İstanbul Mimarisi: Süreyya Operası

Editör:
Eylül Saraçoğlu, Seval Hacoğlu
spot_img

İstanbul, tarih ile masalın aynı gökyüzü altında buluştuğu o eşsiz şehir… Boğaziçi’nin ışıkları her sabah yüzyılların mirasını yeniden canlandırırken, şehrin her semti farklı bir ruh ve zarafet taşır. Bu güzelliklerin içinde Kadıköy de tıpkı İstanbul’un tarihsel yarımadası gibi unutulmuş bir geçmişin üzerinde, çoğu zaman detayları fark edilmeden varlığını sürdürür.

Osmanlı döneminde sakin bir Rum yerleşimi kimliğine sahip olan Kadıköy, 19. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Moda Burnu’nun Levanten aileler tarafından keşfiyle önemli bir dönüşüm sürecine girmiş. Bağdat Caddesi boyunca yükselen yazlık köşkler ve vapur seferlerinin başlaması, bölgeyi giderek cazip, hareketli ve kalıcı bir yerleşim alanına dönüştürmüştür.

Bugün ise Kadıköy, İstanbul’un sanatla nefes alan yüzünü temsil eden seçkin mekânları ile dikkat çeker. Bu mekânların en görkemli sembollerinden biri ise yazımızın da ana karakteri olan neredeyse bir asırlık koca tarihiyle Süreyya Operası‘dır.

Süreyya Operası: Zamansız Bir Miras

Süreyya Operası| sureyyaoperasi.kadikoy.bel.tr

Kadıköy’ün en işlek caddelerinden biri olan Bahariye, yalnızca bir alışveriş ve gezinti durağı değil, aynı zamanda bir kültür aksıdır. Bu aksın en görkemli simgesi ise zarafetiyle kentin belleğine kazınan Süreyya Binası, yani bugünkü Süreyya Operası’dır.

“Viyana’da bir opera seyrettim. Hayran kaldım. Keşke bizde de böyle salonlar olsa, böyle oyunlar oynansa diye düşünüp bu binayı yaptırdım.”
-Süreyya ilmen paşa

1924 yılında Kadıköy’ün kültürel hayatını çağdaşlaştırmak isteyen eski milletvekili Süreyya İlmen Paşa, burada bir opera, tiyatro ve balo salonu yaptırma hayaliyle yola çıkmıştır. Avrupa’daki görkemli sanat yapılarından esinlenerek tasarlanan bina, Mühendis Keğam Kavafyan tarafından projelendirilmiş ve fuayesi Paris’in Champs Élysées Tiyatrosu’ndan, iç bölümleri ise Alman tiyatrolarından esinlenerek tasarlanmıştır

6 Mart 1927 tarihinde büyük bir törenle açılan yapı, Türkiye’nin ilk özel opera ve konser salonu olma özelliğini taşımaktadır. Ancak sahne bölümünün tamamlanmaması ve teknik olanakların yetersizliği nedeniyle uzun yıllar boyunca yalnızca sinema olarak kullanılmış ve Süreyya Paşa’nın kurduğu “Süreyya Opereti Topluluğu” bile temsillerini başka salonlarda sergilemek zorunda kalmıştır buna rağmen, Kadıköy’ün sanat yaşamında eşsiz bir yer edinmeyi başarmıştır.

Zarafetin Mimarisi

Süreyya Operası| sureyyaoperasi.kadikoy.bel.tr

Süreyya Operası’nın mimarisi, Osmanlı’nın son dönemlerinden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bir geçişi temsil etmektedir. Art Deco tarzı ile tasarlanan bina, dönemin estetik anlayışını ortaya koyar. Dış cephedeki taş işçiliği, iç mekânlardaki özenli süslemeler ve akustik düzenlemeleri sayesinde yapı, hem göz alıcı hem de işlevsel bir bütün sunar. Başta Süreyya Paşa Tiyatro ve Sineması adıyla açılan bina, iki ana bölümden oluşmaktaydı. Ana salon, eksik kalan sahne ve girişteki çift katlı fuayelerle tiyatro ihtiyacına cevap veriyordu. Ön cepheyi oluşturan geniş toplantı salonu ise yapının ikinci bölümünü oluşturuyor. Opera Salonu’nun tavanındaki freskler, Rus asıllı ressam Naci Kalmukoğlu (Kalmukov) tarafından yapılmıştır. Ön cephe ve opera salonundaki heykeller ise, Türkiye’nin ilk heykeltıraşlarından İhsan Özsoy tarafından tasarlanmıştır.

Bina, Avrupa’nın mimari ve dekorasyon anlayışını yansıtırken, iç mekânlar figürlü rölyefler, tavanlar ise freskler ve yaldızlı kartonpiyerlerle süslenmiştir. İçeriye adım attığınız anda, sizi Barok, Neoklasik ve Art Deco detaylarla bezenmiş bir atmosfer karşılamaktadır. Zarif sütunlar, işlemeli tavan süslemeleri ve kristal avizeler, mekâna adeta bir büyü katar. Buraya girdiğinizde zamanın farklı aktığını hissedersiniz; geçmişin ihtişamı, bugünün ışığında yeniden hayat bulur.

Süreyya Operası | @eventdetector instagram.com

Açılış döneminde sahnelenen Verdi’nin “Aida” operası, Türkiye’de opera sanatının gelişimi açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Bu eserle birlikte Süreyya Operası, hem yerli hem de yabancı sanat eserlerinin sergilendiği, sanatseverlerin buluştuğu bir merkez hâline gelmiştir.

Süreyya Yeniden Doğuyor

Süreyya Operası| sureyyaoperasi.kadikoy.bel.tr

1950’de Süreyya Paşa’nın vefatıyla bina, kültür hizmetlerinde kullanılmak üzere Darüşşafaka Cemiyeti’ne devredilmiş ve bu süreçle birlikte yıllarca “Süreyya Sineması” adıyla hizmet vermeye başlayacak olan yapı zamanla eski görünürlüğünü ve ışıltısını kaybetmiştir. Ancak 21. yüzyıla yaklaşırken Paşa’nın yarım kalan hayali yeniden filizlenmiştir.

Süreyya Operası Hakkında Gazete Kupürü | istanbulansiklopedisi.org

Yeniden canlanma süreci, İzmir’deki Elhamra Sineması’nı İzmir Operası’na dönüştüren ekipte yer alan Mimar Ersen Gürsel ve Dr. Murat Katoğlu’nun girişimleriyle başlatılmıştır.  Kadıköy Belediyesi, binayı 49 yıllığına kiralamış ve kapsamlı bir restorasyon süreci başlatmıştır. Proje müellifi Cafer Bozkurt ve iç mimar Metin Deniz’in katkılarıyla yapılan çalışmalarla orkestra çukuru genişletilmiş, sahne teknikleri yenilenmiş, freskler ve süslemeler özenle onarılmıştır. Bunlarla birlikte eksik olan kulisler, sanatçı odaları ve teknik alanlar da yeniden düzenlenmiştir.

Geçmişin zarafetini korurken geleceğin yeniliklerini de kucaklayan Süreyya Operası, sahne teknolojileri, ses düzenlemeleri ve modern sahneleme olanaklarıyla sürekli gelişmektedir. Restorasyon süreci, tarihi dokuyu koruyarak çağdaş sanatın gereksinimlerini karşılayacak biçimde yürütülmüştür. Ve nihayet 27 Ekim 2007 tarihinde Kadıköy, 80 yıl sonra Süreyya Paşa’nın düşlediği o “opera binasına” kavuşmuştur. Artık adı Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası olmuş ve Anadolu Yakası’nın ilk, Türkiye’nin altıncı opera binası olarak yeniden kapılarını sanata, sanatçıya ve seyirciye açmıştır.

Kadıköy’de Bir Hayal: Süreyya Operası

Süreyya Operası| @akgndeniz instagram.com

Bugün Süreyya Operası, opera, bale, tiyatro, klasik müzik ve orkestra konserleri gibi çok çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Yerli ve uluslararası sanatçıların sahne aldığı gösteriler, sadece Kadıköy’ün değil, tüm İstanbul’un kültürel çeşitliliğine de renk katmaktadır.

Bina aynı zamanda genç sanatçılara sahne fırsatları sunmakta ve atölye çalışmaları ile eğitim programlarıyla bir sanat okulu işlevi görmektedir. Çocuklar ve gençler için düzenlenen etkinlikler, yeni kuşakların sanata ilgisini artırmakta ve kültürel bilincin gelişmesini sağlamaktadır.

Özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde Süreyya Operası, popülerliğini daha da artırmış ve sanatseverlerin mutlaka uğraması gereken bir mekân hâline gelmiştir. Uygun fiyatlı biletler, kolay ulaşım olanakları ve eşsiz sahne performansları, burayı son yıllarda İstanbul’da keyifle ziyaret edilecek bir seçenek hâline getirmektedir.

Süreyya: Zamanın Ötesinde

Süreyya Operası| @emresfilm instagram.com

Bugün Süreyya Operası, sadece bir bina değil; geçmiş ile geleceği, gelenek ile moderni bir araya getiren yaşayan bir kültür köprüsüdür. Hem Türk hem de dünya sanatçılarının performanslarına ev sahipliği yapan bu eşsiz mekân, sanatın sürekliliğini ve paylaşımını simgeleyen yaşayan bir miras olarak varlığını sürdürmektedir.

Bugün Süreyya Operası’na adım atan herkes, yalnızca bir salona değil, İstanbul’un kültürel belleğinde yankılanan bir hikâyeye girer. Her perde açıldığında, hem geçmişin hem de bugünün büyüsü aynı anda deneyimlenir. Süreyya Operası, sadece sahnede değil; insanlarda ve kentte bıraktığı etkiyle yaşamaya devam eden bir sanat mabedidir. Tarih kokan duvarları, sahnesinden yükselen müzikle buluştuğunda Kadıköy bir kez daha sanatın kalbi haline gelir tıpkı Süreyya İlmen Paşa’nın bir asır önce düşlediği gibi…

Süreyya Operası| @kelebek_1456instagram.com

Aynı zamanda Süreyya Operası’nın biraz edebi, biraz magazinsel kısmına da değinmeden yazıyı bitirmeyelim. Söylentilere göre opera’nın ilk müdürü, ünlü şair Nâzım Hikmet’in babası Hikmet Bey’miş. 1918 yılında Hamburg Konsolosu iken emekli olan Hikmet Bey, bir süre çeşitli gazetelerde çalıştıktan sonra, Süreyya Paşa’nın Bahariye Caddesi’nde inşa ettirdiği Süreyya Operası’nda yöneticilik görevini üstlenmiştir.

Nâzım Hikmet’in “Romantik Komünist” adlı biyografisinde yazarlar Saime Göksu ve Edward Timms, Hikmet Bey’in 1932 yılında yaşadığı trajik olayı şöyle aktarmışlar: Bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra kuduz aşısı yaptırmıştı. Ancak birkaç gün önce geçirdiği bir yaralanma nedeniyle tetanoz aşısı da olmuş olduğundan, iki aşının etkileşimi ağır hastalığa yol açtı ve kısa süre sonra yaşamını yitirdi. Hastayken -son günlerinde- Süreyya Paşa, evine gelerek sinemanın mali hesaplarıyla ilgili kendisiyle konuşmuştu.

Hikmet Bey’in vefatının ardından Nâzım Hikmet büyük bir üzüntü yaşamış ve öfkeyle “Hiciv Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye” başlıklı şiiri kaleme almıştır. Bu şiirde, babasının ölümünden sorumlu tuttuğu Süreyya Paşa’ya hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanmış ve bir yıl hapis ile 200 lira para cezasına çarptırılmıştır.

..Benim de babam öldü.
Ve dünyaya yummadan evvel ışıklı çocuk gözleriniz siz onun yanındaydınız.
Son beş papelin hesabını vermeden ölmesin, diye kalbinin atışını saydınız.
Tutmuyordu babamın öpülesi elleri…
-Nazım Hikmet


KAYNAKÇA

ÖNE ÇIKAN GÖRSEL

ALINTI

Akay, Zafer. “Yüzyıl Başı ve Cumhuriyet Dönemi Kadıköy’ün Mimarlık Mirası”. mimaristdergi.org. WEB. 29.10.2025

“Süreyya Operası”. turkiyeturizmansiklopedisi.com. WEB. 29.10.2025

“Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası”. arkiv.com. WEB. 29.10.2025

“80 YIL ARADAN SONRA KADIKÖY, SÜREYYA OPERASI’NA KAVUŞTU-HAKKIMIZDA. “sureyyaoperasi.kadikoy.bel.tr.  WEB. 29.10.2025

“Süreyya Operası”. www.tarihi.ist. WEB. 30.10.2025

“Nazım Hikmet’in Süreyya Paşa’ya öfkesi”. insanokur.org. WEB. 30.10.2025

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Tiramisu: İtalyan Mutfağının En Tatlı Başarısı

Bir tatlıdan çok daha fazlası: Treviso'dan doğup dünyaya yayılan tiramisunun kültürel ve gastronomik yolculuğu.

Jacob Elordi: Modanın Kural Bozan Çocuğu

Euphoria dizisinin genç yeteneği Jacob Elordi, oyunculuğu kadar stili ile de meşhur bir kişilik. Elordi'nin dolabında yolculuğa çıkıyor ve tarzını keşfediyoruz.

Karadeniz’de Sonbahar: Doğasına Hayran Kalacağınız 7 Yayla

Karadeniz’in büyüleyici yaylalarıyla doğanın kalbinde bir yolculuğa çıkın. Ayder’den Pokut’a, Gito’dan Kafkasör’e uzanan bu rota; huzur, macera ve eşsiz manzaralar sunuyor.

Sait Faik: Adacılığın Ritüellere Yansıması

Sait Faik'in adacılığı, doğayla ve insan sevgisiyle örülmüş bir kaya parçasına sığınan rutin hayatın ta kendisidir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Temizlik Takıntısı

Hastalık korkusuyla büyüyen Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın temizlik takıntısı, yaşamına ve romanlarına mizahi biçimde yansımıştır.

Sherlock Dizisinin Unutulmaz Replikleri: Oyun Başlıyor

Sherlock dizisinin ustalıkla yazılan, şarap gibi yıllanmış, akıllara kazınan repliklerine birlikte göz atalım.

Çocuklara Boşanma Nasıl Anlatılır?

Boşanma çocuklar için zor bir süreçtir. Doğru kelimeler, doğru zaman ve sevgiyle güvenin varlığı, bu süreci atlatmada büyük önem taşır.

Aftersun Filminin Unutulmaz Replikleri

İzleyenlerin kalbinde bir burukluk bırakan Aftersun filminin repliklerini inceliyoruz!

Kayıp Tanrılar Ülkesi Aslında Ne Anlatıyor?

Usta yazar, maharetli kalemiyle okurunu da yanına alıp Berlin ve Bergama'ya gidiyor; işlenmiş bir dizi cinayetin perde arkası arkeoloji, mitoloji ve tarihin ışığında aydınlanıyor.

İklim Krizi Hareketleri (Fridays for Future) Nasıl Ortaya Çıktı?

Fridays for Future, Greta Thunberg’in başlattığı ve küresel iklim kriziyle mücadele için acil eylem planı talep eden, gençlerin öncülük ettiği uluslararası bir harekettir.

Editor Picks