Palyaço gösteri sanatında komik ve gülünç görünümü, gizlenmiş yüz ifadesi ve insanları güldüren şaşırtıcı hareketleriyle izleyicileri eğlendirir. Aynı zamanda izleyiciye kahkahadan çok daha fazlasını sunarak neşe, şaşkınlık ve üzüntü gibi bir dizi duyguyu tetikleyen palyaço, bazen de anlaşılması zor bir korku uyandırır. Öte yandan palyaço karakterinin iyileşme ve dönüşümle güçlü bir tarihsel, sosyal ve kültürel bağlantısı vardır. Bu içeriğimizde palyaçoların sadece eğlence dünyasında değil, kültür ve toplumun diğer alanlarındaki etkilerini keşfedeceğiz.
Keyifli okumalar!
Palyaçoların Kökeni

Palyaço köken itibariyle İzlandaca “sakar kişi” anlamına gelen “klunni” kelimesine dayanır. David Robb, palyaçoyu yeni bir bilinci yansıtmak için değişime uğramış bir figür olarak tanımlayarak onları düzenbazlar ve hilekarların da bulunduğu geniş bir ailenin parçası olarak nitelendirmektedir (Robb, 2007).
Palyaço benzeri karakterler binlerce yıldır farklı kişilikler kazanarak dönüşmüştür. Tarihi M.Ö. 2400’lere kadar uzanan ve ilk türleri Antik Yunan ve Roma toplumlarında ortaya çıkan palyaçolar, Orta Çağ‘da saray soytarılarına dönüşerek alaycı davranışlarıyla insanları güldürmüşlerdir.
Palyaço, iki zıt ucu aynı anda canlandırarak bir paradoks yaratır. Bu paradoks durumu bilinmezliğe işaret eder ki bu belirsizlik de netliğin güvenilmezliğine dikkat çeker. Sorular için yer açarak değişim için gerekli olan sorgulamaya yönlendirir seyirciyi. Bu figür iyi ile kötü, karanlık ile aydınlık arasında gidip gelebilir ve böylece paradoks ve belirsizlik yoluyla bütünün farklı açılarını aydınlatabilir. Kahkaha, beklenmedik bakış açılarından kaynaklanır (McManus, 2003).
Soytarı Figürü

Soytarı terimi, hikâye anlatıcısı anlamına gelen Fransızca “jestour” kelimesinden türemiştir (Online Etimoloji Sözlüğü). Soytarı figürünün izini sürmek bizi mitolojik düzenbaz kavramına götürür.
Birçok farklı kültürün mitlerinde yer alan bu arketipik karakterler hem fiziksel hem de toplumsal kuralları aşar, sosyal ve doğal düzen ilkelerini ihlal eder, sonra yeni olasılıklara yer açarlar. Otoriteyi açıkça sorgularlar, onunla alay ederler ve genellikle kuralları çiğnemekten ve hem insanlara hem de tanrılara oyun oynamaktan hoşlanırlar. Hermes bazı Yunan mitlerinde bu rolü oynar. Tanrıların habercisi, hırsızların koruyucusu ve oğlu Autolycus’a devrettiği bir yetenek olan yalanın mucididir. Düzenbaz aynı zamanda biçim ya da cinsiyetle de sınırlandırılmamıştır. İskandinav mitolojisinde düzenbaz Loki aynı zamanda cinsiyetler arasında serbestçe hareket edebilen bir şekil değiştiricidir (Bouissac, 2015).
11. ve 12. yüzyıllarda minstrel (küçük hizmetçi) unvanı; şarkıcılar, müzisyenler, hokkabazlar, taklacılar, sihirbazlar ve soytarılar da dahil olmak üzere geniş bir yelpazedeki eğlendiricilere verilen isimdi. Orta Çağ’ın varlıklı aileleri, akıl hastalıkları ya da fiziksel deformasyonları olan insanları yanlarına alırlardı. Onları saray soytarıları ya da eğlenceleri için bir “evcil hayvan” gibi tutarlardı. Onlara para ödenmez, sadece yiyecek, giyecek ve yerde yatacak bir yer verilirdi.

12. yüzyılda, belgelerde follus ya da “aptal” unvanından bahsedilmeye başlanmış, bu soytarılar genellikle sadık hizmetlerinin karşılığı olarak toprakla ödüllendirilmişlerdir. Roland le Pettour adlı bir soytarıya, emekli olduğunda Kral Henry II tarafından, Roland’ın her yıl Noel günü kraliyet sarayına dönerek “sıçraması, ıslık çalması ve gaz çıkarması” şartıyla 30 dönüm arazi verilmiştir (History Extra). 13. yüzyıla gelindiğinde de Avrupa ve Hindistan’da en seçkin soytarılar, bugünkü ünlü komedyenlerin olduğu gibi evlere şenlik isimlerdi.

Soytarının danışmanlık ve eleştirmenlik işlevi de en az şovmenlik rolü kadar önemliydi. İmparatorluk Çin’inde Yu Sze adlı bir palyaço, Çin Seddi’ni boyamak istediği için İmparator Qin Shi Huang ile alay etmiştir. Saraydaki hiç kimse imparatora planının korkunç sonuçları olacağını söyleyecek cesarete sahip değildi. Bu da bize bir soytarının hükümdarın aşırılıklarını dizginlemede ne kadar etkili olabileceğine dair bir fikir vermektedir; zira onun uyarılarının göz ardı edildiği ya da cezalandırıldığı durumlar ödüllendirildiği durumlardan çok daha fazladır. Belki de bunun nedeni soytarıların genellikle düşük sosyal ve siyasi statüde olmaları ve bir güç tehdidi oluşturacak konumda olmamalarıdır. İhtiyatlı davranmakla kazanacakları ve açık sözlülükle kaybedecekleri çok az şey vardır – özgürlük, geçim kaynağı ve hatta bazen hayatları dışında. Siyaset oyununun dışındadırlar ve bu da bir krala sözlerinin kendi ilerlemelerine karşı olmayacağı konusunda güven verebilir. Soytarı sarayın entrikalarından uzaktır ve bu da onun bir tür sırdaş olarak algılanmasını sağlar.

