Kadıköy Sineması’nda Zeki Demirkubuz Söyleşisi

spot_img

7 yıllık sessizliğin ardından 2023 yılında Zeki Demirkubuz ”Hayat” isimli filmiyle sinema perdesinde yeniden görünmüştü. Hayat, 3 Mart 2025’te gerçekleşecek olan 97. Akademi Ödüllerinde Türkiye’nin Oscar aday adayı seçildi. Sosyal medyadan bu bilginin paylaşılmasıyla büyük bir yankı uyandıran film, sinemalarda yeniden vizyona girdi. 12 Eylül 2024’te Kadıköy Sineması ikinci kez vizyona giren film için Zeki Demirkubuz’la söyleşi etkinliği düzenledi. Bu etkinlik önce filmi izlemeyi ardından söyleşiyi planlamıştı. Bu etkinlikte usta yönetmen Zeki Demirkubuz’la neler konuşulduğunu merak ediyorsanız, iyi okumalar!

”Hayat” Filmi ve Söyleşi

Zeki Demirkubuz: Kimse kendinde özgün olanı ortaya çıkar mıyor! - Güncel Haberler
Hürriyet

Başrollerini Miray Daner ve Burak Dakak‘ın paylaştığı film Hicran isimli genç bir kızın zorla nişanlandırılmasıyla evden kaçışını, onu sadece iki kere görmüş olan nişanlısı Rıza‘nın Hicran’ı bulmak üzere İstanbul’a gitmesini konu alıyor. 3 saat 13 dakikalık süresiyle oldukça uzun olan filmin incelemesini daha önce yapmıştık. İncelemeyi okumak isterseniz linkten ulaşabilirsiniz.

Süresinden dolayı seyirciyi oldukça uzun bir hayat yolculuğa çıkartan filmden hemen sonra söyleşi başladığında birçok seyirci söyleşi bitmeden çıkmak durumunda kaldı. Söyleşiye gelen herkese teşekkür eden ve ”işinizi gücünüzü bırakıp fedakarlık ederek buraya kadar gelmişsiniz, 3 saatlik filmi izlediniz. Şu anda düşünüyorum valla eve nasıl gideceksiniz?” sözleriyle Zeki Demirkubuz da bu durumun farkında görünüyordu. Moderatörün iki sorusuyla başladı söyleşi. Daha sonra seyirciyle soru-cevap şeklinde ilerleyen söyleşide birçok enteresan soruyla karşılaştı Zeki Demirkubuz. Beşiktaş sevdası dahil. Desteklediği oyuncular, attığı tweetler ve nicesi… Türk sinemasının iki usta yönetmeni ve eskiden arkadaş olan Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan arasında yeniden gündeme gelen polemik ve atışmalar sosyal medyada oldukça yankı uyandırmıştı. Zeki Demirkubuz’un da söyleşi esnasından arada sırada üstü kapalı olarak yaptığı Nuri Bilge Ceylan’la ilgili şakaların gelen herkesi oldukça güldürdüğünü söylemeliyim.

Cevapsız Kalan ”Neden?” Sorusu

Yazgı: Var Olmadığımın Kanıtı Olarak Varım! - Analiz, Sinema Yazıları - Fil'm Hafızası
Fil’m Hafızası                                                                                                                            Yazgı filminden bir sahne

İnsanın iç dünyasını sessiz betimlemelerle anlatan; Masumiyet, Kader gibi ikonikleşmiş filmlerin yönetmeni Zeki Demirkubuz insanı sokaktaki haliyle, doğallığıyla anlatan bir yönetmen. İyinin ve kötünün taraf seçilmeden her insanda barınabileceği gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlayan filmler yaptığını söyleyebiliriz. Nitekim Hayat filmi de böyleydi. Özellikle söyleşide sorulan bir soruya verdiği yanıt oldukça dikkatimi çekti. Seyircilerden biri ”Filmde sürekli sorulan bir ‘neden’ sorusu vardı. Hicran’ın neden kaçtığı sorusu. Bunun cevabını hiç öğrenemedik, sebebi nedir?” diye sordu usta yönetmene. Zeki Demirkubuz hayatın her şeyin sebepler ve sonuçlar üzerine kurulduğunu, bazı sebepleri asla öğrenemeyeceğimizi söyledi. Örneğin insanın dünyaya gelişi gibi dedi. Çok sert bir biçimde gerçekleri yaşıyoruz, dünyadayız ancak bazı şeylerin neden olduğunu asla bilemiyoruz ve bilemeyeceğiz. Bence hayata ve küçük bir çerçevede ele alırsak filmlere duyduğumuz anlam bulma arayışı tam olarak bunu özetliyor. Bazı şeyleri asla bilemiyoruz ve bilemeyeceğiz. Anlamı bulamıyoruz, durumu içselleştirip kabulleniyoruz ve devam ediyoruz yaşamaya veya izlemeye.

Çok Düşünmek Lütfu Mu Kabusu Mu?

Varlık, Hiçlik, Aşk ve Kader | Bağımsız Sinema
Bağımsız Sinema                                                                                                                Kader Filmi- Zeki Demirkubuz

Özellikle Kader filminin Türk sinemasında oldukça kült bir film olduğu su götürmez bir gerçek. Yönetmen bu filme takılı kalan, bu filmi aşamayan seyircilerinin olduğunu söyledi. Aradan geçen 18 yıla rağmen hala bu filmle ilgili sorular soran, hayatını filmdeki Bekir karakteriyle özdeşleştirmiş, filmdeki hüznü ve sıkıntıyı içselleştirmiş sinema izleyicileri olduğundan bahsetti. Onunla dışarıda karşılaşıp fotoğraf çekilmek isteyen fakat bunu biraz abartan kişilere ”yan masanızda tanıdığınız, sevdiğiniz bir kişinin oturmasının bu kadar garipsenmemesi gerektiğini düşündüğünü” söyledi.

Kendisine yöneltilen bir diğer soru da benim cevabını oldukça merak ettiğim sorulardan biriydi. Seyircilerden biri Zeki Demirkubuz’un bu kadar fazla düşünmeyi nasıl yönettiğini, film çıkarmadığı zamanlarda da düşündüğü senaryoları veya fikirlerini, aklından geçenleri nasıl kontrol altına aldığını, kısacası çok düşünen bir insan olmaktan mutlu olup olmadığını sordu usta yönetmene. Zeki Demirkubuz bu durumun kendisinin hem laneti hem de lütfu olduğunu söyledi. Düşünme etkinliği, nereye giderse gitsin sürekli devam eden bir durummuş onun için. Bazen kafasını dağıtmak adına uyumadan önce sosyal medyada geziniyormuş. Ancak Tiktok uygulamasında hiç bulunmamış. Bu kadar fazla düşünmeden sonra böyle etkinliklerin, onu seven ve destekleyen, onu anlamaya çalışan insanlarla birlikte olmanın olayın lütuf ve keyif kısmı olduğunu düşünüyormuş.

Söyleşinin Faydaları

Demirkubuz'dan Ceylan'a: Sen Cannes'ın muhtarı mısın?
Bianet                                                                                                                        Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan

Açıkçası bu söyleşiden sonra Nuri Bilge Ceylan’la yapılan bir söyleşiye de katılmak istedim. Ayrıca eminim ki böyle bir söyleşide Zeki Demirkubuz’la ilgili soruların ona da yöneltileceğine eminim. Tarz olarak iki yönetmenin düşünce ve fikir benzerliklerinin ve farklılıklarının bu şekilde daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Sinematik bakış açılarının kendine haslığı bu iki yönetmeni birbirinden ayıran unsur diye düşünüyorum.

Zeki Demirkubuz’un bu söyleşisi onun beslendiği insani duyguların, anlam arayışlarının bilinemezliğinin, iyinin ve kötünün aynı bedende bulunabildiğinin ve bu duyguların içselleştirilme ve kabul edilmeyle aşılabilecek duygular olduğunun sinemasında nasıl tezahür ettiğini daha iyi anlamamı sağladı. Bakış açısı olarak hayalperest değil tamamen gerçekçi ve yalın ve hikayenin altını doldurabilen bir anlatımı olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Masumiyet filmi için ”bu filmi bir fahişe ve kadın satıcısı hikayesine indirgemek oldukça alçakça ve yanlış olur” cümlelerini kullandı. Filmi izlediyseniz bunun sinemada gerçekten bu kadar basit bir film ve anlatım olmadığı konusunda usta yönetmene hak verirsiniz diye düşünüyorum. Yönetmenin son filmini onun filmografisinde ilk üçe koymayacak olsam da bu söyleşinin yönetmeni daha iyi anlamama, edebi bakış açısını yorumlamama, samimi ve cana yakın bir kişilik olduğunu düşünmeme olanak tanıdığını söyleyebilirim.

 

Kapak Fotoğrafı: Nilüfer Belediyesi.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks