20. yüzyıl edebiyatının en önemli figürlerinden biri olan Franz Kafka, Almanca dilinde yazdığı romanları ve kısa hikâyeleri ile tanınır. Kaleme aldığı ana karakterleri, gerçeküstü ya da grotesk durumların yanı sıra, anlaşılması güç bürokratik engellerle boğuşan figürlerdir. Kafka’nın bu üslubunu tanımlamak için ortaya çıkan Kafkaesk terimi, zamanla daha geniş bir kavrama dönüşür.
Kafka’yı Tanımak

Franz Kafka 1883 yılında Prag’da Yahudi bir ailede doğdu. Babası Hermann Kafka, otoriter ve sert tavırları ile genç Kafka üzerinde derin izler bıraktı. Ticaret ile uğraşan Hermann, zaman zaman sinirini oğlundan çıkarıyor ve onun edebiyata olan ilgisine saygı göstermiyordu. Bu, Kafka’nın hayatı boyunca baskıcı babası ile uzlaşmasını zorlaştırdı.
Karl Üniversitesi‘nde hukuk okuyan Kafka, mezuniyetinin ardından bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. Ancak edebiyatı ve yazmayı her zaman kariyerinin önünde tuttu ve gecelerini yazmaya adadı. Günlük iş hayatında ayak uydurmak zorunda kaldığı yoğun bürokratik prosedürler, Kafka’nın bilinçaltından sıyrılıp eserlerine yansıdı. Soyutlanma, suçluluk ve anksiyete temalarını işleyen eserlerinin bir kısmı, Kafka’yı 20. yüzyılın en etkili yazarlarından biri haline getirdi.
Kafkaesk’in Anlamı

Kafkaesk terimi, ilk kez Franz Kafka’nın kendine özgü üslubunu tanımlamak için kullanılmaya başlansa da zamanla edebiyatın sınırlarının ötesine geçerek kültürel bir kavrama dönüşmüştü. En temel anlamıyla Kafkaesk, bireylerin, kendilerinden büyük anlaşılmaz otorite yapıları ve mantığa ters düşen sistemler karşısında yaşadığı çaresizliği ifade eder. Sözlüklerde genellikle “anlaşılamayan, mantık dışı ve baskıcı durumları anlatan” bir sıfat olarak yer alır. Mantığın işlemediği ve kuralların kimler tarafından ne için oluşturulduğunun belli olmadığı bir evreni tanımlar.
Modern Kafkaesk

Bu kavram yalnızca Kafka‘nın eserleriyle sınırlı kalmamış, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern yaşamın bir metaforu haline evrilmiştir. Dijital çağda bireyler, görünürde özgürlüklerine sahip bir yaşam sürdürürken, çoğunlukla veri tabanları, algoritmalar ve şeffaf olmayan kurumsal sistemlerin gölgesinde yaşamaktadır. Sosyal medyanın kontrolsüz bilgisi, yapay zeka destekli ‘gözetim’ mekanizmaları ve günümüz devlet bürokrasilerindeki bitmek bilmeyen prosedürleri, modern dünyada Kafkaesk deneyimlerini farklı bir kostümle yeniden yaşatır.
İroniktir ki, Kafka’nın hayal ürünü olarak görülen bu bürokratik kabusların, 21. yüzyılda bir bakıma gündelik gerçeklik haline gelmiştir. Modern Kafkaesk, bireylerin hem görünür hem de görünmez iktidar yapıları karşısındaki kırılganlığını hatırlatır.
Kafkaesk Bir Dünyanın Malzemeleri

Bir durumu veya hikâyeyi Kafkaesk yapan bazı temel unsurlar vardır. Bu malzemeler bir araya geldiğinde, bahsettiğimiz o meşhur boğucu atmosfer ortaya çıkar. Bürokratik labirentler, kahramanların veya bireylerin bir numaradan ibaret gören sonsuz yapılardır. Her şeyin kurallara, formlara ve belgelere bağlı olduğu bu süreçlerin amacı belirsizken, temelinde kime hizmet ettiği bilinmezdir.
Absürtlük ve mantıksızlık açısından olay örgüsü, gündelik mantıkla sindirilemeyecek kadar irrasyonel ve beklenmedik şekilde ilerler. En tuhaf ve ütopik olayların karakterler tarafından hayrete düşüren bir sakinlik ile karşılanması, mantıksızlığa seviye arttırır.
Yabancılaşma, bireyin kendisini içine çeken ve piyon maskesi giydiren sistemin içerisinde zamanla önce işine, ailesine, çevresine ve son olarak kendi benliğine karşı yabancılaşmasıyla başlar. Bu sistem bireyi o kadar önemsizleştirir ki, bir süre sonra kimliğini ve varlığını sorgulamaya başlar. Zaman zaman kendini, hayatına karşı dışarıdan gözlemleyen bir göz gibi hisseder.
Bu özellikler bir araya geldiğinde işe geç kalmak, düzeltilebilir bir hata yapmak veya resmi bir belgeyi kaybetmek gibi sıradan olaylar bile bir “Kafkaesk deneyim” ortaya çıkarabilir.
Eserlerinde Kafkaesk Atmosfer

Dönüşüm‘de, bir sabah hamam böceğine dönüşmüş bir halde uyanan Gregor Samsa, ilk şoku atlattığında en büyük endişesi işe geç kalmamak olur. Bir yandan Samsa’nın ailesi zamanla ondan uzaklaşır ve onu insandan ziyade bir yük olarak görmeye başlar. Bu durum, absürtlüğün normalleştirildiğini ve bireylerin bürokratik sistem içerisindeki rolünü kaybetme korkusunu vurgular. Yani eserdeki Kafkaesk olan sadece böceğe dönüşüm değil, bireyin toplumdan koparak kimliğini kaybetme duygusu ve yabancılaşma korkusudur.
Dava‘da, Josef K. bir sabah nedenini bilmediği bir suçlama sebebiyle tutuklandığını öğrenir. Ancak mahkemeler ve prosedürler arasında sürüklenirken, suçunun ne olduğunu veya kim tarafından yargılandığını asla öğrenemez. Sistem görünüşte başarılı çalışıyordur ama aslında hiçbir şey açıklığa kavuşmaz ve sonuçlanmaz. Bu eserdeki Kafkaesk durum, adalet sisteminin amacına zıt işleyişi ve Josef’in üstün bir güç karşısında yaşadığı çaresizlik ve görünmezlik hissidir.
Şato adlı eserinde ise K. adlı karakter işi gereği görevli olduğu şatoya ulaşmaya çalışır ancak yolda karşısına çıkan anlamsız engeller, bürokratik duvarlar ve bitmek bilmeyen prosedürler sebebiyle asla ulaşamaz. Şato erişilemeyen otoriteyi temsil ederken, K. adlı isimsiz karakter kimlik kaybını ve otoriteye bağlı boşa harcanan bir ömrü simgeler.
Kafka’nın kaleme aldığı eserlerin üzerinden bir asır geçmiş olsa da, anlatmayı hedeflediği dünya bizlere hiç yabancı değildir. Hatta belki de Kafka’nın amaçladığından daha da tanıdık. Kafka sadece kendi kabuslarını anlatmakla kalmadı, ayrıca hepimizin içinde yaşadığı ancak anlam veremediği anlara bir isim verdi. İşte bu yüzden bugün hala bir an gelir, kendimizi sistemde kaybolup gitmiş amaçsız bir çırak gibi hissederiz ve aklımızda Franz Kafka belirir.
Kaynakça:
“Franz Kafka: A Biography.” No Sweat Shakespeare, No Sweat Digital Ltd, web.
“Franz Kafka Biography.” Franz Kafka Online, Kafka-online.info, web.
Kafka, Franz. Dava. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.
Kafka, Franz. Dönüşüm. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2008.
Kafka, Franz. Şato. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.


