Julia Roberts: Çok Özel Bir Kadın

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img
Editör:
Günsu Akçatepe
spot_img

28 Ekim 1967’de doğan “Julia Fiona Roberts” ailenin en küçük çocuğu olarak Atlanta’da dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda ailesinin boşanmasıyla zor bir dönem geçirmiş, annesiyle birlikte yaşamak üzere taşınmıştır. On yaşında babasını kaybetmesiyle hayatında yine zorlu bir döneme girmiştir. Bütün bunların haricinde okulda “Büyük Ağzı” ile dalga konusu olmuş ve uzun bir süre bu zorbalığa maruz kalmıştır. Ama şu an onun kocaman, içten gülümsemesini izlerken biz çok büyük bir keyif alıyoruz.

Oyunculuğa başlamadan önce dondurma dükkânı, market gibi birçok ufak işlerde çalışmayı denemiştir fakat bunlar onu tatmin etmemiştir. Mankenlik ajansına kaydolmasıyla birlikte oyunculuk perdesini aralamıştır. İlk filmi “Blood Red” ile beklediği ilgiyi alamasa da sektörde tanınmaya, adını duyurmaya başlamıştır. Fakat bizim onu tanımamız asıl Pretty Woman filmiyle olmuştur. Gösterdiği inanılmaz yeteneğiyle herkesi kendine hayran bırakan güzel oyuncu ününü kazandığı ve oyunculuk yeteneğini ortaya koyduğu bu filmle çok büyük sükse yaratmış ve Amerika’da en çok bilet satılan romantik komedi filmi olmaya layık olmuştur. Fakat Roberts, özel hayatındaki irili ufaklı problemler sebebiyle bir süre oyunculuk kariyerine ara vermek durumunda kalmıştır.

Yeniden Doğuş

Bu dönemi atlatmasıyla birlikte 1993 yılında “The Pelican Brief” filmiyle beyaz perdeye geri dönmüş ve izleyicisi onu büyük bir ilgiyle karşılamıştır. “I Love Trouble”, “Prêt-à-Porter”, “Something to Talk About”, “Mary Reilly” gibi birçok filmde daha yer almıştır.

Oyuncunun; “My Bestfriends Wedding”, “Stepmom”, “Notting Hill”, “Erin Brockovich”, “Ocean’s Eleven”, “Mona Lisa Smile”, “Ocean’s Twelve”, “Duplicity“, “Eat,Pray,Love” filmlerindeki rolleri akıllara kazınacak kadar başarılıdır. Bu roller günümüzde bile hala aynı heyecanla, aynı keyifle izlenmektedir. Yaptığı işlerdeki samimiyetiyle içimizi ısıtan ve bizi adeta kendi dünyasının içinde hissetiren bir oyuncu haline gelmiştir.

Filmler haricinde de televizyon dizilerinde konuk oyuncu olarak yer almış, aynı zamanda da bazılarının yapımcılıklarını üstlenmiştir. (Samantha: An American Girl Holiday, Felicity: An American Girl Adventure)

Başarısının Karşılıkları

Pretty Woman filmiyle “Müzikal Komedide En İyi Kadın Oyuncu”, Prêt-à-Porter filmiyle “En İyi Oyuncu”, Erin Brockvich filmiyle; “En İyi Yardımcı Kadın OyuncuAltın Küre Ödülü, 2001 “En İyi Kadın OyuncuOscar Ödülü, Closer filmiyle de “En İyi Oyuncu” ödülünü kazanmıştır.

16 Eylül 2022 tarihinde George Clooney ile başrolü paylaştığı “Ticket to Paradise (Cennete Bilet)” filmiyle gündeme gelmiştir. Uzun bir aradan sonra kendisini tekrardan muazzam oyunculuğu ve gülüşüyle hatırlatmıştır.

Pretty Woman (1990)

“Çok Özel Kadın” yani “Pretty Woman” olarak tanıdığımız oyuncu bu rolü gerçekten hakkını vererek oynamıştır ki bulunduğu noktaya gelmesinde en büyük mihenk taşı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 1990 yılında Gary Marshall tarafından yönetilen filmin senaristi J.F.Lawton’dur. Romantik komedi türünde yapılmış en başarılı filmlerden biri olduğunu aldığı ödüller, izleyicilerin geri dönüşleri ve günümüzde tekrar tekrar izleyebilmemizden gayet tabi anlaşılmaktadır. Richard Gere ile sergilediği müthiş performansı ve birlikte yakaladıkları uyumla film yayınlandığı dönemde de adeta bir ikon haline gelmiştir.

Filmin ismi, daha okurken bile aklımızda canlanan, kulağımızda çalan Roy Orbison- “Oh, Pretty Woman” şarkısından ilham alınmıştır. Filmde sınıf farklılığı ve sınıf çatışması, fuhuşta çalışan bir eskort olan “Vivian Ward” etrafında izleyiciye hissettirilmiştir. Filmin yayınlanmadan önce sadece bu tema üzerine işleneceği planlansa da sonrasında romantik komedi türünde bir filme imza atılmıştır.

My Bestfriends Wedding (1997)

P.J Hogan tarafından yönetilmiş, Ronald Bass tarafından kaleme alınmıştır.  Dermut Mulroney ile başrolleri üstlenirken Cameron Diaz da filmde oldukça önemli bir yere sahiptir. Julia Roberts “Julianne Potter“, Dermut Mulroney “Micheal O’Neal”, Cameron Diaz‘da “Kimmy Wallace” rolleriyle filmde yer almıştır. Julianne (Jules) ve Micheal yıllar önce birbirleriyle evlenme sözü verse de Micheal’ın Kimmy ile evlenmeye karar vermesi Jules’un Micheal’a aşık olduğunu anlamasını sağlayacaktır.

Notting Hill (1999)

Roger Michell tarafından yönetilen Richard Curtis‘in senaristiliğini üstlendiği filmde Julia Roberts’in partneri Hugh Grant olmuştur. Filmde Julia Roberts, Hollywood yıldızı “Anna Scott” rolüyle karşımıza çıkarken Hugh Grant; İngiliz, gezi kitapları satan bir dükkan sahibi William Thacker rolünü oynamaktadır. Anna Scott’un İngiltere’ye yaptığı bir seyahat sırasında William ile tanışmasıyla hayatının aşkını buluşunu izliyoruz. Hayatı boyunca onu sadece kendi olduğu için sevecek kişiyi “Notting Hill” adındaki gezi kitapçısında bulmuştur. Film de adını birbirlerini buldukları bu kitapçıdan almaktadır.

Erin Brockovich (2000)

Gerçekten yaşanmış olayları anlatan film, otobiyografik bir film olma özelliği taşımaktadır. “Erin Brockvich“in yaşamış olduğu olayları ele alan bu filmi Steven Soderbergh yönetirken senaristliğini Susannah Grant üstlenmiştir. Albert Finney ise “Edward L. Masry” rolüyle önemli bir yer tutmaktadır. Filmde Erin Brockovich (Julia Roberts)’in yalnız bir kadın ve üç çocuk annesi olarak başından geçenleri izleriz. Bir hukuk bürosunda çalışmaya başlayarak çok önemli bir dava hakkında bilgi sahibi olmuş ve bu davayı herhangi bir eğitim almamış olmasına rağmen başarıyla çözmüştür.

Julia Roberts, bu film ile “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü almış ve kariyeri için önemli bir başarıya imza atmıştır. Filmde insanlara yardım ettikçe daha iyi bir insana dönüştüğünü fark eden Erin’in mücadelelerini izlerken hem hırslanıyor hem de eğleniyoruz.

Ticket to Paradise (2022)

Türkçe adı “Cennete Bilet” olan film Julia Roberts’in kariyerine geri dönüşünü görüyoruz. Uzun bir aradan sonra bu filmle sessizliğini bozmuş ve tekrar aynı ilgiyle izlenmiştir. Filmde “Georgia Cotton” rolünü oynarken partneri George Clooney ise eşi David Cotton rolünü oynamaktadır.

Film Ol Parker tarafından yönetilmiş, “Parker Pipski” ve “Daniel Pipski” tarafından kaleme alınmıştır. Mutlu bir evlilikleri olmayan, boşanmış Georgia ve David’in kızları Lily’nin (Kaitlyn Dever) aniden evleneceğini söylemesi üzerine kızlarının evlenmesini engellemek, aynı hatayı yapmamasını sağlamak için birlik olarak yaptıklarını anlatır.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.