Kavalalı Mehmed Ali Paşa: Mısır’ın Kaderini Değiştiren Vali

Editör:
Meryem Azra Barut

19.yy’ın Osmanlı siyasetine damga vuran, Mısır coğrafyasının tarihinde önemli bir yere sahip olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa, özellikle Mısır’a vali olduğu yıllardan itibaren gerek Osmanlı içişlerinde gerekse uluslararası arenada siyasi hamleleri ve radikal kararları ile tarihe adını yazdırdı.

Mısır’daki İlk Yıllar

Kavalalı Mehmed Ali Paşa Karakalem Çizimi al monitorcom

1769 yılında günümüzde Yunanistan sınırları içinde bulunan Kavala şehrinde doğan Mehmed Ali Paşa, aslen Anadolu Türkmeni bir ailenin çocuğuydu. Babası Bekçibaşı İbrahim Ağa Kavala’da tütün ticareti ve nakliye tüccarıydı. Mehmed Ali, küçük yaşlarından itibaren babası ile birlikte ticaret dünyasına atıldı fakat babasını genç yaşta kaybettikten sonra amcasının himayesinde ticaret yapmaya devam etti. İlerleyen zamanlarda amcası Tosun Paşa’nın Osmanlı Devleti tarafından idama mahkum edilmesiyle Mehmed Ali kimsesiz kaldı. 1798’de Napolyon Bonapart’ın Mısır’ı işgali üzerine Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın Kavalalı’nın amcası Hüseyin Ağa’dan bir miktar kuvvet istemesiyle aralarında Mehmed Ali’nin de bulunduğu 200 kişilik grup Mısır’a doğru yola koyuldu. Mısır’ın geri alınmasıyla beraber Mehmed Ali, askeri bir tahsili olmamasına rağmen Mısır’da kalmayı tercih etti ve kısa sürede bölgedeki tüm başıboş askerleri bir araya toplayarak ciddi bir nüfuza sahip oldu. Dönemin Mısır Valisi Hüsrev Paşa’nın başıboş askerleri tahliye etmeye karar vermesiyle Kavalalı Mehmed Ali, askerleri maaşlarını alamamalarını bahane ederek isyana teşvik etti ve Hüsrev Paşa’yı firara mecbur kıldı. Zamanla Mısır valisi olmayı kafaya koyan Mehmed Ali, Hüsrev Paşa’dan sonra bölgeye atanan Hurşid Paşa’yı da bir şekilde görevinden ederek 1805 yılında Mısır’a vali oldu.

Mısır’ın Ardından: Hicaz ve Sudan’daki Mutlak Gücü

Kavalalı Mehmed Ali Paşa Portresi mediumcom

Bölge halkının ve ileri gelenlerinin desteğini alarak valiliğe gelen Kavalalı Mehmed Ali Paşa, uzun vadeye yayılan idari ve iktisadi reformlara imza attı. Zaman içerisinde iktidarı için tehdit olarak gördüğü Memlük Beylerinin nüfuzunu kırmak için birtakım kararlar aldı. Vakıf arazilerini vergilere tabi tuttu, Avrupa’dan uzmanlar getirterek kendine güçlü bir ordu kurdu. Bu gelişmelerle birlikte gitgide rahatsızlık duyan Memlük Beyleri, Kavalalı’ya karşı mukavemet göstermeye başladı. 1808-10 yılları arasında Yukarı Mısır’da Memlük Beylerine karşı harekete geçti ve etkisiz hale getirdi. 1811’de uzun zamandan beri Vahhabiler’e sefer düzenlemesini isteyen Babıali’nin talebini kabul etti ve Vahhabiler’e yönelik yedi yıl sürecek bir sefer başlattı. Bu sefer düzenleyecek ordunun komutanlığına oğlu Tosun Paşa’yı tayin etti ve bunun şerefine düzenlediği bir davette birkaçı hariç tüm Memlük Beylerini infaz ettirdi. Cidde’de Tosun Paşa’nın beklenen başarıyı sağlayamaması üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Eylül 1813’te bizzat bölgeye intikal ederek Vehhabilerin üstünlüğüne son verdi ve 1815’te isyanı bastırdı. 1818’de ise Vehhabilerin merkezi Diriye’yi kuşatarak bölgeyi kontrol altına aldı ve bölgenin idaresini bir diğer oğlu İbrahim Paşa’ya verdi. Hicaz Seferinin ardından yayılmacı politikasını devam ettirmek isteyen ve bu minvalde daha güçlü bir ordu inşa etmek isteyen Mehmed Ali Paşa, ordusuna insani ve tabii kaynaklar elde edebilmek için gözünü Sudan’a dikti. İki yıllık bir sefer sonucunda 1820’de Sudan’ı hakimiyeti altına aldı. Daha sonra Hicaz ve Sudan Seferlerinde ordusunun yetersizliğini fark eden Kavalalı, ordusunu baştan yapılandırmaya karar verdi ve bunun için Fransız Albay Joseph Seve’i görevlendirdi. 1821’de Mora’da çıkan Rum isyanı ve Babıali’nin bu isyanları bastıramaması üzerine Mehmed Ali Paşa’dan yardım istenmesiyle Kavalalı, revize edilmiş ordusunun gücünü deneyimlemek için bir fırsat elde etti ve 1821’de ordusu Mora’ya ayak bastı.

Kavalalılar’ın Anadolu’ya Gelişi

Mehmed Ali Paşa eksiseylercom tancrede de hautville

Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın komutasındaki ordunun Mora’ya ayak basmasıyla, 1827’ye kadar çatışmalar sürdü fakat sonrasında isyan bastırılarak Mora ile çevre adalar denetim altına alındı. Mora’da yaşanan bu olayların ardından İngiltere, Fransa ve Rusya bölgedeki sıcak gerilimin derhal son bulmasını isteyerek Osmanlıdan diplomasi yoluyla sorunların çözülmesini talep etti. Osmanlının bu talebi reddi üzerine İngiltere, Fransa ve Rusya Navarin’de Osmanlı donanmasını ve ordusunu tarumar etti ve bölgeyi ele geçirdi. Mora ile irtibatın kesilmesi ile Kavalalı’nın ordusu zor duruma düştü ve ağır zayiatlar verdi. Kavalalı, Osmanlıdan ayrı olarak İskenderiye’de müttefikleri temsilen İngilizlerle masaya oturdu ve anlaşma sağladı. Anlaşma gereğince Mora’daki askeri varlığını müttefiklerin garantisi altında ve Osmanlıdan izinsiz bir şekilde Mısır’a geri getirdi. Akabinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Mora’daki zayiatlarına karşılık Mora valiliğini Osmanlıdan talep etti. Mora’nın Edirne Antlaşması ile birlikte yeni kurulan Yunan Krallığına verilmesi üzerine talebini Suriye valiliği üzerine değiştiren Kavalalı, Osmanlıdan olumsuz bir dönüş aldı. Yayılmacı politikasını merkezi bir idare altında çok etkili bir şekilde uygulayabileceğini gören Mehmed Ali Paşa, oğlu İbrahim Paşa komutasındaki ordusunu Suriye’ye gönderdi. Kısa sürede Kudüs, Beyrut ve Trablus’u ele geçiren İbrahim Paşa, Babıali açısından ciddi bir tehlike arz etmeye başladı ve Osmanlı idaresi durumu diplomasi yoluyla çözmek istedi ancak sonuç alamadı. İbrahim Paşa’nın ilerleyişini durdurmak için Ağa Hüseyin Paşa’yı görevlendiren Babıali, Mehmed Ali Paşa ile oğlu İbrahim Paşa’nın isimlerini tevcihat listesinden sildi ve bölgenin idari yetkisini Ağa Hüseyin Paşa’ya devretti. Osmanlı ordusu ile İbrahim Paşa ve ordusu ilk kez Zira’a mevkinde karşılaştı ve İbrahim Paşa çatışmadan galip ayrıldı. Akabinde Akka’yı da kontrolü altına alan İbrahim Paşa, Akka’nın ardından sırasıyla Halep, Belen, Antakya, Adana ve Konya’yı da hakimiyeti altına aldı ve böylelikle Osmanlı için sadece Anadolu değil başkent Konstantiniyye de tehlikeye girdi.

Kavalalı’nın ilerleyişini durdurmak için Avrupalılar ile yoğun bir diplomasi trafiği yürüten Osmanlı Devleti, aynı anda Mısır’a bir heyet göndererek Kavalalı Mehmed Ali Paşa ile antlaşma hazırlıklarına başladı. Mehmed Ali Paşa’nın talepleri, Osmanlı heyetinin yetkilerini bir hayli aşınca müzakereleri aksatmamak adına heyetin bir kısmı İstanbul’a dönerek gelişmeleri dönemin padişahı II. Mahmud’a bildirdi. Gelişmelerin üzerine II. Mahmud’un hazırladığı talimatname halihazırda Kütahya’da bulunan İbrahim Paşa’ya iletildi ve bir an evvel anlaşmanın sağlanması istendi. Fakat İbrahim Paşa’nın uzlaşmaz tavırları süreci aksattı ve kendisine bahşedilen Halep ve Şam valiliklerinin üzerine Adana valiliğini de talep etti. Osmanlı heyeti durumu kabul ettiyse de Babıali şiddetle karşı çıktı ve anlaşma sağlanamadı. Fakat sonrasında Avrupalı devletlerin baskısı ve Adana’nın İbrahim Paşa’ya verilmesiyle Babıali’ye yardım sağlanacağının teklif edilmesi üzerine II. Mahmud anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı ve 1833 tarihinde Halep, Şam ve Adana valilikleri İbrahim Paşa’ya verildi. Bu gelişmelerinin ardından Osmanlı idaresi ve Kavalalılar arasında kısa süreli bir barış havası hakim olduysa da Kavalalıların barıştan uzak ve gerilimli münasebetleri dolayısıyla taraflar birbirlerine saldırgan politikalarını izlemeye devam etti.

Hünkar İskelesi Antlaşması tarihportalınet

Hünkar İskelesi Antlaşması ile Rusya’nın Kavalalılara karşı Osmanlının yanında yer alacağının garanti edilmesi, diğer Batılı devletlerin statükoyu korumak istemesi ve Kavalalıların hakimiyetinin uluslararası alanda tam anlamıyla bir meşruiyet kazanamaması Kavalalı Mehmed Ali Paşa’yı rahatsız etti. Ayrıca Suriye halkının da Kavalalı idaresinden pek memnun olmaması üzerine Mehmed Ali Paşa, birtakım kararlar aldı. Bölgedeki insan gücünden azami verim almak amacıyla yeni vergiler ve zorunlu askerlik uygulamalarını yürürlüğe soktu. Fakat aldığı bu kararlar Kavalalı’nın aleyhine işledi ve bölge halkındaki hoşnutsuzluk daha da yayıldı. Bölgedeki memnuniyetsizlik zamanla isyana evrildi ve Lübnan-Filistin’de şiddetli ayaklanmalar meydana geldi. Geçmiş askeri deneyimlerine nazaran isyanı bastırmakta bir hayli zorlanan Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa, 1834 yazına gelinen süreçte isyanları kanlı bir şekilde bastırdı.

Mısır Valiliğinin İrsi Yolla Kavalalılar’a Devredilmesi

Nizip Savaşı Tarihi- Nizip Muharebesi Nedenleri, Sonuçları, Tarafları, Yapıldığı Yer ve Önemi - Son Dakika Eğitim Haberleri
Nizip Muharebesi – sabah.com

Bu esnada Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Mısır ve Ortadoğu’da çok güçlü bir hakimiyet sürmesi Osmanlının yanı sıra İngiltere’yi de rahatsız etti. Kızıldeniz ve Basra üzerindeki Kavalalı hakimiyeti, İngiltere’nin Hindistan’a açılan sömürge yolunda günden güne ciddi bir tehlike yaratmaktaydı. İngiltere’nin duyduğu bu rahatsızlık, Babıali ile bu hususta ortak hareket edilmesine vesile oldu ve bu durum Kavalalı’nın mutlak gücünü sarsmaya başladı. Yanı sıra Suriye’de Kavalalı’ya karşı artan muhalefet, zorunlu askerliği kabul etmek istemeyen Dürzilerin yeni bir isyana kalkışmasıyla had safhaya ulaştı. Babıali’nin diplomatik yolla Suriye’deki olayları çözüme kavuşturarak Suriye’ye tekrar egemen olma isteği Kavalalı’yı harekete geçirdi ve taraflar bir kez daha karşı karşıya geldi. Bu esnada Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 1838 yılında Avrupalı devletlerin temsilcilerine bağımsızlığını ilan etme hazırlığında olduğuna dair bir beyanat verdi. Avrupalıların bu beyanata olumsuz tepki vermeleri üzerine Kavalalı geri adım atmak zorunda kaldı. Bu esnada Suriye’deki olaylara el atan Osmanlı ordusu İbrahim Paşa ile karşı karşıya geldi. Nizip’te meydana gelen muharebede Hafız Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu yenilgiyle ayrılırken ordunun yenilgi haberi Babıali’ye ulaşmadan Sultan II. Mahmud hayatını kaybetti. Aynı esnada dönemin Kaptanıderyası Ahmed Fevzi Paşa, Osmanlı ordusuna ihanet ederek tüm donanmayı Mısır’a teslim etti. Bu gelişmelerle birlikte Navarin Baskını’nda tarumar edilen Osmanlı donanması 12 yıl aradan sonra bir kez daha lağvedilmiş oldu.

Mehmed Ali Paşa’nın yükselen gücü ve Osmanlının zayıflama süreci, Avrupalı devletlerin siyasi dengelerde birtakım değişikliklere gitmesine sebep oldu. 1839 yılında İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya; Babıali’den Mısır sorununa yönelik net bir çözüm bulmasını şiddetle talep etti. Taleplerinin karşılık bulmaması üzerine 1840 yılında Babıali ile İngiltere, Rusya, Avusturya, Prusya masaya oturdu ve Londra Antlaşması imzalandı. Antlaşma şartlarına göre Mısır ve Akka’nın idaresi ırsi olarak Mehmed Ali Paşa’ya devredildi. Fransa’nın kışkırtmaları sebebiyle bu şartları kabul etmeyen Mehmed Ali Paşa, antlaşmaya itiraz etti. Bu gelişmenin ardından antlaşma gereğince İngiltere, Avusturya ve Osmanlı gemilerinden oluşan bir donanma Suriye’ye intikal ederek kısa sürede Beyrut-Hayfa bölgesini ele geçirdi. Kısa bir süre sonrasında da Akka’yı ele geçiren müttefik kuvvetleri, Suriye’nin kuzeyinde bulunan İbrahim Paşa ve ordusunun Mısır ile olan bağlantısını kesti ve Kavalalı’nın hareket gücünü zayıflattı. Müttefiklerin ilerleyişine engel olamayan Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Osmanlıdan Mısır idaresinin ırsi yolla kendisine devredilmesinin kabul edilmesi şartıyla Ahmed Fevzi Paşa vesilesiyle el koyduğu donanmanın iadesini ve Suriye’den çekileceğini vadetti. Şartları kabul eden Babıali, 1841 yılında yayınladığı fermanla Mısır idaresinin irsi yolla Mehmed Ali Paşa soyundan gelen en büyük erkek evlada verileceği ilan edildi. Kavalalı, fermanı kabul etti ve Mısır sorunu nihai çözüme kavuştu.

Son yılları sakin bir şekilde geçen Kavalalı Mehmed Ali Paşa, başta Osmanlı olmak üzere Batılı devletler ile pozitif gündem zeminini hazırlamaya gayret gösterdi. Son yıllarında Babıali ile iyi ilişkiler yürüten Mehmed Ali Paşa, 1846 yılında İstanbul’u ve memleketi Kavala’yı ziyaret etti. 1848 yılına gelindiğinde Kavalalı’nın artan sağlık sorunları sebebiyle vefatından kısa bir süre önce valilik vazifesi oğlu İbrahim Paşa’ya tayin edildi. Fakat aynı esnada babası Mehmed Ali Paşa gibi hastalıkla mücadele eden İbrahim Paşa, valilik görevini fazla sürdüremeden hayatını kaybetti ve valilik görevini İbrahim Paşa’nın kardeşi Tosun Paşa’nın oğlu Abbas Hilmi Paşa devraldı.

Pek Çok Alanda Sayısız Reform

Vakayı Mısriyye Nüshası haberduruscom

Kavalalı Mehmed Ali Paşa, valilik dönemi boyunca siyasi ve askeri faaliyetlerinden ziyade toplumsal, kültürel ve iktisadi olarak da önemli işlere imza attı. 1820’de Asvan kentinde açtığı Harbiye Mektebi ile modern ordu inşası hususunda her türlü yerli ve yabancı uzmanlarla çalıştı. Kısa süre içerisinde askeri okulların sayısını çoğalttı ve ordu için gerekli olacak silah ve mühimmatın imali için fabrikalar kurdu. Donanma alanında da çalışmalar yürüten Kavalalı, Fransa ve İtalya’da gemi inşa ettirdi, İskenderiye’de tersane inşa etti.

Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın en önemli icraatlerinden biri ise eğitim alanında gerçekleşti. 1810’lu yıllardan itibaren yurt dışına öğrenci göndermeye başlayan Mehmed Ali Paşa, memleketin pek çok yanına mektepler açarak bu mekteplerde Batılı tarzda eğitim esas alındı. 1816’da hendese, 1827’de tıbbiye, 1834’te mühendishane inşa edildi. Ziraat, sanat ve lisan alanlarında da mektepler açan Paşa, 1837’de Maarif Vekaletini kurdu. Bunların yanı sıra 1820’de Kahire’de ilk matbaayı açtı ve Arapça, Türkçe ve Farsça pek çok klasik eseri burada çoğalttı. 1828’de hem Türkçe hem Arapça olarak Vakayı Mısriyye ve 1831’de hem Türkçe hem Rumca olarak Vakayı Giridiye gazetelerini yayımladı. Tarıma müsait arazileri çoğaltmak adına toprak reformlarını başlattı ve sulama sistemlerini ıslah ve geliştirmek üzerine çalışmalar yürüttü. Toprak reformları kısa sürede olumlu etkilere vesile oldu ve başta hububat olmak üzere pamuk üretiminde de ciddi mesafeler katedildi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın valiliği boyunca pek çok alanda gerçekleştirdiği bu reformlar Mısır tarihinde önemli bir dönemeç olarak tarihe geçti ve ilerleyen dönemlerde Mısır’ın hem siyasi hem de coğrafi değerini daha da arttırmış oldu.

Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Osmanlı’dan yarı özerkliğini ilan etmesinin ardından 1882 yılına gelinen süreçte İngilizler, Mısır’a intikal ederek bölgeyi işgal etti ve 1922 yılına kadar bölgedeki hakimiyetini sürdürdü. Kavalalılar hanedanı ise 1953 yılına kadar siyasi bir varlık gösterse de 1953 yılında Mısır’da cumhuriyetin ilan edilmesiyle Kavalalı Hanedanı siyasi önemini de kaybetmiş oldu.


Kaynakça:

MUHAMMED HANEFİ KUTLUOĞLU, “KAVALALI MEHMED ALİ PAŞA”, TDV İslâm Ansiklopedisi, 2022.

“İlber Ortaylı, Kavalalı Ailesi Ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa’yı anlatıyor”, YouTube, Tarih Akademi, 7.11.2019.

“Mısır’da Mehmet Ali Paşa’nın Modernleşme Çalışmaları”, avrupailiskileri.com, İstanbul Üniversitesi Avrupa İlişkileri Kulübü, 4.1.2023

Kapak Görseli : medium.com

Kaan Ağırsoy
Kaan Ağırsoy
Hiçbir veçhile kablettab'ı teftiş ve muayeneye tabi tutulamaz...

2 YORUM

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Editor Picks