Kurt Vonnegut, ironi ve sosyal eleştiriyi, bilim kurgu romanlarında başarıyla harmanlayan bir yazar olarak tanınır. Amerikalı tanınmış bilim kurgu yazarı Kurt Vonnegut, II. Dünya Savaşı sırasında bir askerdir. Savaşta esir düşer ve savaşın insan ruhunda açtığı yaralara tüm dehşetiyle tanık olur. Bu etkili tanıklık eserlerinde kendini gösterir. Mezbaha 5, Şampiyonların Kahvaltısı ve Kedi Beşiği en bilindik romanlarıdır.
“Faydalı bir dinin yalanlar üzerine inşa edilebileceğini idrak edemeyen bir kimse, bu kitabı da anlayamaz.” (s.15)
Hani Kedi?

“Hiçbir hükümet reformunun ya da iktisadi reformun insanların sefaletine son veremeyeceği açıkça anlaşılınca tek gerçek umut bu din olmuş. Gerçek, halkın düşmanı haline gelmiş, zira katlanılmayacak kadar korkunçmuş.” (s.156)
Kedi Beşiği insanın kaotik günümüz dünyasında anlam arayışını ironik bir şekilde ortaya koyar. Bu ironi iki farklı yüzüyle karşımıza çıkar. Bir yanda körü körüne bilimin her şeyi çözebileceğine düşünen ve sadece merakının peşinden giden Felix Hoenikker, diğer yanda adeta distopik bir ütopya niteliğindeki San Lorenzo vardır. Kedi Beşiği romanı Moby Dick romanının ünlü girişi gibi başlar:
“Bana Jonah deyin. Annemle babam öyle yaptı, ya da ona yakın bir şey. John adını vermişler bana.” (s.11)
John, “Dünyanın Sona Erdiği Gün” isimli bir kitap yazmak ister. Kitabın konusu atom bombasının Japonya’ya atıldığı gün önde gelen Amerikalı kişilerin neler yaptığıdır. John bu niyetle atom bombasının yapımında görevli Felix Hoenikker‘i araştırmaya başlar. Felix Hoenikker’in üç çocuğu vardır. Çok uzun ve çirkin bir kız olan Angela, babası gibi merakının peşinden giden üçkağıtçı Frank ve cüce Newt… Felix Hoennikker duygusuz, sadece kendi merak ettiği şeyleri önemseyen ve insan ilişkileri son derece problemli biridir. Onu değerli kılan merakının peşinden gidip ortaya çıkardığı icatlardır. Felix Hoenikker, kitapta atom bombasının babası olarak nitelendirilir. Pek çok devlet görevlisi onunla iletişim kurmak için bizzat çalıştığı yere gelir. Gelenlerden biri buz-dokuz adlı bir kimyasal silahın ortaya çıkmasına neden olur. Buz-dokuz suyu mavi beyaz katı bir cisme dönüştürebilecek bir kimyasal silahtır. Buz-dokuz gibi dünyadaki yaşamı bitirebilecek silahı icat eden Hoenikker, buz-dokuzla bir çocuk oyuncağı gibi oynarken ölür. Çocukları buz-dokuzu kendi çıkarları için kullanır ve süper güçlere kaptırır. Çirkin Angela yakışıklı bir eş sahibi olmak için, cüce Newt Rus bir cüce ile birlikte olmak için ve üçkağıtçı Frank San Lorenzo diktatöründen paye alabilmek için buz-dokuzu kullanır.
Düzmece Bir Din Bokononculuk

