Jules Verne ve H. G. Wells Karşılaştırması: Bilim Kurgunun Yaratıcısı Kim?

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Jules Verne ve H.G Wells isimleri kitap severlerin özellikle bilim kurgu hayranlarının çok iyi bildiği iki isim. Hayatları boyunca bilim kurgu türünde çokça eser vermiş olan bu iki yazarı ve onları birbirinden ayıran noktaları örnekleriyle ele alarak inceleyeceğiz.

1828 Fransa doğumlu Jules Verne ismi hepimizin çocukluktan itibaren sıkça gördüğü ve Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve 80 Günde Devri Alem kitaplarıyla tanıdığı bir yazar. H. G. Wells ise şahsen benim üniversite yıllarına kadar maalesef tanıma fırsatı yakalayamadığım ama sonrasında çok sevdiğim bir yazar. 1866 İngiltere doğumlu Wells ise en bilindik eserleri Zaman Makinesi ve Dünyalar Savaşı ile karşımıza çıkıyor.

Bilim kurgu türünde yazan bu iki yazarı karşılaştıran birçok yazı ve makale bulunuyor fakat biz bir de bu karşılaştırmayı bizden okuyun istiyoruz.

Genre ve Temalar

Jules Verne | Techno Vortex

Genre olarak bilim kurguya odaklanan Wells ve Verne bu türü aslında çok farklı şekilde yorumluyor. Verne’ün eserlerine baktığımızda eserlerin zamanın bilimsel gerçekleriyle uyuştuğunu ve gerçeklik payının yüksek olduğunu görüyoruz. Verne, aynı zamanda kullandığı bilimsel ifadeler ve teknolojik aletlerle okuyuculara yeni şeyler katıyor. Bu sebeple Jules Verne’ün romanları her zaman bir öğretici ve gerçekçi tona sahip oluyor.

Bu öğretici ve gerçekçiliğin yanı sıra Verne, romanlarında bilimi ve teknolojiyi optimist bir açıdan ele alıyor. Bilimin doğru kullanılmasını ve bilimin insanları nasıl yükselteceğinden bahsediyor. Buna ek olarak genellikle tüm eserlerinde bir macera ve seyahat temasını işlediğini görüyoruz. Tek bir cümlede özetlemek gerekirse, Verne için bilimsel, gerçekçi, iyimser ve bu özelliklerle beraber okuyucuyu maceralarla eğlendirmeyi bilen bir yazar diyebiliriz.

Wells ise kelimenin tam anlamıyla Verne‘ün zıttı olarak karşımıza çıkıyor. Eserlerinde bilimsel gerçekliğe önem vermiyor ve daha kötümser bir anlayış benimsiyor. Bu da Wells’in daha iç karartıcı, toplumun ve karakterlerin etik anlayışlarının sorgulandığı ve rahatsız edici olabilecek eserler üretmesine sebep oluyor. Hem Wells hem de Verne çoğu zaman eserlerinde bir macera ya da keşiften bahsederken Verne bunun iyi yanlarına odaklanırken, Wells bu keşiflerin olabilecek tüm kötü olasılıklarına değinmeden geçemiyor.

Eserlerdeki Ana Karakterler

İkilinin eserlerindeki ana karakterler de kıyaslandıklarında birbirlerinden oldukça farklılar. Verne‘ün ana karakterleri daha heroic, zeki, cesur ve iyi insanlarken Wells‘in karakterleri çoğu zaman ya kötü ya da kötü olmaya meyilli, kendini beğenmiş karakterler oluyorlar. Verne’ün karakterleri güçlerini iyiye kullanırken Wells’in karakterleri böyle bir amaç gütmüyor ve güçlerini kötüye kullanabiliyorlar.

Verne karakterlerine zorlayıcı bir macera yaşatıp sonrasında normal hayatlarına dönmelerine izin veriyor ama Wells karakterlerine cehennem hayatını yaşatıp, onları travmatize etmeyi ve hayatlarını ve de toplumu tamamen etkileyecek şeyleri deneyimletmekten geri durmuyor.

Benzer İki Eser Üzerinden Wells ve Verne Karşılaştırması

H. G. Wells | İthaki Yayınları

Bu iki yazarın farklılıklarını birbirine benzeyen iki eser olan Doktor Ox’un Deneyi ve Doktor Moreau’nun Adası üzerinden inceleyelim bir de.

