Geleneksel ailelerde otorite figürlerine itaat edilmesi önemli bir aile içi öğretidir. Ancak bu öğreti kişinin karakter gelişiminde ve psikolojik sağlığında sıkıntılara yol açabilir. Bireyin gelişiminde itaat öğretisi ve itaat öğretisinin zararları derinlemesine incelenmesi gereken bir konudur.
İtaat Nedir, Ne Değildir

“İtaat”, kelime anlamı olarak boyun eğmek, buyruğa uymak, söz dinlemek demektir. Geleneksel kolektif toplumlardaki ailelerde en temel öğretilerden biridir. Amaç geleneksel anlayış doğrultusunda çocuğun topluma uyumlu, beklentileri karşılayan bir aile üyesi olmasını sağlamaktır.
Çocuğa; büyüklere, otorite figürlerine itaat etmesinin gerekliliği saygı başlığı altında öğretilir. Bu aslında çocuğa yapılan saygısızlığı örtbas edebilmek içindir; çünkü saygısızlık edilen, görüşleri ve duyguları hiçe sayılan çocuktur. Çocuk otorite figürlerinin kendi sınırlarına girebileceğini direkt veya dolaylı olarak öğrenmiş olur. Çocuğa şekillendirilmesi gereken bir hamur gözüyle bakılır, ne istersek onu yapması norm olarak görülür lakin çocuklarla zaman geçiren herkes fark edebilir ki her çocuğun aslında kendine özgü bir karakteri vardır. Doğru şartlar altında bu karakter sağlıklı bir şekilde gelişebilir. Çocuk da bir bireydir; öfkelenme, reddetme başkalarını memnun etmeyecek duyguları beslemeye hakkı vardır. Çocuğun duygularına ket vurmaya çalışmak da bir ihmal ve istismar türüdür. Bizim görevimiz duygularını nasıl sağlıklı şekilde yaşayacağı ve ifade edeceği konusunda yol göstermektir.
Çocuğun kimseyi eğlendirme, kimseyi memnun etme sorumluluğu yoktur. Saygı zorlama ve ihmalle olmaz; çocuğa gerçekten saygıyı öğretmek istiyorsak kendisine saygı göstermemiz en temel gereksinimdir.
İtaatin Çocuğa Zararları

Bugün bastırılan duyguların bilgi olarak bedende saklandığı bilinen bir gerçek. Çocuk bize öfkelendiğinde bunun doğru olmadığını çünkü bizim anne-baba olma ayrıcalığımız olduğunu ona dayattığımızda, ifade etmesine hatta hissetmesine bile izin verilmeyen bu öfkeyle yaşamayı sürdürür. Bu döngü içinde öfkesiyle sağlıklı başa çıkmayı öğrenemez ve ileride ilişkilerinde sorunlar yaşar. Büyüdüğü ortamda hissetme ve ifade etme özgürlüğü edinmiş çocuk ise duygularıyla sağlıklı bir şekilde yaşamayı öğrenir; ilişkilerinde yıkıcı ve yapıcı davranış örüntülerini ayırt edebilir.
Otorite figürlerine itaat etmeyi öğrenen çocuk onlardan gelebilecek bir tehlikeyi algılayamaz, algılayabilse bile kendisini korumayı önceleyemez. İtaati öğrenmiş bir çocuk otorite figürleri karşısında kendisini sürekli “alt” hissettiği için kendisini “üst” hissedeceği bir konumda olduğunda bu durumu istismar edecektir; yani arkadaşlarına kötü davranacak, yalan söyleyecek ya da hayvanlara kötü davranacaktır.
İtaati iyi öğrenmiş bir çocuğun benlik algısı zarar görmüştür, insanların sınırlarını ihlal edebileceğini, değerinin toplumun ona verdiği kadar olduğuna inandığından birey olamaz. Çocuğunuzun kararlarına güvenememesini, sürekli birilerini memnun etme kaygısıyla yaşamasını istiyorsanız ona itaati iyi öğretmeniz yeterlidir.
Bireyselleşme ve Toplum

Geleneksel toplumlarda bireyselleşme neredeyse engellenmiştir. Bu durum genel olarak tarih boyunca sosyal dayanışmaya ihtiyaç duymuş toplumlarda yaygındır. Her geleneksel öğretiyle yaşayan toplumun bir değer algısı, doğrusu yanlışı vardır. Zaman değiştikçe toplum yapıları da değişime uğrayacak ve beklentiler aynı olmayacaktır. Bireye sürekli değişen toplum içerisinde toplumun şartlarına uymayı öğretmek ulaşılamayacak bir şey için sürekli çabalamasına, hep eksik hissetmesine sebep olabilir. Kişi kendi varlığını geri plana atarak sadece “olması gerekenlerin” peşinde koştuğu bir hayat yaşar. İtaat etmediğinde sürekli eleştirilmiş belki bencil, düşüncesiz olduğu söylenmiş çocuk ileride özbenlik algısında sorunlar yaşar, sürekli kendisinden şüphe eder.
Bir çocuk dünyaya getireceksek bizden farklı değerleri, görüşleri olabileceğini kabul etmeliyiz, toplumda sağlıklı bir birey olmanın şartlarını kişinin yetiştiği ortam belirler. Çocuk bizim olsa da ona sağlıklı pedogoji yoluyla eşlik etmek faydalı olabilir. Kendi düşünce yapısı, algısı ve karakteri olduğunu kavramak, topluma sağlıklı birey yetiştirmekte önemli noktalardır. Çocuğun sahibi değil birey olma yolunda yol gösterici olduğumuzu kendimize sık sık hatırlatmalıyız.
Kaynakça:
Miller, Alice. Beden Asla Yalan Söylemez. İstanbul: Okyanus, 2014
Kaya, Nihan. İyi Aile Yoktur. İstanbul: İthaki, 2018
Kaya, Nihan. İyi Toplum Yoktur. İstanbul: İthaki, 2019
Kaya, Nihan. Bütün Çocuklar İyidir. İsta
Demir, Meva. “Ergenlerin Duygusal Özerkliklerinin Çeşitli Değişkenlere Göre
İncelenmesi”. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Haziran 2017. 21(2): 427-442 DergiPark. Web. 07.05.2025
Öne Çıkan Görsel: pinterest.com