İstanbul’un Başyapıtları: Sarnıçlar

İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri sudur. Tarih boyunca farklı bölgelerdeki kentlerin kökeni incelendiğinde de yerleşimi etkileyen temel etmenlerden birinin suya yakınlık olduğu görülür. Akarsu kenarında kurulan kentler uzun yıllar varlığını sürdürebilmişken bunu başaramayan uygarlıklar suyun olduğu yerlere göç etmek zorunda kalmıştır. Ortadoğu’nun “Medeniyetler Beşiği” olarak anılmasını sağlayan da yakıcı çölün vahayla buluştuğu nehirlerdir. Nil, Fırat, Dicle, Sen, Ren, Seyhun, Ceyhun, Tuna gibi nehirler ilk yerleşimlere öncülük etmişlerdir.

Leonardo da Vincinin ideal kent düşüncesine dair eskiz

Yüzyıllar içinde farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan İstanbul’un yerleşiminde de su önemli bir mesele olmuştur. Su kaynakları az olduğundan ve yaz aylarında küçük dereler kuruduğundan sürekli bir su problemi yaşanmıştır. Özellikle Roma devrinde İstanbul’da büyük bir imar faaliyeti başlamış ve Hadrianus (117-138) zamanında, bilinen ilk isale hattı inşa edilerek şehre su getirilmiştir. Bundan sonraki süreçte de başa gelen yöneticiler suyu şehre getirmek için su yolları inşa ettirmişler veya var olanları onararak kullanılır hale getirilmesini sağlamışlardır.

Yetersiz su kaynakları yüzünden kent içinde birçok su deposu inşa edilmiştir. Şimdi bu su yollarının bir parçası olan ve Roma ile Bizans tarafından inşa ettirilen sarnıçların tarihine birlikte bakalım.

Roma ve Bizans Dönemi Su Mimarisi

İstanbul’da tarihi yarımadanın en doğusunda bulunan Byzantion, M.Ö. 750-550 yılları arasında Grek göçleri sırasında kurulmuştur. Byzantion’un su ihtiyacı kuyular ve sarnıçlar aracılığıyla karşılanmıştır. Bu bölgedeki imar faaliyetleri Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) zamanında hızla yapılmış ve ilk isale hattı inşa edilmiştir, ancak isale hattının nereden geldiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Geç Roma Devri’nde Konstantinus (324-337), Valens (364-378) ve Theodosius I (379-395) şehre su getirilmesi için isale hattı inşa ettirmişlerdir.

Hadrianus‘un yaptırdığı hattın üzerinden yaklaşık 1900 yıl geçtiği için günümüzde çok fazla iz bulunamasa da Edirnekapı’daki Mihrimah Camii’nden 200 m güneyde, surların devrilmiş olan ön duvarlarının altında o dönemden kalan bir galeri olduğu tespit edilmiştir.

Şehrin su ihtiyacını karşılamak için Konstantinus tarafından yaptırılan ve Istrancalar’dan gelen ikinci isale hattı, 242 kilometre uzunluğuyla Romalıların dünyada inşa ettiği en uzun su yoludur.

Üçüncü isale hattının Valens tarafından yaptırıldığına dair çeşitli kayıtlar varsa da isale hattının yeri tam olarak belli değildir. Kimi kaynaklarda isale hattının Belgrad Ormanları’ndan geldiği yazsa da isale hattı şehrin en çok 34 m yüksekliğindeki yerlerine su verebildiği ve Valens Kemeri’nin üst seviyesi 62-63,5 m olduğu için bu kemere suyun Belgrad üzerinden gelmiş olması mümkün değildir.

Valens Kemeri Fatih İstanbul Mimarizm

Romalılar tarafından yaptırılan dördüncü ve son isale hattı, suyu Belgrad Ormanları’ndan getirmektedir. Şehri kuşatan çeşitli kavimler bu tesisi temeline kadar yıkmışsa da Sultan II. Mehmet İstanbul’u fethettikten hemen sonra Cebeciköy kolundan gelen suyu şehre ulaştırmak için isale hattının Cebeciköy kolu ile Bozdoğan Kemeri arasındaki 20 km uzunluğundaki bölümünün onarılmasını sağlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman başa geldiğinde su sıkıntısı son derecede arttığı için bu su yolunun izlerini takip ettirerek aynı bölgede daha büyük bir isale hattını Mimar Sinan’a yaptırmıştır. Böylece şehirdeki su sorunu önemli ölçüde azalmıştır. Bu su yolu, Kırkçeşme İsale Hattı olarak anılmaktadır.

Sarnıçlar

İstanbul’da Bizans ve Roma Dönemi’nde, sadece Topkapı Sarayı’nın altında 40 küçük deponun olduğu göz önünde bulundurulduğunda birçok sarnıç inşa edildiği sonucuna ulaşılır. Sarnıçlar; yağmur suları, göller, akarsular ve kemerler aracılığıyla gelen sularla doldurulmaktadır. Kentteki ilk sarnıçlar, Büyük Saray ve hamamlara su sağlamak için inşa edilmiştir. Bizans mimarisi incelendiğinde üç farklı tipte sarnıç görülür.

