Julio Cortazar’ın Deneysel Başyapıtı Seksek’ten 20 Alıntı

Hülya Çelik
Hülya Çelik
"Sözcüklerin bütün yapıyı açan bir uzunluğu, bir derinliği, bir sıcaklığı olduğunu sanki kendim buldum. O küçük parçacığın, sözcüğün değerini hep yaşadım. Masallarda açılan kırk haramiler gömüsünün kapısındaki 'sesi' bulmaya çalıştım. O kapılar belirli üç sözcüğün söylenmesiyle açılır kapanırdı. İşte bu üç sözcük bana sözcüğe önem vermenin, değer vermenin ilk öğretisiydi. Kapının önüne gelen kırk 'eşkıya', fısıldadıkları üç sözcük ile dağın kapısını nasıl açabiliyor, diye düşünürdüm. Buldum da: Yerinde söylenmiş üç sözcük, olanaksızlıkları olumlu kılar." F. H. Dağlarca
spot_img

1914 doğumlu Arjantinli yazar Julio Cortazar’ın ilk olarak 1963 yılında yayımlanan kitabı Seksek, Cortazar’ın başyapıtı olarak kabul edilir. 20. yüzyılın en tartışmalı deneysel romanlarından biri olarak anılan Seksek, tıpkı seksek oyununu andırır. İki ayrı parçadan oluşan bu hacimli kitapta bölümlere ait iki farklı okuma biçimi mevcuttur. İlk 478 sayfa her normal kitap gibi art arda okunurken, “okunması zorunlu olmayan bölümler” kısmı, kitabın en başındaki şemaya göre atlanarak okunmalıdır. Örneğin okur ikinci parçayı okumaya 73. bölümden başlayıp 73-1-2-116-3… şeklinde ilerlemelidir. İşte “antiroman diye de nitelenen ve anlatı ile anlatının yarattığı çağrışımlar üzerinde inşa edilen” Seksek’ten derlenen 20 alıntı:

                                     

  • Saldırıya geçme, savunma oyunu gibi seviyorduk birbirimizi, birimiz mıknatıs, öteki çekilen demir tozu, birimiz duvarsak öbürümüz duvara çarpılan tok… (S. 37)
  • Pencerenin önüne sardunya saksıları koyar gibi kabullenmek, doğal bulmak, bir şeyi iyicene açıklamak iddiasını gütmeden, o şeyi kabullenmek niye? (S. 38)
  • Düşünce eylemden önce gelmelidir. (S. 47)
  • İçinde bulunduğumuz âna iyice, yeniden yerleşmek gerek. (S. 143)
  • Aşk törendir, bir çeşit varoluş törenidir, varoluşunu size veren, verici, varlıkların birbirine kendisini sunduğu bir tören. (S. 152)
  • İnsan kendisine sahip olamadan bir başkasına sahip olamazdı ve gerçekte de varlığına sahip olan kim vardı sözün gerçek anlamında? (S. 152)
  • Yokluklar vardır, gerçek zaferdir! Var olmalarından iyidir. (S. 166)
  • N’apalım hayat böyle işte. Her şeyi olduğu gibi bırakmak ve gidip uyumak. (S. 185)
  • Mutluluk insanın yalnızca kendisine aittir, tek kişiliktir mutluluk, oysa mutsuzluk herkesin gibidir, herkese ait gibidir. (S. 186)
  • Sanırım balıklar akvaryumdan çıkmayı pek de öyle istemez, cama dayanmazlar bile, burunlarını bile değdirmezler. […] bir yerlerden söz etmişti, bir yerlerdeki akvaryumlardan; kaldırılan çeperleri varmış; bir an geliyor akvaryumun çeperini yukarı çekiyorlarmış, belli bir ortama alışmış olan balıklar serbest sulara asla dalmıyorlarmış. Suyun belli bir yerine denk geliyorlar, önlerinde artık herhangi bir engelin olmadığını bilmeksizin dönüp duruyorlarmış, oysa birazcık daha ileri gitmeleri yeterliymiş. (S. 193)
  • Bak dinle, ölen kişi sorguya çekilirken kral ona bir ayna tutuyor, ayna şey, karma. Yani ölünün edimlerinin toplamı, anlıyor musun? Ve ölü, orada eylemlerinin yansımasını görüyor, iyi olanları, kötülükleri; ama bu yansımaların hiçbiri gerçeğin ta kendisi, gerçekten yapılan değil; düşünsel görüntülerin, kafadakilerin aydınlığa çıkması… İhtiyar Jung’un aptallaştığı, hayretlere düştüğü kadar var, anlıyor musun? Ölüler Kralı aynaya bakıyor ama aslında senin belleğine bakıyor. Bundan daha güzel betimlenemez psikanaliz. (S. 229)
  • Dil olmazsa insan da yok demektir. Tarih yoksa insan da yoktur. (S. 235)
  • Hiç kuşku yok ki, duygularımız içerisinde bizim olmayan, bize ait olmayan tek şey umuttur. Umut yaşama aittir, yaşam kendini böyle korur. (S. 239)
  • Tek hatam yeterince yanıcı olamamam, yeri gelmişken kadınım ellerini ayaklarını ısıtabilsin diye tutuşamamam. Beni ateş almaya hazır çalılık sandı, bense onun boynundan aşağı bir testi soğuk su oldum ola ola. (S. 273)
  • Her şey bitmek zorunda olduğu için başlamıştı. (S. 284)
  • Ne yorucu, hep kendin olmak ne yorucu. (S. 289)
  • Pencereler sokakların gözüdür. (S.344)
  • İyice dikkatle bakarsan, her yanda, hatta en az sanıldığı yerde bile tüm devinimlerinizi taklit eden yansımalar vardır. (S. 354)
  • Il mio supplizio é quando non mi credo in armonia. (İt.) Uyumu yaşadığıma / inandığım zaman / ızdırabım başlar. (S. 366)
  • Ben benim, ben oyum. Biz biziz ama öncelikle ben kendimim, son nefesime kadar da ben olma hakkımı koruyacağım. (S. 393)

Seksek / Julio Cortazar / Çeviren: Necla Işık / Can Yayınları / Roman / 748 Sayfa

Kitabın içindeki tüm müzikler için : https://canyayinlari.com/yazidetay/10260/kitabin-icinden-seksek/

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks