Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

Editör:
Sudenur Sarıyıldız
spot_img

Joseon Hanedanlığı’nın belki de en beceriksiz krallık dönemlerinden birini yaşadığı Kral Injo’nun saltanatı döneminde; Hanedanlık üst üste gelen başarısızlıklarla daha fazla zayıflamış, Kore ulusu karşılaştığı savaş ve isyanlarla Hanedanlığa olan güvenini gitgide kaybetmişti. Amcası Kral Gwanghaegun’un büyük çabalarıyla kazandığı ön yargıyla karşılanan saltanatından sonra Injo’nun görev anlayışındaki bu çabasızlığı ve görevini sadece kendi çıkarları için kullanması günümüzde bile Kore halkının onu eleştirmeye devam etmesine neden olmaktadır.

Prens Neungyang’ın İktidar Kaderi

Kral Injo ve ailesinin yapay zeka tarafından oluşturulmuş bir görseli ChatGPT

Joseon‘un 16. Hükümdarı olacak Kral Injo, gerçek adıyla Yi Jong, 7 Aralık 1595’te Kral Seonjo‘nun torunu ve Büyükprens Jeongwon‘un en büyük oğlu olarak Hwanghae-do’da dünyaya geldi. Küçüklüğü siyasi entrika ve kültürel incelikle çevrili bir ailenin içinde geçmiş, 1607’de daha 12 yaşındayken Prensliği döneminde kendisine Prens Neungyang (능양도정) daha sonra ise Büyük Prens Neungyang (능양군) unvanı verilmişti. Amcası Prens Gwanghaegun, öncesinde ve tahtta olduğu süre boyunca olağanüstü bir yönetici ve büyük bir diplomat olmasına rağmen, ilk doğan olmadığı ve bir cariyeden doğduğu için birçok politikacı, bilim adamı ve aristokrat tarafından büyük ölçüde desteklenmedi.

Tarihler 1608’i gösterdiğinde dedesi Seonjo’nun vefatıyla Amcası Gwanghaegun, kimse tarafından sevilmezken gösterdiği çabalarla tahta çıkmış fakat saltanatı sırasında siyasi ve toplumsal kargaşa durumu da devam etmişti. O sıralarda Gwanghaegun’a karşı Büyük Prens Neungyang, Kore siyasetini kontrol eden herhangi bir siyasi hizip tarafından desteklenmiyordu. Krallığı döneminde Gwanghaegun’u destekleyen Büyük Kuzeyliler fraksiyonu, Küçük Kuzeylileri bastırarak ve Gwanghaegun’un abisi Prens Imhae‘yi ve çoğu kişi tarafından desteklenen en küçük kardeşi Büyük Prens Yeongchang‘ı öldürerek bu görüşleri bastırmaya çalıştılar. Bu tarz ve daha birçok davranışı yüzünden Kral Gwanghaegun, zengin aristokratlar arasında daha da sevilmeyen biri haline gelerek çok fazla nefret kazanmaya başladı. Büyük Prens Neungyang’ın tahta yükselişi de, tam bu yıllarda Konfüçyüsçü değerleri eski haline getirme ve daha muhafazakar bir yönetim tarzını benimseyen Batılılar fraksiyonunun kurulmasıyla gitgide daha da kesinleşiyordu.

1623’te aşırı muhafazakar Batılılar fraksiyonunun üyeleri Kim Jae-Jom, Kim Ryu, Yi Gwi ve Yi Gwal‘ın başlattığı hükümet karşıtı darbe ile Kral Gwanghaegun, tahttan indirilerek Jeju Adası‘na sürgüne gönderildi. Bu sayede Büyük Prens Neungyang, hükümet karşıtı güçlerin desteğiyle kral olarak tahta çıkarıldı. Fakat kaderi, bir iktidar koltuğundan çok, savaş alanına benzeyen bir tahtta oturmaktı.

Yi Gwal’ın İsyanı

Darbenin önemli isimleri Kralın mahkemesindeki yüksek pozisyonlarla ödüllendirilirken Komutan olarak Kuzey cephesine gönderilen Yi Gwal, hükümet karşıtı bu darbeye göre çok küçük bir ödül aldığını düşünüyordu. Hak etmediği bir muamele gördüğünü düşünen Yi Gwal, 22 Ocak 1624’de 12 bin askeri başkent Hanseong‘a yönlendirdi. Kral Injo bu isyanla Gongju’ya kaçmış ve Hanseong isyancıların eline düşmüştü. 11 Şubat 1624’te Yi Gwal, Prens Heungan‘ı yeni Kral olarak tahta çıkardı. Ancak General Jang Man, kısa bir sürede Yi Gwal’ın güçlerini yendi. Kore ordusu başkenti yeniden ele geçirmiş ve 14 Şubat 1624’de Yi Gwal’ı öldürerek isyanı sona erdirmişlerdi. Kral Injo tahtını korusa da kraliyetin otoritesi gittikçe daha çok zayıflamış ve isyanda savaşan aristokratlar güç kazanmaya başlamıştı. Kral Gwanghaegun’un çabalarıyla hafif bir toparlanma yaşayan ekonomi, Kore’nin birkaç yüzyıl boyunca boğuşacağı bir şekilde mahvolmuştu.

Başarısız Saltanatlık Dönemi

“The Night Owl” dizisinde Kral Injo’yu canlandıran Yoo Haejin koreatimes.co.kr

Henüz 28 yaşında olan Injo, kendisini biri reformu savunurken diğeri umutsuzca geleneğe sarılmış olan rakip grupların arasında bulmuştu. Bilge bir diplomat olarak kabul edilen eski Kral Gwanghaegun, bu konuda büyük tepkilerle karşılaşmasına rağmen Joseon’un geleneksel müttefiki olan Çin’in Ming Hanedanlığı ile gün geçtikçe büyüyen Mançular arasındaki tarafsız politikasını sürdürmeyi başarabilmişti. Gwanghaegun’un düşüşünün ardından muhafazakar Batılılar, Ming Hanedanlığı ile ittifaklarını koruyarak Mançulara karşı sert bir politika izledi. O zamana kadar Joseon’a çoğunlukla dostça davranan Mançular, Joseon’u bir düşman olarak görmeye başladılar.

Yi Gwal’ın isyanında rol alan Han Yun, Çin’in kuzeydoğusundaki Mançurya‘ya kaçmayı başarmış ve Mançu lideri Nurhaci‘yi, saldırması için Joseon’a yönlendirmişti; böylece Mançu ve Kore arasındaki dostane ilişki sona erdi. Saltanatının ilk yıllarında kolay vaatlerle idare edebilmiş fakat sadece 3 yıl sonra Birinci Mançu İstilası ile Kral Injo için asıl saltanatlık dönemi başlamış oldu.

1627’de Hong Taiji‘nin gönderdiği General Amin ve eski Koreli General Kang Hong-rip komutasındaki Mançu ordusu, Batılı liderlerin idam edilmesi çağrısında bulunarak Joseon’u işgal etti. General Jang Man, tekrar Mançulara karşı savaştı ancak istilayı sonlandıramadı. Injo bir kez daha ulusunun güvenliğini yok sayarak Ganghwa Adası’na kaçmıştı. Mançuların Kore’ye saldırmak için hiçbir nedenleri olmaması ve Çin’e karşı savaşa hazırlanmak için geri dönmeye karar vermeleri ile kısa sürede tekrar barış sağlandı fakat istilalar önemli bir toprak kaybına ve yönetimde derin bir krize yol açmıştı. Başlangıçta hazırlıksız olan Injo hükümeti, Mançu lideri Nurhaci ile müzakere etmek zorunda kalmış ve aralarındaki anlaşmayla Joseon mahkemesi, aşağılayıcı şartlar ile Mançu Hükümetini tanımak zorunda kalmıştı. Bu dönemde, yabancılaştıkları hükümete karşı halkın artan şikayetleriyle birlikte Hanedanın otoritesi de gittikçe azalmaya başlamıştı. Halihazırda Injo’ya duyulan bu nefret, Joseon kuvvetleri için feci bir yenilgiye yol açan İkinci Mançu İstilası’nda (1636) doruğa ulaştı. Kral Injo, başkent kaosa sürüklenirken ulusunu hiçe sayarak tekrar Hanseong’dan kaçmayı tercih etmişti.

İkinci Mançu İstilası

İlk istilanın sonucu olarak Mançular, Kore’yi haraca bağlamış; Kore, Jurchen Warka kabilesindeki vatandaşları Çin’in Jin Hanedanlığı‘na iade etmişti. Mançular’ın bir süre sonra Kore ile olan diplomatik ilişkilerinin şartlarını eşitlikten hükümdarlık – haraç ilişkisine  döndürmek istemesi, Konfüçyüsçü devlet adamları ve bilim adamlarını sinirlendirdi. Mançu karşıtı yetkililerin çoğunluğundaki Kore Mahkemesi bu talebi sertçe reddetti ve bu olay yeni bir Mançu istilasına zemin hazırladı. Kore, Jin Hanedanlığın’dan kaçan vatandaşları ülkelerine geri göndermeyi reddetti ve buna ek olarak yeni lider Hong Taiji, Mançular’ın yeni hanedanlığını Qing Hanedanlığı olarak ilan ettiğinde Kore bu kararı kabullenmedi. Koreli delegeler törende Hong Taiji’ye diz çökmeyi reddetti ve onun hükümdar olarak anıldığı tüm diplomatik yazışmaları yok saydı.

1636’da Hong Taiji, Moğol ordusunu Kore’ye yönlendirdi. Nurhaci’nin 15. oğlu Prens Yu (Dodo) önderliğindeki ordu, Kral Injo’nun Ganghwa adasına kaçmaması adına önlemler aldı ve Kral bilinçli olarak Namhansan Kalesi’ne yönlendirildi. Mançular tüm tedarik ağını keserek Kralın ailesinin ve kalede sığınan ordunun yiyecek ve mühimmat kıtlığı yaşamasını sağlamış ve Prens Yu’nun kardeşi Dorgon aynı gün içinde kaleyi işgal ederek ele geçirmişti. Kral Injo, belki de hayatının en çaresiz anını yaşayarak Qing hanedanına teslim oldu, Hong Taiji’nin Samjendo’da düzenlediği törende bir platformun üstüne çıkıp Hong Taiji’nin hizmetkarı olarak dokuz kez önünde eğildi ve iki oğlunun esir olarak Çin’e sürülmesini sağlayan Samjeondo Antlaşması‘nı kabul etti. Joseon, artık Qing Hanedanlığı’na bağlı bir devletti.

Diktatörlük Anlayışı ve Son Dönemleri

Kral Injo’nun tapınağındaki insanlar. gangnam.com

Hanedanlığın ulusal gururu ayaklar altına alınmış, Kore’nin bağımsızlığı Çin’in ülke içi işlere karışmasıyla gittikçe daha da yok olmaya başlamıştı. Ulusal egemenliğe önem veren Konfüçyüsçü bilim adamları onu şiddetle eleştirirken halk, yaşadıkları onca istila ve yıkımın ortasında hükümdarlarının başarısızlığıyla karamsarlığa sürükleniyordu. Kral Injo, tüm bu yaşananlardan sonra bile kendi egosunu aşamamış ve ulusu için çabalayan oğlu Veliaht Prens Sohyeon‘un reform çağrısını reddetmişti.

Gittiği seferlerden sonra Kore’nin modernleşmesi adına Batı bilimini ve Katolikliği aşılayan Sohyeon’un bu istekleri, muhafazakar olan babasının hiç hoşuna gitmiyordu. Sonuç olarak Veliaht Prens Sohyeon, çok geçmeden kralın odasında ölü bulunmuştu. Bir kısım halk, Injo’nun kendi oğlunu bir mürekkep levhasıyla öldürdüğünü düşünürken bazıları da zehirlendiğine inanıyor. Her ne kadar oklar kralı gösterse de, Sohyeon’un eşi de dahil olmak üzere olayı çözmeye çalışan kişilere karşı Kral Injo, oğlunun derhal gömülmesini istemiş ve yaşanabilecek ihtişamın büyük ölçüde önüne geçmeyi başarmıştı.

Sonraki dönemlerde Kral Injo, Prens Sohyeon’un en büyük oğlu Prens Gyeongseon yerine Büyük Prens Bongrim‘i yeni Veliaht Prens olarak atadı. Prens Sohyeon’un üç oğlunun Jeju Adası’na sürgün edilmesini emrederek en küçük oğlu hariç prensin iki oğlunun vefatına yol açtı. Son olarak Sohyeon’un eşi Veliaht Prenses Minhoe‘nun ise vatana ihanetten idam edilmesini emretti ve tüm bunları yaparken geçmişiyle yüzleşmek yerine görevini kendi çıkarları adına kullanmaktan çekinmedi.

1649’da vefat eden Injo, günümüzde zayıf ve istikrarsız bir hükümdar olarak hatırlanır ve onun yerine çeşitli nedenlerle asla tam olarak kabul görmemiş Gwanghaegun ile karşılaştırmaya devam edilir. Çoğunlukla kendi çıkarları dışında görevini umursamayan Injo’ya karşı reform ve denge politikalarıyla ilerleyen Gwanghaegun’a saygı göstergesi olarak bir tapınak verilmemesi, günümüzde o dönemin ülke yönetimini eleştirebileceğimiz konuların özeti olarak karşımıza çıkıyor. Yine de Kral Injo, kendi hükümdarlığı döneminde yaşadığı büyük savaşlar nedeniyle orduyu reforme edip savaşa hazırlayarak ulusun savunmasını geliştirmeyi ihmal etmemiştir.


Kaynakça:

Cho, Insoo. “Royal Portraits in the Late Joseon Period.” ijkaa.orgWeb. Jan, 2011.

“The Story of Injo: The Turbulent Reign of a Joseon King” DayhistWeb.

“Manchu Invasion of Korea” New World EncyclopediaWeb.

Kapak Görseli: ChatGPT

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.