Jane Fonda: Var Mı Ondan Daha Cesuru?

Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

Jane Fonda, kimileri için Grace and Frankienin Grace’i, kimileri için Book Club‘ın Vivian’ı hatta 9 to 5‘ın Judy’si olabilir. Fakat ikonik bir sanatçı olması, hayatını demokrasi, kadın hakları ve herkes için adalet için mücadeleye adamış olan özü sözü bir feminist ve politik aktivist olmasında yatıyor. Bu yüzden kelimenin tam anlamıyla ikon olmanın ne demek olduğunu tanımlayan bir öncü de diyebiliriz kendisi için. Fonda’nın politik aktivizmi, pek çok hatırasıyla birlikte uzun yıllara dayanıyor aslında ve bu aktivizm çalışmaları, bizler dahil dünyanın dört bir yanındaki sayısız insana ilham vermeye devam ediyor. Bu yüzden bugün bu yazımızda Jane Fonda’nın normları nasıl tersine çevirdiğini ve aktivizm çalışmalarının cesaret kavramıyla nasıl eşleştiğini inceleyeceğiz.

Jane Fonda’nın Kara Panter Partisi’ne Desteği

Kara Panter Partisi (The Black Panther Party), Afro-Amerikan Sivil Haklar Hareketi çerçevesinde 1966’da Huey P. Newton ve Bobby Seale tarafından California, Oakland’da polis şiddetine karşı çıkmak ve Afro-Amerikalıların hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla kurulmuş olan siyasi bir parti. Jane Fonda’nın aktivistliği de işte tam bu zamanlarda başlıyor. Fonda’nın Kara Panterler’e fon ve kaynak toplamak amacıyla sık sık evinde bağış toplama etkinlikleri düzenlediği biliniyor. Ayrıca, Kara Panterler’i desteklemek için mitinglerde yer alıp sistemik ırkçılığa ve baskıya karşı mücadelede bulunduğu da yazılanlar arasında. The New York Times‘ın 1971 yılındaki haberine göre ise Fonda’nın, 1970 yılında tutuklanıp hapse mahkum edilen ve o zamanlar Kara Panter Partisi’nin de üyesi olan Angela Davis’i California’daki hapishanede ziyaret ettiği ve hem Amerika’da hem de yurtdışında Afro-Amerikalılara karşı yapılan ırkçı baskıya nasıl karşı gelebileceklerini konuştukları söyleniyor.

Jane Fonda, Angela Davis ve Kara Panterler’den Jean Genet, 1968

“Hanoi Jane”

Yaklaşık 4 milyon sivilin hayatını kaybettiği Vietnam Savaşı (1 Kas 1955-  30 Nis 1975) yakın tarihin en kanlı savaşlarından biri ve Jane Fonda savaşın en sesli ve görünür muhaliflerinden birisi olarak kabul ediliyor. Bir aktris ve aktivist olarak büyük acılara ve yıkıma neden olduğuna inandığı savaşa karşı çıkarak, şiddetin sona ermesi ve Amerikan askerlerinin Vietnam’dan çekilmesi çağrısında bulunuyordu Fonda 1970’li yıllara gelindiğinde. Durum böyle olunca FBI bilgi toplamak ve Fonda’nın aleyhine dava açmak için hem Fonda’yı takip etmeye hem de telefonlarını dinlemeye başlamıştı. Kanada’da bir kolejde Vietnam Savaşı’na karşı düzenlendiği barışçıl konferansından sonra Cleveland’a girişinde ironik bir şekilde uyuşturucu bulundurmaktan gözaltına alınmıştı. Fakat valizinde bulunan hapların uyuşturucu değil vitamin olduğu ortaya çıkınca suçlamalar düşmüştü. Bu tutuklamadan sonra çekilen sabıka fotoğrafı tüm zamanların en ikonik görüntülerinden biri.

 

Jane Fonda's 1970 Mug Shot Started a Beauty Revolution 47 Years Ago Today | Vogue

Her şey bununla da bitmiyordu tabii. Fonda’nın 1972 yılında bir grup savaş karşıtı aktivistle birlikte Kuzey Vietnam‘a gidip uçaksavarın üzerinde poz vermesi medyada geniş yankı uyandırmıştı ve bugünden sonra Fonda’ya “Hanoi Jane” diye hitap edilmeye başlandı. Bazıları bu pozları haksız bir savaşa karşı cesur bir protesto eylemi olarak görürken bazıları Vietnam’da savaşan ve ölen Amerikan askerlerine karşı bir ihanet olarak görüyordu. Tepkilere rağmen Fonda, savaş karşıtı konuşmalarına devam etmişti. Fakat sonradan bu pozlardan pişmanlık duyduğunu şöyle dile getiriyor: “Bu fotoğraf nedeniyle askerlere ve ailelerine yaşatmış olabileceğim acılar için defalarca özür diledim. Amacım asla askerlere zarar vermek değildi. Askerlerle konuşmak, askerlere ve gazilere yardım etmek, savaş karşıtı hareketin askerleri suçlamamasına yardımcı olmak için çok zaman harcadım, şimdi askerlerimize karşı olarak görülmem benim için kesinlikle acı verici!”

Jane Fonda, aynı zamanda o dönemki Amerikan başkan Richard Nixon‘ı da “hain” olarak görüyordu. Hatta 1972 yılında Nixon’ı “şimdiye kadar işlenmiş en iğrenç suçları işleyen biri” olarak tanımlamış.

9’dan 5’e: Kadınların Gücü Ofise Taşınıyor

19 Aralık 1980 yılında gösterime giren 9 to 5‘ın başrollerinde Jane Fonda, Lily Tomlin ve Dolly Parton, cinsiyetçi patronlarının cinsiyetçi tutumlarına karşı çıkmaya çalışan üç çalışan kadın rolündeler. Jane Fonda aynı zamanda filmin yapımcılarından biri ve kadınların işyerlerinde karşılaştıkları cinsiyetçi tutumlarla mücadelelerine ışık tutmak için filme komedi unsurunu katmayı uygun görmüş. Film “Daha yeni başlıyoruz” diye bitiyor. 2018 yılındaki bir röportajında Jane Fonda’ya “Daha yeni başlıyoruz derken neyin değişeceğini umuyordunuz?” diye sorulunca Fonda şunları söylüyor: “Cinsel tacizin azalacağını umuyorduk, ancak #MeToo hareketinin patlaması 30 yıldan fazla sürdü, her ne kadar Afro-Amerikan kadınlar bu konuda çok daha uzun süredir konuşuyor olsalar da. Eşit ücret konusunda pek ilerleme kaydedemedik. Kadınların kıdemi olmasına rağmen hala erkekler terfi ettiriliyor – bunun değişeceğini umuyorduk” diyor. Yine de yayınlanmasının üzerinden 40 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, 9 to 5  eşitlik mücadelesinde kadınların  gücünün bir kanıtı olmaya devam ediyor.

“Fire Drill Fridays”

“Nehirdeki bir yaprak gibi sürüklenmek yerine, kim olduğunuzu ve insanlara nasıl göründüğünüzü, çevrenizdeki insanlar ve dünya üzerinde nasıl bir etkiniz olduğunu anlayın ki dışarı çıktığınızda olumlu bir fark yarattığınızı hissedebilesiniz” diyor kendisi. Adalet için savaşmak Fonda için bir hobiden daha fazlası, onun bir parçası. Bu yüzden “Fire Drill Fridays,” adı altında iklim krizinin aciliyetine dikkat çekmek için bir hareket başlattı 2019 yılında. Bu cesur hareket, iklim krizini ele almak için zamanımızın tükenmekte olduğunun farkına varılmasından doğmuş gibi de diyebiliriz. İklim krizine dikkat çekmek ve hükümetin bir an önce önlemler almasını sağlamak amacıyla da GreenPeace ile ortaklaşa olarak Washington D.C.‘nin kalbinde haftalık protestolar düzenlemeye başladı. Ayrıca kendine özgü kırmızı paltosu, hem hareketin bir sembolü, hem de çoğu zaman kasvetli hissettiren şu dünyada bir umut ışığı haline geldi.

Tabii hiçbir iyilik cezasız kalmaz. Fonda protestolar boyunca tam beş defa tutuklandı. “Fire Drill Fridays” pandemi döneminde sona erip Greenpeace’in Youtube kanalına taşınmıştı. Fakat Jane Fonda hala ara sıra iklim aktivistlerini programına konuk alıp farkındalık yaratmaya devam ediyor:

Sistematik Irkçılık

Jane Fonda ayrıca 2020 yılında George Floyd‘un kasten öldürülmesinin ardından hem ülke çapında gerçekleşen protestolara hem de Black Lives Matter hareketine desteğini ifade etmişti. “Beyaz Ayrıcalığı” adlı blog yazısında ise şunları diyor: “Beyaz ayrıcalığı, hem bilinçsizce zevk alınan hem de bilinçli olarak sürdürülen bir şey. Beyaz ayrıcalığı hem yüzeyde hem de Amerikan yaşamının derinliklerine gömülü. Bu ayrıcalık ağırlığı olmayan bir sırt çantası ve bir silah. Bu yüzden kimin taşıdığına da bağlı.”

Gezegenin Mavi Kalbini Korumak

Uzun yıllardır Greenpeace ile çalışan Jane Fonda, 21 Şubat 2023 tarihinde güçlü bir “Küresel Okyanus Anlaşması” talep eden 157 ülkeden 5.5 milyon imzayı BM müzakereler başkanı Rena Lee’ye teslim etmişti ve bundan bir hafta sonra 4 Mart 2023’te Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen hükümetler arası bir konferansta “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi” kabul edildi.

Jane Fonda speaks at UN press conference in favor of UN Ocean Treaty
21 Şubat 2023 / Birleşmiş Milletler Konferansı

Jane Fonda, kadın ve insan haklarından başlayıp çevreciliğe kadar uzanan hayatının büyük bir çoğunluğunu inandığı amaçlar için savaşarak geçirdi. Yaptıklarını satırlara sığdırmak çok zor. Jane Fonda’nın hayatıyla ve aktivizmiyle ilgili daha ayrıntılı bilgiler öğrenmek istiyorsanız Jane Fonda In Five Acts (2018) belgeselini izlemenizi tavsiye ediyoruz:

Ayrıca Pensilvanya’daki Three Mile Island nükleer kazasından sadece 12 gün önce gösterime giren ve muhabir rolündeki Jane Fonda’ya kameran rolündeki Michael Douglas‘ın eşlik edip nükleer santrallerin tehlikelerinin ifşa ettiikleri film: The China Syndrome.

Kaynakça

https://www.janefonda.com/2011/07/the-truth-about-my-trip-to-hanoi/

https://www.stylist.co.uk/people/9-to-5-film-re-release-sequel-jane-fonda-feminist-feminism-interview-dolly-parton-lily-tomlin/237837

https://www.cleveland.com/news/2020/02/hanoi-jane-fonda-got-arrested-in-cleveland-in-1970-and-the-mug-shot-is-iconic.html

https://www.janefonda.com/2020/06/white-privilege-part-1/

https://www.triplepundit.com/story/2023/jane-fonda-un-ocean-treaty/767091

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Lady Bird Hangi Albümle Eşleşir?

Hayatta ne istediğimizi, kim olmak istediğimizi bulmak temalarıyla öne çıkan Lady Bird filmi hangi albümle eşleşir?

5 Maddede Cage the Elephant’ı Tanıyalım

Cage the Elephant, farklı türlerde birçok şarkı yaparak büyük beğeni toplamış başarılı bir grup.

İstanbul’un En Güzel Kafeleri: Kitap, Kahve ve Yağmur Keyfi

İstanbul’un sonbahar atmosferine eşlik eden, kitapla kahvenin buluştuğu en güzel kafeleri derledik.

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Editor Picks