Mizah, gergin durumların en büyük yatıştırıcısıdır. Avustralya’nın Murngin kabilesi arasında, erkekler tartışmaya başladığında çirkin davranmak palyaçonun görevidir. Onları kendisine güldürerek dikkatlerini kendi kavgalarından uzaklaştırır ve saldırganlıklarını dağıtırdı (Makarius, 1970).
Modern palyaçolar, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar tiyatro veya gösterilerdeki komedi rollerinden gelişen sirk palyaçosu geleneğiyle güçlü bir şekilde ilişkilidir. Birçok sirk palyaçosu iyi tanınır hale gelmişti. İlk ana akım palyaço rolü, geleneksel beyaz surat makyaj tasarımını da yaratan Joseph Grimaldi (1778 – 1837) tarafından canlandırılmıştır (Insider, 2013).
Red Skelton’ın The Clown (1953) filmindeki Palyaço Dodo, sirk palyaçosunu trajikomik bir standart tipleme olarak, “içki sorunu olan komik bir adam” olarak tasvir eder.

Neye Güleriz?
İnsan özünde değişim ve dönüşümü barındırdığından toplum da bu değişen yapıyla ve dinamikliğiyle oluşur. Toplum canlıdır, fakat buradaki “canlılık”, mekanik yapılar tarafından tehdit edilen ve korunması gereken bir canlılıktır. Toplumsal yaşam, bireylerin uyumu, benzerliği ve biraradalığı ile canlılığını korur. Komik olan ise canlı akışın dışına çıkarak bir tür mekanikliğe/tekdüzeliğe düştüğü için toplumsal hayatı bozandır. Yaşam sürekli değişir, yaşam “esnektir”, karşıtlıkları bir bütün olarak içinde barındırır. Her türlü basmakalıp, katı, mekanik düşüncede, davranışta ve durumda, yaşamsal olana aykırılık ve saçmalık bulunur. Aslında onun karşılaştığı bu tehdit “komiktir”. Bu yüzden toplum, kendi birliğini koruyabilmek adına, içinde komik olarak beliren her türlü tuhaflığa “gülme” ile tepki gösterir (Berger, 2014).
Neden Palyaçolardan Korkarız?
Düzenbazlar ve soytarılar tuhaf davranabilir ve birkaç kötü şaka yapabilir, ancak hiçbir zaman kötü olarak görülmemişlerdir, çocuklar da onlar hakkında kabuslar görmemiştir. O halde daha renkli ve çocuk dostu olan palyaço korkusu bir fobi olacak seviyede (coulrophobia) neden bu denli yaygın?
Ortaçağ’daki yetişkin temalı maskaralıklarından, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda korkutucu ve hatta cani palyaçoların yükselişine kadar palyaçolar, palyaço fobisi olarak adlandırılan duruma ilham veren daha karanlık bir tarafa da sahiptir. 1980’ler kötü palyaço karakterinin ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin, Batman’in Joker’i kötü bir palyaço karakteridir.
Öncelikle, palyaçonun makyajı tedirgin edici olabilir. Bu makyaj sadece kişinin kimliğini değil aynı zamanda o kişinin duygularını da gizler. Örneğin palyaço boyalı bir gülümsemeye sahipse ancak kaşları çatıksa bu izleyicide karışık sinyaller oluşmasına neden olacaktır.
1950’lerde Amerikalı sosyal psikolog Leon Festinger tarafından ortaya atılan kimlik belirsizliği (deindividuation) terimi, genellikle bir grubun parçası olmanın getirdiği anonimlikle ilişkilendirilir. Olumsuz etkileri arasında öz kontrol kaybı ve davranışlarımız için sorumluluk yer alır. Bireysizleşme aynı zamanda suçluluk, utanç veya korku gibi olumsuz duygulara dayalı yargılamalara karşı koruyucu bir kalkan görevi de görebilir. Palyaçoların da bireysellikten arındırıldıkları için davranışları değişebilir. Bu durum evrimsel bir perspektiften bakıldığında, savaşta askerlerin kullandığı kostüm ve maske giyme durumlarına benzetilebilir (Douglas, 2019).
Kaynakça
Redeeming Laughter: The Comic Dimension of Human Experience”. doi.org/10.1515/9783110810660
Kapak görseli: festival.si.edu
Web siteleri:
etymonline.com/word/clown
Willett-Wei, Megan, (2013). ‘A Brief History Of Clowns, And Why They’re So Darn Scary’. businessinsider.com/why-people-are-scared-of-clowns-2013-8?op=1/&r=US&IR=T
‘What was life like for a court jester’. historyextra.com/period/medieval/what-was-life-like-for-a-court-jester/
Deindividuaton in Clowns, (2022). visiontimes.com/2022/12/30/deindividuation-in-clowns.html
Clowning around on the Great Wall of China, (2016). thedelicateartofslapstick.wordpress.com/2016/05/19/clowning-around-on-the-great-wall-of-china/