Ana SayfaGündemKadının Toplumdaki Yerine Dair:...

Kadının Toplumdaki Yerine Dair: Bakış Açımızı Değiştirecek 10 Kitap Önerisi

Kadınlar doğdukları andan itibaren kendilerine yüklenen görev, anlam ve sorumluluklar ile mücadele etmeye başlar. Kadınlara atfedilen sözde kutsallık, toplumlar arasında yüzyıllardır yaratılan ve kadınlara zorla yüklenen en büyük sorumluluktur. Ne zaman kadınlar aslında birçok farklı yeteneklere ve isteklere sahip olduğunu fark edip bir birey olarak toplumda yer edinmeye çalışmış,  işte o zaman ataerkil toplumlar artık kimseye ihtiyacı olmayan ve kendi ayakları üzerinde duran kadından korkmaya başlamıştır. Korku ve eziklik duygusu ise beraberinde kadın şiddetini ve kadın cinayetlerini getirmiştir. Kadınlar kutsal olmak zorunda değildir, kadınlar evde oturmak zorunda değildir, kadınların tek zorunluluğu, kendilerinin istediği hayatı yaşayabilmeleridir.

Ne giyip nasıl hareket etmesi gerektiği en yakın çevresinden başlayıp, sokaktaki amcaları dahi ilgilendiren, dışarıda dolaşırken tanımadığı insanların iğrenç bakışlarına maruz kalmadan eve gidemeyen kadınlar, öldürülüp katledildiklerinde de, arkalarından binlerce çirkin laf edilen ve yine kendi cinayetlerinin suçlusu haline gelen kadınlar, yıllarca şiddet görmüş ve sesini duyuramamış kadınlar, şort giydiği için toplu taşımada fiziksel şiddet gören kadınlar, dinini nasıl yaşaması gerektiği sürekli başkaları tarafından söylenen kadınlar, homofobik şiddet ve ayrımcılık gören trans, eş cinsel kadınlar, yani arkadaşlarımız, eşimiz, dostumuz, ailemiz, kendimiz. Bunlarla beraber hepimizin başına gelen, maalesef gelebilecek olan daha nice tacizler, tecavüzler ve ölümler…

Kadınlara nasıl davranmaları gerektiğini söyleyip onları kısıtlamak yerine, çocukluktan başlayarak herkese, kadın haklarını, insan haklarını, eşitliği, nazik olmayı ve reddedilmenin normal bir şey olduğunu, cinsiyetlerin birbiri üzerinde herhangi bir üstün güce sahip olmadığını ve şiddetin çözüm olmadığını öğretmeliyiz.  Bir çocuğa anne olmak istiyorsa anne olabileceğini, çalışmak istiyorsa istediği her şey olabileceğini, ekonomik olarak özgür bireyler olarak yetişmesi gerektiğini öğretmeliyiz.

Birbirimize ise, herkesin temel yaşam hakkına sahip olduğunu öğretmeliyiz. Kadınların başına bir şey geldiğinde onları suçlamamamız gerektiğini, asıl suçun her zaman şiddeti gösteren kişide veya katilde olduğunu, gerektiğinde her yerde anlatmalıyız. Erkek çocuklarını yetiştirirken onlara güçlü ve birincil olma kaygısı ve sorumluluğu yıkmayıp, onların da duygusal olabileceklerini ve ağlayabileceklerini, her zaman güçlü durmak zorunda olmadıklarını, reddedilebileceklerini, istedikleri her şeyi elde edemeyeceklerini de söylemeliyiz. Çünkü biz kadınlar temel hakkımız olan yaşama hakkımız için bile mücadele etmekten yorulduk. Yine de hepimiz, cinsiyet fark etmeksizin ezilen herkes için güçlü durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.

Eğitim ve çağdaşlığa giden yolda ise kitaplar bize yol gösterir, o yüzden eşitlik, insan hakları ve kadın hakları konusunda ne kadar bilgi sahibi olursak, toplum olarak o kadar ilerleyebiliriz. Bu konuda okuyabileceğimiz ve bilgilenebileceğimiz bazı eserler ise;

Judith Butler-Cinsiyet Belası & Feminizm Ve Kimliğin Altüst Edilmesi

                     

Judith Butler’ın bu eseri, hem feminist hem de queer teoiri için önemli kitaplardan biri olmuştur. Eserde cinsiyetlerin ne ölçüde doğal veya yapay olduğunu, toplumsal cinsiyetin ne olduğunu ve bunlarla bağlantılı birçok tartışmayı içerir.

Clarissa P. Estés- Kurtlarla Koşan Kadınlar

                       

“Clarissa P.’e göre, kurtlar ile kadınlar arasında, vahşilikleri,zarafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine bağ açısından psişik benzerlikler vardır.Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik “vahşi kadın” arketipini ortaya çıkarır.” Kitapta farklı kültürlerden derlenen masallar, mitler bulunmaktadır ve bunlarla birlikte kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir.

Josephine Donovan- Feminist Teori

                     

” Josephine Donovan’ın kitabında, feminist teorinin her iki yanıyla mükemmel bir tanıtımını yapıyor. Feminist hareketin “birinci dalga”sından, yani 19. yüzyıl/20. yüzyıl dönümünün Aydınlanmacı Liberal Feminizm ve Kültürel Feminizm’inden, 1960’lar sonrasındaki “ikinci dalga”nın Radikal Feminizm’ine, Yeni Feminist Ahlâkî Bakışa uzanan tarihin kapsamlı bir değerlendirmesini buluyoruz kitapta.”

Virginia Woolf- Kendine Ait Bir Oda

                   

“Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar… “Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.””

“Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiştir.”

Sylvia Plath- Sırça Fanus

                   

“Bir erkeğin egemenliği altında olmanın düşüncesinden bile nefret ediyorum,” demiştim Doktor Nolan’a. “Bir erkeğin dünyada hiçbir kaygısı yokken, benim başımda, benim başımda, beni hizada tutmak için bir sopa gibi asılı duran bebek konusu var.”

“Sylvia Plath’ın kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı ve ilk kez 1963 yılında, ölümünden bir ay önce, başka bir isim altında yayımlatmayı başarabildiği Sırça Fanus, o günün olduğu kadar bugünün insanının da metropol yaşamındaki yabancılaşmasını anlatan modern bir klasik haline gelmiştir.”

Diana Scully- Cinsel Şiddeti Anlamak

               

 

 

 

 

 

 

 

“Tecavüz, kadınların en çok korktuğu saldırıların başında geliyor. Bu korku, kadınların hayatlarını derinden etkiliyor, kısıtlıyor. Nedense tecavüz, hep “kadınların sorunu” olarak ele alınıyor. Saldırganlarsa “normal dışı”, hasta, sapık erkekler, toplumsal normların dışında kalan kişiler olarak görülüyor.”
“Oysa yazar Diana Scully’nin tutuklu tecavüzcüler üzerine yaptığı araştırma, cinsel şiddetin, kökeni erkek egemen kültürde yatan yaygın bir sorun olduğu sonucuna varıyor. Kısacası cinsel şiddetin sona erdirilmesi için kendini değiştirmesi gereken kadınlar değil, erkeklerdir. Tecavüz, erkeklerin sorunudur.”
(Tanıtım Bülteninden)

Chimamanda Ngozi Adichie- Feminist Manifesto

“Bana göre bir feminist, ‘evet, günümüzde bir toplumsal cinsiyet sorunu var ve onu çözmeliyiz, daha iyisini yapmalıyız’ diyen kişidir. Kadın erkek, hepimiz daha iyisini yapmalıyız.”Chimamanda Ngozi Adichie, bir gün çocukluk arkadaşından bir mektup aldı. Arkadaşı, kızını feminist olarak yetiştirme konusunda Chimamanda’dan yardım istiyordu. Chimamanda, kendisinin ve hemcinslerinin deneyimlerinden süzüp getirdiği 15 madde sıraladı küçük kız için. Erkek egemen bir dünyada, eşit ve tam bir birey olarak varlığını sürdürmesini, sırf kadın olduğu için kendisinden beklenilen rolleri elinin tersiyle itmesini, sırf kadın olduğu için ona yaşatılacak kısıtlamaları reddetmesini sağlayacak öneriler.”(Tanıtım Bülteninden)

Virginia Woolf- Orlando

                 

‘Gerçektir bizi mahveden. Hayat bir düştür. Uyanmak bizi öldürür. Düşlerimizi çalan hayatımızı da çalmış demektir.”

