İlk Afro-Amerikan Kadın Şair: Phillis Wheatley

Editör:
Sudenur Sarıyıldız, Deniz Filiz
" hide_table_content="td_encvalW2dpemxlXQ=="]

Phillis Wheatley; 1753 yılında Batı Afrika’da doğmuş ve henüz 8 yaşındayken köle olarak satılması için Boston, Amerika’ya getirilmiştir. Kendisi, ABD tarihinde kölelik koşullarında edebi başarıya ulaşan ilk Afro-Amerikan kadın olarak bilinir. Kölelik altında yaşarken efendisinin dilini ondan bile daha yetkin bir şekilde kullanabileceğini tüm sömürge dünyasına kanıtlamış bir deha olarak karşımıza çıkar. Wheatley’in şiirleri, köleliğin ağırlığı altında Afro-Amerikalıların yaşadığı zorlukları ve özgürlük arayışlarını gözlerimiz önüne serer. Gelin onun zorluklarla dolu, beni de oldukça derinden etkileyen yaşamına ve edebiyatına birlikte bakalım.

Çocukluktan Başlayan Kölelik Yaşamı

Phillis Wheatley battlefieldsorg

“Bu merhamet idi beni Pagan diyarından buraya getiren, Öğretti karanlıkta kalan ruhuma anlamayı. Şunu bir Tanrı vardır, bir de Kurtarıcı; Bir zamanlar Ben kefareti ne biliyordum ne de gördüm. Bazıları bizim kara tenimizi hor görürler, “Onların rengi şeytanın boyasıdır.” Hatırlayın, Hristiyanlar, zenciler, Kabil kadar kara, Feraha erişeler ve meleklerin diyarına gireler.” – “Afrika’dan Amerika’ya Getirilmek Üzerine”, Phillis Wheatley

Wheatley, doğumundan 8 yıl sonra içinde yetmiş beş kız çocuğunun daha bulunduğu bir gemiyle Amerika’ya getirildi. Amerika’nın Boston şehrine ulaştığında bundan sonraki kaderini büyük ölçüde etkileyecek olan Wheatley ailesi tarafından satın alındı. Aile, Boston’ın zengin tüccarlarındandı. Phillis’in Amerika’ya ulaştığında henüz ismi bile yoktu, aile ona geldiği geminin ismi olan “the Phillis”i ve o zamanın geleneği olarak kendi soyadlarını, Wheatley, verdiler.

Evin hanımı olan Susanna Wheatley, ilk başta Phillis’e ev işleri öğretmeyi düşünse de çocuğun kitaplara olan ilgisini ve zekasını fark edince bu kararından vazgeçmiştir. Susanna, oğulları Nathaniel ile birlikte Phillis’e özel dersler vermeye başlar ve onun öğrenme hızına hayran kalırlar. Sadece on altı ayda Kutsal Kitap’ın en zor metinlerini rahatça anlayabilen Phillis; dört yıl içinde Latince, İbranice ve Grekçe öğrenerek Neo-klasik şiire dair engin bir bilgiye sahip bir dâhiye dönüşür. Bunların yanında astronomi ve coğrafyada da kendini geliştirir. Böylece aslında Wheatley ailesi; büyük bir cesaret sergilemiş olur, zira kadın bir kölenin eğitilmesi, hatta edebiyat, dil ve din üzerine derin bilgiler edinmesi, o dönemin sosyal ve ırksal normlarına meydan okumak anlamına geliyordu.

18. Yüzyıl Edebiyatının Sınırlarını Zorlayan Siyahi Bir Kadın

Phillis Wheatleyin ilk şiir kitabı Dini ve Ahlaki Çeşitli Konularda Şiirler bbccom

Gençlik yıllarında, Wheatley edindiği engin bilgilerle şiirler yazmaya başlar ve şiirleri Boston’ın periyodik yayınlarında yer alır. Yazdıklarıyla geçimini sağlayan ilk Afro-Amerikan olarak da bu şekilde kayıtlara geçer. Ancak bu durum, büyük tartışmalara yol açar; siyahi bir kadının zeki olması, şiir yazabiliyor olması kabul edilemezdir beyaz insanlar için. Ne acıdır ki bu düşünceler sebebiyle on sekiz kişiden oluşan, aralarında John Hancock, Massachusetts Valisi Thomas Hutchinson ve Yardımcısı Andrew Oliver gibi Boston’un önde gelen isimlerinin bulunduğu bir hakem kurulu önünde şiirlerini kendisinin yazdığını ispatlamak zorunda kalır. Ve bunu da 1773’te Londra’da yayımlanan ”Dini ve Ahlaki, Çeşitli Konularda Şiirler” kitabının önsözünden öğreniriz. Kitabını kendi şehrinde dahi yayınlayamamış, çünkü Boston’daki yayıncılar Phillis’in kitabını basmayı reddetmiştir.

Phillis, ilk şiir kitabı ABD ve İngiltere’de belli bir şöhret elde ettikten sonra 18 Ekim 1773’te özgürlüğüne kavuşabildi. Öğrendiğimde en çok üzüldüğüm şeylerden biri, Phillis’e hayatı boyunca hiçbir zaman şair olarak hitap edilmemesiydi. Basılan kitabında ismi “Boston’daki Bay John Wheatley’in zenci hizmetçisi” olarak yazılmış olup her defasında da zenci kız olarak anılmıştır.

Phillis, Amerikan Devrimini desteklemesine rağmen köleliğin kolonistlerin gerçek kahramanlığa ulaşmalarının önündeki en büyük engel olduğuna inanıyordu. Özgürlük ve hürriyet üzerine birçok mektup yazdı. Bu mektupların bir kısmı din adamlarına, bakanlara ve önemli isimlere gönderildi. Yazın kariyerinin zirvesindeyken, “Ekselansları, George Washington’a” isimli Washington’ı öven bir şiir kaleme aldıktan sonra Washington ile yüz yüze tanışma daveti aldı. Amerikan Devrim Savaşı boyunca, kolonilerin bağımsızlığını güçlü bir şekilde destekledi.

Hayatının Son Dönemlerinde Phillis

Phillis Wheatley bbccom

Wheatley, ailesinin vefatından sonra özgür bir siyahi bakkal olan John Peters ile evlendi. 3 çocuk sahibi oldu ancak hiçbiri uzun yaşayamadı. Bir süre sonra John; ekonomik sorunlar ve başka sebeplerle, Phillis’i yalnızlığa terk etti ve Phillis’in zaten zorluklarla dolu olan yaşamına bir darbe de o vurmuş oldu. Teşekkürler John(!) Phillis’in ikinci bir şiir kitabı çıkarma çabası başarılı olamayınca, kitapta yer alacak şiirlerine ve hayatı boyunca yazdığı diğer şiirler gözden kaçtı. Zavallı Phillis, kendini ve hayatta kalan tek çocuğunu geçindirebilmek için hizmetçi olarak çalışmaya başladı. 1784 yılında ise bir pansiyonda konaklayarak hayata karşı olan savaşına devam ediyordu. Aynı yılın Aralık ayında henüz 31 yaşındayken yoksulluktan hayatını kaybetti. Bu zamana kadar hayatta kalan tek çocuğu ile birlikte işaretsiz bir mezara gömüldü.

Phillis’in hayat hikayesi bir cesaret, direnç örneği olmanın yanında büyük kişisel zorluklarla doludur. Kölelik koşullarında büyüyüp olağanüstü bir edebi başarıya ulaşarak hem Afro-Amerikalıların hem de dünya edebiyatının tarihine önemli bir katkı sağlamıştır. Şiirleri, dönemin toplumsal ve kültürel engellerine meydan okurken özgürlüğün ve insan haklarının savunucusu olmuştur. Wheatley’nin mirası, günümüzde hala ilham verici bir şekilde etkisini sürdürüyor ve Afro-Amerikan edebiyatının temellerini atan eserleriyle hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor.


Kaynakça

  • Phillis Wheatley. The Phillis Wheatley Association. Web. Erişim tarihi: 12.09.2024
  • Phillis Wheatley. National Women’s History Museum. Web. Erişim tarihi: 12.09.2024
  • Akçay, Ahmet Sait. Modern Siyah Öznellik. Türkiye Dil Kurumu. Mayıs, 2019.
  • Kapak görseli: poemanalysis.com
spot_img
Betül Akdeniz
Betül Akdeniz
ömrüm yasaklarla paslandıkça, gördüm beteri yok uslanmaktan

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”