Osmanlı’nın inancı gereği durgun su kullanıma uygun görülmediğinden sarnıç yapıları farklı şekilde değerlendirilmiş ya da unutulmaya yüz tutmuştur.

Bizans Döneminde sarnıçlar
Açık Sarnıç

Açık sarnıçların açık havada suyu toplama ve dağıtma işleviyle yapıldığı düşünülebilir. Üstü açık olan bu yapılar, dikdörtgen ya da kare planlı olarak inşa edilmişlerdir. Sarnıçların duvarları olabildiğince kalın ve tuğla taş almaşık örgülüdür. Suyun duvarlara olan basıncını azaltmak için şehrin yüksek noktalarına inşa edilmişlerdir. Ayrıca suyu sızdırmasını önlemek amacıyla da havuzun iç kısmında tuğla, mermer parçaları dövülmüş, kireç ve keten yağı ile karıştırılmış ve ince noktalar sıvanmıştır. Kentin kuzeybatısından gelen sular açık sarnıçlara dökülmüş ve şehrin farklı bölgelerine aktarılmıştır. İstanbul’da yeri ve yapısı hakkında bilgi sahibi olunan önemli 4 büyük açık sarnıç vardır.

Aspar Sarnıcı: Açık sarnıçların en önemli örneklerinden biri Sultan Selim Camii’nin hemen yanındaki Aspar Sarnıcı’dır. Sarnıcın 459 yılında Got komutanı Aspar tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Kenarları 152 metre olan bu sarnıcın derinliği 11 metreyken zamanla içine toprak dolmuş ve yükseklik 8 metreye kadar düşmüştür. İstanbul’un beşinci tepesinde yer alan sarnıç, Kanuni döneminde içine inşa edilen bir camiyle beraber mahalleye dönüşmüştür.

Aspar Sarnıcını gösteren 1929 tarihi Pervititich Haritası

Aetius Sarnıcı: Praefectus Aetius tarafından 421 yılında yaptırıldığı kabul edilen Aetius Sarnıcı’nın bir kenarı 244 metre diğer kenarıysa 85 metredir. O dönemde 290000 metreküp su depolayacak bir kapasitesi olan sarnıcın su kuruduğu için terk edildiği düşünülmektedir. Türkler tarafından bostan olarak kullanılan Karagümrük’teki alanın üzerine 1940’larda Vefa Stadyumu inşa edilmiştir. Sarnıcın ön cephesindeki tribünlerin yapılması için çevre duvarları yıkılmıştır. 

Hagios Mokios Sarnıcı: Bazı araştırmacılar tarafından 4. yüzyılda Konstantine tarafından yaptırıldığı iddia edilse de kabul gören görüşe göre 5. yüzyılda Anastasios’un isteğiyle yaptırılmıştır. İstanbul’un yedinci tepesinde, Aya Mokios Kilisesi’nin yanında yer alan sarnıcın bir kenarı 170 metreyken diğer kenarı 140 metredir. Aynı zamanda Altımermer Sarnıcı adıyla da bilinir. Uzun süre bostan olarak işlevlendirilen sarnıcın içinde atölyeler için iki ve üç katlı yapılar yerleştirilmiş, basketbol ve futbol sahalarından kalan alan ise Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Fındıkzade Eğitim Parkı olarak düzenlenmiştir.

Hagios Mokios Sarnıcı günümüzde Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Fındıkzade Eğitim Parkı

Fildamı Sarnıcı: Surların dışında bugünkü Bakırköy sınırları içinde yer alan sarnıç, İstanbul’un dört büyük açık sarnıcından biridir. Valens Dönemi’nde ya da daha geç devirlerde inşa edildiği düşünülmektedir. 130×75 m boyutlarındaki sarnıcın kuzey duvarında 1, güney duvarında ise 2 tane tuğla kemerli pencere bulunmaktadır. 1998-2004 arasında çeşitli etkinlikler için kullanılan yapı sonrasında Bakırköy Belediyesi’ne devredilmiştir.

Kapalı Sarnıçlar

Kapalı sarnıçlar, isale hatları aracılığıyla şehir merkezine taşınan suyun yer altında biriktirilmesi için inşa edilen depolama alanlarıdır. Bağımsız kapalı sarnıçlar olduğu gibi kimi zaman teras teşkil etmek için bir yapının altını meydana getirmek kimi zaman da yapının
dışında sadece teras oluşturmak için kullanılmışlardır. Açık sarnıçlar hijyenik açıdan elverişsiz olduğu için çok sayıda kapalı sarnıç inşa edildiği görülür. Sayısı hakkında birçok rivayet vardır: 1893’te J. Strzygowski ve Ph. Forchheimer’in yayımladıkları kitaba göre 34 tane, Semavi Eyice’nin 1983’te yayımlanan çalışmasına göre 60-65 tane, Özkan Ertuğrul’un 1989’da tamamladığı doktora tezine göre ise 200’den fazla kapalı sarnıç yapılmıştır.

Yapıya sağlam bir temel vazifesi gören kapalı sarnıçlar, sirkülasyonu fazla olan merkezlerde özellikle tercih edilmiş ve sarnıçların üzerine de önemli dini yapılar veya toplanma alanları inşa edilmiştir. Ayasofya’nın bahçesinde irili ufaklı birçok sarnıcın olması bu bilgiyi doğrular niteliktedir.

Kapalı sarnıçlar, genellikle kare veya dikdörtgen planlıdır. Yapıda köşeler su kaybını ve basıncı önlemek amacıyla pahlanmış, yan duvarlar ise payandalar ile dıştan desteklenmiştir. Yapının içindeki mermer sütunlar birbirine kemerler ve çapraz tonozlarla bağlanmaktadır. İstanbul’da önemli 3 büyük kapalı sarnıç örneği vardır.

Yerebatan Sarnıcı: İstanbul’daki en büyük sarnıçtır. İmparator Justinianus (527-569) zamanında yaptırılan sarnıç, 475 yılında çıkan bir yangında yok olan bir bazilikanın altına yapıldığı için Bazilika Sarnıcı olarak da adlandırılır. Dikdörtgen planlı sarnıcın bir kenarı 140 metre, diğer kenarı 70 metredir ve yaklaşık olarak 100.000 m³ su depolama kapasitesine sahiptir. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Geç Bizans Dönemi’nde kapatılan sarnıcın varlığı uzun süre unutulmuş, ilk defa 1723’te Kayserili Mimar Muhammed Ağa tarafından restore edilmiştir.

Yerebatan Sarnıcı

Binbirdirek Sarnıcı: Hipodromun (şimdiki Sultanahmet) güneybatısında yer alan Philoxenus Sarnıcı, İstanbul’un ikinci büyük kapalı sarnıcıdır. İç boyutları 64×54 metre ve kolon sayısı 224 olan sarnıcın su depolama kapasitesi ise 40.000 m³tür. Kimi araştırmacılar İustinianus zamanında (518-527) inşa edildiği fikrinde olsa da sarnıcın Philoxenus tarafından yaptırıldığı ve İustinianus zamanında genişletildiği düşüncesi kabul görmektedir. Sarnıç günümüzde düğün, parti, sergi ve açılış gibi etkinlikler için kullanılmaktadır.

Şerefiye Sarnıcı: Çemberlitaş’ta bulunan sarnıç, İmparator II. Theodosius tarafından 428 ve 443 tarihleri arasında yaptırılmıştır, bazı kaynaklarda Theodosius Sarnıcı olarak da anılır. 45×25 metre ölçülerinde ve dikdörtgen planlıdır. Zamanla unutulan sarnıcın üzerine 1900’lerin başında Arif Paşa Konağı, konak yıkıldıktan sonra da Eminönü Belediye Binası yapılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2010 yılında belediye binasını yıkarak sarnıcı ortaya çıkarmıştır. Günümüzde farklı sanat etkinlikleri için kullanılmaktadır.

Emprovize Sarnıçlar

Emprovize sarnıçlar, su ihtiyacının arttığı dönemlerde yapı altlarında bulunan mahzenlerin su geçirmez sıva ile kaplanarak sarnıç haline getirilmesiyle oluşmuştur. Özellikle Bizans döneminde kuşatmalarla şehir esir alındığında neredeyse her evin bodrumu sarnıca çevrilerek su ihtiyacı giderilmeye çalışılmıştır.

 

Kaynakça:

Byzantium (t.y.). bizansconstantin.wordpress.com adresinden elde edildi.
Çeçen, K. (2000). İstanbul’un Osmanlı Dönemi Suyolları. İstanbul.
Güngör, S.S. (2017). Tarihi Yarımada’daki Roma Ve Bizans Dönemi Sarnıçları. Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi.
Öziş, Ü. (2007). Su Yapılarının Tarihi Gelişmesi. 3. Ulusal Su Mühendisliği Sempozyumu. Dokuz Eylül Ü. Mühendislik Fak. İnşaat Müh. B
Öztürk, Ö. (2017, 3 Eylül). Konstantinapolisin Su Depoları. ozhanozturk.com adresinden elde edildi.
Tokay, E. (1951). İstanbul Şadırvanları. İstanbul Matbaacılık.
Yüter, F. Z. (2014). İstanbul’da Su Mimarisi ve Şadırvanlar. Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

İrem Nur Kaya
İrem Nur Kaya
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Müzikal yalnızlığı bir estetik tercih haline getiren Isaac Winemiller, duygusal derinliğiyle bu ay Söylenti Radar’ında öne çıkıyor.

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Editor Picks