Efsanevi kayıp ada parçası Atlantis! Tarih öncesi dönemlerden itibaren tazeliği koruyan, gezegene barış, huzur ve bilgelik getireceğine inanılan Atlantis mitini bu kadar değerli kılan nedir? Popüler kültürde kendine oldukça büyük bir yer bulan; dizilere, filmlere konu olan kayıp şehir Atlantis’i mercek altına alıyoruz.
Atlantis Miti Nasıl Ortaya Çıktı?

Günümüzde bir “ütopya” olarak bahsedilen Atlantis, ilk olarak M.Ö. 330’da Platon tarafından yazılmış olan Timaeus ve Critias eserlerinde ortaya çıkmıştır. M.Ö. 9000‘de Atlantis, Atina’yı fethetmeye çalışan lakin başarılı olamayıp bir gecede okyanusun derinliklerine gömülen bir imparatorluktur. Bilinenin aksine Platon‘un anlatmak istediği şey tam olarak bu ütopya değildi. Nitekim bazı uzmanlar tarafından Atlantis uygarlığı pek de barışçıl kabul edilmemekteydi. Bu mitin, Platon tarafından kendi eserlerinin propagandasını yapması amacıyla ortaya atıldığı söylenmektedir.
Atlantis efsanesi, suya batan bir uygarlıktan ziyade Atinalılar hakkındaydı. Bu yargının en büyük kanıtı da dünyanın herhangi bir yerinde suya batmış imparatorluk hakkında hiç kanıt bulunmamasıdır ve elbette Platon’dan önce Atlantis miti hakkında herhangi bir yazının veya çalışmanın mevcut olmamasıdır.
Atlantis mitinin kökenleri çok çeşitli spekülasyonlara dayansa bile dünyanın her yerinde binlerce kişi tarafından yüzyıllardır bu kayıp uygarlığı bulmak için çalışmalar yürütülmektedir. Platon’a göre Atlantis’in yeri oldukça nettir: Herakles’in Sütunları (Cebelitarık Boğazı, Akdeniz). Bilime göre eserlerde tasvir edilen Atlantis adası gibi büyük bir kara parçasının batması veyahut herhangi bir kalıntı bırakmadan yok olması pek mümkün değildir. O yüzdendir ki Atlantis yüzyıllardır efsane olmaktan öteye geçememiş bir anlatı olarak kalmıştır.

Atlantis’in efsaneleşmesindeki en büyük nedenlerden biri de Platon’un eserlerinin yanlış tercümeleri idi. İnsanlığın ”ütopya” fikrine dair duyduğu hayranlık ve heyecan yüzyıllar öncesinde de aynıymış. Belki de bazı psikolojik nedenlerden ötürü insanlık çağlar boyunca farklı kültürlerde hep bir üst ütopya fikrine inanma ihtiyacı hissetmişlerdir. O an yaşanılan toplumdan ve dünyadan daha bilge, daha barışçıl bir uygarlıkta yaşama hayaliyle varlıklarını devam ettirmişlerdir. Yüzyıllar geçmesine rağmen şu anki milenyum çağında da bu hayal varlığını sürdürmektedir.
Atlantis’e Dair Kanıtlar
Dünyanın yüzyıllar öncesinde geçirdiği coğrafi değişikliklerin bilimsel tarihleri ile efsaneye göre Atlantis’in batışı örtüşmektedir. Çekirdekte meydana gelen volkanik patlamalar sonucu oluşan bir takım yanardağ patlamaları, buzul çağlarında meydana gelen depremler ve buzulların erimesi, su seviyelerinin dağları örtecek şekilde yükselmesi bir antik kentin yok oluşuna da bir bakıma tanıklık etmektedir.

Sibirya’da bulunan mamut fosilleri iklim değişikliğini örneklemenin yanı sıra Atlantis’in var olmasına da ışık tutmaktadır. En can alıcı noktalar ise deniz altında bulunan antik kalıntılardır. Yapılan testlere göre Bermuda yakınlarında deniz altında 11.000 yıl öncesine ait Sedir Ormanları mevcuttur ve yine Küba yakınlarında denizin 180 metre altında binlerce yıllık antik batık bir şehir bulunmuştur. Japonya’da denizin altında bulunan Yonaguni Buluntuları da antik şehir kalıntılarına örnektir. Tüm bunların coğrafi tarihleri Atlantis’in batışı ile uyuşmaktadır.
Popüler Kültürde Atlantis
Yüzyıllar boyunca gizemini koruyan Atlantis gibi bir efsanenin popüler kültürde yer bulması kaçınılmazdı elbette. Antik Yunan filozoflarından itibaren gerek kültür-sanatta gerekse popüler kültürde var olmaktadır. Edebi eserler incelendiğinde Thomas More‘un Ütopya adlı klasik eserindeki mevzu bahis şehrin Atlantis olduğu aşikârdır. Bunun yanı sıra bilim kurgunun mihenk taşı sayılan Jules Verne‘nin Denizler Altında 20.000 Fersah adlı romanı da Atlantis’e yer vermektedir.
Edebiyata ek olarak sinema ve televizyonda da Atlantis’e rastlamak mümkündür: Kaptan Nemo, Dünyanın Merkezine Yolculuk (1959), Star Trek: The Next Generation. Tüm bunlara ek olarak ise Atlanits, kutsal kitaplarda da yer edinmiştir. Kitab-ı Mukaddes‘te Nuh Tufanı‘nın anlatılması Atlantis efsanesi ile örtüşmektedir.
Sonuç olarak şu anda Atlantis’i aramanın yanlış ve psişik bir olgu olduğunu savunan akademisyenler ile onu aramaya devam eden ve Platon’un bahsettiği ütopyanın peşinde olan hatırı sayılır bir araştırmacı kitlesi hâlen mevcuttur.
Kaynakça
Giller, Geoffrey. “Where Is the Lost City of Atlantis — and Does It Even Exist?”. Discover, 21 Temmuz 2020, https://www.discovermagazine.com/planet-earth/where-is-the-lost-city-of-atlantis-and-does-it-even-exist. 23 Temmuz 2022 tarihinde erişildi.
Radford, Benjamin. “Kayıp Şehir Atlantis: Suların Altına Batmış Eski Bir Medeniyet Var Mıydı?” Evrim Ağacı, 9 Temmuz 2013, Ersal Berkat Acar tarafından çevrildi, Çağrı Mert Bakırcı tarafından düzenlendi, https://evrimagaci.org/kayip-sehir-atlantis-sularin-altina-batmis-eski-bir-medeniyet-var-miydi-1308#. 23 Temmuz 2022 tarihinde erişildi.
Öne Çıkan Görsel
Grie, George. “Lost City of Atlantis or Mystery Legend Atlántida”. Wikimedia, 11 Şubat 2014, https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Lost_City_of_Atlantis.jpg. 24 Temmuz 2022 tarihinde erişildi.


