İstanbul’un tarihî apartmanları, yalnızca taş ve harçtan ibaret değildir; onlar, şehrin çok kültürlü geçmişinin tanıklarıdır. Cihangir’de yükselen Bazlamacı Apartmanı da bu tanıklardan biridir. 1932 yılında inşa edilen bu yapı, bir ailenin yaşam alanı olmanın ötesinde, İstanbul’un Rum toplumunun hafızasını ve şehrin geçirdiği dönüşümleri içinde barındırır. 6-7 Eylül Olayları gibi kırılma anları; yalnızca insanları değil, mekânları ve onlara yüklenen anlamları da derinden sarsmıştır.
1955 yılının Sirkeci’sine doğru bir yolculuğa çıkalım… Yol bizi önce Cihangir’e, oradan da Atina’ya götürecek ve sonra bugünün İstanbul’una geri döneceğiz. Bu yolculuk sadece bir binanın tarihine değil, bir toplumun değişen kaderine de ışık tutacak.
Mimari Bir Yapının Ötesinde Tarih ve Hafıza: Bazlamacı Apartmanı

Bazlamacı Apartmanı; İstanbul’un Beyoğlu semtinde, Cihangir mahallesinde yükselen tarihî bir yapı. Ancak onu diğer apartmanlardan ayıran şey yalnızca mimarisi değil; duvarlarında saklanan kolektif hafıza ve kuşaklar boyunca aktarılan derin tarihi miras. Öyle ki Şebnem İşigüzel’in araştırmalarından öğrendiğimiz üzere, binayı yaptıran çiftin nikâh yüzüklerindeki motif, bina yapım aşamasında apartmanın duvarına da işlenmiştir. Grigoris Bazlamacı’nın Agos gazetesine verdiği röportajda şu sözleri, bu mirasın en somut örneğidir:
“Büyükbabam Grigori, Bazlamacı Apartmanı’nı 1932’de yapmış. Ben 1950’de bu apartmanda doğdum, kız kardeşim ise 1941’de doğmuş. Bazlamacı Apartmanı, Cihangir’in ilk inşa edilen apartmanlarından biriydi. 1940 yılında annem ve babam evlendiği sırada orada oturuyorlarmış.”

1932 yılında Olimpos Gazoz Fabrikası’nın kurucusu Grigoris Vaslamatzis (Bazlamacı) tarafından inşa edilen apartman, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda İstanbul’un çok kültürlü yapısının ve dönüşümünün bir yansımasıdır. Rum, Ermeni, Yahudi ve Müslüman nüfusun birlikte yaşadığı bir dönemin tanığı olan bu apartman, yıllar boyunca İstanbul’un değişen sosyopolitik yapısına şahitlik etti.
6-7 Eylül Olayları ve Zorunlu Göç

Bazlamacı Apartmanı, İstanbul’daki diğer birçok apartman gibi, İstanbul’daki Rum toplumunun yaşamının ve kent kültürüne katkılarının somut bir örneğiydi. Ancak, 6-7 Eylül 1955’te yaşanan olaylar, yalnızca insanları değil, onların hafızasını ve mekânlarını da hedef aldı. O gece, İstanbul’un dört bir yanında dükkânlar yağmalandı, kiliselere saldırıldı ve binlerce insan korku içinde evlerine sığındı. Cihangir’in eski apartmanlarından biri olan Bazlamacı Apartmanı da bu saldırı dalgasından nasibini aldı; yalnızca duvarları değil, içinde yaşayanların güven duygusu da derin yara aldı. Grigoris Bazlamacı o dönemde yaşananları şöyle anlatıyor:
“5 Eylül’de apartmanın kapıcısı Mehmet Efendi, olaylar çıkar diye bizi dışarı çıkmamamız konusunda uyarmıştı. Nitekim dediği gibi de oldu. Ebeveynlerimin endişesini çok net hatırlıyorum. Özellikle annem paniğe kapıldı, beni ve kız kardeşimi gece boyu küçük odaya kilitlemişti. Apartmanın içinden gelen fısıltılar, pencereden yükselen çığlıklarla karışıyordu. Sabaha karşı sokaktan gelen ayak sesleri ve kırılan camların yankısı hâlâ kulağımda. Olimpos Fabrikası o geceki saldırılarda büyük hasar gördü; özellikle üretimde kullandığımız hassas malzemeler, cam şişeler gibi, kırıldı. Ardından da babam bir sürü tehdit ve zulüm altında kaldı. 1957’de ise İstanbul’dan gitmeye zorlandık, Ekim ayında Yunanistan’a gidip Atina’ya yerleştik.”
1957’de Bazlamacı ailesi İstanbul’u terk etmek zorunda kaldığında, apartman yeni sakinlerini kabul etti. Ancak bu değişim, yalnızca isimlerin değişmesi değil, apartmanın hafızasının da unutulmaya terk edilmesi anlamına geliyordu. O günden sonra Bazlamacı Apartmanı, şehrin dönüşümünün sessiz bir tanığı haline geldi. İstanbul’un çok kültürlü geçmişini hatırlamak isteyenler için hâlâ ayakta; pencerelerinin ardında, bir zamanlar paylaşılan yaşamların izlerini taşımaya devam ediyor.
Gülsün Karamustafa’nın Projesi

Bazlamacı Apartmanı’na hayat veren en önemli sanat projelerinden biri, sanatçı Gülsün Karamustafa tarafından gerçekleştirildi. 1991 yılında apartmana taşınan Karamustafa, buranın geçmişine dair derinlemesine araştırmalar yaptı. Bu süreç, apartmanın hafızasını sanata dönüştürmesine vesile oldu. Sanatçı, apartmanın detaylı bir maketini yaparak Atina’daki bir müzede sergiledi. Bu sergi, yalnızca mimarî bir yapının değil, bir kültürün ve bir dönemin unutulan hikâyesini hatırlatmayı amaçlıyordu.
Bu apartman, İstanbul’un dönüşümünü anlamak için kritik bir yapı taşıdır. Unutulmaya yüz tutmuş hikâyeleri yeniden gün yüzüne çıkarmak, şehrin geçmişine duyarlı bir bakış geliştirmek için Bazlamacı Apartmanı, hâlâ anlatacak çok fazla hikâyeye sahip. O hikâyeleri dinlemek isteyenler için ise hâlâ ayakta, sessizce bekliyor. Bu hikayeler, yalnızca bir anı değil, aynı zamanda kentin kimliğine dair ipuçlarıdır. Onları dinlemek, geçmiş ile bugün arasında köprü kurmak anlamına gelir. Tüm bu tarih ve hatıralarla dolu yapı, geçmişten günümüze uzanan mirasını koruyarak, merak edenler ve dinlemek isteyenler için hâlâ ayakta.
Kaynakça
“Olimpos Gazozları ve Bazlamacı Apartmanı Eşliğinde 6-7 Eylül’ün Hikâyesi.” Agos, 20 Mayıs 2014, Web Erişimi Tarihi 18.03.2025