İskandinav Cesareti ve Bilinmezlerle Dolu Amerika

Editör:
Ayşe Olgun
spot_img

Kuzey Amerika‘nın Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği bilgisi neredeyse herkes tarafından bilinen bir şeydir. Fakat Kristof Kolomb’dan bile yüzyıllar önce Amerika’ya ayak basan ve hatta ticaret bile yapmış olan birileri vardır. Bu kişiler, denizcilik ve savaş becerileriyle bir dönem Avrupa‘yı domine etmiş ve korku salmış olan İskandinav halkından başkası değildir.

Amerika’nın İskandinavlar tarafından keşfinden ilk olarak yüzyıllar önceki efsanelerde bahsedilmeye başlanır. Avrupa kıtasının batısında Avrupalılar tarafından keşfedilmemiş toprakların ve yerli halkların olduğu bilgisi belirli bölgelerde yayılır. Yakın yüzyılda ise yapılan arkeolojik çalışmalar, efsanelerde bazı açılardan tam olarak uyuşmasa bile bu iddiaları doğrulayan sonuçlar verir.

İskandinavların üstün denizcilik becerileri, merakları, maceracı ruhları ve belki de kontrol etmekte zorlandıkları öfkeleri yeni keşiflerin nedenlerinden bazıları haline gelmiştir. Keşif serüvenine katkıda bulunan ve önemli işler başaran kişilerin ise aynı ailenin bireyleri olması da ilginç bir durumdur. Efsanelerde her şey Thorvald Asvaldsson‘un Norveç‘ten sürgün edilmesiyle başlar.

Batı’ya açılan bir Viking Gemisi, Carl Rasmussen / grunge.com

Thorvald’ın Norveç’ten Sürgün Edilmesi

İzlandalıların efsanelerini anlatan Grœnlendinga saga‘ya göre keşif ve yayılma serüveni yine bir öfke patlamasıyla başlar. Kızıl Erik‘in babası olan Thorvald, komşularıyla bir kavgaya girer ve kavga sonucu sayısı net olmayan bir grup insan hayatını kaybeder. Cinayetin cezası olarak Thorvald Norveç’ten kovulur ve oğlu Kızıl Erik de babasıyla İzlanda‘ya gitmek zorunda kalır.

Thorvald, zaten bir süre önce keşfedilmiş olan İzlanda’ya gider, orada yerleşim yerleri kurar. Hayatının geri kalanını orada ailesiyle sürdürür ve bir daha Norveç’e dönmez. Kızıl Erik de İzlanda’da büyür ve erişkinliğe ulaşır. Fakat İzlanda’daki hayatı babasının yaptığı hatanın aynısını yaptıktan sonra sona erer.

Leif Eriksson Amerika’ya ayak basıyor / Leif Eriksson Discovers America, Hans Dahl / meisterdrucke.ie

Kızıl Erik’in İzlanda’dan Kovulması ve Grönland’a Yerleşmesi

Eiríks saga rauða olarak Kızıl Erik Efsanesi’ne göre, Kızıl Erik de babasının öfkesini miras edinir. Tıpkı Thorvald gibi Erik de bulunduğu yerleşim alanındaki kişilerle birkaç kavgaya dahil olur ve birkaç kişinin ölümüne neden olur. İlk adımda bulunduğu yerleşim alanından, daha sonra ise bütün İzlanda’dan sürgün edilen Kızıl Erik, gitmek için bir yer aramaya başlar. İzlanda’nın batısında bir yer olduğu dedikodularını duyan Erik Grönland‘ı bulur ve oraya ayak basar. Grönland’da sürgün süresini dolduran Erik, en sonunda İzlanda’ya geri döner.

Kızıl Erik, Grönland’a yerleşim kurma hayaliyle İzlanda’da Grönland’ı tanıtmaya başlar. Planlarının gerçekleşmesi için daha fazla insana ihtiyacı vardır ve Grönland’ı insanlara sevdirmek için uğraşır. Buzlarla kaplı olan bu ülkeye Grönland yani Yeşil Ülke ismini verir. Bu isim değişikliği gerçekten de işe yarar ve sonuç olarak Kızıl Erik, ailesi ve yakın arkadaşları oraya taşınarak Grönland’ın ilk yerleşim yerlerini oluşturur.

Leif Eriksson ve Kuzey Amerika

Newfoundland’e doğru Grönland’tan yola çıkmış bir Viking gemisi, Hervey Garrett Smith / National Geographic

Kızıl Erik’in Grönland’da yerleşim yerleri kurmasıyla birlikte çocukları orda büyür ve yetişkinliğe ulaşırlar. Erik’in Thorstein, Thorvald, Leif ve Freydis isimli dört çocuğu burada hayatlarını devam ettirirler. Bu dört çocuğun her biri önemliyken en ünlü olanı Leif‘tir.

Eriksson yetişkinliğe ulaştığında Norveç’e seyahat eder ve Norveç kralı I. Olaf Tryggvason tarafından Hristiyan yapılır. Grönland’a döndükten sonra ise Eriksson Hristiyanlığı tanıtmaya ve yaymaya başlar. Eriksson’un hayatı aynı zamanda denizlerde geçmektedir. Fakat hayatının en önemli noktası Kuzey Amerika’ya ayak basması olmuştur.

Bazı kaynaklar Eriksson’un Kuzey Amerika’ya gidişinin kazara olduğunu ifade ederken bazıları ise Eriksson’un Batı’da bir yerde bilinmeyen bir yerin var olduğu dedikodusu sonucu denizlere açıldığını iddia eder. Sonuç olarak Eriksson, Kuzey Amerika’ya Kristof Kolomb’dan önce ayak basarak Amerika kıtasına ayak basan ilk Avrupalı olur.

Leif Eriksson ve mürettebatı, Mollie Storseth / The Ohio State University

Eriksson’un Kuzey Amerika’da ayak bastığı ilk yerin günümüzdeki Baffin Adası olduğu düşünülmektedir. Eriksson bu çorak ve kayalı bölgeye Helluland ismini verir. Eriksson ve arkadaşları daha sonra kereste açısından zengin olan bir bölgeye yani güneye iner ve günümüzün Labrador‘u olarak tahmin edilen bu bölgeye Markland adı verirler. Bu bölgeden de ayrıldıktan sonra nihayet Newfoundland‘e varırlar ve burada bir üs kurarlar.

Eriksson ve mürettebatı kışı burada geçirmeye karar verirler ve bu süre boyunca çevreyi keşfederler. Çevrede üzüm bağlarıyla dolu bereketli bir bölgeyle karşılaştıktan sonra Eriksson buraya Vinland adını verir. Kışı bittikten sonra Eriksson ve mürettebatı buradan aldıkları üzüm ve kerestelerle Grönland’a geri dönerler. Grönland’a dönünce, hayatını kaybeden babası Kızıl Erik’ten sonra liderlik konumuna geçer ve bir daha Amerika’ya dönmez.

Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfi daha bilinen bir hikaye olmasına rağmen Leif Eriksson da son yüzyılda yapılan keşifler nedeniyle unutulmamış bir kişidir. 1964 yılında ABD başkanı Lyndon Johnson 9 Ekim‘i Leif Eriksson Günü olarak ilan etmiştir.


Kaynakça

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks