Genel irade kavramı, modern demokrasinin temel prensipleri arasında yer alır. Jean-Jacques Rousseau’nun politik felsefesinin öğretilerinden olan genel irade, toplumsal sözleşmenin işleyişinde önemli bir rol oynar. Ancak bu kavramın uygulanması ve tanımlanması üzerine farklı eleştiriler ortaya atılmıştır. Bu yazıda Rousseau’nun genel irade teorisini ve bu teoriye getirilen eleştirileri inceleyeceğiz.
Toplum Sözleşmesi

Toplum sözleşmesi, toplumun nasıl yönetileceğine ilişkin olarak halk ile egemen (devlet) arasında yapılan bir anlaşmayı tanımlar. Demokrasinin gücüne inanan Rousseau, insanların özgürlüğünü otoritenin gücüyle dengelemek için aslında egemen olanın halkların kendilerinin olması gerektiğini savundu. Bu sayede Rousseau, daha ideal bir toplum tahayyülünün yaratılabileceğini öngörmenin yanı sıra toplumsal işleyişin dengesinin korunabilmesi için belirli koşullara uyulması gerekildiğini düşünüyordu.
Rousseau’ya göre bireyler toplumda yaşamak için bir araya geldiklerinde doğal haklarını ve özgürlüklerini sınırlamak zorundadırlar. Bu sınırlamalar, toplumun düzenini ve işleyişini sağlamak için yapılır. Özetle, Rousseau kişilerin kolektif amaçlar için bireysel arzularından vazgeçmeleri gerektiğini önerir.
Genel İrade İlkesi

Genel irade (General Will), bireylerin kendi kişisel istekleri veya çıkarları yerine toplumun ortak çıkarlarını temsil eden bir tür toplumsal irade anlamına gelir. Rousseau, eğer bireylerin çıkarlarının ortak bir noktası olamazsa toplumun sürdürülemeyeceğini vurgular. Ancak bireylerin iradelerinin genel iradeyle her zaman örtüşemeyeceğinin de farkındadır. Bunu da şu şekilde açıklar:
“Özel iradenin genel iradeyle herhangi bir noktada uyumlu olması imkansız olmasa da bu uyumun sabit ve kalıcı olması imkansızdır; çünkü özel irade doğası gereği tercihlere eğilim gösterirken genel irade eşitliğe eğilim gösterir.” (Rousseau, 2020)
Her birey, kendisi için neyin iyi olduğunu belirleyen özel bir iradeye sahiptir. Ancak insanların kolektif iyiliğinin, bireylerin kişisel iyiliğinden daha öncelikli konumlandırıldığı bir idealde; tüm özel iradelerin birleşimi genel iradeye eşdeğer olur. Yani, insanların toplumun genel yararını düşünme yeteneğine sahip oldukları durumlarda bireylerin kişisel iradeleri toplumun genel iradesi ile uyumlu hale gelebilir.

Rousseau, bir toplumda genel irade yerine özel çıkarlar ve bireysel istekler hakim olduğu müddetçe toplumun adaletinin tehlikeye gireceğini düşünüyordu. Dolayısıyla ona göre genel iradeyi korumak ve toplumun iyi işlemesini sağlamak için toplum sözleşmesinin kurallarına uyulması gerekirdi.
Sağlıklı bir devlette genel iradenin en somut tezahürü hukuk ve demokrasi aracılığıyla gerçekleşir. Genel irade, demokratik bir sistemde toplumun temsilcileri aracılığıyla uygulanır. Seçilmiş temsilciler, toplumun genel çıkarlarını gözetlemek ve korumak amacıyla yasaları yaparlar. Bu yasalar toplumun tüm üyelerini bağlayıcıdır ve genel iradeyi yansıtmalıdır.
Rousseau’nun Genel İrade Teorisine Eleştiriler
Benjamin Constant

Constant’a göre Rousseau, görüşlerinin çoğunluğunu antik felsefe geleneğinden esinlenmişti. Etik ve sosyal sistemlerin tarihsel sürece göre yorumlanması gerektiği görüşünde olan Constant, Rousseau’nun özgürlük anlayışının ancak antik toplumlarda geçerli olabileceğini belirtti. Modern toplumlarda ise genel irade sisteminin çoğunluğun azınlık kesime hükmetmesi ve dolayısıyla despotizmle sonuçlanacağını düşünüyordu. Constant, Rousseau’nun despotizm yanlısı olduğunu iddia etmese de genel iradeyi öncülleyen politik felsefesinin tiranlığa zemin hazırladığı konusunda keskin görüşleri vardı. (Brint, 1985)
“Sıklıkla özgürlükle bağdaştırılan Toplum Sözleşmesi, her türlü despotizmin en korkunç destekçisidir.” (Constant, 1815)
Rousseau’nun “Kendimi herkese teslim ederek aslında kimseye teslim etmiyorum.” argümanı, Constant’ın onu bireysel özgürlüğün bir düşmanı olarak görmesine sebep olmuştu. Constant, genel irade kavramının pratikte geçerli olamayacağından ve bunun bireysel özgürlüklerin bastırılmasına yol açabileceğinden endişe etmişti. (Berlin, 2007)
Frederic Bastiat

Bastiat “Hukuk (The Law)” adlı eserinde Rousseau’yu sertçe eleştirmiş, onu “demokratların öncü otoritesi” olarak tanımlamıştır. Bastiat bireylerin herhangi bir kanun koyucuya ihtiyacı olmadan düzenlerini kurabileceğini, devletin tek görevinin bireylerin özgürlüklerini korumak üzerine olması gerektiğini savunur. Rousseau ise genel iradenin her zaman mutlak doğru olacağını savunduğundan bireylerin genel iradeye itaatini sağlamak için devlet otoritesini meşrulaştırır. İtaat etmeyenlerin “özgür olmaya zorlanacağı”nı ifade eder.
“Sayın demokratlarımıza göre oy verme zamanına gelindiğinde seçmenin zekasından şüphe edilmez… Ancak kanun koyucu, seçilmeden önce yere göğe sığdıramadığı halk tarafından bir kere seçildiğinde, nutuklarındaki ton değişir. Bundan böyle kendisi mutlak hakim, halk ise edilgen ve şuursuzdur.” (Bastiat, 2017)
Toplumsal düzenin herhangi bir devlet müdahalesi olmadan bireylerin özgür iradesiyle oluşması gerektiğine inanan Bastiat; bu müdahaleci tutumu kınar. Rousseau’yu da kendiliğinden gelişen doğal toplumsal düzeni engellemeye çalışmak ve yasaları politikacıların keyfiyetine bırakmakla suçlar.
Isaiah Berlin

Berlin, pozitif ve negatif özgürlüğün ayrımını yaptığı “İki Özgürlük Kavramı (Two Concepts of Liberty)” eserinde, pozitif özgürlüklerin beraberinde devlet otoritesini teşvik edebileceğini savunur. Pozitif özgürlük metafiziği, insanlara belirli bir yaşam biçimini veya değerleri kabul etmelerini dayatma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, devlet pozitif özgürlüğü teşvik etmek amacıyla bireylere müdahale ettiğinde bu müdahale bireylerin kendi tercihlerini ve özgürlüklerini sınırlayabilir.
“Baskının ölçütü, bunu ister kastetmiş isterse kast etmemiş olsunlar, başka insanların benim arzularımın hüsrana uğramasında doğrudan veya dolaylı olarak oynadıklarına inandığım roldür. Bu anlamda özgür olmakla başkalarının müdahalesine maruz kalmamayı kastediyorum. Müdahalesizlik alanı genişledikçe özgürlüğüm de genişler.” (Berlin, 2007)
Berlin, Rousseau’nun pozitif özgürlük anlayışını eleştirmiştir. Pozitif özgürlüğe bir arayış olarak genel irade ilkesi, bireyleri irrasyonel arzulardan muaf; rasyonel ve adil bir toplum inşa etmeyi amaçlar. Ancak Berlin, bu tür toplumsal mühendislik girişimlerinin totaliter sonuçlara yol açabileceğini savunmuştur. (Yıldız, 2001)
Genel İrade Yanılırsa
Amerikalı bir felsefe profesörü olan Philip J. Klain, 1990 yılında yayınladığı “Rousseau, Genel İrade ve Bireysel Özgürlük (Rousseau, the General Will, and Individual Liberty)” adlı makalesinde, Rousseau’nun genel irade ilkesine yönelik eleştirileri kaleme almıştır. Makalesinde, Rousseau hakkındaki çoğu eleştirinin kavramların anlaşılamamasından kaynaklandığını söyler ve bu eleştirilere yanıt sunar.

Toplum Sözleşmesi kitabında genel iradenin daima doğru ve kamu faydasına olduğunu iddia eden Rousseau, halkın kararlarının her zaman aynı doğru sonuca çıkmayacağını söyler. Klain, Rousseau’nun bu ifadesinden, herkesin iradesiyle (will of all) genel iradenin (general will) arasında bir ayrım olduğu sonucununa varır. Genel irade ortak çıkarları, herkesin iradesi ise özel çıkarlarının toplamını ifade eder. Bu durumda genel irade çoğunluğun oy verip ulaştığı bir sonuç değildir. Her zaman doğrudur ancak çoğunluğun olağan oyu her koşulda mutlak doğruya hitap etmez. Klain, bu iki kavramın ayrımının karıştırılmasından ötürü Rousseau’nun “totaliter” veya “bireysel özgürlük karşıtı” şeklinde anıldığını iddia eder. (J. Kain, 1990)
Rousseau’nun felsefesi, demokratik katılımı ve genel iradeyi toplumsal düzenin vazgeçilmez bir parçası olarak görür. Geçmişten günümüze uzanan eleştirilere rağmen Rousseau’nun politik görüşleri, günümüz toplumlarını etkisi altına almıştır.
Kaynakça
Bastiat, F. (2017). “Hukuk”. İstanbul: Liberte.
Berlin, I. (2007). “İki Özgürlük Kavramı”. İstanbul: Liberal Düşünce Dergisi.
Brint, M.E. (1985). “Jean-Jacques Rousseau and Benjamin Constant: A Dialogue on Freedom and Tyranny”. The Review of Politics, Vol.47, No.3, 323.
Constant, B. (2022). “Principes de politique”. Berlin: Legare Street Press.
J. Kain, P. (1990). “Rousseau, the General Will, and Individual Liberty”. History of Philosophy Quarterly, Vol. 7, No. 3, 315.
Rousseau, J. (2020). “Toplum Sözleşmesi”. İstanbul: Koridor Yayıncılık.
Yıldız, N. (2001). “ROUSSEAU’S GENERAL WILL IN THE LIGHT OF ISAIAH BERLIN”. The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent University.
Kapak görseli: dusunbil.com