Genç tasarımcı Özge Adanır‘ın kurduğu yemeği tasarım materyali olarak kullanan markası, Moda’da yer alan güzel bir evde, harika insanlarla bir araya geldiğimiz keyifli bir etkinlik deneyimi sundu. Etkinliğin Moda’da gerçekleşmesi, evin ambiyansı ve masanın yaratıcı atmosferi bu akşamı çok özel kıldı. Macaroni Event, her etkinliğini farklı mekanlarda düzenliyor; özel atölyeler ve markalarla iş birliği yaparak farklı deneyimler sunuyor. İstanbul‘da yaşayan herkesin ve makarna sever herkesin en az bir kez Macaroni Event etkinliğine katılmasını kesinlikle tavsiye ederim.

Moda’daki evin geniş ve büyük salonunda mermer materyellerin ve mutfak önlüklerinin olduğu bir masa karşıladı bizi. Etkinlikteki herkes çok sıcak ve samimiydi. Önce biraz sohbet edip şarap içtik.

Makarna hamurundan tamamen özgür ve özgün şekiller vererek kendi makarnamızı yaptık. Hamurları şekillendirebilmemiz için masada farklı boyutlarda mermer materyaller bulunuyordu. Ambiyans ve masanın dizaynı ise yaratıcılığımız ortayan çıkaracak şekilde hazırlanmıştı. Makarna hamurunu tasarım malzemesi veya oyun hamuru gibi düşünerek herkes kendine has şekillerle makarnalarıyla oynadı.

Masadaki makarna hamurları pancarlı, ıspanaklı ve sade olmak üzere üç farklı şekilde hazırlanmıştı. Hepsine ayrı ayrı istediğimiz şekilleri mermerleri kullanarak vermeye çalıştık. Belirli bir kalıba girmeden, özgürce makarna hamuruyla oynamak bana çok iyi hissettirdi; aynı zamanda çocukluk oyunlarımı hatırlattı.
Masanın dekorasyonu, mermer şekillendirme materyalleri ile etrafa serpilmiş un dokusuyla birlikte gerçekten çok hoş ve yaratıcı görünüyordu.

Her ayrıntı, atölyenin ruhunu yansıtıyordu; mermerlerin sade dokusu, unun doğal beyazlığıyla birleşince adeta bir sanat atölyesi hissi oluşmuştu. Hem estetik hem de samimi bir ortamda, hamurun ve tasarımın buluştuğu bu masa, yaratıcılığı davet eden bir oyun alanına dönüşmüştü.

Bu etkinlikte yeni insanlarla tanıştım; kimisi beyaz yakalı, kimisi tasarımcıydı. Farklı sektörlerden insanlar sayesinde sohbetler oldukça keyifli geçti. Makarna yapımına eşlik eden Kapadokya şarabı da harikaydı.

Renk renk hazırladığımız makarnalar, markanın kendi tasarımı olan metal makarna süzgeci ile pişirildi. Görünüş olarak büyük bir boy süzgeci andıran bu özel tasarımı gerçekten çok sevdim. Hem işlevsel hem de estetik açıdan atölyenin ruhuna çok yakışıyordu. Makarna hamurlarımız üç farklı renkteydi; mermerlerin üzerinde şekil verip özgün ve yaratıcı formlar denedik. Hazır iç dolguları ekledikten sonra, Şef makarnalarımızı pişirip bize servis etti bizde afiyetle yedik.

Mermer tabaklarda yapılan makarna sunumu adeta renkli bir tablo gibiydi. Farklı renklerdeki makarnalar, mermerin doğal dokusuyla birleşince göz alıcı bir kontrast oluşturuyordu. Her bir tabak hem bir sanat eseri gibi görünüyor hem de enfes kokusuyla iştah kabartıyordu.

Makarna ve şarabın uyumu çok güzeldi. Hem makarna ve hem de şarap tutkunu biri olarak, bu iki tadın buluşması benim için tarif edilmez bir mutluluk yarattı. Etkinlikte bir araya getirilen materyaller mermer, metal ve makarna hamuru birbirini tamamlayan çok estetik bir bütün oluşturmuştu. Alışılmışın dışında, önceden planlanmamış bir biçimde ortaya çıkan bu yemek deneyimi hem üretken hem de sosyal açıdan oldukça ilham vericiydi.Kısacası, duyulara dokunan, paylaşımı ve yaratıcılığı aynı anda yaşatan çok özel bir deneyimdi.
Yaratıcı atölyeler ve birlikte bir şeyler üretmek, insana en iyi gelen şeylerden biri bence. Bu tarz etkinlikler ve etkileşimler, insanın içinde yepyeni kapılar açıyor. Bir arada olmak, duyularımızı canlandıran yaratıcı deneyimlerin içinde yer almak, kendimize verebileceğimiz en güzel hediyelerden biri. Kendinize zaman zaman nefes aldıracak, ruhunuzu besleyecek deneyimler yaratmayı unutmayın.


