Özel efekt denince çoğumuzun aklına John Wick ve Marvel evreninde izlediğimiz gibi bol patlamalı filmler gelir. Ancak özel efektler sadece patlamalardan ibaret değiller. Özel efektler çok uzun süredir film yapımlarında farklı teknikler yardımıyla gerçekliği baştan yaratmak için kullanılmakta. Sinema evreninin vazgeçilmez bir parçası olan özel efektler çağımızın ürünleri gibi görünseler de 19. yüzyıldan beri var olmayı sürdürüyorlar.
Özel efektlerin evrimini ilham verici filmler üzerinden sizler için derledik.

Tesadüfi Bir Buluş
Özel efektlerin icadı küçük bir teknik arızayla başlayan kelebek etkisine dayanır. 19. yüzyılda Fransız yönetmen ve illüzyonist George Melies’ın kamerası Paris’te bir sahne çekerken sıkışır ve görüntüyü oynattığında Melies bazı karakterleri yok edebileceğini ve sahnedeki bazı elementleri değiştirebileceğini fark eder. Bu teknik günümüzde pek kullanılmasa da zamanında çok ses getirerek “Stop Trick” adını almıştır ve Melies’ın ilk bulduğu özel efekt olmuştur. Sonrasında Melies, “Split-screen” yani iki kişinin aynı anda kadrajda bulunabilmesini sağlayan bu teknik gibi birçok tekniğe imza atmıştır. Özel efektler Melies öncülüğünde sonraki yıllarda birçok insan tarafından ciddiye alınarak geliştirilmeye devam etmiştir.
Sinema Dünyasını Sallayan Film: KING KONG (1933)

Godzilla, Alien ve daha bir çok canavarın atası olan King Kong ilk yüksek bütçeli animasyonlu karakter içeren film olarak 1933 yılında kayıtlara geçmiştir. Özel efekt yapımcısı Willis O’Brien bilgisayar çağından önce bu filmde yaratıcılığını çok yönlü kullanarak adeta sihirli bir şekilde filme gerçeklik kazandırmayı başarmıştır. Filmde minyatür tekniği oldukça sık kullanılmıştır. Bu teknik şehir, kalabalık gibi yüksek mahalli sahnelerin detaylı maketler ve perspektif kullanılarak çekilmesidir. Bu tekniğin yanı sıra cam boyalamaları ve matte painting tekniğiyle detaylı arka planlar oluşturulmuş ve kamera açıları korkusuzca kullanılarak ortaya çığır açan sahneler çıkarılmıştır. King Kong karakteri ise demir, latex ve tavşan tüyü içeren bir kukla olarak yapılmıştır. Karakter stop-motion tekniği ile farklı karelerin birleştirilmesiyle canlandırılmıştır ve tek bir film şeridi kullanılarak oyuncular ve stop-motion sahneleri birleştirilmiştir.
King Kong Sonrası Gözde Canavar: GODZILLA (1954)

King Kong’un etkisiyle Godzilla özel efektleri ileri taşımış ve King Kong’a kafa tutan bir ikon olmuştur. 1954 yılında yayınlanan ve hala günümüzde filmleri çekilen bu film özel efektleri bakımından şu an izleyicilerine komik gelse de özel efektleri için ödül alan bir filmdir. Filmin özel efektlerini yapan Eiji Tsuburaya, King Kong’dan farklı olarak kukla yerine suitmation tekniğine öncülük etmiştir. Bu teknik oyuncunun kostüme girerek minyatür setler ile sahnelerini çekmesiyle yapılmıştır. Godzilla’ da bu teknik oldukça geniş çaplı kullanılmış ve sonraki yapımcılara ilham olmuştur.
Bilim Kurgu Devi: STAR WARS (1977)

Bilim kurgu filmlerinin öncüsü olan ve bilim kurgu film algısını yaratan Star Wars’ dan bahsetmeseydik olmazdı. Teknolojik gelişmelerle birlikte özel efektlerin de kapasitesi artmıştır ve 1970’li yıllarda George Lucas Star Wars serisiyle özel efektleri üst seviyeye taşıdı. Star Wars filmlerinde matte painting gibi eskiden gelen teknikler sıkça kullanılsa da İkinci Dünya Savaşı belgesellerinden etkilenen Lucas’ın istediği görüntülere ulaşmak için Dykstraflex denen ilk hareketli kamera sistemi John Dykstra tarafından icat edilmiştir. Bu sistem üst üste konulan hareketli sahnelerin senkronize olmalarını ve aynı hareketleri bozulmadan elde etmelerini sağlamıştır ve stop-motion tekniği yerine go-motion kullanılmaya başlanmıştır. Bu buluş sinema dünyasında yeni bir çığır açmıştır ve özel efektlerin sınırlarını daha ileriye taşımıştır.
E.T (1982)

Bisikletleriyle karakterlerin ayın üzerinden uçmaları neredeyse hepimizin aklına kazınmış olan bir sahnedir. Özel efektleri hikayeye özenle entegre ederek filmin adeta nefes almasını sağlayan Spielberg E.T ile birlikte özel efekt kullanımının hikaye anlatıcılığında ne kadar etkili olabileceğini kanıtlamıştır. Pratik olarak çok farklı teknikler kullanılmasa da bu filmde Star Wars sonrası popülerleşen go-motion tekniğinin devamını görmekteyiz. Ünlü bisiklet sahnesi de bu teknik ile çekilmiştir. Milyonlarca insanın kalbini kazanan uzaylı E.T bilim kurgu ve özel efektler bakımından kendisinden sonra gelenlere ilham kaynağı olmuştur.
JURASSIC PARK (1993)

Bilgisayarların da gelişimiyle CGI(Computer Generated Image) teknolojisini kullanılmaya başlandı ve Jurassic Park dinozorları bu teknolojiyle büyük bir başarı elde etti. Günümüzde de sıkça kullanılan CGI, bu filmde pratik özel efektlerle birleştirilerek unutulmayacak sahnelere imza atmıştır.
TITANIC (1997)

Özel efektlerinin hala akıllarda canlı kalmasıyla oldukça başarılı olan Titanic CGI kullanımını daha da yaygın kullanmıştır. Bilim kurgu yerine dramatik ve gerçekçi hikaye örgüsüyle pratik özel efektlerin ve CGI teknolojisinin farklı kategorilerde nasıl kullanılabileciğini göstermiştir. Pratik özel efektler ve CGI efektleri büyüleyici derece de olan bu film hala izleyicilerin beğenilerini toplamaktadır.
MATRIX (1999)

Pop kültürde baş köşede yer alan sahnelerden biri olan Matrix kurşun sahnesi özel efektlere yenisini eklemiştir. Bullet Time adı verilen bu teknikte bilgisayarlar kullanılarak zaman algısı yavaşlatılır ve panoramik bir açı kullanılır. Bu teknik Matrix Effect olarak da geçer. Matrix bu yenilikle birlikte özel efektleri daha da geliştirmiştir.
PAN’S LABYRINTH (2006)

CGI gelişimiyle birlikte pratik özel efektlerin bilgisayarlardan daha gerçekçi filmler yarattığı görüşü ortaya çıkmıştır. Guillermo Del Toro da Pan’s Labyrinth filminde pratik özel efektlerin ne kadar özel olabileceklerini ortaya koyarak oldukça az bilgisayar kullanarak detaylı kuklalar, makyajlar ve set tasarımlarıyla büyüleyici bir peri masalının kapısını izleyicilere açmıştır. Filme verilen özen birçok film için ilham kaynağı olmuştur ve pratik özel efektlerin tadının gerçekten de daha farklı olduğunu bizlere hatırlatmıştır.
AVATAR (2009)

Pan’s Labyrinth’e zıt olarak Avatar pratik özel efektlerden çok CGI kullanarak bilgisayarlarla üretilmiş ve modern zamanda benzerlerini daha çok gördüğümüz bir film olmuştur. CGI kullanımında aktörlerin performansı tamamen kendi hayal güçlerine bağlı olduğu için filmin gerçekçiliğinin zarar görmemesi adına gelişmiş sensörler kullanılmış ve oyuncuların tüm mimiklerinin bilgisayara aktarılmaları başarıyla sağlanmıştır. Aynı zamanda normalden altı kat büyük bir set alanı oluşturulup kamera hareketlerinin kısıtlanması engellenmiş ve gerçeklik hissinden ödün vermeyen sonuçlar elde edilmiştir. Avatar, özel efektleri bakımından oldukça başarılı sayılmış ve modern özel efekt algısını bilgisayarlara yöneltmiştir.
INCEPTION (2010)

Özel efektleriyle izleyicilerini ekrana kilitleyen bu film CGI ve pratik özel efektlerin mükemmel bir uyumudur. Patlama sahneleri gibi çoğu sahne sette pratik olarak çekilmiştir. CGI teknolojisi de katlanan Paris sahnelerinde olduğu gibi etkileyici olarak kullanılmıştır. Bu filmin en can alıcı sahnesi olan koridor sahnesi ise CGI olmadan çekilmiştir. Pratik özel efektlerle başarıyla çekilen bu sahne gerçeklik algısı üzerinde duran bu filmin anlamını daha da derinleştirmiş. Inception, özel efektlerin geldiği noktayı CGI ve pratik özel efektleri harmanlayarak başarıyla izleyicilere sunmakta.
KAYNAKÇA
https://www.slashfilm.com/917171/the-matrixs-original-bullet-time-method-was-a-little-too-risky-to-work/
https://encyclopedia.pub/entry/28574#:~:text=Early%20Developments,-The%20Man%20with&text=In%201857%2C%20Oscar%20Rejlander%20created,ever%20motion%20picture%20special%20effect.
https://www.studiobinder.com/blog/star-wars-special-effects/