İki eser de farklı şeyler denemek isteyen ve daha gelişmiş canlılar yaratmak isteyen iki bilim adamının bu amaç uğruna yaptıkları deneyleri konu ediniyor. Her iki eserden de bahsetmek gerekirse, Verne‘ün hikayesi olan Doktor Ox’un Deneyi’nde, Doktor Ox bir kasaba halkını onları zekileştirmek ve her anlamda geliştirmek için kasabaya bir gaz yayıyor. Normalde çok sakin hayatlar süren ve barışçıl olan kasaba halkı bu gaz sebebiyle olduklarının tam aksi, sinirli ve asabi davranışlar sergilemeye ve birbirlerine girmeye başlıyorlar. Hikayenin konusu her ne kadar olumsuz olsa da Verne’ün kullandığı dil sayesinde olaylar böyle olumsuz bir etki yaratmıyor ve okuyucu yeri geldiğinde eğlenebiliyor. Kitabın sonunda Doktor Ox, deneyin ne kadar yanlış sonuçlar doğurduğunu görüyor ve deneyi durduruyor. Kasaba halkı ise hiçbir şey yaşanmamış gibi eski hayatlarına geri dönüyorlar. Jules Verne, yukarıda bahsettiğim gibi hikayesinde hem gerçekçi bilimsel veriler kullanıyor hem karakterlerini bir maceraya sürüklüyor ve bu macera sonunda hepsinin normal hayatlarına dönmesini sağlıyor. Olayları okurken ise okuyucu asla rahatsız olmuyor ya da herhangi bir felsefi ve psikolojik bir anlam aramıyor.

Doktor Moreau’nun Adası‘nda ise yine doğanın işleyişiyle ilgilenen bir bilim adamı olan Doktor Moreau var karşımızda. Kendisini bir gemi kazasından sağ çıkıp adayı bulan karakterimiz Edward Prendick ile birlikte tanıyoruz ve Doktor Moreau‘nun hayvanları onlara insan vücut parçaları dikip, insana dönüştürmeyi amaçlayan bir mad scientist olduğunu öğreniyoruz. Moreau, adaya yerleşmeden önce de yaptığı etik olmayan deneyler sebebiyle İngiltere’de istenmiyor ve böylelikle asistanıyla adaya yerleşip, deneylerine toplumdan izole bir şekilde burada devam ediyor. Tabii ki de insanların vücut parçalarını diktiği hayvanlar Doktor Moreau’nun istediği gibi güçlü canlılara dönüşmüyor ve bu yaratıklar adada acı çekmekten başka hiçbir şey yaşamıyor. Kitabın sonunda Verne‘ün kitabı aksine, bir mutlu son gerçekleşmiyor. Doktor Moreau kendi yarattığı bu korkunç ve acı dolu yaratıkların biri tarafından öldürülüyor fakat ne okuyucular ne de karakterler Verne’ün hikayesinde olduğu gibi eski hayatlarına geri dönemiyorlar. Wells eserinde okuyucuyu, gücün yanlış kullanımı, hubris, bilimin oluşturabileceği tehlikeler ve etik anlayışı hakkında uzun süre düşünmeye sevk ediyor ve bunları yaparken okuyucu Verne’de olduğu gibi eğlenmiyor.

Peki Hangisi Daha İyi? Bilim Kurgunun Yaratıcısı Kim?

Mary Shelley | News Statesman

Bu aslında tamamen okuyucuya yani size kalmış bir karar. Okuduğunuz kitaplarda sizi felsefi düşünceye sürükleyen, rahatsız edici sayılan ve karanlık temalar işleyen hikayeleri seviyorsanız H.G Wells‘in kitaplarını okumak sizin için daha iyi olacaktır. Fakat bu temalardan hoşlanmıyorsanız ama yine de bilimkurgu okumak istiyorsanız o zaman Jules Verne okumanız gereken isim.

Kurucu kim diye soruyorsanız cevap ikisi de değil. Hepimizin bildiği Frankenstein romanının yazarı Mary Shelley bu eseriyle bilim kurgu türünün kurucusu olarak kabul ediliyor. Mary Shelley ve Frankenstein eseri ile ilgili detaylı yazılarımızı ise buradan ve buradan okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.