Kazandığı parayı öven bir müzik anlayışını ben anlayamıyorum, idrak edemiyorum.
Kayra
Rap müzik ortaya çıkış şekli olarak isyanı merkeze alan, gettolarda anlatacak şeyleri birikmiş insanların anlatıları şeklinde kendini göstermiş bir tür. Fakat günümüzde evrildiği nokta çıkış noktasından çok farklı bir yere gelmiş durumda. Rap müzik artık pahalı arabalar, büyük evler vs. gibi zenginliği sembolize eden metalarla anılır durumda. Rap müzik günden güne müzisyenlerin egolarını şişirmek için bir alana dönüşüyor. Bugün rap dendiğinde akla gelen şey şarkılarda geçen zengin olma hikayeleri, düzenli bir işe ihtiyaç duymama, kolay para kazanma ve bu paranın sunmuş olduğu sınırsız imkanlar olarak karşımıza çıkıyor. Doğduğu günkü isyanı bugün bulmak maalesef mümkün değil rap müzikte. Gettolarda ezilen insanların, azınlıkların, dışlanmışların kavgası olmaktan ziyadesiyle uzaklaşmış durumda. Ezilmişlerin sesi olarak popülerlik kazanan rap bugün ezenlerin ayak sesleri haline gelmiş durumda. Popüler kültürün etkisiyle yüksek dinlenmelere ulaşan sanatçıların kibirli tavırlarıyla bezenmiş durumda.
İşte burada bu sektörün eski günlerini yaptığı her işte saygıyla anan, verdiği her demeçte kendince görüşünü belirtirken bile kendi deyimiyle ”haddini aşmaktan” ölümüne korkan bir adamın hikayesi karşımıza çıkıyor. Kayra egonun, bencilliğin, kendine tapmanın ele geçirdiği bu sektörde tevazuyu asla elden bırakmayan isimlerden biri. Doğallığın tamamen arka plana atıldığı, herkesin kendisini ayrı bir devlet gibi gördüğü iletişimin kolaylaştığı bu nedenle hayran desteğinin eskiye kıyasla çok daha fazla hissedildiği için herkesin kendisini çok daha güçlü hissettiği günlerde Kayra işine emeğini saygıyla sarf etmeye devam ediyor.
Çok çekingen çok utangaç kimseyle en ufak sorunu olmayan bir insan Kayra. Tam anlamıyla bu piyasaya ters. Hatta o kadar utangaç ki ilk konserini eski okulunda verdiğinde onu dinlemeye gelen herkesin tanıdığı insanlar olduğunu görmüş ve neredeyse tüm şarkılarını arkasını dönerek söylemiş, bir şeylerle ilgileniyor gibi rol yapmıştır. Müzik hayatı boyunca başarılı bir şov insanı olmaktan çok başarılı bir müzisyen olmaya odaklanmıştır Kayra.
19 yaşındayken okuduğu Kinyas ve Kayra adlı Hakan Günday romanının üzerinde bıraktığı etkiyle mahlasını Kayra olarak seçmişti, fakat bugünkü aklı olsa Kinyas’ı seçerdi Kayra. Önce sıkı bir dinleyicisi olacağı sonra da sıkı dinleyicilere sahip bir sanatçıya evrileceği rap müzik ile Cartel sayesinde tanışmıştı. Müzik yapmaya başladığında kendi iç meseleleriyle uğraşıyordu. En çok da umutsuzlukla. Başladığı günden bugüne kadar asıl derdi kendisi oldu, asıl derdi sanat oldu ve yer yer protesto oldu. Ama hiçbir zaman sahip oldukları veya sahip olmak istedikleri olmadı Kayra’nın merkezi. Kendi deyimiyle üzerinden atamadığı girdiği her işte yakasına yapışan ”Acaba haddimizi mi aşıyoruz?” hissi müzik hayatında da hep kendisiyle ilgilenmeyi öğretmişti ona.
Bir yandan İngilizce öğretmeni olarak hayatına devam ediyor Kayra. Çünkü yine kendi deyimiyle şu an öğretmenliği bırakacak bir lüksü yok. Hayatını bununla kazanıyor ve müziği sevdiği için yapıyor. Piyasanın bugün merkeze koymuş olduğu lüks araçlar ve kalabalık partiler için değil. Bu ezgilere gönül verdiği için. Bu yüzden piyasanın bugün geldiği karanlık durum Kayra’ya ulaşmıyor, ulaşamıyor. O bir yerlerde en sevdiği işi en iyi bildiği şekilde ”haddini aşmadan” yapmaya devam ediyor, ve edecek.