İngiliz Edebiyatında Romantik Devrimciler

Editör:
Guşef Alhas

Romantizm; bireysel duygulara, hayal gücüne ve kuralsız, özgür yazım türüne yön veren bir akım oldu. Bunu yalnızca kendinden önceki akıma bir tepki olarak üretmedi. Tarihin büyük olaylarından etkilendi ve bu olaylara göre eserlerini oluşturmuş bir dizi insanı “Romantikler” adı altında birleştirdi. Fransız İhtilali, bu akımı etkileyen olayların başında gelmekteydi. Romantizm, Fransız İhtilali’nin özgürlük fikrinden etkilendi ve bireyin özgün fikirlerine değer vermeye başladı. Şimdi bu etkinin nasıl olduğuna daha detaylı bir şekilde göz atalım.

Fransız İhtilali

Fransız İhtilali, halkın da yönetimde söz sahibi olabileceği fikri ile ortaya çıktı. Devrim’den önce, sınıflar arasında bir eşitsizlik mevcuttu. Monarşi’nin sözleri mutlaktı ve eylemleri elit ve zengin kesime öncelik veriyordu. Halkın, özellikle de alt sınıfın kendi haklarını savunma konusundaki yetersizliği, zamanla artan bir gerilime yol açtı. Talepleri kabul edilmeyen orta sınıf ve sıradan halk, bunun sonucunda Bastille Hapishanesi’ne bir baskın düzenledi ve devrimin fitilini ateşlediler. Bu devrimin amacı, kralın ve kilisenin kontrolünü yıkmaktı. İnsanlar, sahip olması gereken eşitlik ve bireysel özgürlük hakkını geri almayı amaçladı.  Bütün insanların eşit olduğu düşüncesi, toplumun ilerleyişine yön verdi ve devrimin bilinen üç ana fikrinden birini oluşturdu. Fransız Devrimi özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ideallerini benimsedi ve egemenliğin halka ait olduğunu kanıtladı.

Romantizm ve Fransız Devrimi

Romantizm, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başları arasında varlığını sürdürmüş bir hareketti. Kısa süren bir dönem olmasına rağmen etkisi büyük çaplı oldu. Çünkü bu dönem, insan zihinlerinin özgür bir şekilde hareket ettiği ve liberal fikirlerin ortaya çıktığı ilk dönemdi. Bunun en büyük sebebi, Romantizm’in savaş ve devrimlerin olduğu bir dönemde ortaya çıkmış olmasıydı. Diğer tüm akımlar gibi bu akım da, içinde bulunduğu tarihten etkilendi. Romantik yazarlar ve şairler, Fransız Devrimi’nin ruhunu benimseyerek diğer akımlardan farklı ve kurallardan bağımsız bir dönem oluşturdular.

Romantizm, edebiyatta bir değişim, eskiye karşı bir başkaldırıydı. Neoklasik dönemin kural ve ilkelerine karşı güçlü bir isyandı. Geleneğe karşı yeniliği, kurallara karşı özgürlük ve hayal gücünü savundular. Bireysel deneyim ve duyguların akışı, romantik yazar ve şairler için edebiyatın temelini oluşturuyordu. Herkesin hayata karşı bireysel bir yaklaşımı vardı ve her bireyin sözü, özgürlük yolunda radikal bir adımdı. Fransız Devrimi’nin bu düşünce yapısında büyük bir payı vardı. Çünkü Fransız Devrimi, farklı fikir ve ideolojilerin ortaya çıkmasına öncülük etti. Dolayısıyla bu olaydan etkilenen yazar ve şairler de, aydınlanma çağındaki gibi ortak fikirler ve normlar benimsemek yerine, özgün seslerini duyurmaya çalıştılar.

İngiliz Edebiyatı’nda Romantizm

John Keats Samuel Taylor Coleridge William Wordsworth William Blake Percy Bysshe Shelley George Gordon Lord Byron

Fransız Devrimi yaklaştığında, İngiltere’de de bir reform süreci ortaya çıkmıştı ve bu reform, halkın yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlıyordu. Ancak halkın bazı kesimlerinin istediği şey iyileştirme değil, bireysel haklar konusunda kalıcı değişimdi. Dolayısıyla Fransız Devrimi’nin başlaması, İngilizler için özgür ve farklı sesler anlamına geliyordu. Bu başkaldırıdan etkilenen yazar ve şairler, edebiyata reform niteliğinde bir dönüşüm getirdiler. William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge’in birlikte yayınladığı Lyrical Ballads ile birlikte, İngiltere’de Romantizm başladı.

