İlk Kadın Sosyolog “Harriet Martineau” Kimdir?

spot_img

 

Sosyoloji öğrenimi görenlere ya da sosyolojiye ilgi duyanlara “Sosyolojiye ismini veren kimdir?” şeklinde bir soru sorduğumuzda sosyolojiye ilgisi olan herkesin vereceği cevap şüphesiz ki; Auguste Comte olacaktır. Şimdi sorumuzu değiştirelim ve “İlk kadın sosyolog kimdir?” biçiminde bir soru soralım. Bu soruya doğru cevap verenlerin oranı muhtemelen büyük bir düzeyde düşüş gösterecektir. Öğrenim gördüğümüz dönemlerde ya da sosyolojiye olan merakımızdan dolayı okumuş olduğumuz kitaplarda dahil olmak üzere genelde belirli isimler çerçevesinde eğitim verildiğini yada anlatımlar sağlandığını görmemiz olasıdır. Dolayısıyla bizlerde sosyoloji bilgimizi yahut sosyolojik bakış açımızı öğrendiklerimizden veya okuduklarımızdan hareketle şekillendirmeye çalışırız. Elbette ki, bir çok perspektif sunan ve fikir anlayışlarını öğrendiğimiz tüm sosyologların her biri birbirinden değerlidir. Fakat bazı sosyologları daha çok hatırlarken bazı sosyologları ise daha az hatırlamaktayız.

Konumuza dönecek olursak “ilk kadın sosyolog kimdir?” sorusuna vereceğimiz cevap başlığımızdan da anlaşılacağı üzere Harriet Martineau olacaktır.

1802 yılında İngiltere’nin Norwich kentinde dünyaya gelen Harriet Martineau’nun üniter bir ailesi bulunmaktadır. Çocukluk döneminde yaşamış olduğu sağlık problemleri ile uğraşmak durumunda kalmıştır. Zamanla tat ve koku alma duyularını da kaybetmeye başlayan Martineau, 12 yaşına geldiğinde duyma yetisini de kaybetmeye başlamıştı.[1] Yaşamış olduğu bu sorunlara rağmen 19. yüzyılın Birleşik Krallığı’nda liberal düşüncenin yayılmasını da sağlamıştır (Göz&Kanat, 2011). Zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiren Harriet Martineau, yaşamını daha çok kitaplar arasında geçirmiştir. Martineau’yu ön plana çıkaran şey ise kadın hakları savunucusu olmasıydı. Bu sayede de öncü feminist kuramcıları arasında yer aldığı kabul edilir. Sosyolojideki etkisiyle erkek egemen anlayışını da kırmış bulunmaktadır. Eğitimini İngiltere’de alan Martineau’nun bir çok kitabı ve sayısız diyebileceğimiz makaleleri mevcuttur. Bu bakımdan çok üretken bir sosyolog olduğunu söylememiz sanırım yanlış olmayacaktır. Auguste Comte’un bazı eserlerini çevirerek bir anlamda Comte’un fikir sistematiğinin İngiltere’ye girmesini sağlamıştır.

Martineau daha sonraki süreçlerde Amerika’ya giderek, Amerika gezisi sırasında Amerikan toplumuna bir sosyolog gözüyle bakmaya ve Amerikan toplumunu o şekilde anlamaya çalışmıştır. Amerikan toplumu üzerindeki oluşan fikirlerini de “Society in America”  isimli kitabında işlemiştir. Harriet Martineau’nun dikkat çekmeye çalıştığı dört nokta bulunmaktadır. Bu dört noktayı Mollaer, bir videosunda [2] şu şekilde dile getirir; İlk olarak, sosyolog basit bir şekilde gözlem yapmamalı ve yaptığı gözlemlerden hareketle ürettiği bilimsel veriler ile sınırlı kalmamalıdır. Dolayısıyla sosyolog eylemde bulunarak kendi toplumuna da katkıda bulunmalıdır. İkinci olarak Martineau, klasik dönem diyebileceğimiz sosyologların evlilik, çocuklar, evde yaşam gibi olguları göz ardı ettiğini belirtir. Aslında çoğu sosyoloğun göz ardı ettiği bu olgulara dikkat vermemizi ve bu tarz olgulara da sosyolog gözüyle bakmamız gerektiğini bir anlamda dile getirir. Martineau’nun işaret ettiği üçüncü nokta ise, toplumu anlamaya çalışan sosyoloğun; kadınları ve kadınların yaşamını da anlaması gerektiğidir. Bu nedenle toplumun sadece erkek bireyler üzerinden şekillenmediğini ve toplumdaki var olan kadınlar üzerinden de bakmak gerektiğini dile getirmektedir.

Farklı bir şekilde ifade etmemiz gerekirse; bir sosyolog araştırmış olduğu topluma sadece erkek odaklı bakmamalıdır. Araştırma yaptığı topluma kadın odaklı da bakmalıdır. Çünkü sosyolog araştırma yaptığı toplumu bu sayede daha sağlıklı bir şekilde analiz edebilir. Martineau’nun bu belirtisi aslında bizlere farklı bir noktayı göstererek toplumsal cinsiyet eşitsizliği tartışmalarına yönlendirmektedir. Son olarak ise bir toplumun sosyolojik araştırılması yapılacaksa o toplumun çok yönlü bir şekilde araştırılması gerektiğini belirtir. Eğer toplum nezdinde bir araştırma yapılıyorsa sadece bir çerçeveden o topluma bakarak araştırma yapılmamalıdır. Farklı pencereler üzerinden yaklaşımlar da sergileyerek üzerine araştırma yaptığımız toplumu o şekilde ele almamız gereklidir. Harriet Martineau, 27 Haziran 1876’da Birleşik Krallığın Ambleside kasabasında vefat etmiştir. Ölümünden sonra sanat koleksiyonunun çoğunluğu açık arttırma ile satılmıştır.

Harriet Martineau’nun bazı eserleri:

  • Vergilendirme örnekleri (1834)
  • Society in America (1837)
  • Deerbrook (1839)
  • Retrospect of Western Travel; Saunders and Otley (1838)
  • The Hour and the Man: An Historical Romance (1839)
  • Life in the Sickroom (1844)
  • The History of the Thirty Years’ Peace, A.D. 1816–1846 (1849)

Kaynakça:

  • [1] Şafak, M. (Nisan, 2017). Harriet Martineau. Erişim adresine buradan ulaşabilirsiniz.
  • GÖZ, A., & KANAT, S. (2019). Britanya’da Liberteryen Feminizm, 1860-1910 (Çeviri Makale).
  • [2] Mollaer, F. (Kasım, 2020). Sosyolojik Düşünceye Giriş: Harriet Martineau ve Toplumu Anlamak. Erişim adresine buradan ulaşabilirsiniz.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks