18. yüzyıl gerek Fransız İhtilali’ne gerek Endüstri Devrimi‘ne ev sahipliği yapmasından dolayı çeşitli toplumsal devrimlerin ve evrimlerin yaşandığı, öncelikle Avrupa daha sonrasında tüm dünya için büyük önem taşıdığı evrensel olarak kabul edilen bir zaman dilimidir. Sanayi Devrimi nedeniyle Avrupa toplumunda köklü ve büyük değişimler meydana gelmiş, yaşanan bu son derece sarsıcı gelişmeler sonucu yeni toplumsal sınıfların ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur: Üretim araçlarını elinde bulunduran burjuva ve üretimde rol alan işçi sınıfı.
Burjuva sınıfının üretim araçlarına sahip olmasından dolayı devletten yeni talepler bulunmasına karşılık; işçi sınıfının kötü çalışma şartları ve gördüğü kötü muamele nedeniyle devletten burjuva sınıfının aleyhine taleplerde bulunması toplumsal çatışmalara zemin hazırlamış ve bu çatışma dolayısıyla söz konusu iki sınıfa atfedilen liberalizm ve sosyalizm akımları yükselişe geçmiştir.
İtalya, yüzyıllar boyu siyasi olarak bütünlüğü olmayan çok parçalı küçük devletler olarak var olmuştur. Avusturya Şansölyesi Klemens von Metternich, İtalya’da oluşacak potansiyel herhangi bir siyasi birliğin kendi ülkesini tehdit edeceğini düşündüğünden İtalya’yı baskılamış ve bazı şehir devletlerinin başına Avusturyalı yöneticiler getirmiştir. 1792 yılında Avusturya ve Fransa hükümeti arasında yaşanan savaşta Fransızlar İtalya’yı işgal etmiş, İtalya’daki siyasi birliği toparlamıştır; ancak 1799 yılında Rus ordusu tarafından desteklenen Avusturya, Fransızları İtalya Yarımadası‘ndan çıkarmış ve oluşturdukları siyasi birliği ortadan kaldırmıştır.

Napolyon Bonapart‘ın tahta çıkmasıyla birlikte Fransızlar Napolyon Savaşları neticesinde tekrardan İtalya’yı ele geçirmiş; yarımadayı Fransa’nın ilhak ettiği topraklar, İtalya Krallığı ve Napoli Krallığı olmak üzere üç farklı bölüme ayırmıştır. Napolyon Savaşları ne kadar Fransa’nın aleyhine sonuçlansa da bu savaşlar sayesinde milliyetçilik/ulusçuluk akımları Avrupa’da hızlıca yayılmış; İtalya, Almanya ve Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynamıştır.

Avrupa’da siyasi dengelerin tekrardan oturtulması adına 1814-1815 yılları arasında gerçekleştirilen Viyana Kongresi‘nde Metternich, “İtalya sadece bir coğrafi kavram içinde birleşmiş, bir bağımsız devletler topluluğunu ifade eder” diyerek İtalyan siyasi birliğine apaçık bir şekilde karşı olduğu belli etmiş ve kongre boyunca İtalya’nın siyasi dağınıklığının sürdürülmesini sağlamıştır. Kongre sonunda İtalya toprakları üzerindeki devletler yeniden kurulmuş, devletlerin Avusturya’nın etkisi altında olan eski yöneticileri de görevlerine geri dönmüş ve liberalizmden uzak bir yönetim sürmeye devam etmişlerdir. Ayrıca bu kongrede Avrupa’nın herhangi bir bölgesinde monarşiyi tehdit eden bir harekete karşı beşli bir ittifak kurulmuş, beşli ittifaka katılan ülkeler ise Avusturya, Prusya, Rusya, İngiltere ve Fransa olmuştur. Fransa bu ittifaka sonradan, 1818 yılında katılmıştır.

Bunca baskıya rağmen Napolyon tarafından İtalya topraklarına getirilen ulusçuluk ve demokrasi fikri nedeniyle birleşik bir İtalya ideali ülkede hızlıca yayılmış; halk kahramanları Garibaldi, Mazzini ve Gioberti halkı sürekli cesaretlendirmişlerdir, ünlü besteci Giuseppe Verdi’nin eserleri halka umut aşılamıştır.
İtalyan siyasi birliğinin önündeki en büyük engellerden biri Avusturya iken diğeri Orta İtalya’yı egemenliği altına alan Katoliklerin ruhani rehberi Papa olmuştur. Bunun yanında o sırada İspanyollar da Sicilya Krallığı’nı ellerinde tutmuşlardır. İtalyan siyasi birliğinin kuruluşundaki ilk aksiyon gizli bir örgüt olan Carbonari tarafından 1807’de verilmiş, Piedmont bir başka deyişle Sardunya Krallığı devrimin merkezi olarak seçilmiştir.

