Sabiha Ziya Bengütaş, Sanayi-i Nefise Mektebi’nden mezun olan ilk kadın sanatçımızdır. Heykel alanında özellikle büst çalışmalarıyla tanınan Sabiha Hanım, Türkiye’nin sanat tarihine adını yazdırır ve Cumhuriyet dönemine yaptığı çalışmalarıyla iz bırakır.
Sabiha Hanım’ın Eğitim ve Yurt Dışı Hayatı

”Sanat, her şeyden evvel şahsi olmalıdır.”
-Sabiha Ziya Bengütaş
Sabiha Ziya Hanım (evlendikten sonra Bengütaş soyadını alır.), 1904 yılında İstanbul’da yaşam macerasına başlar. İlköğretime Eyüp Sultan Numune Mektebi’nde başlar ancak babasının görevi dolayısıyla Şam’a gitmek zorunda kalırlar. Burada Fransız Katolik Mektebi’ne devam eder. Babası Ziya Bey’in görevi bitince yeniden İstanbul’a dönerler ve Sabiha Hanım ilköğretim hayatını Büyükada’da Köprülü Fuad Paşa Mektebi’nde tamamlar.
Sabiha Ziya’nın güzel sanatlara ve resme tutkusu çok küçük yaşlarında başlar. Aklının bir köşesinde sanat hep vardır. Ailesi liseyi bitirmesini ister ancak Sabiha Hanım hayallerinin peşinden gider ve Büyükada’daki eğitimini tamamlar tamamlamaz Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydolur ve burada iki yıl boyunca Feyhaman Duran’ın öğrencisi olur. İlk yılında resim bölümünde devam eder fakat okulun ikinci senesinde yaşadıkları sanatçının hayatını tamamen değiştirecektir. Kendisi o dönemi şöyle anlatır:
“İkinci sene bir gün modelaj dersine girdim. Çünkü heykeltıraş kısmı henüz mevcut değildi. Usulen desen yapmam icap ederken birdenbire hoşuma giden antik bir büstü kopya etmeye başladım. Ders gününde muhterem hocam heykeltıraş İhsan Bey geldi, baktı ve güldü.
‘Sen çocuğum evin temelini yapmadan çatıya çıkmışsın,’ dedi. Beni ilk teşvik eden bu cümle olmuştur. Bu cümle izzet-i nefsime dokundu. Bütün hafta her şeyi ihmal ederek bu büst üstünde çalıştım.
Hocam geldiği zaman evvela tereddüt etti ve inanmadı. Nihayet çok beğendi. Halbuki o zaman heykeltıraşların değil canlı modelleri, atölyeleri bile yoktu. Fakat bu çalışmam bana heykeltıraşiyi sevdirdi. O vakit heykelde daha fazla muvaffak olacağımı hissettim.”
Yaptığı çalışma büyük beğeni toplayınca resim bölümünü bırakır ve heykel bölümüne geçiş yapar ancak bu süreç bir hayli sancılı olur. Ailesini ikna etmek için epey çaba harcar Sabiha Hanım. Nihayet ailesini ikna eder ve heykel bölümünün ilk kadın öğrencisi olur. Sanatçının heykeltıraşlık tercihi aslında bu dönem için oldukça önem arz eder. 1920’li yıllarda güzel sanatlarda yaşanan cinsiyet merkezli tartışmalara bakıldığında Sabiha Hanım büyük bir başarıya imza atmıştır.
Bir süre sonra Sanayi-i Nefise öğrencileri arasında açılan sınavda birinci olur ve yurt dışına gitmeye hak kazanır. Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde Prof. Luppi’nin atölyesinde eğitimine devam eder. İtalya, sanatçı için adeta dönüm noktası olur. Burada kendini ve sanatını iyice geliştirir. Daha sonra Taksim Meydanı’ndaki ünlü Atatürk abidesini yapan İtalyan heykeltıraş Canonica’nın 18 ay boyunca asistanlığını yapar. 1924 yılında ise Sanayi-i Nefise Mektebi’nden mezun olur.
Sabiha Hanım, 1933 yılında Abdülhak Hamid’in torunu Şakir Emin Bey ile evlenir. Bu yıldan sonra Bengütaş soyadıyla tanınmaya başlar. Şakir Emin Bey’in diplomatlık mesleğinden dolayı değişik ülkeleri görme imkanı elde eder. Eşi yıllarca Napoli Başkonsolosluğu’nda görev alır. Bu yüzden yıllarca İtalya’da yaşar ve sanatçı, mesleğini bir süre burada devam ettirir.
Sabiha Hanım’ın Eserleri

“Hayatımı bu mesleğe mahsus kılma keyfiyetine gelince, buna hiç düşünmeden evet derim. Çünkü yaşamayı çalışmakla zevkli bulurum. Benim için bu da ancak hayatımı buna mahsus kılmakla mümkün olabilecektir. Bundan dolayı çalışmak benim için bir vazife, bir mecburiyet meselesi değil bir ihtiyaç meselesidir.”
-Sabiha Ziya Bengütaş
Sabiha Ziya Bengütaş, çok sayıda eseri olan ve sergilere katılan bir heykeltıraştı. 1920’li yıllarda büst çalışmalarına ağırlık verir ve genellikle arkadaşlarının büstlerini çalışır. Saltanat’ın son yıllarında başlayan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerçekleşen Galatasaray Sergileri’ne 1925 yılında ilk defa katılan kadınlar arasındaydı. Sabiha Hanım henüz öğrenciyken İstanbul’da her yıl gerçekleştirilen Galatasaray Sergileri ’ne ve Atatürk’ün isteği doğrultusunda açılan Ankara Resim Sergileri ’ne eserleriyle katılma şansı yakalar.

Sabiha Ziya genellikle çok yakın olduğu arkadaşlarının büstünü çalışır. Doktor Akil Muhtar Özden, ressam Hikmet Onat, şair Ahmet Haşim bu isimlerden yalnızca birkaçıdır. Büst çalışmalarının yanında heykel çalışmaları da yapmıştır.
Sanatçı, 1923 yılında gerçekleştirilen Galatasaray Sergisi’ne iki adet büst çalışmasıyla katılır. Onu Melek Ahmed, Nermin Farukî ve Makbule Reşad gibi isimler takip eder. Bu sergi Türk siyasi tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Ayrıca bu sergiye katılan heykeltıraşların tamanının kadın olması bu sergiyi önemli bir yere taşır.

1928 yılında gerçekleşen 5. Ankara Resim Sergisi’nde “Gülen Kız Portresi”, “Portre”, “Çarşaflı Kadın” isimli üç adet eseri sergilenir.

Bengütaş’ın çalışmaları Galatasaray ve Ankara sergilerinde gösterdikleriyle sınırlı değildir. 1930 yılında gazete ve mecmualarda sanatçının yapıtlarından bahsedilir ve abide çalışmalarından birisi bu yazılarda konu edilir. “Bir Abide” başlıklı yazının içeriğinde eserden şu şekilde bahsedilir:
“Abide, memleketin asker, kadın, erkek şehirli, köylü, genç, ihtiyar her sınıf halka dayanır. Halk müşterek bir kayayı devirdikten ve kırdıktan sonra ellerini ve nazarlarını vatanın kurtarıcısına doğru yöneltmiştir. Gazi de nazarlarını ufka ve istikbale çevirerek azimkâr bir tavır ile bütün milletin himayesi altında bulunduğu tasvir edilmektedir.”

Sabiha Ziya Hanım yaptığı heykellere ruh veren, titizlikle çalışma yapan yegâne sanatçılarımızdandır. Bu çalışmasını en iyi biçimde Ahmet Hâşim büstünde görürüz. Ahmet Hâşim kendi büstünü öyle çok sever ki odasında muhafaza etmek ister. Ahmet Hâşim’in ölümünden sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde kullanılan maskı beğenmez ve kendi büstünün fotoğrafını gazeteye göndererek haberde bunun fotoğraf olarak kullanılmasını ister. Sabiha Ziya’nın yapmış olduğu büst çok beğenilir ve Ahmet Hâşim’in yüzündeki çizgilere kadar başarıyla işlediği için takdir toplar.

1938 yılından sonra Sabiha Hanım anıt heykel çalışmalarına ağırlık verir. Bu dönemde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün anıt heykellerinin yapımı için açılan yarışmayı kazanır. Sanatçının yaptığı Atatürk heykeli Çankaya’da İnönü heykeli ise Mudanya’da sergilenmektedir. İsmet İnönü’nün büstü ise bugün Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde sergilenmektedir.

“Daha çok peyzaj üzerinde duruyorum. Çünkü heykelde tabiatı ifade etme imkânı yok.”
-Sabiha Bengütaş
Heykel alanında ilklere imza atan, Türk kadınının sanat alanında ne denli başarılı olabileceğini gösteren Sabiha Ziya Bengütaş, 1992 yılında 88 yaşında hayata veda eder. Türk heykel sanatına yaptığı katkılar göz ardı edilemez boyuttadır. Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirilen sergilerin çoğunda ismi hep yer alır. Bunun yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü heykelleriyle tüm ülkenin kabul ettiği yetkinliğe ulaşır. Bu heykeller bugün hâlâ ayaktadır. Sanatçı, çalışmalarıyla hem genç yeteneklere örnek olmuş hem de ardında yeri doldurulmayacak unutulmaz eserler bırakmıştır.


