Psikoloji ve felsefe kitaplarıyla ün salmış Rus asıllı Amerikalı yazar, psikoterapist ve psikiyatrist olan Irvin Yalom, tüm dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olmuştur. Yalom, varoluşçu psikoterapinin en önemli temsilcilerinden olmayı başarmıştır. Özellikle grup terapisi ve ölüm konularındaki çalışmalarıyla tanınır. Geniş kitlelere adını duyurmuş, kitapları üniversitelerde ders kitabı niteliğinde okutulmuştur.
İlk romanı 1992’de yayımlanan Nietzsche Ağladığında eserini edebiyat ve felsefenin ustaca birleşimiyle okurlarına sunmuştur. Büyük beğeni alan eserinden sonra ikinci romanı olan Divan da en az Nietzsche Ağladığında kadar beğeni toplamıştır. Irvin Yalom’a psikiyatri ve dine katkılarından dolayı Oscar Pfister ödülü verilmiştir. Büyük yazarın diğer eserleri de psikoterapi için oldukça önemlidir.
1. Nietzsche Ağladığında
“Hayatın anlamı ve değeri, kendi içsel yolculuğumuzun sonucunda bulunur.”
Ümitsizlik, hakikat, inanç, acı, mutluluk, irade gibi kavramların edebiyat ve felsefeyle ustaca harmanlandığı Nietzsche Ağladığında, Irvin Yalom‘un en çok okunan kitaplarındandır. Hem kurgu hem de gerçek olan bu kitapta dönemin ünlü şahısları Josef Breuer, Sigmund Freud ve Lou Andreas-Salomé kitabın yan karakterlerini oluşturur.
Roman, 19. yüzyılın Viyana’sında geçmektedir. Hikaye, psikiyatrist Dr. Josef Breuer ile genç bir kadın olan Lou Salomé arasındaki ilişkinin merkezindedir. Dr. Breuer, Nietzsche’nin yazılarını inceledikten sonra Lou Salomé’nin yardımıyla Nietzsche’nin depresyonunu ve intihar tehlikesini tedavi etmeye çalışır. Bu süreçte, Freud da hikayenin içerisinde yer alır.
Roman, Nietzsche’nin felsefeye bakışı, insanın psikolojik yapısı, ahlaki ve felsefi sorunlar gibi önemli konuları ele alırken aynı zamanda psikanalizin gelişimi ve Freud ile Breuer’in çalışmalarını da konu edinir. Nietzsche ve Freud’un karşılaşması kişiliğin gelişimi için bir araç olarak kullanılır. Psikoterapinin gelişimi, insan zihninin karmaşıklığı ve felsefi sorunlar edebi ve düşünsel bir yolculukla okurlara sunulmuştur.
2. Bugünü Yaşama Arzusu
”Büyük acılar daha önemsizlerinin hissedilmesini engeller ve tersine büyük acıların yokluğunda en küçük dertler ve sıkıntılar bile bize büyük acı verir.”
Julius Hertzfeld ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenir ve kötü haberi aldıktan sonra meslek hayatında geriye dönüş yapar ve geçirdiği meslek hayatını düşünür. Bu sırada, yıllar önce terapisi işe yaramamış bir seks bağımlısı olan Philip Slate ile tekrar iletişime geçer. Schopenhauer‘ün felsefi öğretilerini hayatında kullanarak bağımlılığından kurtulduğunu belirtir ve aynı zamanda felsefi danışmanlık yapmak ister.
Julius, Philip ile bir anlaşma yaparlar. Philip, Julius’tan felsefi danışmanlık eğitimi için süpervizörlük yapmasını ister. Ancak Julius, önce Philip’in insanlardan uzak ve mesafeli tavırlarını düzeltmesi gerektiğini düşünerek, ona grup terapisi katılma şartını öne sürer. Grup terapisi öngörülmeyen bir şekilde dönüşümlere yol açar. Bu terapi, üyelerin aralarındaki ilişkileri ve iletişimi önemli ölçüde etkiler ve hikaye boyunca karakterlerin gelişimine yardımcı olur.
3. Aşkın Celladı
”Unutma, bütün işi sen yapamazsın. Karşındakinin yapılması gerekenin farkına varmasına yardım etmekle yetin ve sonra onun kendi değişme ve gelişme arzusuna güven”
Irvin D. Yalom, psikoterapi deneyimleri ve insanların birbirleriyle kurdukları ilişkiler hakkında okurlarına derin bilgiler aktarır. Yalom, duygusal zorluklarla nasıl başa çıkılacağı, insanların psikoterapi süreçlerinde nasıl bir yol izledikleri ve kişisel gelişim gibi konuları öyküler halinde okurlarına sunar. İnsanların hayatlarındaki zorluklarla nasıl başa çıkacağı psikoterapi notlarıyla birlikte verilir.
4. Divan
”başkasından gelecek tehlikelere aldırmıyordu, ona zarar verebilecek tek insan kendisiydi.”
Irvin D. Yalom’un Divan isimli kitabı roman türünde 2005 yılında yayımlanmıştır. Genç bir doktor olan Ernest yıllarca Amerikan Psikiyatri Birliği başkanlığı yapmış olan ancak genç bir hastasıyla cinsel ilişkiye girmekle suçlanan meslektaşını terapi sorguya alır. Kitabın devamında da hasta ve doktoru arasındaki ilişki kavramı sorgulanır.
Ernest bu terapiden sonra kendisi ve hastaları için yeni yöntemler aramaya başlar ve ilk gelen hastasında kendisi ile ilgili dürüst davranmayı bir terapi yöntemi olarak uygulamaya karar verir fakat hastası pek de dürüst davranmaz.
Psikiyatristlerin danışanlarıyla ilişkilerinde ne kadar açık olacakları, ne kadar mesafeli olacakları ve hasta-doktor arasındaki bu ilişkilerin faydalı mı yoksa zararlı mı olacağı Irvin Yalom’un bu eserinde ustalıkla işlenmiştir.
5. Günübirlik Hayatlar
”Bazı insanlar doğuştan dışa dönüktür, bazıları ise kendi halinde kalmaktan hoşlanır.”
Günübirlik Hayatlar, ünlü psikiyatrist ve yazar Irvin D. Yalom’un psikoterapi deneyimlerini anlattığı çok okunan kitaplarındandır. İnsan psikolojisinin derinliklerine inen ve samimi bir dil kullanılan kitapta terapi seanslarının iç tarafı ve hasta-terapist ilişkileri incelenerek insanların yaşamdaki zorluklarla ve ölümle başa çıkma süreçleri okuyuculara aktarılır. Genel olarak hastaların en büyük korkusu ölümdür. Ölümü çok fazla düşünmenin hayatımızda nasıl bir etki yarattığı, insanların hayatına nasıl yön verdiği konusu işlenir.
Yalom, kendi deneyimlerini anlatırken okuyuculara psikoterapi sürecinin karmaşıklığını ve derinliğini açıklar. Bu kitap; psikoloji öğrencileri, terapistler ve psikoloji meraklıları için değerli bir kaynak niteliğindedir. İnsanların içsel dünyalarını ve kişisel gelişimlerini anlamak isteyen herkes için ilgi çekici bir okuma deneyimi sunar.
6. Bağışlanan Terapi
“Eğer gözyaşlarının sesi olsaydı ne söylerlerdi?”
Irvin D. Yalom bu eserinde de meslektaşlarına ve kendisinden sonra gelecek olanlara deneyimlerinden yola çıkarak altın öğütler içeren bir eser bırakmıştır. Yalom, psikoloji alanının gidişatından endişe duyduğunu belirtmiş ve globalleşen dünya ile psikoterapi hizmetleri de son derece hızlı, yüzeysel ve kısa olduğundan şikayet etmiştir. Bu durum yeni gelişen ekollerle de desteklenmiştir. Bir diğer endişe konusu da yeterince üzerine düşülen eğitimlerin gerçekten işe yarayıp yaramadığı olmuştur. Bunun sonucunda Yalom, terapötik çoğulculuğun önemini ısrarla belirtirmiştir. Hem eserinde hem de terapilerinde üzerinde durduğu varoluşçu terapiyi daha etkin kullandığını okuyucularına aktarır.
Terapistin tanı koymasının hastayı bütün bir şekilde görmesini engelleyeceğinden ve iletişim kurma olanağını azaltacağından bahsetmekle birlikte terapistin ilk yapması gerekenin engelleri ortadan kaldırmak olduğunu öğütler. Terapistin koyduğu tanı doğru olmasa bile “kendini gerçekleştiren kehanet” nedeniyle ileride öyle bir hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir.
Irvin Yalom’un Türkçeye Çevrilmiş Diğer Eserleri
- Annem ve Hayatın Anlamı
- Evli Kadının Tarihi
- Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği
- Her Gün Biraz Daha Yakın
- Kısa Süreli Grup Terapileri
- Memenin Tarihi
- Varoluşçu Psikoterapi
- Evlilik Terapisi
- Din ve Psikiyatri
- Bir Psikiyatristin Anıları
Kaynakça:
“Kitap Analizi-Günübirlik Hayatlar”. Web. 18.10.2023.
“Mutlaka Okunması Gereken 10 Irvin D. Yalom Kitabı”. Web. 18.10.2023.
“Irvin D. Yalom Kimdir?”. Web. 18.10.2023
“Bağışlanan Terapi”. Web. 18.10.2023.