Sinemanın yüzünü güldüren 1990’lı yıllardan, bir film seçkisi ile karşınızdayız. Hem dünya sinemasından hem de Türk sinemasından muhteşem eserlerin olduğu listeye bir göz atalım.
Dövüş Kulübü (1999)
David Fincher imzalı Dövüş Kulübü (Fight Club), Chuck Palahniuk’un aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerinde Edward Norton, Brad Pitt ve Helena Bonham Carter yer almaktadır.
Anlatıcının (Edward Norton) adını film boyunca öğrenemeyiz. Anlatıcı, bir otomobil firmasında çalışan ve işi gereği sürekli yolculuklar yapan bir beyaz yakalıdır. Evini en güzel ve en modern mobilyalarla döşeyen anlatıcı, yalnızdır ve bir tür duygusal boşluğa düşer. Uyku güçlüğü çeken karakterimiz doktorunun önerisini yanlış anlayarak terapi gruplarına katılmaya başlar. Katılımcıların dertlerini dinleyen karakterimiz artık uyumaya başlamıştır ta ki her terapi grubunda karşısına çıkan Marla (Helena Bonham Carter) ile tanışana kadar. Uykusuzluğu devam eden anlatıcı bir iş seyahati sonrasında evinin yandığını görünce çareyi uçakta tanıştığı Tyler‘da (Brad Pitt) bulur. Dövüş Kulübü yayınlandıktan kısa bir süre sonra anti-distopik bir modern zaman eleştirisi olarak kült bir film olmuştur.
Rezervuar Köpekleri (1992)
Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs), sinema dünyasının yeni bir yönetmenle tanışmasını sağlamıştır. Kendine has üslubuyla Amerikan sinemasına yeni bir soluk getiren Quentin Tarantino’nun ilk uzun metrajlı yapımı olan filmin başrollerini Harvey Keitel, Tim Roth, Steve Buscemi, Chris Pennnn ve Michael Madsen paylaşır.
Joe Cabot (Lawrence Tierney) mücevher soygunu için oğlunun da içerisinde olduğu profesyonel bir ekip toplar. Ekipteki diğer kişilerin adları renklerle kodlanmıştır. Soygun sırasında polis baskınıyla karşılaşan ekip içindeki köstebeği arar.
Fargo (1996)
Senaryosu ve yönetmenliği Coen Kardeşler’e ait olan Fargo, başrollerinde William H. Macy, Steve Buscemi, Peter Stormare ve Frances McDormand’ı ağırlıyor. Film, Akademi Ödülleri Töreni’nden En İyi Orijinal Senaryo dalındaki ödülüyle ayrılırken, En İyi Yönetmen dalında Cannes Film Festivali Ödülü ve BAFTA Ödülü almıştır. Fargo, ayrıca McDormand’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü’nü getirmiştir.
Araba satıcılığı yapan Jerry (William H. Macy), orta gelirli bir adamdır ve işleri de iyi gitmemektedir. Bir plan yapan Jerry, iki suçluyla anlaşma yaparak kayınpederinden fidye almaya çalışır. Ancak işler hiç de umduğu gibi gitmez. İdealist polis şefi Marge (Frances McDormand) olayları açığa çıkarmak için elinden geleni yapar. Çok beğenilen yapımın daha sonra her sezonu farklı bir konuyu ele alan, dört sezonluk aynı adlı dizisi yayınlanmıştır.
Yedi (1995)
Yönetmenliğini David Fincher’ın yaptığı Yedi’nin (Se7en) başrollerini Brad Pitt, Gwenyth Paltrow ve Morgan Freeman paylaşmaktadır.
David (Brad Pitt) ve William (Morgan Freeman) iki polis dedektifidir. David ve William, Hristiyanlara göre ölümcül olan yedi günahı işleyenleri öldüren bir seri katilin peşine düşerler.
Ucuz Roman (1994)
Quentin Tarantino’nun ünlü yapımı Ucuz Roman (Pulp Fiction) En İyi Orijinal Senaryo Akademi Ödülü’nü ve Cannes Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü kazanmıştır. Başrollerini Uma Thurman, John Travolta, Samuel L. Jackson ve Bruce Willis paylaşmaktadır.