“Bu kitapta yazan hiçbir şey gerçek değildir.” (s.5)
John, Dünyanın Sona Erdiği Gün kitabından vazgeçer. Bir dergi onu San Lorenzo hakkında makale yazsın diye San Lorenzo’ya gönderir. San Lorenzo Karayipler’de bir adadır ve defalarca istila edilir. En son Lionel Boyd Johnson ve Earl McCabe adanın yönetimini ele geçirir. Johnson ve McCabe zaten kaynakları kısıtlı bu adaya yeni bir dinamik kazandırmak ve umut olmak için bir oyuna girişir. McCabe bir diktatör olur. Johnson ise adıyla uyumlu bir din meydana getirir. Diktatör bu yeni dine karşı çıkar ve bu dini yasaklar. Bu dine mensup olanların bulunulup öldürüleceği duyurulur. McCabe ve Johnson bir oyun gereği karşı karşıya gelir. McCabe bir zalim, Johnson ise Bokononculuk adı verilen dinin kurucusudur ve bir kaçaktır. Gerçekte, ne böyle bir din ne de böyle zalim diktatör vardır. Zamanla bütün ada gizliden gizliye Bokononcu olur. Zamanla Bokononculara kanca cezası getirilir. Ada halkı sefil halde olmasına rağmen Bokononcu ve kanaatkardır. Balıkçılık dışında geçim kaynakları yoktur.
John San Lorenzo seyahati sırasında Newt ve Angela’yla tanışır. İronik bir biçimde, bu seyahat sırasında San Lorenzo lideri olur. Buz-dokuzun San Lorenzo’da suya temas etmesiyle adeta kıyamet yaşanır. Sert iklim değişiklikleri ve fırtınalar meydana gelir. John ve kurtulan birkaç kişi mağaralarda yaşamaya başlar. John mağarada kedi beşiği romanını yazmaya başlar.
Hani Beşik?

“İlgili kişiye: Etrafınızdaki bu insanlar, denizin donmasının ardından gelen rüzgarlardan sağ kurtulan San Lorenzoluların hemen hemen tümüdür. Bu insanlar Bokonon adlı sahte din adamını yakalayıp tutsak etti. Onu buraya getirdiler, ortalarına diktiler ve Yüce Tanrının ne yapmak istediğini, bu durumda kendilerine düşenin ne olduğunu anlatmasını buyurdular. O şarlatan da Tanrı’nın kendilerini öldürmeye çalıştığını, büyük ihtimalle onlarla işinin bittiğini ve efendi gibi ölmeleri gerektiğini söyledi. Gördüğünüz üzere onlar da bunu yaptı.” (s.243)
Kedi Beşiği romanı adını bir oyundan alır. Bu oyun iki elin parmaklarına ip geçirip gererek çeşitli şekiller oluşturmak üzerine kuruludur. Bir oyuncu şekiller oluştururken diğer oyuncu bu şekilleri bozmaya ve kendi şekillerini oluşturmaya çalışır. Her şeyin sonunda ip parça parça elinizde kalır. Tıpkı bu oyunda olduğu gibi duygusuz ve katı bilim üzerine kurulu bir hayat görüşüyle tamamen uydurma bir inancın kedi beşiği oyunu dünyanın sonunu getirir. Hoenikker‘in empati yoksunu, adeta insanlıktan nasibini almamış kişiliği bilimin hayatın tek gerçeği olduğu hayat görüşüyle birleşip insanlığın sonunu getirir. Aynı şekilde Bokononculuk da bu düzmece dinin yaşamın tüm sefaletine ve ıstırabına tek teselli olduğuna inanan San Lorenzo halkının sonunu getirir.
Kedi Beşiği yeryüzüne fırlatılan insanın çaresizce ve sonsuz anlam arayışına farklı bir gözle bakmamızı sağlar. İçinde hem çarpıcı bir ironi hem de sağlam bir eleştiri barındırır. Anlatılanlar ailenin, batıl inançların, bilimin ve siyasetin sıkı bir eleştirisidir. Körüne körüne bilim odaklı, mekanik, duygusuz bir anlam arayışı ile sadece batıl inançlara dayalı bir anlam arayışının insanlığı, insanlığa dair temiz güzel şeyleri, nasıl ortadan kaldırdığını gözler önüne serer.
Kaynakça
Vonnegut, Kurt. Kedi Beşiği. APRIL Yayıncılık, 2012.
Yetim, Arzu. “Metinlerarasılık Bağlamında Çeviri: Kurt Vonnegut’ın Mezbaha 5 Romanı Üzerine Bir Uygulama”. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi. Ekim 2023:1549-1560.


