İngiliz Romantizminin Başlangıcı

Editör:
İclal Yaka
spot_img

18. yüzyıl dünya tarihine Aydınlanma Çağı’nın başlamasıyla birlikte yeni bir düzen getirerek damgasını vurmuştur. Çağ, yarım asırlık dönemde bütün Avrupa’yı etkisi altına alarak dünyaya yayılmış içerisine sanat, edebiyat, felsefe ve müziği almıştır. Edebiyat alanının tarihine baktığımız zaman farklı dönemlerin ve akımların eserlerde bıraktığı derin izleri görmek mümkündür. Bu akımlardan Romantizm akımı ise 18. yüzyıl sonlarında Avrupa’da ortaya çıkmış, 19. yüzyıl ortalarına kadar etkili olan entelektüel bir sanat akımıdır.

Romantizm, duygulara, bireyselliğe ve hayal gücüne odaklanan entelektüel bir akımdır. Kendinden önceki dönemin akımı Neoklasisizm Dönemi’nin akılcılığına, düzen ve kurallara dayalı anlayışına bir tepki olarak doğmuştur. Romantizm akımı, doğanın büyüleyici ve aynı zamanda da ürkütücü gücünü, insanın iç dünyasını ve bireyin özgün deneyimlerini ön plana çıkarır.

İngiliz Romantizmine Fransız ve Sanayi Devrimi Etkisi

İngiliz Romantik Akımına Fransız Devriminin Etkisi | mozartcultures

18. yüzyılın sonları, Avrupa tarihi açısından hem politik hem de düşünsel yönden bir kırılma dönemi olmuştu. 1780 yılından başlayarak Fransız İhtilali ile hareketlenen Romantizm sanat akımı, 19. yüzyılın başlarında en üst seviyesine ulaşmıştır. Fransız Devrimi’nin yarattığı dalgalanmalar sadece siyasal sistemleri değil, bireylerin dünyaya bakışını da sarsmıştır. Yaşanan bu toplumsal ve zihinsel dönüşüm, İngiltere’de yeni bir edebî anlayışın doğuşunu tetikleyerek Romantizm akımını ortaya çıkarmıştır.

19. yüzyıl ortalarına kadar devam eden bu akım edebiyat, müzik ve sanatın yanı sıra siyaset, felsefe ve toplumsal düşünce alanlarında da etkili olmuştur. Romantik akımın kelime kökenleri, Latin ve Fransız kültürüne dayanıyordu. Fransızların Roma edebiyatından esinlenerek “romans” kelimesini kullanmaları sonucu Romantizm ortaya çıkmıştı. Bu terim zamanla sıradan gerçeklikten uzak, düşsel ve duygusal anlatıları tanımlar hale gelmiş; duygulara, hayallere, doğaya ve bütün bunlara verilen önemin temsilcisi olmuştur.

Bir grup Alman yazar, romantizmi klasisizmin karşıt görüşü olarak kullanmışlardı çünkü Klasisizm akımı, bireyin akıl ve düşünce sistemini ele alıyorken, Romantizm akımı bireyin iç dünyasını, coşku ve hayal gücünü ortaya çıkarıyordu. Akıl, bilim ve gerçeklikten sıkılan bireyler duygularını özgürce ortaya koyabiliyor ve hayal güçlerini istedikleri gibi kullanabiliyordu. Bu nedenle Romantizm akımı Klasisizm akımına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

mozartcultures

Romantizm akımını etkileyen bir diğer önemli devrim yine 18. yüzyıl sonunda İngiltere’de gerçekleşen Sanayi Devrimi‘dir ve toplumun büyük ve kökten değişimine işaret etmiştir. Geleneksel yaşam tarzının son bularak sanayileşen ve şehirleşen bir yapıya geçilmesi, insanları doğadan uzaklaştırıp aralarındaki bağın zayıflamasına neden olmuştur. Fabrikaların yükselmesi, teknolojideki gelişmeler, kentleşme, zorlu çalışma koşulları ve kırsal toplulukların yerinden edilmesi toplumda karışıklığa yol açmıştır.

Sanayi Devrimi’nin yarattığı yıkıcı değişimlere dönemin romantik yazar ve şairleri, eserlerinde doğal güzellikleri ve huzuru yansıtarak tepki gösteriyor; batı kültürünün endüstriyel yapısına karşı yaptıkları eleştirileriyle ön plana çıkıyorlardı.

Romantizm akımının ana felsefesi, Klasisizm akımına karşı olmaktır. Klasiklerin sanatçıyı sıkan prensiplerine karşı savaş başlatan romantikler önce, akımın akla ve sağduyuya vermiş olduğu önemi reddederek duygu ve hayallere değer vermişlerdir. “Deha akıldadır.” diyen klasiklere, “Deha yürektedir.” karşılığını vermişlerdir. Sınırsız bir hayal gücüne kavuşmuş olan sanatçı kendini daha özgür ve yaratıcı görmüştür. Bu duyguyla oluşan sanat eserinde de alabildiğine serbestlik hâkim olmuştur.

Romantizm akımı, gerçeklikten kaçan bireyler tarafından benimsenmiştir. Bireyselliğe ve hayal gücünün önemine vurgu yapılan bu akımda eserlerde duyulara, doğaya, hayal gücüne, kahramanlık ve özgürlük hikâyelerine odaklanılmıştır. Romantizm, duyguların, hayallerin, doğanın ve bireysel deneyimlerin temsilcisidir. Yalnızca edebiyat alanında değil aynı zamanda müzikten mimariye ve resme kadar pek çok alanı etkileyerek güçlü bir kültürel harekete dönüşmüş ve klasik kuralları yıkarak özgürlüğün estetik ifadesi hâline gelmiştir.

William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge’in “Lyrical Ballads” adlı ortak yapıtı, yeni Romantizm döneminin manifestosu olarak kabul edilmiştir. Romantizm akımı Klasisizm akımının katı kurallarını yıkmış bu kurallara karşı özgürlük ve hayal gücünü savunmuştur.

İngiliz Edebiyatında Romantizm Akımının Başlangıcı

Caspar David Friedrich – Bulutların üzerinde yolculuk tablosu | ivasanat

18. yüzyıl sonu tarihte büyük bir karışıklık dönemiydi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi insanlara yön veren eski düşünceleri temelinden sarsarak döneme damgasını vurmuştu. Dönemin en önemli olayında sosyal ve ekonomik alanlarda yaşanan kökten devrimlerin yanı sıra edebiyat, sanat, müzik, felsefe alanlarında da büyük ve kökten devrimler yaşanmıştı.

18. yüzyıl Aydınlanma Çağı’ydı, akıl ve bilim çağıydı, edebî anlayışı da Neoklasik Akımdı ve bütün bir yüzyıla egemen olmuştu. 18.  yüzyılın sonlarına gelindiğinde edebiyat ve sanatta özgün duyguları ifade etmenin önemini vurgulayan yeni bir akım ortaya çıkmıştı. Romantizm akımı, Neoklasik döneme bir tepki olarak doğmuş, doğaya, bireyselliğe ve duygulara önem veriyordu. 19. yüzyılın başlarında yükselişe geçen Romantizm akımı şiiri, kırsal kesimde yaşayan yoksul insanlar gibi toplum tarafından görmezden gelinenlere ses vermeyi ve aynı zamanda ülkeyi saran Sanayi Devrimi’nin tehdit ettiği doğal dünyanın önemini vurgulamayı amaçlıyordu.

İngiliz edebiyatında Romantizm akımının pre-romantik olarak kabul edilen Thomas Grey ve Robert Burns’un şiirleriyle başladığı biliniyordu. Ancak bu akımın başlangıcının temellerini atmış olan “ballad” şiir türü (Batı şiirinde efsanemsi, masalımsı, çoğu zaman acıklı, kimi zaman gülünç olayları, söylenti niteliğindeki eski hikâyeleri işleyen; 3 uzun 1 kısa bentten oluşan bir nazım biçimi ve türü.) olmuştu.

William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge tarafından 1798’de ortak çalışmalarıyla beraber yayımladıkları Lirik Baladlar, edebiyat ve sanatta özgün duyguları ifade etmenin önemini vurgulayan Romantizm akımının İngiliz edebiyatı tarihinde en önemli dönüm noktasıydı. Wordsworth ve Coleridge dışında romantik dönemde yer alan en önemli şairler, Lord Byron, Percy Bysee Shelley, John Keats ve William Blake’dir.

Romantizm döneminin başlangıç ve bitiş tarihi kesin olarak bilinemiyor olsa da geleneksel edebiyat tarihçileri, dönemin 1790’larda başlayıp 1830–1840’lar gibi sona erdiğini ifade etmişlerdir. Romantik dönem, günümüzde tarihin çok önemli bir bölümü olarak görülmektedir. Hâlâ modern dünyada yer alan siyasi özgürlük, baskı, bireysel ve kolektif sorumluluk, eril ve dişil roller gibi birçok çatışmayı ve ideolojik tartışmayı bünyesinde barındırır.

oggusto

Romantik dönemde edebiyatı şekillendiren bazı temel etkenler;

  • Fransız Devrimi evrensel özgürlük ve eşitlik fikrini vurguladı.
  • Sanayi Devrimi, büyük ölçekli sanayilerin yükselişine, küçük işletmelerin dağılmasına, gecekondulaşma ve çocuk işçiliği gibi sorunlara yol açtı.
  • 1830 yılında ilk trenin gelişiyle ulaşımda köklü bir değişim yaşandı.
  • Buhar makineleri ulaşım ve sanayi de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
  • 1829 Katolik Özgürlük Yasası, Roma Katoliklerine daha fazla hak tanıdı.
  • 1840 yılında kullanılmaya başlanan Penny Post, posta iletişiminin uygun fiyatlı olması sağlandı.

Romantizm akımı edebiyatın ötesine geçerek sanatı, müziği ve daha fazlasını etkilemeyi başardı. Şövalyelik ve saray aşkı gibi Orta Çağ temalarını baleler, operalar ve Shakespeare aracılığıyla yeniden canlandırmıştır. Edebiyatta Romantik dönemden bahsettiğimizde romantizm “özgürce yaratıcı kurgu” anlamını taşır. Edebiyat ve görsel sanatlarda romantizm sanatçının hayal gücünü, duygularını ve yaratıcılığını vurgulayan bir stildir. Romantik dönem, sadece İngiliz edebiyatında değil Avrupa’nın tüm kültürlerinde ortaya çıkan güçlü bir akım olup İngiliz edebiyatında da “Age of Revolutions (Devrim Çağı)” olarak bilinir.

Romantik edebiyat, iç gözlemi, psikolojiyi, melankoliyi ve hüznü vurgulamıştır. Mitlere ve sembolizme büyük ölçüde bel bağlamış ve odak noktası akıl, duyular, sezgi ve hayal gücü olmuştur. Romantik dönem, Orta Çağ geçmişine, doğaüstüne, mistikliğe, “gotik”e ve egzotik olana duyulan hayranlığı sergiliyordu. Romantik şiir, katı gelenekler yerine doğaçlamayı ve deneyselliği tercih ediyor, kışkırtıcı bir dili benimsiyordu. Sıradan bireylerin kullandıkları dili yüceltiyor, kırsalda yaşamı romantikleştiriyor, bireyselciliği ve insan haklarını savunurken sıkça baskıdan duyulan hoşnutsuzluğu dile getiriyordu.

Romantik şairler, çeşitli şiirsel biçimler kullanarak yaratıcı özgürlüğü geliştirmişlerdir. Toplum içindeki insanın duygularının aksine, yalnız insanın duygularını ifade etme eğilimindeydiler. Fransız Devriminin büyük tarihsel gerçeğinden derinden etkilenen Romantikler, hem hayatla hem de sanatla oldukça yakından ilgilenmişlerdir.

İngiliz Romantizm Akımı Temsilcileri

İngiliz Edebiyatı Romantik Akımının temsilcileri | wakelet

İngiliz Romantizm akımı, edebiyat ve sanat dallarında özgün duyguları ifade etmenin önemini vurgular. İngiliz edebiyatı tarihinin de dönüm noktası olan Romantik akımın başlangıcı, William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge’in birlikte yayımladıkları Lirik Baladlar şiir derlemesidir. Lord Byron, Percy Bysee Shelley, John Keats ve William Blake akımın diğer öncü temsilcileridir.

Lirik Baladlar şiirleri, önceki dönem Klasisizm akımının katı kurallarından, biçimciliğinden, rasyonalitesinden koparak duygu, doğa ve kişisel deneyime vurgu yapan, sadeliği ve doğal dünyanın güzelliğini yücelten yeni bir şiir teorisi ortaya koymuştur. Lirik Baladlar’ın İngiliz şiirinin evrimi üzerindeki etkisi göz ardı edilemez bu nedenle Romantik dönemin manifestosu olarak kabul edilir.

Bu şiir derlemesinde William Wordsworth sıradan ve doğal olanla ilgileniyorken, Samuel Taylor Coleridge doğaüstü, gizemli ve hayal gücüne dayalı olanla ilgileniyordu. Wordsworth ve Coleridge, bu şiir derlemesinde sıradan, duygusal ve hayal gücüne odaklanarak insan deneyimine hiç görülmemiş şekilde hitap eden, etkisi derin ve kapsamlı yeni bir şiir türü yaratmışlardı. Neoklasiszm’e karşı gelip duygulara yer vermeleri yeni bir estetik anlayışı da beraberinde getirmesiyle çığır açmıştı. Dönemin geleneklerine meydan okuyarak şiiri yeniden tanımlamakla yetinmeyen şairler aynı zamanda yeni nesil şairlerin yeni ifade biçimlerini keşfetmelerinin de önünü açmışlardır.

medium

Romantik akım, başta William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge olmak üzere tüm romantik şairler, duyguya, doğaya ve bireye öncelik vererek İngiliz şiirine yeni bir derinlik katmış hislerini ve özgür düşüncelerini yansıtmaya çalışmışlardır. Bu yenilik de 18. yüzyılın büyük bölümünde İngiliz edebiyatına hâkim olan Neoklasik gelenekten radikal bir kopuşu simgeliyordu.

Wordsworth ve Coleridge’in bıraktıkları mirasın etkisi günümüzde hâlâ hissedilir. Şairlerin duyguya, doğaya ve hayal gücüne verdikleri önem, yeni nesil şair ve yazarlar üzerindeki etkisini hâlâ devam ettirmekte ve şiirin toplumdaki rolü hakkındaki fikirleri her zaman güncelliğini korumaya devam etmektedir. Romantik akım, birçok yönden edebiyat tarihinde bir dönüm noktası olmuş sanat, doğa ve insan deneyimi hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmiştir.

Wordsworth ve Coleridge her ne kadar Romantizm akımının iki büyük temsilcisi gibi görünse de ve akım bu şairlerin eserleriyle dönüm noktasını yaşamış olsa da, yaşamı boyunca büyük ölçüde tanınmayan William Blake de Romantizm akımından etkilenen sanatçılar arasındadır. Blake hayal gücüne verdiği önem, mistisizmde ve sembolizmde, özgürlük sevgisinde, insani sempatisinde, çocukluğu idealleştirmesinde, pastoral ortamın şiirlerinde kullanılmasıyla Romantik dönemin şiir ve görsel sanatlar tarihinde çığır açan bir figürü hâline gelmiştir. Romantizm döneminin geç de olsa altı üyesinden biri olan Blake ile şairler eserlerinin temelinde birleşik bir Romantizm kavramları inşa etmişlerdir.

Blake, şiirlerinde sosyal konuları ele alarak çocuk imgelerini protesto amaçlı bir sembol olarak kullanır. Masumiyetin ve geleceğin birer sembolü olarak gördüğü çocukları, sosyal adaletsizliğe, Sanayi Devrimi’nin doğa ile mücadelesinin sebep olduğu yıkımlara vurgu yaparak toplumun en masum kurbanlarını bu olaylarda örnek olarak kullanır. “Yankıyan Yeşillik” adlı şiiri ile insan zihninde en hassas ve masumluğun sembolü olarak gördüğü çocukluğu ve onları bekleyen karanlığı “On the darkening Green (Karanlık Yeşillik)” ifadesini kullanarak dikkat çekmeye çalışmıştır.

Günlerin Başlıngıcı (William Blake, 1794) | mozartcultures

İngiliz edebiyatının en etkileyici en çalkantılı figürlerinden biri olan, Romantizm akımın parlayan yıldızı Lord Byron, hem yazdığı eserleriyle hem de renkli kişiliğiyle edebiyat dünyasına damga vuran romantiklerdendir. “Childe Harold’s Pilrimage (Childe Harold’un Yolculuğu)” şairin en ünlü eserlerinden biridir. Şiirsel bir geziyi konu edinen Childe Harold’un Yolcuğu, Childe Harold isimli kahramanın ruhsal yolculuğunu anlatıyorken aynı zamanda Avrupa’nın çeşitli yerlerine yapılan bir yolculuğu da yansıtıyordu.

Şairin en uzun ve tanınmış eserlerinden birisi de “Don Juan”dır. Kahramanın maceradan maceraya atıldığı şiir, romantizm ve toplumsal eleştiriyi birbirine harmanlayan bir anlatı sunar.

Romantizm akımının özgün ve derin düşünceye sahip şairlerinden Percy Bysshe Shelley, radikal görüşleri, toplumsal eleştirileri ve insanın iç dünyasına dair keşifleriyle edebiyat tarihine iz bırakmasının yanında yalnızca kendi yaşadığı dönemi değil, aynı zamanda gelecek kuşakları da etkileyen önemli bir edebiyat figürüydü.

“Ode to the West Wind” şairin doğa, özgürlük ve değişim temalarını işlediği en ünlü şiirlerindendir. Ayrıca mitolojik bir figür olan Prometheus’un hikâyesini modern bir bakış açısıyla ele almış olduğu “Prometheus Unbound”, epik dramatik bir eserdir.

Romantizm akımının altı temsilcisinden biri olan John Keats, duygusal ve lirik şiirlerin şairidir. Kısa yaşamına rağmen, edebiyat dünyasına derin ve etkileyici eserler bırakmış ve romantik şiirin en parlak şairlerinden birisi olmuştur. “Ode to a Nightingale” şairin en sevilen eserlerindendir. Eser, bir bülbülün sesi aracılığıyla ölüm, ölümsüzlük ve insan hayatının geçici doğasını ele alır. Şairin en uzun şiirlerinden “Endymion” eseri ise Yunan mitolojisi hikâyelerini modern lirik bir anlatımla yeniden yorumlar ve doğanın güzelliklerini vurgular.

Romantizm akımı, merkezine bireyin fikrini koymuştur. Sanatın kurallar ve geleneklerle yaşatılması, yönetilmesi fikrini reddetmiş, bunun yerine kendiliğinden, ifade edici bir yaratıcılık biçimini savunmuştur. Romantikler, bireyin benzersizliğini ve hayal gücünün gücünü yücelterek kişisel deneyimlerinin derinliklerini keşfetmeye çalışmışlardır.


Kaynakça:

  • Göktepe, Mehmet. “Romantizm Sanat Akımı ve Sanatçıları Üzerine Bir Değerlendirme”. Journal of Arts 3. 1 (2020): 45-66
  • Avcı, Muhammed. “Romantizm Nedir? Romantizm Akımı Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?”. novasofya. Web. Erişim: 12.07.2025
  • “Romantizm Edebiyat Akımı, Özellikleri, Temsilcileri”. turkedebiyati. Web. Erişim:15.07.2025
  • Bölükmeşe, Engin – Özdemir, Hilal. “William Blake’in Yankıyan Yeşillik Adlı Eserinde Romantik Ögeler”. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi. 25 (2021): sayfa:1120-1129
  • Jamal, Aamir. “Lyrical Ballads: The Dawn of Romanticism in English Literature”. medium. 26.08.2024. Web. Erişim: 20.07.2025.
  • “The Romantic Age: An Intraduction”. literature-no-trouble. Web. Erişim:20.07.2025
  • Öne çıkan görsel: wikimedia.org
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.