Japonya’nın Köklerine İniyoruz: Antik Japonya

Editör:
Sudenur Sarıyıldız

Bu yazımızda teknolojinin, azmin, çalışkanlığın ülkesi olan Japonya’nın köklerine inerek milattan öncesine uzanan tarihinden, Antik Japonya’dan bahsedeceğiz. Ayrıca, Japonya’nın tarihsel gelişimi boyunca ne zorluklarla günümüze kadar ulaştığını göreceğiz.

Paleolitik Dönem (MÖ 50.000- MÖ12.000)

“Japon tarihi, Japonların kendileri için ve dünya için yapılması ve yapılmaması gereken birçok dersi içeren bir ders kitabıdır.”

Kenneth G. Henshall

Geç Paleolitik dönemdeki halkın Kozu Adasından obsidyen taşırken Teru Va tarafından resmedilişi The History Files

Japonya’nın bulunduğu coğrafyaya, kuzeyindeki ve güneyindeki adalara yerleşen ilk insanlar; Kore yarımadasından ve Kuzeydoğu Asya’dan göçen avcılar olduğu söylenmektedir. Bu avcıların, denizler çekildiğinde küçük gruplar şeklinde ve taş devrine has silahlarla vahşi hayvan sürülerini takip ederek MÖ 40.000 civarı Japonya’ya ulaştıkları düşünülmektedir. Daha detay içeren bir bilgi olarak eklemeliyim ki bazı tarihçiler, bu göç sürecinin MÖ 40.000’den öncelere uzandığını; bazı tarihçiler de bu sürecin, MÖ 35.000 civarında başladığını belirtmektedir. Bu dönemin coğrafyasında yaşamış insanlar; Paleo-Asian grubu olarak adlandırılıp Çin, Japonya ve Kore halklarının atası olarak kabul edilmektedir.

Paleolitik dönem Japonya’sının, ezber bozan bir yapısı da vardır. Bu dönemdeki taş işleme teknikleri ve taşın kullanılma şekli; Paleolitik dönemin özelliklerine uymamaktadır. Bu bilgi bana, Antik Japonya’nın diğer medeniyetlere göre geride kalmış olabileceğini düşündürtmüştü. Ancak araştırmalarıma devam ettiğimde, doğrusunun öyle olmadığını anladım. Antik Japonya’daki taş işleme teknikleri, Paleolitik’ten sonra gelen Mezolitik ve Neolitik dönemlerin etkisini taşımaktadır. Antik Japonya’nın bu teknolojiye, diğer antik medeniyetlerden daha erken sahip olmasının gizemi hala çözülememiştir. Ayırca, böyle bir bilginin varlığından Antik Japonya; zamanın diğer medeniyetlerine göre daha gelişmiştir diye bir çıkarımda bulunmamamız gerektiğini belirtmek isterim. Kısacası Paleolitik dönem, göçmen grubun Antik Japonya’nın bulunduğu coğrafyaya adapte olma sürecini içermektedir.

Jomon Dönemi (MÖ 11.000- MÖ 300)

Jomon dönemine ait bir Dogu heykelciği Wikimedia

Bu dönemi kapsayan yıllarda iklim daha sıcak bir hale gelmiştir ve Japonya’nın bulunduğu coğrafyada daha gelişmiş bir medeniyet oluşmaya başlamıştır. İnsanların bir kısmı hala avcı toplayıcı kültürünü sürdürerek, bir kısmı da yarı yerleşik hayata geçerek bu dönemde yaşamıştır. Jomon dönemi; adını bu zamana ait olan çanak ve çömleklerin üzerindeki bambu ve iplerden oluşan, kordon deseni anlamına gelen süslemelerden almaktadır. Jomon döneminde yapılan bu seramikler, dünyada bulunan en eski çanak ve çömleklerden sayılmaktadır. Bu sürece adını vermesi sebebiyle de dönemin öne çıkan özelliğinin seramik üretimi olduğunu anlamaktayız.