“Virginia Woolf’un, yakın arkadaşı, karizmatik, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik bir ‘sahte biyografi’. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir Orlando. Erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, on altıncı yüzyılda soylu bir aileye doğar, birkaç yüzyılı hızla yaşar, bir gecede cinsiyet değiştirir, yirminci yüzyılın ilk yarısına bir kadın yazar kimliğiyle ulaşır.”

Simone de Beauvoir- İkinci Cins

                   

“Kadın doğulmaz, kadın olunur”. Bu meşhur cümle, 1949 tarihli İkinci Cinsiyet’in odak noktasını oluşturur. Simone de Beauvoir böylece cinsiyet meselesini doğanın alanından çıkarıp kültürün ve tarihin alanına yerleştirirken, bir anlamda toplumsal cinsiyet tartışmasını da erkenden başlatmış olur. Bunu yaparken hem varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı antropoloji gibi kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde yeniden okur.”

Mine Söğüt- Deli Kadın Hikayeleri

                 

“Sen deli olmayan kadın gördün mü koca kafa?
Görmediysen az bekle ve delirdiğini kendi gözlerinle izle … Çünkü deli olmayan kadın yoktur, henüz yeteri kadar delirtilmemiş kadın vardır …”

“…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir… kendini ve deliliğini” diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi “kaybetmeye” yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor.

 

 

Kaynakça:

www.idefix.com

www.kitapyurdu.com

Ahsen Erva Lale
Ahsen Erva Lale
"Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkılıp kalan insan için dünyanın kendisi kötü bir rüyadır." -Sylvia Plath

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Fi Dizisindeki Karakterler Hangi Kitapları Önerirdi?

Kitap uyarlaması olan hırs ve tutkuyu fazlaca hissettiren ve birbirinden ilginç karakterlerinin derlemesini yaparak Fi dizi karakterleri hangi kitapları önerirlerdi?

İlham Verici Kadın Hikayelerinden Oluşan Kitaplar

Birinci ve İkinci Dalga Feminizmler ile dünya genelinde ve Türkiye'de, kadının toplumdaki yerini sorgulayan ve ilham verici kadınların hikayelerinin arttığı görülür.

2024 Oscar Adayları ve Tahminler

Sinema açısından oldukça renkli bir seneyi geride bırakırken, Oscar adaylarının da bir o kadar güçlü olması kaçınılmazdı. İşte adaylar, yorumlarımız ve tahminlerimiz:

Düğüm Dizi İncelemesi: Kendi Beyazına Bulanmak

Amazon Original'in ilk yerli dizisi Düğüm, izleyicinin radarına büyük bir merakla düştü. İlk dört bölümün ardından Tek Gerçek ile katilin peşinden sizler için koşuyoruz!

Son Yazılar

Buffy the Vampire Slayer Karakterleri Bir Şarkı Olsaydı Hangisi Olurdu?

Dertlere derman, hislere tercüman olan şarkılar bu kez "Buffy the Vampire Slayer" karakterlerini anlatıyor.

Haftalık Frekans #36

Birbirinden farklı ve özenle seçtiğimiz yeni keşiflerimizle, haftalık frekans serimizde karşınızdayız!

Cornetto Üçlemesi: Sinemada Yeni Bir Deneyim

Yönetmenliğini Edgar Wright'ın yaptığı ve "Cornetto Üçlemesi" olarak bilinen eser, birbirinden hikaye bağlamından ayrılan ve başarılı oyuncuları, kaliteli mizahı, heyecan dolu sahneleri ile sinema izleyicilerinin favori komedi yapımları arasında yer almaktadır.

Behzat Ç.’de Harun’un “Siz Kimsiniz?” Sorusuna Verdiği En İlginç Cevaplar

Harun'un "Siz kimsiniz?" sorusuna verdiği birbirinden ilginç cevapları sizler için derledik!