İsmini Reşad Emrah Koçu’nun aynı isimli kitabından alan, yönetmenliğini Selman Nacar‘ın yaptığı İstanbul Ansiklopedisi dizisi, yayınlandığı günden bu yana adından çokça söz ettirmeyi başaran bir yapım oldu. Dizinin başrollerini tecrübeli oyuncu Canan Ergüder (Nesrin) ve yeni nesilin yükselen oyuncularından Helin Kandemir (Zehra) canlandırıyor.
İstanbul’u bir ansiklopedi sayfalarında gezinircesine şiirsel bir dil ve sinematografiyle diziye yerleştiren yapım, konu olarak Zehra’nın üniversiteye İstanbul’a gelmesiyle kabuğundan çıkarak kendini bulma arayışlarını, Nesrin’in ise, Zehra’nın orta yaştaki haliymişçesine, kendini bulamamış ve geçmişinden hep kaçmış yorgun bir kadın karakter olarak İstanbul’dan ayrılmaya, ayrılırken de ruhsal yüklerinden kurtulmaya çalışmasını konu alıyor. Ancak ikilinin yollarının kesişimi, birbirlerine hem çok benzeyen hem de birbirlerinden bir o kadar farklı bu iki kişiyi görünmez bağlarla sarmaya başlıyor. Dizi, derinlikli karakterleri ve hikayesiyle gerçekten de izlenmeye değer yapımlardan biri.
Dikkat! Yazının devamı spoiler içerebilir.
Beklenmedik Misafir

Zehra, üniversiteyi kazandığı İstanbul’a gelerek annesiyle yaşadığı Amasya’dan çıkmanın, bir anlamda kabuğundan sıyrılmanın ve özgürleşmenin peşinde olan genç bir kız. Hayalleri, umutları olan ve yaşamadığı deneyimlerin kendisini beklediğini hisseden, bunları hissettiği esnada da kabuğundan sıyrılmanın acısını çeken bir genç aslında. Çünkü geçmişte sahip olduğu, çevresinden ona öğretilen değerler, küçük şehirden kocaman bir metropole okumaya gelmiş biri için hala oldukça kıymetli. Bu nedenle Zehra’nın arkadaşlarıyla buluşmak için bara gittiğini, alkol alsa da alkolü içiyormuş gibi yaparak yere döktüğünü gördüğümüz sahneler var. Aynı şekilde yetiştiği yere göre daha rahat büyümüş olan arkadaşlarını ve yeni yeni alıştığı bu dünyayı sevse de bu arkadaşlarına namaz kılmaya gittiğini söylemekten kaçınıyor sürekli. Onun için en önemli şey anda kalmak, yeni dünyası ile geride bıraktığı dünyayı dengede tutabilmek. İki dünyayı birbirine karıştırmadan akışta kalabilmek.

Nesrin, aynı Zehra gibi zamanında Amasya’dan üniversite okumak için gitmiş, sonrasında mutluluğu ve kendini ararken bu koca şehirde kaybolmuş bir karakter. Bir zamanlar destansı ve masalsı İstanbul zamanla çekiciliğini yitirmiş ve yutmuş Nesrin’i. Zehra ile Nesrin’in ilişkisi ise Nesrin ile Zehra’nın annesi Aylin‘in Amasya’daki oldukça yakın arkadaşlığına dayanıyor. Melisa Sözen‘in başarıyla canlandırdığı Aylin karakteri, Nesrin gibi üniversite hayaliyle zamanında İstanbul’a gitmek istemiş ancak bu hayalin merkezine İstanbul’a Nesrin’le birlikte gitmeyi koymuş bir kadın. Bu hayali gerçekleşemeyince ikilinin arası açılmış ve aralarına mesafeler dışında konuşulmamış konular, uzaklaşmış duygular ve samimiyet girince ikili tamamen kopmuş birbirinden. Ta ki Nesrin’le Aylin’in Zehra sayesinde yeniden bir araya geldiğini ve yüzleştiğini gördüğümüz noktaya kadar.
Akışta Olmak

”Korktum belki de kategorize edilmekten.
Yargılanıp, etiketlenip birinin zihninde kaskatı yerimi almaktan.
Çünkü ben uçuşkan biriyim aslında, bir balon gibi.”
Zehra’nın bu ilk kez geldiği yeni dünyaya alışma serüveninde yeni tanıştığı Harun (Kaan Miraç Sezen) isimli gençle birbirlerine duydukları ilgi ve sevgi de dizide oldukça güçlü bir unsur. Zehra İstanbul’u Harun’la birlikte keşfediyor, İstanbul Ansiklopedisi isimli defterine yeni mekanlar ekliyor ve o mekanın kendisindeki anlamını anlatıyor satır satır. İstanbul zaten bir nevi aşıklar şehridir. Bu güzel şehirde yeni bir ruhu tanımanın, bu ruhla birlikte şehri keşfetmenin ve hayatlarının en yalın ve samimi günlerini geçirmenin keyfine varıyorlar. Elbette Zehra’nın Harun’dan Nesrin’le tartıştığını, evsiz kaldığını veya namaz kıldığını saklaması ikilinin ilişkisinde dönüm noktası olaylar olsa da onlar birbirlerini ”gariplikleriyle” kabul ediyorlar. Anı yaşamanın önemi, onlar için bu tarz konuşmalar yapmayı gereksiz kılıyor. Bu anlamda İstanbul’u ve kendilerini yeniden keşfeden seyyahları andırıyorlar.
Geçmiş ve Geleceğe Tanıklık

Zehra’nın da Nesrin’in de geçmişleri ve gelecekleri ortak aslında. İkisi de başa çıkamadıkları ve bu sebeple kendi benliklerini açamadıkları kişilerle birlikteler. Örneğin Zehra annesinden gizliyor İstanbul’daki hayatını, Nesrin ise alzheimer annesine bakabilmek adına ortak noktada buluşmaya çalıştığı madde bağımlısı kız kardeşine dil dökmenin nafile çabası içerisinde. Ancak her ikisi de kendilerine has bir bencilliğe sahipler: diğerlerine aldırmadan, açık bir şekilde var olmanın.
Dizi, seküler ve muhafazakar kesim arasında bir ayrım yapmıyor hiçbir şekilde. Bir tarafı övmüyor veya bir tarafı yermiyor. Her iki kesimi de kabul ederek dengede tutmaya çalışan bir akış görüyoruz. Şahsen dizide en sevdiğim özellik bu dengeli hal. Örneğin Zehra’nın annesini de haklı buluyoruz Nesrin’i de. Her iki tarafın da ortak özelliği, kabullenmişlikleri ve kaybolmuşlukları.

”İşte bugün ben burada nedense epey kalabalık,
nedense kol kola ve el ele,
biriymiş, hatta birçoklarıymış gibiydim.”
Birbirini anlamaya ve kabul etmeye başlayan Zehra ile Nesrin, çok sıkı bir bağ geliştiriyorlar dizinin ilerleyen bölümlerinde. Birbirlerine baktıklarında belki de hem geçmişi hem geleceği görüyorlar. Benzer zorluklara sahip insanların birbirlerine duydukları bir yakınlık olarak adlandırabiliriz belki de bunu. Kendini bulamayan Nesrin, geçmişiyle tam olarak barışamasa da Zehra sayesinde İstanbul’dan yeniden keyif almaya başlayan biri oluyor. Yine de gidiyor Fransa’ya, evet, ama dizinin başındaki kadar kayıp ve umutsuz bir halde olmadığını biliyoruz artık. Zehra da, Harun ve Nesrin ile tanışmanın, yaşamanın sayesinde İstanbul’un gözündeki toz pembesi silüetini kaldırıyor artık. Ayakları daha yere basan ve her şeye rağmen umutlu tavrını koruyan bir duygu gelişimi gösteriyor.
Hayat Gibi Açık Uçlu Son

Dizi, doğal ve samimi karakterleri, Nesrin ve Zehra’nın hikayesinde izleyicinin kendisini bulabileceği derinlikteki senaryosuyla, İstanbul’un mekansal güzelliğini öne çıkaran bir sinematografiyle bizleri ekrana kitlemeyi başarıyor. Bu anlamda hepimiz bazen kaybolmuş ve yorgun Nesrin oluyoruz, bazen de bütün bir canlılıkla hayata sarılan Zehra.
Hikayenin sonu aynı hayat gibi açık uçlu bitmiş olsa da bu dizinin 2.sezonunun gelebileceğine dair inancımı artırıyor. Belki Nesrin’i kendini bulmuş bir şekilde Fransa’da yaşarken, belki aynı yılgın kabullenmişlikle Türkiye’ye gelirken görebiliriz. Aynı şekilde Zehra da İstanbul’da okumaya devam ederken neşesini yitirebilir veya Nesrin gibi yeni ufuklara göz dikebilir. Bu anlamda kafamızdaki her soru ve sahne, dizinin güzel müzikleri eşliğinde hafızamızda yer almaya devam etmeli…
Kaynakça
İstanbul Ansiklopedisi. Selman Nacar. TIMS&B Productions, 2025. Film.
Nizami, Adiba. ”What is ‘Istanbul Encyclopedia’ Coming on Netflix? Here’s All You Need to Know”. Netflix Junkie. 30/03/2025. Erişim Tarihi: 27/04/2025
Sanghavi, P.S. ”Istanbul Encyclopedia (Netflix TV Mini Series, Istanbul Ansiklopedisi- 2025) Recap & Ending Explained: How Did the City Itself Shape Zehra’s Identities?” highonfilms.com. Nisan 22, 2025. Erişim Tarihi: 28/04/2025