İlk bağımsızlık hareketi 1820’de Napoli ve Piedmont’ta gerçekleşmiştir; 1821’de İspanya’dan yayılan devrim Güney Avrupa’yı da etkisi altına almış, isyana katılanlar bütün İtalya’yı kapsayan bir devlet kuracaklarını ve Avusturya’nın esaretinden kurtulacaklarını ifade eden bir bildiri yayınlamışlardır. Buna karşılık beşli ittifaktan Rusya ve Avusturya’nın orduları isyanı bastırmış, böylece ilk ayaklanma başarısızlıkla sonuçlanmıştır; ancak yine de bu kalkışmalar son bulmamıştır. 1830 yılında Paris’te krala karşı çıkan bir ayaklanma kısa bir süre sonra Orta İtalya’ya kadar ilerlemiş; Modena, Parma ve Papalık devletlerinde tekrardan ayaklanmalar baş göstermiştir fakat bu hareketlenmeler de bastırılmıştır. Böylece İtalya yarımadasındaki düzen 1848’lere kadar bu şekilde devam etmiştir.
İtalya’da çıkan ayaklanmaların yanında birçok gizli örgüt de kurulmuştur. Bunlardan bir tanesi de Fransa’ya kaçmış bir avukat olan Mazzini’nin kurduğu Genç İtalya örgütüdür. Örgütün amacı İtalyan devletlerin başlarındaki yöneticileri devirmek ve İtalya’nın siyasal birliğini sağlamaktır. Bunun yanında örgüte sadece gençler alınmıştır; örgütün parolası ise “Hürriyet, Eşitlik, Tek Tanrı, Tek Devlet Başkanı ve Tanrı’nın Kanunu” olmuştur. Mazzini, İtalyan siyasi birliğinin sadık ve coşkulu bir savuncusu olduğundan dolayı gösterdiği icraatler Risorgimento bir diğer deyişle diriliş fikrinin İtalya’da güçlenmesini sağlamıştır.

1848 Devrimleri İtalyanların milli duygularını kabartmış; bu ayaklanmalar neticesinde de Metternich’in iktidardan düşme süreci hızlanmıştır. Avusturya egemenliği altındaki Lombardiya ve Venedik kurtarılmış, Venedik’e San Marco Cumhuriyeti kurulmuştur ancak bu zafer kısa sürmemiş; 120 bin kişilik bir orduyla geri dönen Avusturya’ya karşı direnemeyen Venedik, tekrardan Avusturya yönetimi altına girmiştir.
İtalyan milliyetçilerinin aldığı bu mağlubiyet moralleri bozmuş ve direnişin bir süre aksamasına neden olmuştur. O sırada Avusturya’da da karışıklıklar çıkmış, Metternich istifa etmiştir.
İtalya’nın kuruluşunu sağlamak için başka bir devletten yardım istemek gerektiğini anlayan İtalyan siyasetçileri, yeni oluşturulan politika doğrultusunda birincil devlet adamı olarak Piedmont Başbakanı Kont Cavour ve Fransa İmparatoru III. Napolyon’u seçmişlerdir. Ayrıca İtalyan birliğinin sağlanmasında Viktor Emmanualle ve Garibaldi de önemli rollerde bulunmuşlardır. III. Napolyon, aslen İtalyan bir aileden gelmektedir; gençliğinin bir kısmını İtalya’da geçirmiş, hatta gençliğinde Carnobari örgütüne üye olmuştur. Bu nedenle İtalya’daki bu direnişe özel bir ilgi göstermiştir.

Avusturya, Magenta ve Solferino savaşlarında İtalya’ya karşı kaybetmişler ve bu şekilde Lombardiya’dan vazgeçmişlerdir; Lombardiya toprakları Piedmont’a eklenmiştir. 1859-1860’ta yapılan seçimler sonucu Kuzey İtalya eyaletleri Piedmont’a katılmış, Savoy ve Nice Fransa’ya bırakılmıştır. Piedmont yerlisi Garibaldi, topladığı adamlarla İtalya Yarımadası’nın güneyini yürümüş, Bourbon monarşisini yıkıp Piedmont’a devretmiştir.
1861 yılının başlarında toplanan ulusal parlamento İtalya Krallığı’nı ilan etmiş ve kral II. Victor Emmanuel olmuştur. 1866’da İtalya, Avusturya-Prusya Savaşı’nda Prusya’yı desteklemiş ve bu şekilde Venedik tekrardan İtalyanlara geçmiştir. 1870-1871 yıllarında da Roma ve Papalık Bölgesi’ni ele geçiren İtalya Risorgimento’ya ulaşmıştır.
1865’de başkent Torino iken Floransa’ya taşınmış, 1871’de de Roma başkent ilan edilmiştir.

Kaynakça
- “İtalya Birliği’nin Kuruluşu”. tesadernegi. Web. Erişim Tarihi: 20.03.2023
- “İtalyan Milli Birliği’nin Kuruluşu”. tarihteniz.wordpress. Web. Erişim Tarihi: 20.03.2023
- “Issues Relevant to U.S. Foreign Diplomacy: Unification of Italian States”. historystate. Web. Erişim Tarihi: 20.03.2023