İnternet Linci: Kitle Psikolojisinin Karanlık Yüzü

Editör:
Aylin Koçcu
spot_img

Günümüzde bir uzvumuz gibi yanımızda taşıdığımız telefonlarımız, günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası konumunda. İnternet çağının bizi hızla içine çektiği o küçük pencerelerden kimi olaylara şahit olurken, kimi zaman ise olayların ortasında buluyoruz kendimizi. İnsanoğlunun sosyal  bir varlık olduğu olgusundan yola çıkarsak, bugün sosyalliğimizi internetin tam da ortasında yaşamaya çalışıyoruz.

İnternet  Ortamında Sosyalleşme Nedir?

wpseficom

Mayıs 17 itibarıyla dünya nüfusunun %63,9’u  sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyor. Sürekli güncellenen ve hep yukarı yönlü seyreden bu rakamlar, bizim gerçek ortamlardan çok sanal ortamlarda sosyalleştiğimizi gösteriyor. Kitleler halinde birbirimizi bu dünyanın içine çekiyor; internet kültürünün bize dayattığı ne varsa seçip ayıklamadan kabul ediyoruz. Bunlardan biri de son zamanlarda sıkça duyduğumuz ‘’linç kültürü’’. İnternetle birlikte hayatımıza giren bu kültüre kısaca bir göz atalım.

Her An Yuvarlanmaya Hazır Bir Kar Topu

Edebiyatdeftericom

Kökeni İngilizce ‘’lynch’’ sözcüğüne dayanan linç kelimesi TDK tanımında, birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranıştan ötürü birini yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi, şeklinde geçer. Etimolojik olarak kökeni ise 1800’lü yıllarda Amerika’da yaşanan iç savaş sırasında  görev alan William Lynch’in uyguladığı yargısız infaz sistemine dayanır. Fakat bugün bahsettiğimiz linç kavramı, tarihte bilinen şeklinden biraz farklı işliyor:  Şöyle ki; sosyal medyada linç, öldürmekten ziyade itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve dışlama olarak karşımıza çıkıyor. Buna, diğer adıyla  internet linçi de diyebiliriz. Sadece önümüze konan malzemeye (içerik) bakıp, anında söz silahlarımızı kuşanıyoruz; farkında olarak ya da olmayarak  bir kitlenin amacına hizmet ediyoruz.

Kitle psikolojisiyle hareket ettiğimiz bazı durumlar, toplumumuzda güzel şeylerin ön plana çıkmasını sağladığı gibi, sebep olmak istemediğimiz bazı olaylara da zemin hazırlayabiliyor. Böyle durumlarda  bazen kendi kişiliğimizin de dışına çıkabiliyoruz. Gerçek hayatta kullanmadığımız kelimeler ve söylemler, klavyenin başında görünmeyen bir silaha dönüşebiliyor. Bir kitlenin parçası olmakla sorumluluğumuzun hafiflediğini düşünüyor; görünmezlik zırhını kullanarak da klavyenin arkasına saklanabiliyoruz .Tam da bu noktada akıllara şöyle bir soru gelebilir: ’’Gerçek hayatta biz bu söylemleri kullanabilir miyiz?’’ Yahut “Yazdığımız şeylerin kaçta kaçı gerçek bizi yansıtıyor?’’ Cevabı Sigmund Freud bize şu şekilde açıklıyor: Kitlenin bir parçası haline gelen, egemenliğini kaybeden bireyin bilinçli kişiliği kaybolur. İnternet linçinde farkında olamadığımız asıl olay da budur. Farkında olmadan dijital dünyada tanımadığımız kimselerle işbirliği içine giriyor ve tanımadığımız insanlar hakkında linç furyasına katılmış oluyoruz.

Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan bu durum, toplumumuzun ne derece yönlendirilmeye açık bir hale geldiğini gösteriyor. Başlatılan linç kampanyaları sadece kişileri değil, bazen kurum ve kuruluşları da hedefine oturtabiliyor. Geniş bir müşteri kitlesine sahip olan markaların popülaritesi bir anda alaşağı olabiliyor.

Anonim olmanın verdiği rahatlıkla yazdığımız şeylerin, karşı tarafta nasıl yaralar açtığını bilmeden kahraman rolüne bürünüp, ait olduğumuz kitlenin takdirini bekliyoruz.

Tek bir kişinin hedef göstermesiyle bile yüzlerce insan, deyim yerindeyse mikroorganizmaların oluşturduğu bir bütüne dönüşebiliyor. Karşı tarafı sadece ‘farklı düşündüğü’ için hedef tahtasına oturtabiliyor.

Sonuç olarak, bir kişiyle başlayan linç kampanyası kartopu misali yuvarlandıkça büyüyor ve değerler namına ne varsa önüne katıp toplumsal bir infiale sebep olabiliyor.

İnternet Linçinin Yol Açtığı Sorunlar ve Çözümü

pinterestcom

İfade özgürlüğü, toplumların yükselişindeki önemli basamaklardan biridir. Peki, bizim ifade özgürlüğümüzün sınırı nerede biter? Bu soruya Rus yazar Mihail Bakunin şöyle cevap verir: ‘Bir insanın özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.’ Şu durumda linç söylemlerini ‘ifade özgürlüğü’ olarak gören bir kitle ne kadar haklıdır, tartışılır.

Tüm bunların yanında, kitle psikolojisiyle internette yapılan linç kampanyaları gerçek hayatta nelere sebep oluyor çoğu zaman bilemiyoruz. Tamamen karşı tarafı yok etme motivasyonuyla gerçekleşen internet linçi, başlıca şöyle sorunlara neden olabiliyor;

1) İşten çıkarılma,

2) Çevreden dışlanma,

3) Psikolojik rahatsızlıklar, bazen de intiharlar.

Yakın zamanda hayatını kaybeden bir fenomenin ardından tekrar gündeme gelen internet linçi, bu sorunun aslında  nelere mal olabileceğini bize yeniden hatırlattı. Farkındalık oluşturma adına bu konuyu sinema ve dizilerde de görmek mümkün.( The Hater, 2020; Black Mirror, 3. Sezon, 6. Bölüm, Netflix)

Sonuç olarak, herhangi bir konuda bir kitlenin parçası olmadan yani benliğimizi tam olarak teslim etmeden önce, yazdığımız şeylerin ve bulunduğumuz söylemlerin ‘farkında’ olmaya çalışabiliriz. Takındığımız tavır, internetin karşısında olmak değil  bilakis onun bilinçli  kullanıcıları olmanın bir gereğidir. Dijital gerçekliğin, esas gerçekliğe üstün geldiği bu çağda biz de insan olabilmenin/kalabilmenin hakkını vermeliyiz.


Kaynakça

Singh, Shubham. “How Many People Use Social Media 2025 [Usage Statistics].” DemandSage, www.demandsage.com/social-media-users,7 Temmuz 2025

TDK Sözlüğü. “Linç”. TDK, 2005. https://tdk.gov.tr/. 7 Temmuz 2025

Gönülşen,Gülşah. “Sosyal Medaya Siber Zorbalık,Trollük ve Linç Kültürünün Sinemaya Yansıması:The Hater Filmi İncelemesi.” ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi,Vol.12.No.3, 2022.DOİ:10.48146/odusobiat.1085392

Freud, Sigmund. Kitle Psikolojisi .Kamuran Şipal. İstanbul: Say Yayınları, 16.01.2023

Nişanyan,Sevan. “Linç”. Nişanyan Sözlük. Sevan Nişanyan. 2002,https://www.nisanyansozluk.com/. 7 Temmuz 2025

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.