Bir hayali, bir takıntıdan ayıran şey nedir? Hayatımızın büyük bir kısmını hayaller kurarak ve onları gerçekleştirmeye çalışarak geçiririz. Ancak bazı hayallerimiz bazen gözümüze öyle ulaşılmaz gözükür ki bizim için vazgeçilmez olduklarını düşünürüz, zamanla onları aklımızdan bile atamaz hâle geliriz. İşte bu gibi durumlarda hayallerimiz artık yalnızca birer hayal olmaktan çıkıp bir takıntıya dönüşebilir. Peki, hayatımızın merkezi hâline getirdiğimiz bu hedeflere ulaşmak için her yol mübah mıdır, bu yol yalnız kalmamıza ve ait hissedememize neden olsa bile? F. Scott Fitzgerald‘ın Muhteşem Gatsby‘sinden hareketle Jay Gatsby Sendromu da bize bunu sorgulatıyor.
Jay Gatsby Sendromu Nedir?

Jay Gatsby Sendromu, aşırı idealize edilmiş ve sağlıksız biçimde merkezileşmiş bir hayalin etrafında şekillenir. Bu sendrom, bir saplantıya ulaşmak için kendini yeniden yaratmayı ve gerektiğinde bütün şartları hatta diğer insanları kendi lehine kullanmayı içinde barındırır. Ancak bu yeniden doğuş ve elde etme çabası bazı eksileri de beraberinde getirir: aidiyetsizlik ve yalnızlık duyguları gibi. Jay Gatsby’nin takıntısı, yolun sonunda “yeşil ışık” parlasa bile, sahte bir imaj ile yalnız bir yolda yürümeye değecek midir?
“Yalnızca kaçanlar ve kovalayanlar, meşguller ve bitkinler vardır.”
Jay Gatsby Gerçekten “Muhteşem” mi?

Muhteşem Gatsby aslında James Gatz’tir; Kuzey Dakota’nın yoksul bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Genç yaşta büyük hayaller kurmuş ve sosyal statü ile zenginliğe ulaşma arzusu duymuştur, Amerikan Rüyası‘na inanmıştır. Gatz, asker olarak Kuzey Avrupa’ya gönderilmeden önce Louisville’de Daisy ile tanışır. Daisy, üniformalar içindeki Gatz’i soylu ve görgülü tavırlarından ötürü kendisine layık görür ve ona âşık olur. Gatz ise bu büyüyü bozmamak için Daisy’nin yanılgısını düzeltmek yerine, zarafetine ve varlıklı dünyasına hayran kaldığı bu kadına tekrar kavuşabilmek için hayatının yönünü tamamen değiştirmeye karar verir. Bu aşk, bir saplantıya dönüşerek James Gatz’in tüm kimliğini silip “Jay Gatsby” olmasına yol açar, yani Gatsby’in “muhteşem” görünen kimliği, âşık olduğu kadına ulaşmak için idealize edilmiş benlik algısının bir ürünü olarak ortaya çıkar.
“Jay Gatsby olarak onu ne kadar muhteşem bir gelecek beklerse beklesin, şu anda hiçbir mazisi olmayan beş parasız bir delikanlıydı ve sırtındaki üniformasının sağladığı görünmez zırh da her an omuzlarından kayıp düşebilirdi. Bu Yüzden en iyi şekilde değerlendirdi vaktini. Elinin uzanabildiği her şeyi, amansızca ve ahlaksızca kaptı.”
Hayallere Ulaşma Yolunda Sahte Bir İmaj

