Bazı aşklar yalnızca yaşanmaz, yazılır; kelimelere siner, dizelere dönüşür. Tomris Uyar ve Turgut Uyar’ınki tam da böyle bir aşktı: fırtınalı, derin ve edebiyatın sınırlarını zorlayan. Turgut Uyar’ın şiirlerinde Tomris yalnızca bir kadın değil, zamanın ötesine geçen bir ilhamdı; bir esin, bir varoluş biçimi. Onlarınki; duyguların sözcükle buluştuğu, aşkın başka bir boyutta yaşandığı bir hikâye. Bu yazıda bu aşkın nasıl seyrettiğini inceleyeceğiz.
Birbirlerinden Önce Hayatlarında Kimler Vardı?
Tomris’in İlk Aşkı Ülkü Tamer

Tomris Uyar‘ın hayatına dokunan ilk isimlerden biri Ülkü Tamer‘di. Ülkü, Tomris’in kolej aşkıydı. Tomris Uyar’ın Ülkü Tamer’le birlikteliği, Uyar’ın yazar kimliğini kazanmasında belirleyici bir rol oynamıştı. Ülkü, onun için yalnızca bir hayat arkadaşı değil, aynı zamanda edebi yolculuğunda rehberlik eden bir öğretmendi. Bu birliktelik, Tomris’in yazarlık yolunda önemli adımlar atmasına olanak sağladı. Hatta o dönem Tomris ilk çevirisi olan Tagore’dan “Şekerden Bebek“i bu yıllarda Tamer soyadı ile yayımladı. Onlar, hem bireysel hem de edebi olarak birlikte büyüdüler. Mezun olur olmaz hemen evlenen Ülkü ve Tomris’in Ekin adında bir bebekleri oldu. Artık son zamanlarda sorunların baş gösterdiği evlilikleri bebeklerinin trajik ölümüyle de tamamen sonlandı.
Yasak Aşkı Cemal Süreya

Tomris’in bir diğer büyük aşkı da ünlü şair Cemal Süreya‘ydı. Bebeğini kaybettikten sonra zor zamanlar geçiren Tomris, arkadaşlarının ısrarıyla bir gün dışarı çıktı. Ankara’daki Sanatseverler Derneği Lokali’ne gitti ve Cemal Süreya ile tesadüfen aynı masaya oturdular. Tomris Uyar‘ın henüz Ülkü Tamer’le evliliği resmi olarak bitmemişti, zaten o dönem Cemal Süreya da Seniha Hanım ile evliydi. O gece Cemal Süreya, Tomris’e özel bir ilgi göstermemişti. Cemal’in yakın arkadaşı Ülkü’den boşanan Tomris artık bekâr bir kadındı. Yine kaderin onları tekrar tekrar bir araya getirmesiyle daha fazla direnemeyip beraber oldular. Ankara’da üç yıl boyunca beraber yaşadılar.
Cemal Süreya o kadar aşıktı ki sevgilisinden bir an olsun ayrı kalmak istemezdi. İşten çıktıktan sonra hemen eve gelen Cemal’in Tomris’ten başka hayatı yoktu. Tomris bir gün Cemal’e “Biraz gez dolaş arkadaşlarınla falan buluş” demişti. Ertesi gün Cemal Süreya, Tomris’in dediğini yaptı ve eve geç gelmeye başladı. Akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal‘i gördü ve gerçek ortaya çıktı. Cemal sadece Tomris’in dediği süreyi öylesine doldurup hemen aşkına koşmak istemişti. Tomris’in istediği gibi geç kalıyor ama aslında her zamanki gibi eve geliyordu. Tomris’in sandığı gecikmeleri, kapının önünde ona kavuşmayı bekleyerek geçiriyordu Cemal Süreya…
Edip’in Sessiz Aşkı

Tomris Uyar ve Edip Cansever, dönemin edebiyat çevrelerinde tanışıp yakın dost oldular. Cansever, aynı zamanda Turgut Uyar’ın da yakın arkadaşıydı. Ancak Tomris’e karşı duyduğu hisler, dostlukla sınırlı kalmadı. Platonik ama derin bir aşkla bağlanmıştı ona. Bu aşkına hiçbir zaman karşılık bulamasa da, gizlemedi duygularını. Bir akşam rakı masasında peçeteye “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” diye yazacak kadar içtendi onun hissettikleri. Her yıl 15 Mart’ta, Tomris’in doğum gününde bir şiir yayımlayarak sevgisini yeniden dile getirdi. Bunlardan en bilineni, “Bir adın vardı senin Tomris Uyar’dı” dizesiyle başlayan Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiirdi. Cansever’in içtenliğiyle yazdığı bu dizeler, hem hayranlığının hem de karşılıksız aşkının izlerini taşıdı.
Turgut Uyar’ın Tomris’ten Önceki Hayat Arkadaşı Yezdan Şener

