Solastalji, 21. yüzyılda şahit olduğumuz küresel ve yerel ölçüdeki iklimsel değişikliklerden etkilenen ruh halimizi anlatan yeni bir kavram. Bir diğer adıyla eko-kaygı olarak adlandırılan solastalji, insanın teselli bulduğu şeyin/şeylerin kaybı ve çevresel değişimin neden olduğu acıyı ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Bu yazıda solastalji kavramına gelin yakından bakalım.
İklim Değişikliği İnsan Psikolojisini Nasıl Etkiliyor?

Küresel ısınma ve iklim krizinden etkilenen yaşam alanlarımız günden güne değişiyor. Bu değişimin bir parçası olarak maruz kaldığımız veya sebep olduğumuz ekosistem bozulması bizi nasıl etkiliyor? Yaşam alanlarımızda meydana gelen çevresel değişikliklere ve sosyoekolojik tahribata fiziksel olduğu kadar duygusal tepkiler de veririz. Dünyanın ve ülkemizin dört bir yanında fiziki ve beşeri coğrafyanın, genel anlamda toplumun yaşadığı ekolojik krizin neden olduğu toplum-doğa ilişkilerindeki parçalanma duygularımıza büyük ölçüde yansır.
İklim değişikliğine bağlı felaketler yalnızca bitki örtüsünü ve hayvan yaşamını yok etmekle kalmaz aynı zamanda doğal kaynaklarımıza, rekreasyon alanlarımıza, tüm yerleşim yerlerimize ve çok daha fazlasına da hasar verir veya değiştirir. Bu değişiklikler, kişilerin çevreyle kurduğu önemli bağı olumsuz yönde etkiler. Yaşadığımız yere ve topluluğa olan bağlılıklarımızı belirleyen en temel unsurlardan biri doğaya olan duygusal- kültürel bağlılıklarımıza ve yerel topluluğumuza atfettiğimiz değerdir. Bu nedenle maruz kaldığımız çevresel değişimler, çoğu zaman yoğun kayıp duyguları yaşamamıza neden olur.
Nesilden nesile aktarılan bilgimizle, geçim kaynaklarımızla zihinsel ve duygusal ruh halimizle değişimleri bağdaştırıp kaybetme korkusu yaşarız. Ekosistemimiz bozulduğunda ve toplumlarımız değişime uğradığında veya tehdit altına girdiğinde duygusal olarak bizleri ne kadar etkilediğini fark edemeyiz. Her ne kadar bu etkiyi tanımlamakta zorlansak da iklim değişikliğinin bıraktığı duygusal etki solastalji/yeşil depresyon olarak adlandırılır.
Solastalji Nedir?

Solastalji İngilizce’de “teselli” anlamına gelen solacium ve Latince’de “ağrı, acı” anlamına gelen algia sözcüklerinin birleşmesiyle oluşur. Etimolojik açıdan nostalji kelimesinden esinlenilmiştir. Avustralyalı çevre filozofu Glenn Albrecht tarafından ilk kez ortaya atılmıştır.
Evinin arka bölgesinde yaşanan kırsal değişikliğin onda oluşturduğu ruhsal sıkıntı sonucu solastalji terimini ortaya atan Albrecht; terimini açıklarken “çevresel bozulma nedeniyle tesellilerini ve evlerine, bölgelerine olan bağlılığını kaybeden insanların yaşadığı sıkıntı ve öfke duygusu” olarak nitelendirmiştir. Devamında ise “hasarlı bir ev ortamı, hasarın nedeni ne olursa olsun bölge sakinleri için sıkıntıya neden olur” ifadelerini kullanmıştır. Bu ruhsal durumun solastalji kavramıyla adlandırılmasını önermiştir.
Solastalji ve Nostalji İlişkisi

Nostalji kelimesini günlük hayatımızda klasikleşmiş bir şekilde geçmişe özlem anlamında kullansak da çoğumuz kelimenin etimolojisine uzak kalıyoruz. Nostalji, eski Yunancada, “kökenine dönüş” anlamına gelen nostos ve “ağrı acı” anlamına gelen algia kelimelerinin birleşmesinden gelir. Nostalji, bir kişinin veya bir grup insanın evinden uzakta olmasının neden olduğu ve oraya dönerek düzeltilebilecek olan üzüntü veya özlem durumunu tanımlar. Bu; iklim değişikliği, çevresel faktörler veya diğer doğal afetlerin etkileri nedeniyle kronik travma, özlem veya umutsuzluk deneyimini tanımlayan solastalji kelimesinin tam tersidir.
Solastaljinin, insanların değişen ortama yanıt olarak yaşadığı sıkıntı hissini anlattığından bahsetmiştik. Yüzyıllardır hissedilen ama adı yeni koyulan solastalji, bulunduğumuz çağdaki ekosistem kıtlığı ve iklim kaosu gibi koşullarla daha da yoğun bir hale geldi. Bu sıkıntı duygusunun temeli, kişinin kimliğini tanımlamaya yardımcı olan tüm unsurların ortadan kalkmasına, değişen ortam üzerinde özerkliği kontrol edememe ve hissedememeye dayanıyordu.
İklim değişikliğinin ruh sağlığını nasıl etkilediğine dair yapılan çalışmalar oldukça yenidir. Bu da solastalji hakkında öğreneceğimiz çok şey olduğunu gösteriyor. İklim değişikliğinin neden olduğu ruh sağlığı kavramlarının ilerleyen süreçlerde artacak olması psikolojik esnekliğin, güçlü bir çevresel bağlantıyının ve bireyin refahını yeniden inşa etmek gibi gerekli önlemleri almak önem teşkil ediyor. İklim değişikliği ile ilgili artan psikopatolojilerin tanınması, önlenmesi ve tedavisi için daha fazla plan, program ve araştırma yapılması ihtiyacının olduğu söylenebilir. Umuyoruz ki ruh sağlığımızın daha iyiye gideceği çevresel etkenlere sahip bir dünyaya şahit oluruz.
Kaynakça
Warsi̇ni̇, S., Mi̇lls, J. ve Usher, K. (2014). Prehospi̇tal And Di̇saster Medi̇ci̇ne. Solastalgia: living with the environmental damage caused by natural disasters. URL (09.03.2024)
Özberk, N. (2023). Kent Akademi̇si̇. ‘Hey çoruh kederim derinden derin”: çevresel dönüşümün duygusal coğrafyaları ekopsikoloji ve solastalji. URL (09.03.2024)
Alaca, Ç. (2023). Current Approaches In Psychiatry. Solastalgia and forest fires. URL (10.03.2024)
Albrecht, G. (2005). Pan: Phi̇losophy, Acti̇vi̇sm, Nature. ‘Solastalgia’ a new concept in health and identity. URL (10.03.2024)
Galway, L. P., Beery, T., Jones-Casey, K. ve Tasala, K. (2019). İnternati̇onal Journal Of Envi̇ronmental Research And Publi̇c Health. Mapping the solastalgia literature: a scoping review study. URL (10.03.2024)
Kapak Görseli: jepense.org
Hayattan tanıdık bir hissin adını öğrendim, güzel bir yazıydı.
Uzun zamandır yaşadığım bir duygunun tanımını okumak çok hoşuma gitti ,teşekkürler.