Kayboluş: E’leri Sobelemek veya Perec’in Metaforu

Editör:
Hande İzgiş
spot_img

Georges Perec, 7 Mart 1936’da Paris’te doğmuş, 3 Mart 1982’de akciğer kanseri olması nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Dil oyunları temelinde üslubuna ve şiire yenilikler getirerek edebiyat dünyasında ayrı bir yer edinmiştir.

David Bellos, Georges Perec: A Life in Words (Georges Perec: Sözcükler İçinde Bir Yaşam) (1993) adlı biyografik kitabında Perec’in yaşamına ve yapıtlarına dair bilgileri en ayrıntılı biçimde sunmuştur. Biyografiye göre, Perec’in ailesi Fransa’ya göç etmiş Polonyalı Yahudidir. Babası 1939’da II. Dünya Savaşı’na katılmış, 1940’da öldürülmüştür. Annesi ise 1943 yılında toplama kampına gönderilmiştir. 1947’de Perec annesinin kayboluş kaydını öğrenmiştir. 1958’de ise ölüm kaydı gelmiştir. Bellos, Perec’in hiçbir zaman annesinin yasını bitirecek herhangi bir zamana sahip olmadığını yazmıştır.

https://celluloidwickerman.com/2018/01/15/a-wander-with-georges-perec/

Bellos’a göre Perec’in yaşamı sözcüklerin ardında saklıdır. Bu yaşamın en büyük, en derin itici gücü ise kayıpları, kızgınlığı, uzak anıları, kısaca geçmişidir. Hayatta kaldığından dolayı suçluluk duygusu taşıyan yazar, gençliğinde kendisine “Je suis un mauvais fils” (Ben kötü bir çocuğum) demiştir. Savaştan sonra Paris’e halasının yanına gitmiş, ölen anne ve babasını edebiyat yoluyla yazıya dökerek ölümsüz kılmayı amaçlamıştır. Bellos, Perec’in somurtkan bir insan olmadığını, müzik ve eğlenceyi sevdiğini belirtip edebi açıdan bir aktivist olarak dergiler çıkardığını ifade etmiştir. 1965’te ilk romanı Les Choses- Une Histoire des Années Soixante (Şeyler-Altmışlı Yılların Bir Hikayesi) ile Renaudot Ödülü’nü kazanmıştır. 1967’de Oulipo grubuna katılmıştır ve yazdığı palindromu 500 sözcükle Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştir. Birçok yeni biçimleri, farklı türdeki dil kısıtlamalarını kitaplarında denemiştir. 1978’de yayımlanan ve Medici Ödülü’ne layık görülen La vie Mode d’Emploi (Yaşam Kullanma Kılavuzu) Perec’in en önemli yapıtlarından biri haline gelmiştir.

La Disparition: Kayboluş

“Ak bir boşluğun arkası karanlıkla doludur. Yazılanı anlamıyorsan yazılmayana bak.” (Kayboluş, s:112)

David Bellos, Georges Perec’in La Disparition romanını Paris’ten 100 kilometre uzakta bulunan Moulin d’Andé isimli bir binada yazdığını belirtmiştir. Bellos, bu binanın Georges Perec’in arkadaşı Suzanne Lipinska’ya ait olduğunu ve Perec’in Lipinska’yla bu binada 1968 yılında yaşadığını belirtmiştir. Perec, La Disparition’u burada yazmıştır. Bellos, Perec’in arkadaşlarının burayı çokça ziyaret ettiğini ve Perec’in arkadaşlarıyla kitabı hakkında fikir alışverişinde bulunduğunu da eklemiştir.

Böylelikle La Disparition, Gallimard Yayınevi, Editions Denoël’den 1969 yılında basılmıştır. Kitabın ilk baskısında kapak beyazdır. En üstte Georges Perec adı kırmızı harflerle yazılmıştır. Ardından La Disparition siyah harflerle yer almıştır. Les Lettres Nouvelles (Yeni Edebiyat) ve yanında Denoël edisyonu kırmızı harfle basılmıştır. Bunların altında kırmızı zemin üzerinde beyaz bir “e” harfi vardır. İlk basımın kapak resmi, Perec’in notları arasında bulunmuştur.

Romanda, bir grup arkadaş Anton Voyl adındaki kayıp dostunu aramaktadır. Anlatı, bir dedektif romanı çerçevesinde geçmektedir. Romanın ana temasını meydana getiren kayboluşa dair başka metinlere göndermeler, öykü içinde öykü anlatımı, dilsel bulmacalar gibi birçok değişik biçemsel yöntemler kullanılmıştır. Örneğin, Herman Melville’in Moby Dick romanının özeti lipogramatik bir yeniden yazım şeklinde La Disparition’un sekizinci bölümünde verilmiştir (Perec, 1989, 86), (Özkan, 2015).

Romandaki akıl oyunları, çeşitli göndermeler, geri dönüşler, mizahi kurgu ile okuyucunun kayboluşa dair bir çıkarım yapma serüvenine itmesi hedeflenmiştir. Romandaki karakterler, yazarın kısıtlamasına göre kayıp harfi tahmin edebilmekte fakat onu kullanmanın tehlikeli olduğunu düşünmektedir. Onlara göre o harfi kullanmak ölümcül problemlerle kişiyi karşı karşıya gelir.

Roman, okuyucunun “Anton Voyl (Anton Ssliharf) nereye kayboldu” sorusuna yanıt bulmaya çalışırken içinde kaybolabileceği bir başyapıttır. Fransızca metinde altı ana bölüm ve yirmi altı alt bölüm vardır. Beş ana bölüme roman kahramlarının ismi verilirken, ikinci bölüme isim verilmemiştir. Beşinci sıradaki bölüm ise “e” harfi kısıtlaması gereği atlanmıştır.

https://indigodergisi.com/2018/02/georges-perec-la-disparition/

E Harfinin Kullanılmamasına İlişkin Görüşler:

La Disparition hakkında yazılmış yazılarda dil kısıtlamasına rağmen romanın fazla edebi ve canlı bir kurgu barındırmasına ilişkin görüşler vurgulanmıştır. Bir diğer görüş ise yazarın ailesini İkinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği için bu kayıpların “e” harfiyle simgelenmiş olmasına yöneliktir.

Andrée Chauvin, Fransızcada en çok kullanılan “e” harfinin bulunmayışına bağlı olarak romanda yeniden yazım özelliğinin meydana geldiğini vurgulamaktadır. Chauvin, “e” harfinin bulunmayışını bir kayboluşa, sessizliğe benzetip kendini gizlediğini, öte yandan da onu muzipçe gösterdiğini belirtmiştir. Chauvin’e göre, La Disparition cezbedici bir okuma serüveni vaad etmekle birlikte okuyucudan boşlukları doldurmasını, parçaları birleştirmesini istemektedir. Chauvin, kayboluşu neyin sakladığını ve neyin onu açığa çıkardığı sorusunun romanın düğüm noktasını oluşturduğunu ve okuyucunun karşısına sürekli çıktığını belirtmektedir. (A. Özkan, 2015)

https://www.goodreads.com/book/show/846480.Quel_petit_v_lo_guidon_chrom_au_fond_de_la_cour_

Kayboluş’un Çevirmeni: Cemal Yardımcı

Kayboluş, orijinalinde toplamda 26 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm Fransız alfabesindeki bir harfi simgelemektedir. Türk alfabesinde 29 harf olduğundan çevirmenin üç bölüm daha ilave etmesi gerekmektedir. Bu sebeple bazı bölümler Kayboluş eserini Türkçeye çeviren Cemal Yardımcı tarafından orijinalinde olmamasına karşın kitaba eklenmiştir.

Yardımcı, Kayboluş’u okuduğunda Perec’e adeta hayran kalmıştır. Kitabı Türkçe’ye çevirmeyi kendi istemiş, bir kelime üzerinde saatlerce zihnini zorlamış günler, aylar ve hatta yıllar süren çalışmanın ardından kitabı çevirmeyi başarmıştır. Çabaları sonucunda “kitabı kendim yazmış gibi bir keyif duydum. Böyle bir çeviriye kalkışmak için işi bir tutku hatta bir takıntı haline getirmek gerekir.” demiştir.

Lipogram kullanımını bir de Georges Perec’ten dinleyelim: 

Perec, Kayboluş adlı eserinde ”E” harfini kullanmadığı editörler tarafından fark edilmeyince kendisi açıklamak durumunda kalmıştır. Farklı görüşlere göre, kendini gizlemek için yaptığı, savaşı protesto ettiği gibi düşünceler yaygınlık kazansa da lipogomi tekniğini ustalıkla kullanmış ve hatta tekniğin ötesine geçip hiç kullanmadığı harfe okurlar tarafından sorgulama yoluyla farklı anlamlar kazandırmıştır.

 

Yazarın diğer eserleri

Les Choses/Şeyler (1965)
Un Homme Qui Dort/Uyuyan Adam (1967)
La Disparition/Kayboluş (1969)
La Boutique Obscure, Karanlık Buutik (1973)
Especes D’espaces/Mekan Türleri (1974)
W, or, the Memory of Childhood(W ya da Bir Çocukluk Hatırası (1975)
Tentative D’epusiement D’un Lieu Parisien, Bir Paris Mekanını Tüketme Girişimi (1975)
Alphabets/ Alfabeler (1976)
Je Me Souviens/ Anımsıyorum (1978)
La Vie Mode D’emploi/Yaşam Kullanma Kılavuzu (1978)
Mots Croises/Bulmacalar (1979)
Penser/Classer, Düşünmek/Sınıflandırmak (1981)

 

Kaynak

A. Özkan, Edebiyat Çevirilerinin ve Çevirmenlerinin Görülebilirliğinin/Görülmezliğinin Çeviribilim Bağlamında İncelenmesi: Kayboluşlardaki Varoluşlar, YTÜ, İstanbul (2015).

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İstanbul’un En Güzel Kafeleri: Kitap, Kahve ve Yağmur Keyfi

İstanbul’un sonbahar atmosferine eşlik eden, kitapla kahvenin buluştuğu en güzel kafeleri derledik.

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Editor Picks