Turgut Uyar‘ın ilk aşkı Yezdan Şener‘di. Henüz Askerî Memurlar Okulunda öğrenciyken aşık oldu ona. Genç yaşta evlenip bir yuva kurdular. Bu evlilikten Tunga, Semiramis, Şeyda adında üç çocuk dünyaya geldi. Kızları Şeyda, annesi ve babasının aşkını şu kelimelerle anlatmıştı: ”Babam çok küçük yaşlarda evlenmiş. Aynı semtte oturuyorlar annemle âşık oluyorlar birbirlerine. Babam yakışıklı bir adam, annem de güzel bir kız… Babam anneme karşı çok ilgiliydi, parfümünü alır, çiçeklerini ihmal etmezdi, centilmen bir insandı bu açıdan. İhmal etmiş olsaydı o kadar yıl yürümezdi zaten.” Evliliklerinde bir takım sorunlar yaşayan çift bir süre sonra, Turgut Uyar‘ın emekliliğinin ardından, ayrılık kararı aldı. Turgut Uyar, İstanbul’a döndü.
Tomris ve Turgut’un Aşkına Dair

Turgut Uyar eşinden ayrılıp çocuklarıyla İstanbul’a yerleşti, o sırada Tomris Uyar da Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydi. Tanıştıklarında Uyar, uzun süredir şiirden uzak kalmış, yedi yıldır kalemini susturmuştu. Aralarında önce edebiyat üzerinden kurulan bağ, zamanla aşka dönüştü. Tomris Uyar, onun yeniden yazmaya başlamasında önemli bir rol oynadı; kimi kaynaklara göre ise ilham perisi hâline geldi. Turgut Uyar, ilk eşi ile uzak zevklere sahipti onun için şunları söyledi: “Yazdığım şeylerle hiç ilgilenmedi. İçki zaten içmez…” Ama Tomris tam onun aradığı kadındı; edebiyata hakim, erkeklerle dolu kalabalık toplantılara rahatça katılabilen ve her ortamda savunduğu fikirlerin arkasında durabilen kendine güvenen, özgür bir ruhtu.
Tomris Uyar, Turgut Uyar ile tanıştığı yılları şöyle anlatır: “1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı. Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu.”

Tomris, bazen erkeklerin arasında rakı kadehini havaya kaldırıyor bazen sigarasından derin bir nefes çekiyor bazen de davetlerde memleketin siyasi ve toplumsal meselelerine dair süslü sözler ediyordu. Turgut Uyar, farklı yerlerde gördüğü o neşeli, çekici, zarif, esprili, akıllı ve güzel kadını aklından çıkaramıyordu bir türlü. Onun “tek başına bile bir yapıtaşına” benzediğini düşünüyordu. Tomris ise Turgut’un kırılgan yanını fark etti, dizelerinin arkasındaki sessiz çocuğu görüyordu.
Yavaş yavaş birbirlerine çekilen Tomris ve Turgut’un ilişkileri sıradan bir çiftin yaşadığı gibi akmadı. Onlar yazdılar, birbirlerine duydukları aşkın ilhamıyla edebi dünyaya birçok eser verdiler. Çoğu zaman biri daktilonun başında öyküsünü tamamlarken diğeri mutfağa gidip kahve koydu. Yazma disiplini, evin ritmine dönüşmüştü. Çünkü onların ilişkisi sadece bir aşk değildi; bir düşünce ortaklığı, bir yazma biçimi, bir yaşam biçimiydi. Tomris Uyar’a göre birlikte yaşamak, konuşmaktan değil aynı sessizlikte yazmaktan geçerdi. Geceleri Turgut’un içine kapanışına, Tomris sessizlikle eşlik ederdi. Tomris’e göre onunla susmak, bazen konuşmaktan daha derindi.

Tomris ve Turgut Uyar çifti, dönemin edebî mahfillerinde, şiir dinletilerinde, davetlerde, dergi toplantılarında yan yana görünmesi alışılmış bir manzaraydı artık. Beraberlikleri yalnızca özel hayatlarında değil, kamusal edebiyat ortamında da hissedilir; duruşları, birbirlerine duydukları saygı ve zarafetle çevrelerinde hayranlık uyandırırdı. O yılların edebiyat çevrelerinde hem çokça konuşulan hem de birçoklarına ilham veren, neredeyse efsanevi bir birlikteliğe dönüşmüştü onlarınki.

1967 yılında evlendiler ve Hayri Turgut Uyar ismini verdikleri çocukları dünyaya geldi. Aşkları derinleştikçe Turgut Uyar’ın kıskançlığı arttı ve buna kaybetme korkusu da eklendi. Bu durum bunaltıcı bir hâl almaya başladı. Yaşadıkları bu durumu Tomris Uyar şöyle açıkladı: “Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” Bu durum Tomris Uyar’ı yorsa da yine de büyük aşkından vazgeçemedi. Ölene kadar birbirlerini bırakmadılar. Bu aşk, ne bir romanın mutlu sonuydu ne de bir şiirin hüzünlü finali. Ama kesin olan bir şey vardı: Turgut Uyar ve Tomris Uyar, yalnızca birbirlerini değil, edebiyatı da sonsuzca sevdiler ve belki de bu yüzden, kelimeler kadar kalıcı bir aşk yaşadılar. Ne zaman bir Tomris öyküsünde ince bir hüzün belirse, ne zaman bir Turgut dizesi gökyüzüne dokunsa, o aşk yeniden yaşar gibi oldu.
Kaynakça:
Küçüksarp, Merve. “Özgür Ruhlu Bir Yazar” İst Dergi. Şubat 2023. web 20.07.2025
Aksucu, İlayda. “Dört Büyük Şair ve Paylaşılamayan Bir Kadın: Tomris Uyar” listelist.com. Ekim 2018. web 21.07.2025
Koçak, Servet. “Her şeyden biraz* Turgut Uyar…” neokuyorum.org. Ağustos 2016. web 21.07.2025