İki profesyonel tetikçi olan Vincent (John Travolta) ve Jules (Samuel L Jackson), patronlarının başına bela olan bir grup gence ders vermeye giderler. Daha sonra gittikleri bir restoranda iki soyguncuyla karşılaşırlar. Ayrıca Vincent, patronunun karısı Mia’yı (Uma Thurman) bir akşam eğlendirmek zorundadır. Patronun anlaşması olan boksör Butch (Bruce Willis) ise anlaşmaya uymayı gururuna yediremez ve patronla arası açılır. Tüm bu olaylar birbiriyle enteresan bir şekilde bağlanır ancak hiçbirinde olaylar beklenildiği gibi gitmez.
Sevginin Gücü (1994)
Luc Besson’un yönettiği Fransız yapımı Sevginin Gücü (Léon: The Professional), başrollerinde Jean Reno, Gary Oldman ve Natalie Portman’ı ağırlıyor.
Profesyonel bir tetikçi olan Léon (Jean Reno), onunla aynı apartmanda yaşayan ancak tüm ailesi bir çete tarafından öldürülen 12 yaşındaki Mathilda (Natalie Portman) ile tanışır. Kendisine sığınan küçük kız, Léon’dan kendisini eğitmesini ister, böylece ailesinin intikamını alacaktır.
Kadın Kokusu (1992)
Yönetmeni Martin Brest olan Kadın Kokusu’nun (Scent of a Woman) başrollerini Al Pacino ve Chris O’Donnell paylaşmaktadır. Film, Al Pacino’ya En İyi Erkek Oyuncu Oscar Ödülü’nü getirmiştir.
Burslu bir kolej öğrencisi olan Charlie (Chris O’Donnell), Noel’de ailesinin yanına gidebilmek için para kazanmak ister. Yeğenin yanında kalan Albay Frank (Al Pacino) ise görme engelli, emekli bir askerdir. Yeğeni, ailesiyle tatile gideceği için amcası Frank’in yalnız kalmasını istemez ve Charlie’yi bunun için kısa süreliğine işe alır. Charlie’nin işi hiç kolay olmayacaktır çünkü Albay’ın hafta sonu için beklenmedik bir planı vardır.
İlk Korku (1996)
Gregory Hoblit’in yönettiği İlk Korku’nun (Primal Fear) başrollerinde Richard Gere ve Edward Norton yer almaktadır. Film, Edward Norton’ın yer aldığı ilk yapım olmakla birlikte oyuncuya Altın Küre Ödülü getirmiştir.
Bir baş rahibi öldürmekle suçlanan genç Aaron (Edward Norton), bu olay nedeniyle ana haber bültenlerinde de yer almıştır. Ünlü bir avukat olan Martin (Richard Gere), avukat tutacak parası olmayan Aaron’a gönüllü olarak yardım etmeye karar verir. Kazanması neredeyse imkansız olarak görünen avukat, genç adamla olan görüşmelerinde ona davayı kazandırabilecek bir şeyi öğrenir.
Oyun (1997)
David Fincher tarafından yönetilen Oyun’un (The Game) başrollerini Michael Douglas ve Sean Penn paylaşıyor.
Nicholas (Michael Dougles) son derece kontrolcü, başarılı bir iş adamıdır. Yıllardır görmediği kardeşi Conrad (Sean Penn), bir gün Nicholas’ı ziyarete gelir ve ona bir doğum günü hediyesi verir. Gizemli bir kart olan hediyeyi kullanmakta tereddüt eden Nicholas, en sonunda kartı kullanmaya karar verir ve oyunlardan oluşan bir etkinliğe katılmış olur. Bu güzide hediye nedeniyle gün geçtikçe paranoyaklaşan Nicholas’ın hayatı alt üst olur.
Korku Burnu (1991)
Martin Scorcese’nin yönettiği Korku Burnu’nun (Cape Fear) başrollerini Robert De Niro, Jessica Lange, Nick Nolte ve Juliette Lewis paylaşmıştır.