Jomon döneminde ayrıca kil ve taştan yapılmış insan heykelcikleri, maskeler, takılar ve ok desenli ritüel yapıları gibi çeşitli eserler üretilmiştir. Jomon dönemi ile buradaki insanlar, Japonya’nın dört ana adası olan Hokkaido, Honshu, Shikoku ve Kyushu adalarına ve etraflarına yayılmışlardır. MÖ 900 yıllarında Japonya’nın batısında kalan, su seviyesi alçaldığı için bu bölgeye Kore’den gelen halklar da yerleşmiştir ve iki ulus arasındaki kültürel ve teknolojik etkileşim artmıştır. Jomon dönemi; seramik üretimi, avcı toplayıcı ve yerleşik hayat kültürünün bir arada yaşandığı, çeşitlilikler açısından zengin bir zaman dilimidir.

Yayoi Dönemi (MÖ 300 – MS 250)

İlk Japon hükümdarı olarak kabul edilen Jimmu Tenno Wikimedia

İlerlenen her dönem, kendinden bir önceki döneme göre daha gelişmiş olduğu için Yayoi döneminde Antik Japonya’daki yerleşik hayat benimsenmiştir. Bu gelişim; yerleşik hayatın gerekliliklerine göre şekillendirilmiş tarım aletlerinden, silahlar ve zırhlardan, bronz, demir gibi metallerin işlenmiş olmasından da anlayabilmekteyiz. Yayoi döneminde yaşayan insanlar arasında pirinç yetiştiriciliği, bir önceki döneme göre yaygın bir hale gelmiştir. Araştırdığım kaynaklarda Jomon döneminin sonlarına doğru da insanların pirinç yetiştiriciliğine başladığı belirtilmektedir. Ancak pirinç yetiştiriciliği, Yayoi döneminin öne çıkan özelliklerinden biridir. Bu dönemde İnsanlar pirinç tarlalarını daha iyi sulayabilmek için sulama tekniklerini çeşitlendirmiş ve yerleşim yerlerini bu faktöre göre ayarlamışlardır. Yayoi döneminde yerleşik hayata bağlı olarak köylerin sayısı arttığı için bu köyler arasındaki anlaşmazlıklar da artmıştır. Köyler arasındaki anlaşmazlıkları uzlaşmaya çevirecek bir sisteme ve bir yöneticiye ihtiyaç duyulmuştur. Bölgedeki halklar ilerleyen süreçte Jimmu Tenno tarafından feodal bir sistemle yönetilmeye başlanmıştır. Jimmu Tenno’nun tahta çıktığı tarih, Japonya’nın kuruluşuyla eşdeğer görüldüğü için Japonya’nın milli kuruluş günü olarak ilan edilmiştir.

Kraliçe Himiko World History Encyclopedia

Jimmu Tenno’nun hükümranlığı sona erdikten sonra Yamatai adında bir krallık oluşturulmuştur. Bu krallığın tarihindeki en önemli yönetici ise Himiko adında şaman bir kraliçedir. Bu kraliçe, o dönemdeki Çin ve Kore devletleriyle etkileşimler içinde bulunmuştur. Bu süreçte, komşu uluslarla çok fazla etkileşime maruz kalmayan Antik Japonya için kadının toplumdaki tutumunu da görebiliyoruz. Jimmu Tenno ve kraliçe Himiko’ya dair bilgiler kısıtlı olsa da bu iki isim Japonya için oldukça kıymetlidir. Özetle Yayoi dönemi, yerleşik hayata geçişin dolayısıyla ileride kurulacak büyük çaplı devletlerin temeli olmuştur diyebiliriz.

Kofun Dönemi (MS 250 – MS 538)

Kofun adı verilen mezarlar Jobs in Japan

Bu dönem; adını Antik Japonyalıların sahip olduğu önemli yöneticilere yaptıkları, Kofun denilen anahtar deliği formundaki büyük mezarlardan alır. Oldukça ilgi çekici görünen bu mezarlar, çözülmesi gizemlerle dolu fantastik bir kitaptan fırlamış gibidir. Ancak her Kofun mezarı, tamamen anahtar deliğine benzeyen bir biçimde değildir. Değişkenlik gösteren biçimlerinin olduğunu da belirtmek isterim. Kofun mezarları, Japonya’nın milli inancı olan Şintoizm etkilerini taşımaktadır. Kofun dönemi; tıpkı diğer dönemler gibi gelişen, büyüyen ve farklılaşan bir dönemdir. Kofun Dönemi’nde varlığını çok daha belirgin hissettiren bir siyasi otoriteyle halk arasındaki sınıflara ayrılma artış göstermiştir. Bu dönemde Honshu adasında Yamato adında, Japonya’nın ilk hanedanı olarak kabul edilen bir devlet kurulmuştur. Bu devlet, Japonya tarihi için çok önemli olduğu için bazı tarihi kaynaklara göre Kofun Dönemi ve Asuka Dönemi olarak adlandırılan iki ayrı dönem, Yamato Dönemi olarak adlandırılmaktadır.

Ayrıca 4.yüzyılı kapsayan bu dönemde, Çin’den ve Kore yarımadasından Antik Japonya’nın bulunduğu bölgelere doğru bir göç akımı yaşanmıştır. Korelilerin Japonya’daki kültürü keşfetmek üzere planlandığı düşünülen bu göç akını sonucunda, bölgedeki Japonlar Korelilerden birçok şey öğrenmiştir. Yazı, Konfüçyüs metinleri, Budizm, mimari fikirler, dokuma ve sulama teknikleri bunlardan bazılarıdır. Aynı zamanda o dönemdeki Japon Devleti, Çin’le olan diplomatik ilişkilerini artırmak için Çin’e elçiler göndermiştir. Kofun dönemi, çoğu antik ulusun sahip olduğu gibi kaçınılmaz bir sınıflaşma durumunu ve komşu devletlerle olan etkileşimi içermektedir.

Asuka Dönemi (MS 538- MS 710)

Prens Shotoku Japanese Patterns of Design

Adını o zamanın başkentinden alan Asuka dönemi; Kofun dönemiyle artışa geçen politik, sosyal ve kültürel değişimlerin devam ettiği bir dönemdir. Bu dönemde Yamato Devleti’nin prensi Shotoku Taishi; Çin’le olan bağlarını kuvvetlendirmiş, kültürel ve siyasi tutumlarında Çin’i örnek almıştır. Düzenli kayıtlar tutulmuş, Çin’in takvimi ve ticaret sistemi kullanılmıştır. Edebiyat ve müzik gibi sanat dallarında da Çin etkisi görülmüştür. Ayrıca Prens Shōtoku, Konfüçyüs’ün fikirlerini de devletin yönetimine katmıştır. Asuka döneminin en önemli gelişmelerinden biri de Budizm inancının, hükümdarlıktaki önemli kişiler tarafından kabul görmesiydi. Asuka Döneminde Prens Shōtoku; pek çok Budist tapınağı inşa ettirmiş, Çin’e Budizm ve Konfüçyanizm çalışmaları yapmak üzere öğrenciler ve elçiler göndermiştir. Budzim inancının devletteki önemli kişiler tarafından benimsenmesiyle Yamato Devleti, Çin ve Kore’nin nazarında yükselişte olan bir imparatorluk şeklinde görülmüştür.

Asuka döneminde azımsanamayacak kadar çok ve etkisi büyük olan işler yapan bu prens,  hiçbir zaman imparator olamamıştır. Kendisinin yaptığı bütün işler, dönemin imparatoriçesi ve kendisinin de teyzesi olan Suiko adına devletin işlerini yürütmek olmuştur. Prensin, resmen imparatorluğu yönetip yönetici olamaması bana oldukça tuhaf gelmişti. Shōtoku’nun vefatıyla birlikte bu yenilik ve gelişmeler şaşırtıcı olmayan bir şekilde durağan bir döneme girmiştir. Shōtoku sayesinde devlet işleri daha düzenli hale gelmiştir ve çoğu alanda Çin’i örnek alan bir tutum izlenmiştir.

Nara Dönemi (MS 710- MS 784)

Japan Experience

Nara Dönemi; Prens Shotoku’nun izinden gidilen bir süreçtir. Asuka döneminde olduğu gibi, devletin yönetim modelinde Çin örnek alınmıştır. Prensin, Budizm’in ve Konfüçyüs’ün ideallerini Japon ulusuyla bütünleştirmek için yaptığı reformların etkisi devam etmiştir. Bu dönemde tarım alanına yönelik ekonomik faaliyetler yapılmıştır; ancak en çok öne çıkan konulardan biri, çok çekişmeli olan taht kavgalarıdır. Yaşanan bu taht kavgaları, imparatorluğun sahip olduğu otoriteyi zedelemiştir. Yeni bir sayfa açmak ve imparatorluğun gücünü yeniden toplamak amacıyla devletin başkenti Heiankyō’ya, şimdiki adıyla Kyoto’ya, taşınmıştır ve Antik Japonya’nın son aşaması olarak kabul edilen Heian Dönemi başlamıştır.

Heian Dönemi (MS 784- 1185)

Heian döneminden bir samuray Amazoncom

Japonya’nın tarihinde altın dönem olarak geçen bu dönem, adını barış ve huzur anlamlarına gelen Heian sözcüğünden almaktadır. Heian döneminde geride kalan diğer dönemlerinden farkı da Japonların sosyal, kültürel ve ekonomik yönden Çin’i örnek almak yerine kendi özgün değerlerine sahip çıkmalarıdır. Birkaç yüzyılı içeren uzun bir süreç boyunca, kendi özgün özelliklerinden uzak kalan Antik Japonya için gerçekten de bir altın dönemin yaşandığını ve kültürel anlamda bir yeniden doğuşun meydana geldiğini söyleyebilirim. Dönemin başlarında, Çin’in T’ang hanedanının yasaları ve yönetim modelleri örnek alınmış ve Ritsuryou sistemi adında bir yönetim sistemi oluşturulmuştur. Ancak ilerleyen süreç boyunca bu hanedanın ve Budizm’in, Japon yönetimi ve Japon ulusu üzerindeki otoriter etkisi önemini yitirmiştir.

Bu süreçteki değişim hareketini başlatan isim, İmparator Kammu olmuştur. Kendisi Çin’i örnek almadan yeni yasalar oluşturmuş, devletin askeri yapısını değiştirmiştir. Kammu’dan önce gelen hükümdarlar, zorunlu askerliğin olduğu bir ordu kurmuştur. Fakat Kammu, o döneme göre radikal olarak adlandırılabilecek bir kararla zorunlu askerliği kaldırmıştır. Tecrübesiz ve devşirme köylü piyadeler yerine, deneyimli askerleri orduya almıştır. Bu yenilikle birlikte samuray sınıfının yükselişi başlamıştır. İmparator Kammu’nun, Heian dönemindeki hükümdarlık süresi bittikten sonra tahta çıkan hükümdarlar; Kammu kadar etkili olamamıştır. Heian dönemi, Çin etkisinin azaldığı ve Antik Japonya’yı modern bir medeniyet haline getirecek olan reformların uygulandığı bir dönem olmuştur.


Kaynakça

Colcutt, Martin. Early Japan (50,000 BC- 710 AD).Japan Society. Web. Erişim Tarihi: 06. 09. 2024

Cartwright, Martin. Ancient Japan. World History Encyclopedia. 09.06.2017. Web. Erişim Tarihi: 06.09.2024

Timeline. The University of Pittsburgh. Web. Erişim Tarihi: 10. 09. 2024

A History Timeline About Ancient Japanese Civilizations. History Timelines. Web. Erişim Tarihi: 12.09.2024

Jansen, Marius B., Hurst, G. Cameron. History of Japan. Britannica. Web. Erişim Tarihi: 12.09.2024

Early Japan (until 710). japan-guide.com. Web. Erişim Tarihi: 14.09.2024

Zetsuji. Heian Dönemi. japonkulturu.wordpress.com, 21.06.2016. Web. Erişim Tarihi: 15.09.2024

Kapak Görseli: fabetravel.com

Tamay Ongu Tulum
Tamay Ongu Tulum
Merhaba değerli okur, zihnimin derinliklerine hoş geldin!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks