Bu yazımızda, Osamu Dazai’nin “İnsanlığımı Yitirirken” romanını psikolojik açıdan ele alacağız. Japon edebiyatının en sarsıcı kalemlerinden biri olan Dazai’nin, varoluş sancılarını, derin iç çatışmalarını ve toplumla yaşadığı uyumsuzluğu romanına nasıl aktardığını inceleyeceğiz. Romanın bu kadar çok eleştirilmesine neden olan yönleri ele alırken, bu eleştirilerin altında yatan psikolojik unsurlara da yakından bakacağız.
Osamu Dazai’nin Hayatı

Osamu Dazai, kalabalık bir ailede, annesinin hastalığı sebebiyle teyzesi tarafından büyütülür. Refah ve çok çocuklu bir aileye sahip olmasına rağmen kendini yalnız, dışlanmış hisseder. Ailesi tarafından kabul görmek için kendisini komik durumlara düşürüp, soytarılık yaparak insanları eğlendirir. Fakat mutlu bir çocukluk yaşayamadan, sevgi görmeden büyür. İlkokulda başarılı bir öğrencilik geçirir. Lise yıllarına geldiğinde ise edebiyat faaliyetlerine başlar. Politikanın içerisinde bulunan bir aileye sahip olmasına rağmen, bu duruma karşı çıkarak edebiyata yönelir. Ailesinin itirazlarına rağmen edebiyattan vazgeçmeyerek üniversiteye başlar. Edebiyata tutkuyla bağlanır, dergiler çıkarır ve yazılar yazar.
Komünist partiye üye olur ve bu durum, ailesinin onu evlatlıktan reddetmesine sebep olur. Edebiyat dünyasında örnek aldığı, aynı zamanda dünya görüşünü de benimsediği kısa hikayeciliğin önemli ismi Ryūnosuke Akutagawa’nın 35 yaşında intihar etmesi, Dazai’de derin izler yaratır. İçinde yaşama hevesi kalmayan Dazai, birkaç kez intihar girişiminde bulunur fakat başarısız olur.
Sevdiği kızı ailesi kabul etmez ve Dazai’yi bir kez daha evlatlıktan reddeder. Bu durum ve içinde bulunduğu kişilik çatışması onu içki batağına sürükler. Hayata karşı heyecanı bulunmayan ve beklentisini kesmiş bir şekilde, 39 yaşına geldiğinde gerçekleştiremediği intihar girişiminde başarılı olarak hayata gözlerini yumar. İntiharından hemen önce tefrika edilen romanı insanlığımı yitirirken’dir
Yazar, birçok kitabında olduğu gibi bu romanında da aidiyet ve yalnızlık temalarına çokça yer verir. Eserlerinde kendi hayatı, bireyin kişiliği ve toplumla olan ilişkilerini anlatmasının yanı sıra Japon toplumunun kültürel yapısını da ele alır.
Osamu Dazai Ve Oba Yozo’nun Benlik Algısı

Japon kültüründe bireyin gelişimiyle ilgili yapılan araştırmalarda, ebeveynlerin denetimli olmasının çocuklar tarafından sevilme ve aile tarafından kabul görmenin bir işareti olarak algılandığı ortaya çıkmıştır. Çocuklara küçük yaştan itibaren özgürlük verilerek bireysel gelişimlerinin sağlanması düşüncesi çocuklarda sevgisizlik, yalnızlık ve kabul görmeme düşüncelerini meydana getirmektedir.
“İnsanlığımı Yitirirken” romanında ve Osamu Dazai’nin hayatında da bu düşüncenin izlerini çocukluktan itibaren takip edebiliriz. Romanın ana kahramanı Yozo; zayıf, elinden iş gelmeyen, toplumun beklentilerine uygun davranışlar sergileyen bir çocuktur. Soytarılık yaparak çevresini eğlendirmeye ve bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışır. Bu durum, yaşadığı iç dünyasındaki karmaşıklığı gizleme çabasıdır.
Kendi kişiliğini, diğer insanlarla karşılaştırarak örtüşmeyen yönlerini sorgular. Ailesi tarafından yapılan eleştiriler ve azarlamalar, ruhunda ıstırap uyandırır. Bu durum, tartışma ve kendini savunması gereken zamanlarda hep çekimser kalıp kaçmasına sebep olur.
Kendini tanımlarken hep iki farklı kişilik özelliğinden bahseder. Birisi özgüven eksikliği yaşayan kendisini yetersiz hissettiği gerçek benliğidir. Diğeri ise toplum tarafından kabul görmek için oluşturduğu neşeli ve soytarı kişiliğidir. Gerçek benliğinin ortaya çıkmasından hep korkar.
Çocukluğundan beri, kabul görmek için çevresinin beklenti ve dayatmalarını yerine getirmeye çalışır. Bu yüzden büyüdükçe hayattan bir beklentisinin ve isteğinin olmadığını fark eder. Aslında asıl benliğinin gelişmesindeki en büyük engel, olmadığı biri gibi görünmeye çalıştığı ikinci kişiliğinden dolayıdır.
Kendisini saygı gösterilmesi gereken bir insan olarak görmez. Çünkü küçüklüğünden beri yaptığı soytarılıkla, kendisine de saygı duymamasına sebep olur. İki kişiliğinin arasındaki içsel çatışmayı büyük bir ıstırap içinde yaşar. Soytarı kişiliğini ön planda tuttukça, toplum tarafından kabul görmeye çalıştıkça, eylemleri onu istemediği yerlere sürükler. Zaman geçtikçe o da gerçek benliğini unutmaya başlar. İçki ve morfin gibi maddelerle benliğindeki ıstırabı dindirmeye çalışır fakat bu geçici avuntulara bağımlı hale gelir ve kendini daha da çıkmaz bir sokağa sürükler.
”Artık ne mutlu ne mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran ‘sözde’ insan dünyasında tek gerçek şey bu. Her şey geçip gidiyor.” (Dazai,112).
Yozo’nun topluma yabancılaşarak, gündelik hayatta gerçekleştirmesi gereken basit durumları bile gerçekleştiremeyerek insani değerlerini kaybedişine, toplumun getirdiği normları sorgularken hayatının bir boşluk içine düşüşüne tanık oluruz. ”İnsanlığımı Yitirirken” aile ve çevre ile olan sağlıksız ilişkilerin zaman içinde benlik algısını nasıl yok ettiğini gözler önüne seren bir romandır.
Eleştirilerin Odağındaki Roman: İnsanlığımı Yitirirken

Osamu Dazai, yaşadığı hayatı ”İnsanlığımı Yitirirken” romanındaki Yozo karakteriyle aktarır. Dazai bunu yaparken insan psikolojisini cesurca ele almaktan çekinmez. Kalabalıklar içindeki yalnızlığı, kabul görmeye çalışırken kaybettiği benliğini, sevgisiz büyümenin açtığı yaraları ve tüm bunların sonucu olarak yaşama isteğinin yok oluşunu karakter üzerinden derinlemesine ele alır.
Bağımlılıkları ve intihar kavramını açıkça dile getirmesi ve bazı okuyucular tarafından bu konularda insanları cesaretlendirdiği düşüncesi, onun en çok eleştirildiği konuların başında yer alır. Bazı okuyucular, kahramanın ızdırabına kapılıp kendilerini kötümser bir ruh halinde bulurken, bazılarının ise Yozo’da kendini görmesine ve yalnız olmadığını fark etmesine sebep olur.
Osamu Dazai’nin toplum tarafından kabul görmeye çalışırken kişilik çatışmaları da toplum tarafından yine eleştirilmesine sebep olmuştur. Ruhun kırılganlığını ve yaşamdaki anlam arayışını anlayabilen okuyucular için çok güçlü bir eserdir.
İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık dönemi, genç neslin bütün geçmişi reddettiği karmaşık dönemi yansıtmıştır. Alaycı üslubu, kara mizahı ve duygularını açık bir dille ifade etmesi, onun hissettiklerini anlayamamış okuyucular tarafından eleştirilmiştir.
Kadınlara karşı olan üslubu ve onlara bazı roller verip dolaylı olarak suçu onlara yüklemesi de eleştiri oklarını üzerine çekmiştir. Hiçbir konuda alacağı eleştirileri umursamadan, sahip olduğu fikirleri açıkça dile getirmekten çekinmeyen bir yazar olmuştur.
Fakat bütün eleştirilere rağmen unutulmamalıdır ki, felsefi derinliği yalın bir üslupla aktarabilmeyi başarabilen nadir yazarlardandır.
Kaynakça
Dazai,Osamu.insanlığımı yitirirken.çeviren Peren Ercan, İthaki Yayınları, 2022.
“İnsanlığımı Yitirirken Kitabı Hakkında Bilmeniz Gerekenler”. Storytel. web 20.10.2025
“İnsanlığımı Yitirirken Yozo’nun Psikolojik Analizi”. söylentidergi. web 20.10.2025
“İntihar Girişimleriyle Dolu Bir Yaşam”.mozartcultures. web 20.10.2025
“Japon Edebiyatının İki Kilometre Taşı: Başkasının Yüzü ve İnsanlığımı Yitirirken Romanlarında Benlik Algısı ve Yabancılaşma”. dergipark. web 20.10.2025
Öne Çıkarılan Görsel: https://tr.pinterest.com/

 
                                    

