Bazı filmler vardır ki, çıktıkları dönemde hak ettikleri ilgiyi göremezler. Ya gişede başarısız olurlar ya da eleştirmenler tarafından yeterince takdir edilmezler. Ancak zamanla değerleri anlaşılır ve kült statüsüne ulaşırlar. İşte ilk gösterimlerinde göz ardı edilip sonradan efsaneleşen beş film!
1.Blade Runner (1982)

Ridley Scott’un yönettiği Blade Runner, siberpunk estetiği ve felsefi alt metniyle bilim kurgu sinemasının en önemli yapımlarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak 1982’de vizyona girdiğinde büyük bir gişe başarısızlığı yaşadı. Eleştirmenler filmi karanlık, yavaş tempolu ve fazla derin buldu. Üstelik film, aynı yıl E.T. the Extra-Terrestrial (1982) gibi gişe rekortmeni bir yapımla da yarışıyordu.
Zamanla, Blade Runner’ın görselliği, atmosferi ve Philip K. Dick’in “Android’ler Elektrikli Koyun Düşler mi?” adlı romanından uyarlanan hikâyesi yeniden değerlendirildi. Yönetmenin farklı versiyonları ve 2017’de gelen devam filmi Blade Runner 2049, yapımın efsaneleşmesine katkıda bulundu. Bu film bana göre, yalnızca bir bilim kurgu değil, aynı zamanda insan doğası üzerine derin bir felsefi sorgulama.
2. The Big Lebowski (1998)

Coen Kardeşler’in kült klasiği The Big Lebowski, ilk gösteriminde büyük bir gişe başarısızlığı yaşadı. Film, 15 milyon dolarlık bütçesine rağmen sadece 5 milyon dolar gişe yapabildi. Eleştirmenler başlarda filmin absürt yapısını tam olarak kavrayamadı. Ancak zamanla, Jeff Bridges’in canlandırdığı “Dude” karakteri ve filmin kendine özgü mizahı büyük bir hayran kitlesi oluşturdu.
Bugün, The Big Lebowski, düzenli olarak özel gösterimlere ev sahipliği yapan ve “Dudeism” adıyla bir alt kültür yaratan bir fenomen hâline geldi. Benim için bu film, basit görünen ama aslında son derece katmanlı bir anlatıya sahip, izledikçe değerlenen bir başyapıt.
3.Children of Men (2006)

Alfonso Cuarón’un yönettiği Children of Men, distopik atmosferi, tek plan uzun sahneleri ve toplumsal çöküşe dair etkileyici anlatımıyla günümüzde bilim kurgu sinemasının başyapıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak 2006’da vizyona girdiğinde beklenen ilgiyi göremedi. 76 milyon dolarlık bütçesine karşılık yalnızca 70 milyon dolar hasılat yaptı ve gişede başarısız oldu.
Eleştirmenlerin bir kısmı filmi beğenirken, izleyici kitlesi filmi fazla karamsar buldu. Ancak yıllar içinde, görsel anlatımı ve politik temaları nedeniyle film yeniden değerlendirildi ve kült statüsüne ulaştı. Özellikle tek plan sahneleri inanılmaz bir ustalıkla çekilmiş, etkisinden uzun süre çıkamadığım bir film bu.
4.The Prestige (2006)

Christopher Nolan’ın yönetmenliğini yaptığı The Prestige, büyücülük dünyasında geçen bir rekabet hikâyesini anlatıyor. Christian Bale ve Hugh Jackman gibi dev isimlerin rol aldığı bu film, ilk çıktığında Inception (2010) veya The Dark Knight (2008) kadar ilgi görmedi.
Eleştirmenler filmi biraz karmaşık ve ağır tempolu buldu. Ancak yıllar geçtikçe Nolan hayranları ve sinemaseverler tarafından başyapıt olarak değerlendirilmeye başlandı. The Prestige, hikâye anlatımı, sürpriz sonu ve psikolojik gerilimiyle zamanla klasikleşti. Bana göre, bir film sadece görsel efektlerle değil, zekice işlenmiş bir senaryoyla da büyüleyici olabilir ve The Prestige bunu mükemmel yapıyor.
5.It’s a Wonderful Life (1946)

Frank Capra’nın yönettiği It’s a Wonderful Life, günümüzde Amerikan sinemasının en sevilen yapımlarından biri olarak görülüyor. Ancak 1946’daki gösteriminde büyük bir gişe başarısızlığı yaşadı. Film, 3.7 milyon dolarlık bütçesine rağmen gişede zar zor masraflarını çıkardı ve döneminde büyük bir hayal kırıklığı olarak kabul edildi.
Ancak zamanla, özellikle televizyon yayınlarıyla birlikte filmin değeri anlaşıldı ve yılbaşı klasikleri arasına girdi. Bugün, film “yaşamın anlamı” ve “insan ilişkileri” üzerine güçlü mesajlarıyla her yıl milyonlarca kişi tarafından izleniyor. Duygusal açıdan en etkileyici filmlerden biri ve zamanın ne kadar değişirse değişsin, insani değerlerin hep aynı kaldığını gösteren harika bir yapım.
Bu beş film de, ilk çıktıkları dönemde ya gişede başarısız oldular ya da eleştirmenler tarafından hak ettikleri değeri göremediler. Ancak zamanla, gerek sinematografileri, gerek anlatımları, gerekse toplumsal etkileri sayesinde kült statüsüne ulaştılar. Bu filmler, bazen bir yapımın hak ettiği değeri hemen bulamayabileceğini ve zamanın her şeyin en iyi hakemi olduğunu gösteriyor. Eğer bu filmleri hâlâ izlemediyseniz, şans vermenin tam zamanı!
Kaynakça
Ebert, Roger. “Blade Runner.” RogerEbert.com, 21 Sept. 1992, web. Erişim tarihi: 20.03.2025.
Canby, Vincent. “Film Review: The Big Lebowski.” The New York Times, 6 Mar. 1998, web. Erişim tarihi: 20.03.2025.
Scott, A. O. “Children of Men: A Bleak Vision of the Future.” The New York Times, 25 Dec. 2006, web. Erişim tarihi: 20.03.2025.
Hornaday, Ann. “The Prestige.” The Washington Post, 20 Oct. 2006, web. Erişim tarihi: 20.03.2025.
Crowther, Bosley. “It’s a Wonderful Life.” The New York Times, 23 Dec. 1946, web. Erişim tarihi: 20.03.2025.
Öne Çıkan Görsel: BBC