“Onu, sahte iddialarla elde ettiği için kendinden nefret edebilirdi. Demek istediğim şey, ortaya hayali milyonlarını sürdüğü değil fakat ona kasten bir güven duygusu aşılamış, kızın benzer sosyal sınıflara mensup olduklarına, onun geçimini rahatlıkla temin edebileceğine inanmasına izin vermişti. Böylesi bir yeterliliği yoktu aslında.”
Daisy’e tekrar kavuşmak ve onun dünyasına girebilmek için Gatsby, büyük ölçüde yasa dışı işlerden, özellikle döneme damga vuran kaçak içki ticaretinden servet elde eder. Bu servet, ihtişamlı malikânesi ve gösterişli partileriyle pekiştirilir; her hareketi, Daisy’nin dikkatini çekmek ve onu etkilemek amacıyla planlanmıştır. Gatsby, çevresindekileri çoğunlukla kendi hedefleri uğruna araçsallaştırır ve ilişkileri çoğunlukla bir kurgu üzerine inşa eder. Dışarıdan bakıldığında tüm bunlar bir başarı ve güç sembolü gibi görünse de, bunlar yalnızca hedefe -saplantılı aşkına- ulaşmak için oluşturulmuş sahte bir imajdan ve sahte bir dünyadan ibarettir. Çünkü Gatsby, dışarı yansıttığı imaja rağmen gerçekte “old money” kültürüne, yani soylu sınıfa ait değildir ve çevresindeki herkese iddia ettiği üzere Oxford Üniversitesinde eğitimini tamamlamamıştır. Gatsby, idealize ettiği benliğe bürünmek için bir maske takar.
“O öğleden sonra bile Daisy’nin onun düşlerinin yüceliğine erişemediği anlar olmuştu mutlaka; bu da Daisy’nin hatası olmaktan çok Gatsby’nin yanılsamasının muazzam canlılığı yüzündendir. Bu yanılsama, Daisy’nin ötesine, her şeyin ötesine geçmişti. Onu sürekli besleyerek, yoluna sürüklenen her kuş tüyüyle süsleyerek, yaratıcı bir tutkuyla bu yanılsamanın içine kendisi atılmıştı.”
Görkemli Kalabalıklar İçinde Bile Yalnız Hissetmek

“Aslında, genç adam, şunu unutmamalısın: Yalnız olan, her zaman, yalnız olan ilk insan sen değilsin.”
Gatsby’nin görkemli partileri, kalabalık ve ışıltılı ortam içinde bile onun içindeki yalnızlığı gizleyemez. Misafirler çoğu zaman sadece partinin eğlencesi için gelir. Gatsby, bu partileri ve kurulan ilişkileri saplantısına yani Daisy’e ulaşma planının bir parçası olarak kullanır, onun için hayaline giden her yol mübahtır. Bu sahte ilişkiler, ona gerçek bir aidiyet duygusu sağlamaz; aksine, kalabalığın ortasında bile yalnız hissetmesine neden olur. İhtişamlı dış görünüşünün ardında içsel bir boşluk ve ötekilik duygusu vardır; paralar ve şöhret, ona “muhteşem” imajı çizer; fakat, yalnızlığını örtmeye yetmez ve kendini her şeye rağmen, gerçekten aidiyet duygusu hissedememesine neden olur.
“İnsanın uyum sağlamak için güç sarf ettiği şeylere farklı gözle bakması illaki hüzünlü oluyor.”
“Yeşil Işık” ve Sahte Amerikan Rüyası

“O yeşil ışık kendisini Daisy’ye neredeyse dokunacak kadar yakın hissettirmişti. Aradaki mesafe bir yıldızın aya yakınlığı kadardı.”
Gatsby’nin Daisy’e olan takıntısı ve Amerikan Rüyası‘na dair inancı, en net olarak rıhtımdaki “yeşil ışık”la sembolize edilir. Fitzgerald, ışığı şöyle tarif eder: “Gözlerimiz ışığa takıldı; Rıhtımımızın bittiği yerde bütün gece yeşil bir ışık yanıyor hep.” (Muhteşem Gatsby, 21) Bu ışık, Gatsby için Daisy’i ve ulaşılmaz hayallerini temsil eder. Amerikan Rüyası’nın sahte tarafı, Gatsby’nin yoksul bir geçmişten gelen birinin servet elde etmesiyle her şeyi kontrol ederek her şeye sahip olabileceğine dair inancında kendini gösterir. Yeşil ışık, hem “Daisy hayali”nin hem de sahte Amerikan Rüyası’nın ulaşılmazlığını simgeler. Gatsby’nin takıntılı ruh hâli, bu ışıkla birlikte sonsuz bir hayal ve yanılsama hâline gelir. Sonunda Gatsby, hayallerine ulaşamaz ve saplantısının bedelini bu yolda yaşadığı yalnızlık, ötekilik duygularıyla ve partileri kadar kalabalık olmayan bir cenaze töreni ile öder. Bu, onun aidiyet duygusunu elde edemediğini ve sahte “muhteşem” imajının, görkemli hayatının altında içsel bir yalnızlıkla öldüğünü gösterir.
“Eğer bu tahminim doğruysa o tanıdık, ılık dünyayı yitirdiğini, tek bir hayale saplanıp onunla gereğinden fazla uzun yaşamanın bedelini hayli ağır ödediğini hissetmiş olmalı.”
Jay Gatsby Sendromuna Kapılmadan Hayal Kurabilmek

Jay Gatsby Sendromu, kişinin ulaşılmaz bir hayal uğruna kimliğini ve geçmişini dahi yok sayarak kendine sahte bir imaj inşa etmesi, bir nevi gerçekliğine maske takması; fakat bu saplantıya ulaşmaya çalışırken aidiyet ve benlik duygularını yitirip ötekilik ve yalnızlık hissi ile yüzleşmesidir. Bu sendrom, hayal kurmanın ve ideallerin sağlıklı sınırlar içinde tutulmaması durumunda psikolojik olarak ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterir. Jay Gatsby‘nin hikâyesi, hayallerimizin peşinden koşarken gerçek benliğimizi kaybetmememiz gerektiğini hatırlatır. Hayal kurmak, ilham verici olabilir ama hayallerin birer takıntıya dönüşmesine izin vermemek, aidiyetimizi ve ruhsal dengemizi korumak açısından büyük bir öneme sahiptir. Kısacası, hayal kurarken bilinçli ve gerçekçi sınırlar çizmek, Jay Gatsby Sendromu’ndan kaçınmanın en önemli yoludur.
“Gatsby, yeşil ışığa, yıldan yıla önümüzden geri çekilen o heyecan verici geleceğe inanıyordu. O zamanlarda aklımıza gelmiyordu bu, ama fark etmez – yarın daha hızlı koşacak, kollarımızı daha da ötelere uzatacağız… Ve derken bir günün sabahında…
Böylece akıntıya karşı kürek çekerek, durmaksızın geçmişe doğru sürükleniyoruz.”
Kaynakça:
Fitzgerald, F. Scott. Muhteşem Gatsby. çev. Fadime Kahya, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015
Edwards, Halle. Best Character Analysis: Jay Gatsby – the Great Gatsby. PrepScholar. Web. Erişim tarihi: 19.08.2025
The Institute of Integrative Psychiatry. “The Jay Gatsby Syndrome: Otherness and the Notion of Belonging – tiips.org.” tiips org, 22 Aug. 2014. Web. Erişim tarihi: 19.08.2025
O’Brien, Mark. “The Gatsby Syndrome.” O’Brien Communications Group, 13 Apr. 2015. Web. Erişim tarihi: 19.08.2025
The Washington Post, July 5, 1997. “…AND THE GATSBY SYNDROME”. Web. Erişim Tarihi 19.08.2025
“Jay Gatsby’s Trauma and Psychological Loss”. English Language and Literature Studies; Vol. 3, No. 1; 2013. ISSN 1925-4768. E-ISSN 1925-4776. Published by Canadian Center of Science and Education. Research Gate. Web. Erişim tarihi: 19.08.2025
Kapak görseli: themoviedb.org
Harika bir yazı olmuş. Keyifle okudum 🙂
Teşekkür ederim🥰
Gerçekten okuması keyifli bir yazı olmuş. Okurken bazı gerçekleri fark etmek kaçınılmaz oldu. Emeğine sağlık, dört gözle diğer yazılarını bekliyorum.
Teşekkür ediyorum🙂
Özgün bir konu, ilginç ve akıcı bir yazı… Devamını dilerim .
Çok teşekkürler😊
Çok güzel aynı zaman da akıcı ve merak uyandıran bir yazı gerçekten emeğinize sağlık keyifle okudum..☺️
Teşekkürler😊
harika bir yazı olmuş gerek akıcılığıyla gerek içeriğin özgünlüğüyle… yazılarının devamını merakla bekliyorum
Teşekkür ederim☺️
eline ve emeğine saglik cok guzel ve kapsayici bir yazi olmus👏🏼 yenilerini sabirsizlikla bekliyorummm🤩
Çok teşekkürler😊