Bir avukat olan Sam (Nick Nolte), yıllar önce devlet için çalışırken atandığı bir müvekkilinin davasında, delilleri bilerek gizler ve müvekkilinin ceza indirimi almasını engeller. Müvekkili Max (Robert De Niro) ise ceza indirimi alamamasının sebebini öğrenir ve hapisten çıkacağı günleri sayar. Max, hapisten çıkar çıkmaz avukatın ailesinin ve avukatın peşine düşer. Tüm yasal yolları denemelerine rağmen Max’ten kurtulamayan Sam ve ailesi, kendilerini bitmek bilmeyen bir kaçışın içinde bulurlar. Adalet sistemine derin eleştirilerde bulunan film, akıllarda yer edinmeyi başarmıştır.
Dokuzuncu Kapı (1999)
Roman Polanski’nin yönettiği Dokuzuncu Kapı (The Ninth Gate), başrollerinde Johnny Depp ve Frank Langella’yı ağırlıyor.
Kitap koleksiyonu yapan Boris (Frank Langella), Gölgeler Krallığı’nın Dokuzuncu Kapısı adlı bir kitabın kopyalarından birinin İtalya’da olduğunu öğrenir ve bu kitabı bulması için birini işe alır. İşe aldığı Dean (Johnny Depp), bu tip kitapların nerede olduğunu, orijinal olup olmadığını araştırıp bulmak konusunda uzmandır. Ancak bu defa yaşadıkları önceki araştırmalarına hiç benzemez.
Gözleri Tamamen Kapalı (1999)
Ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in son eseri olan Gözleri Tamamen Kapalı (Eyes Wide Shut), Arthur Schnitzler’in Rüya Romanı adlı kitabından uyarlanmıştır. Başrollerinde Tom Cruise ve Nicole Kidman yer almaktadır.
Bill (Tom Cruise), başarılı ve sevilen bir doktordur. Bir gün Bill’in bir hastası, onu ve eşini partisine davet eder. Eşi Alice (Nicole Kidman) ile partiye giden Bill, oradaki piyanistin üniversiteden arkadaşı Nick (Todd Field) olduğunu görür. Daha sonra evde eşiyle tartışan ve onunla ilgili düşünceleri değişen Bill, evden çıkar ve Nick’in piyano çaldığı bir mekana gider. Nick ona piyanist olarak gittiği bir partiden bahsedince oraya gitmek isteyen Bill, ne ile karşı karşıya olduğu bilmemektedir.
Matrix (1999)
Matrix (The Matrix), Wachowski Kardeşler‘in yazıp yönettiği, başrollerini Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Hugo Weaving ve Carrie-Anne Moss’un paylaştığı bir bilimkurgu-aksiyon filmidir.
Thomas Anderson (Keanu Reeves), gündüzleri herkes gibi çalışan bir yazılımcıyken akşamları Neo adlıyla program kırar. Bir gün Trinity (Carrie-Anne Moss) ve Morpheus (Laurence Fishburne) ile tanışan Thomas, gerçeklerin doğruluğundan şüphe etmeye başlar.
Masumiyet Çağı (1993)
Martin Scorsese’nin yönettiği Masumiyet Çağı (The Age of Innocence), Edith Wharton’ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerinde Daniel Day-Lewis, Michelle Pfeiffer ve Winona Rider yer almaktadır.
New York sosyetesinden, başarılı bir avukat olan Newland (Daniel Day-Lewis), May (Winona Rider) ile nişanlıdır ve yakında evleneceklerdir. Ancak yıllar önce gittiği Avrupa’dan Amerika’ya dönen Olenska (Michelle Pfeiffer) ile tanışan Newland, zorlu bir durumun ortasında kalır.
Yeşil Yol (1999)
Frank Darabont’un yazıp yönettiği Yeşil Yol (The Green Mile), Stephen King’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerini Tom Hanks, Michael C. Duncan, David Morse ve Barry Pepper paylaşır.
İşlemediği bir suçtan hüküm giyen ve idam cezasına mahkum edilen John’un (Michael Duncan) hapiste yaşadıklarını konu edinir. 1950’li yıllardaki gerçek bir öyküden esinlenilmiştir.
Truman Show (1998)
Yönetmenliğini Peter Weir’ın yaptığı, başrollerini Jim Carrey, Laura Linney ve Ed Harris’in paylaştığı Truman Show (The Truman Show) komedi-drama türünün başarılı bir örneğidir.
Truman (Jim Carrey), tüm hayatı stüdyodan ibaret olan ancak bunu gerçek yaşantısı sanan bir adamdır. Anne, babası ve hatta eşi dahi oyuncu olan Truman’ın tek istediği ise Fiji’ye bir yolculuktur.
Titanik (1997)
James Cameron’ın yazıp yönetmenliğini yaptığı, ünlü Titanik gemisinin batışını konu alan filmin başrollerini Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet paylaşmaktadır.
Lüks bir gemi ile seyahat bileti kazanarak Amerika’ya gitmeyi uman yoksul bir genç olan Jack (Leonardo DiCaprio), hayat dolu, özgür ruhlu bir ressamdır. Aristokrat bir aileden gelen Rose (Kate Winslet) ise annesinin zoru ile istemediği bir adamla nişanlıdır. İki gencin birbirlerini kısa sürede tanıyıp sevmesi ne yazık ki trajik bir olayla kesişir.
Trainspotting (1996)
Danny Boyle’un yönettiği, Irvine Welsh’in aynı adlı romanından uyarlanan Trainspotting, başrollerinde Ewan McGregor, Johnny Lee Miller, Ewen Bremner, Kevin McKidd, Robert Carlyle ve Kelly Macdonald’ı ağırlar.
Film, İskoçya’da yaşayan 20’li yaşlardaki bir grup arkadaşın uyuşturucu bağımlılıkları ve bu nedenle yaşadıklarını ustaca yansıtarak kült bir yapım haline gelmiştir.
Ağır Roman (1996)
Senaryosu ve yönetmenliği Mustafa Altıoklar’a ait olan Ağır Roman’ın başrollerini Müjde Ar, Okan Bayülgen, Mustafa Uğurlu ve Burak Sergen paylaşmıştır.
1970’li yıllarda, Kolera Sokağı’nın kabadayısı Arap Sado (Burak Sergen) öldürülünce onun yerine geçmeye çalışan Salih’in (Okan Bayülgen) işi hiç kolay değildir.
Her Şey Çok Güzel Olacak (1998)
Ömer Vargı’nın yönettiği filmin başrollerinde Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson yer almaktadır.
Altan (Cem Yılmaz), bar açmaya çalışan aylak bir adamdır. Bir gün bir kavga sırasında yıllardır görmediği, arasının açık olduğu ağabeyi Nuri’ye (Mazhar Alanson) rastlar. Nuri ile arasını düzeltmeye çalışırken başlarını belaya sokan Altan, her şeyin çok güzel olacağına emindir.
Eşkıya (1996)
Yönetmenliğini ve senaristliğini Yavuz Turgul’un yaptığı Eşkıya’nın başrollerini usta oyuncular Şener Şen ve Uğur Yücel paylaşmaktadır.
Jandarmanın 35 yıl önce yakaladığı bir grup eşkıyadan geriye yalnızca bir kişi kalmıştır. Son eşkıya, Baran (Şener Şen), uzun yılların ardından hapisten çıkınca geçmişinin peşine düşer.
Propaganda (1999)
Senaristliğini ve yönetmenliğini Sinan Çetin’in yaptığı Propaganda, başrollerinde Kemal Sunal, Metin Akpınar, Ali Sunal ve Meltem Cumbul’u ağırlamaktadır.
Kasabalarının arasından geçen sınır, yüzyıllardır birlikte yaşayan aileleri birbirinden ayırır. Yalnızca bir çizginin pek çok yönden hayatı ne kadar değiştirebildiğini ustalıkla anlatan film aynı zamanda Kemal Sunal’ın yer aldığı son yapımdır.