Lyrical Ballads, şiirleri ile birlikte şairin dünyadaki yeri ve hünerlerine de odaklanan bir koleksiyondu. Özellikle önsöz kısmında yazanlar, Neoklasik dönemde öğretilen tüm kuralları alt üst etti. Wordsworth ve Coleridge’e göre, bu kurallar şiiri yapay hale getirip ve onu özgür ve doğal ortamından uzaklaştırdı, onu belli sınırların içine soktu. Bu yüzden iki şair, kurallardan uzaklaştı ve doğal olana geri döndüler. Onlara göre, bir şeyin özü ve saf hali ancak doğada var olabilirdi, doğadan uzaklaşan şeyler yozlaşmaya mahkumdu. Dolayısıyla Fransız Devrimi’nden de fazlasıyla etkilenen şairler için, sıradan hayatı yansıtmak şiirin en önemli göreviydi. Ayrıca duygular, aklın yerini aldı. Olayların yaşattığı duyguları yansıtmak, olayın kendisinden daha önemli oldu. Bu duygular hayal gücü ile okuyucuya aktarıldı ve sonuç olarak bireysellik ve özgür bir zihin, edebiyat için gelenekten daha önemli hale geldi.

Bu eser, iki şairin genel düşüncelerini açıklıyor olsa da aralarında bazı farklar vardı. Wordsworth sıradan insan ve onun yaşadığı hayatı sıra dışı hale getirmek ile ilgilenirken, Coleridge insan zihni ve doğaüstü olan ile ilgilendi. Doğaüstü bir yaşamı doğal ve inandırıcı bir biçimde anlatmak, eserlerinin temel amacıydı. Ancak iki şekilde de, devrimden etkilenen bu şairler hislerini ve özgür düşüncelerini yansıtmaya çalıştılar.

Her ne kadar İngiltere’de Romantizm’in başlangıcı Wordsworth ve Coleridge olarak kabul edilse de, William Blake de devrimden etkilenen önemli şairler arasında yerini aldı. William Blake geleneğe ve kısıtlamalara karşıydı ve radikal bir şair olarak hayat sürdü. Ancak din, politika ve ahlak hakkındaki radikal görüşlerini üstü kapalı bir biçimde yansıtmak zorunda kaldı. Bu görüşleri, Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları derlemesinde görülebilir. Ona göre Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları, insanın ruhunun iki zıt yansımasıydı. Bu iki zıtlık, sürekli olarak birbiri ile çatışma içerisindeydi. Yaşam döngüsü de tıpkı bu ikililik durumu gibiydi. Baskı ve devrim birbirine tepki olarak var olacak ve sürekli birbirini takip edecekti. Bu düşünceyle şiirlerini iki gruba ayırdı, bu şiirlerde iki farklı bakış açısını ve bunların sonucunda ortaya çıkan duyguları yansıttı. Duygular ve hayal gücü, diğer şairler gibi onun için de çok önemliydi. Aynı şekilde, iki farklı biçimde yazdığı şiirlerinde bireysel, özgür ve karşıt bir zihnin yansıması vardı.

Bu şairler dışında, Lord Gordon Byron da dönemin önemli bir sesi ve özgürlükçü bir bireyiydi. Tüm geleneklere karşı biri olarak devrime destek verdi ve insanların sosyal ve politik özgürlüğünü savundu. Aynı şekilde yakın arkadaşı Percy Bysshe Shelley, Fransız Devrimi ile birlikte zihnini geliştiren şairlerden biri oldu. Kendisi de bir devrimci, idealist ve hayalperestti. Şiirleri, insanların özgürleşmesini konu aldı. Mutlak güce karşı neredeyse bir nefret besledi ve Fransız Devrimi’nin ideallerini örnek aldı.

Bunlar ve daha pek çok yazar ve şair, kendi liberal seslerini dünyaya duyurmaya çalıştı. Belki Fransız Devrimi, uygulamaya geçtikten sonra bazılarını hayal kırıklığına uğrattı. Ancak yine de, devrimin fikirleri onlara bir seçenek verdi ve cesur bireylerin seslerinin duyulmasını sağladı. Bu sayede bu dönem, aynı olayları yaşamasına rağmen bunlara farklı tepkiler ve hislerle yaklaşan bir dizi insanın hayal gücüne şahit oldu. Hepsi dünyada aynı şeyleri görüyor olmasına rağmen, bu görüşlerin ötesine geçerek bu dünyanın içinden farklı bir dünyayı ortaya çıkardılar.

“Romantizm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir.”

-A. Gide


Görsel Linki

Elisa Kaya
Elisa Kaya
"Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol" - Mahatma Gandhi

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks