı için geçerli olan bir kavram olduğunu söyleyerek noktayı koyuyor.

Kendisi hakkında; konuşmaktan öte, fark etmesinin bile çok zor olduğu tecrübeleri bizimle paylaşıyor. Şarkının her saniyesi insana kendini sorgulatıyor: Kibir benim de mi gözlerimi kör etti? Her şarkısında insanın kafasında bu tarz sorular bırakan Kendrick, bu soruların çözümünü tekrar tekrar şarkıyı dinleyerek çözebileceğimizi söylüyor. Sorunun cevabını bulmak isteyenler için keyifli dinlemeler!

Kaynakça:

Kapak Görseli: floodmagazine.com

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks