İkinci Yeni Hareketi, Cumhuriyet döneminin edebî anlamda en önemli atılımlarından birisidir. Türk şiirine yeni bir soluk getirmeyi amaçlayan bu hareket şiirde var olan dinamikleri değiştirerek, öncekilerden farklı, modern bir şiir ortaya koymayı istemiştir. Döneminin çok ötesinde bir girişimde bulunan ikinci yeni hareketi sanatçıları, Garip akımının tıkadığı şiire hem yeni bir soluk getirmiş hem de şiirde farklı yollar açmıştır.
İkinci Yeni Şiir Hareketinin Ortaya Çıkışı

Garip akımıyla birlikte şiirde aynı ürünlerin ortaya çıkmasıyla birlikte şiirde tıkanıklık meydana gelmiştir. Kaliteli edebi içeriklerin var olmayışına ilk tepkiyi Attila İlhan yazılarıyla vermiştir. Oldukça sert bir üslûpla Garipçileri eleştiren İlhan, yeni bir soluğa ihtiyaç duyulduğunu açıkça ifade etmiştir. Attila İlhan öncülüğünde Mavi dergisinde “Toplumsal Gerçekçi Edebiyat” adıyla yeni bir edebiyat ortaya çıkarmak isteyen sanatçılar ışığında İkinci Yeni şiiri ortaya çıkmıştır. Her ne kadar eskisinden farklı bir şiir anlayışı ortaya koymak isteseler de döneminin siyasi olaylarının etkisiyle alıntıda da belirtildiği gibi: “İkinci Yeni şairleri, ister istemez, savaşın bütün dünyada yarattığı olumsuz havadan etkilenmişlerdir. Savaş sebebiyle ülkemizde yaşanan yoksulluk, siyasal baskı ve ideolojik çatışmalar, söz konusu şairleri umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmiştir.” (Karataş, 2)
İkinci Yeni Şiir Hareketinin Özellikleri

İkinci Yeni şairleri, Garipçilerin getirdiği yenilik arayışını devam ettirmekle birlikte şekil ve içerik yönüyle onlardan farklı bir düşünceyi savunmuşlardır. Ortaya çıkarmak istedikleri şiirde, duyular ve algıları iç içe geçirerek anlamı şiirden uzaklaştırmak istemişlerdir. Bunun en önemli nedeni, ikinci yeni şairlerine göre anlamın sezilen bir unsur olmasıdır. Yaptıkları değişiklik ile ikinci yeni şairlerinin şiirlerinde kapalı bir anlatım ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, İkinci Yeni şairleri, şiiri basitlikten kurtarmaya çalışarak, şiirlerini herkesin anlamasını istememişler, dolayısıyla şiiri konuşma dilinden uzak tutmuşlardır. Onlar, Folkloru şiire düşman edinerek entelektüel bir şiir anlayışını benimsemişlerdir. Bir nevi Sebk-i Hindi edebiyatını Cumhuriyet dönemine taşımışlardır. İkinci Yeni şairleri, şiire toplumsallık, siyaset ve tarih konularını katmayarak; şiirlerinde insanı ele almışlardır. Onlar için önemli olan; insanın gerçekliği, iç dünyası, toplumdaki sıkışmışlığı, korkuları, çaresizliği ve aşkıdır. Dolayısıyla duygular, ikinci yeni şiirinde önemli bir meseledir.
“Anlamın yeri düz yazıdır. Bir şey anlamak isteyenler düz yazı okusunlar. Şiir bir şey anlatmaz. Güzellik bir şey anlatmaz çünkü.”
Öncekilerden farklı bir şiir anlayışı ortaya koymak isteyen ikinci yeni şairleri şiirde dili fazlasıyla önemsemişlerdir. İmgeye dayalı bir şiir var eden şairler dil üzerinde fazlaca durarak, dili nesne hâline getirmeyi amaçlamışlardır. İkinci yeni şairlerinin dil üzerindeki tutumları, onların şiirlerinin resimle iç içe olmasını sağlamıştır. Onlar, edebî sanatlara özgürlük tanımışlardır. Böylece şiiri zihinsel denetimden kurtararak, şiirde sürrealizme yönelmişlerdir. İkinci yeni şairlerinin akıllarına geldiği gibi otomat bir şekilde yazmaları onların şiirinde önemli bir unsurdur. Sahip oldukları bu davranış onların yeni kelimeler ortaya çıkarmalarını sağlamıştır. “Cehennet, üvercinka” vb. kelimeler ortaya sunan şairler, dilin sahip olduğu tüm imkânları kullanmış hatta bu imkânların ötesine geçmeyi zorlamışlardır. Kelimelere böylesine önem vermeleri şiirdeki dize anlayışını da ortadan kaldırmıştır. Uyak ve ölçüye şiirde dikkat vermeyen ikinci yeni şairleri ahengi, anlatım ve musiki ile vermişlerdir.
İkinci Yeni Hareketinin Öncü İsimleri
Edip Cansever

“Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana ‘sen bir şairsin’ dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.”
Küçük yaşlarda şiir yazmaya başlayan Edip Cansever, başlarda garip akımına uygun şiirler yazsa da ikinci yeni hareketiyle kendi çizgisini bulmuştur. Yerçekimli Karanfil kitabıyla birlikte ikinci yeni şiiri içerisinde olduğunu açıkça ifade ederek; şiirde dizeyi ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Bu hareketin başlıca isimlerinden olan Cansever, Turgut Uyar ile aynı konuları işlemiş ve şiirde bilinçaltını gün yüzüne çıkararak, şiirini farklı anlatım yöntemleriyle güçlendirmeye çalışmıştır.
Cemal Süreya

“ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir denemişim bütün kelimeleri
yeni sözler buldum seni görmeyeli
kuliste yarasını saran soytarı gibi
seni görmeyeli
kasketim eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın
kardeşim olan gözlerini unutmadım
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat..”
Türk edebiyatında İkinci yeni şiiriyle birlikte ün kazanan Cemal Süreya bu hareketin en önemli temsilcilerindendir. Şiir ve resmi bir araya getiren şiirler kaleme alan Süreya; şiirinde sıra dışı unsurlar, yeni kelimeler, alışılmamış bağdaştırmalar kullanarak; anlam yoğunluğuyla dikkat çekmiştir.
Turgut Uyar

“Kısacık yoğun bir akşam
herkesin yüzünün bir anıya karıştığı
yoğun bir akşam
bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde
ve bir intihar üstüne söylenti
bütün kıyıları dolaştı durdu
kısacık bir akşam
Kısacık serin bir akşam
kelebeklerin atlarla yarıştığı
yoğun bir akşam
bazı mektuplar damgalandı postanelerde
oturuldu bir takım şarkılar söylendi
bir adam bir kadının kapısını vurdu
kısacık bir akşam…”
Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte İkinci Yeni hareketinin üç öncü şairi arasında yer alır. İlk dönemlerinde memleket şairleri gibi yazmasına rağmen, sonraki yıllarında birey ve toplumu öne koyan şiirler yazmıştır. Turgut Uyar, kendisini bu hareketin içerisinde kabul etmemiş olsa da onun şiiri ikinci yeni anlayışının önemli temsilcilerindendir. Onu diğer ikinci yeni şairlerinden ayıran en önemli özelliği, hüzün ve yalnızlığı öyküleme teknikleriyle başarılı bir şekilde yansıtarak kendi lirizmini oluşturmuş olmasıdır.
İlhan Berk

“Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi
Karaydım, kağıt gibiydim yaşamalarda
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır’da.
Ben vurdum sevilere belli değil miydi
Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
Bir aşk demekti bu dünyada…”
İkinci Yeni hareketinin en yaşlı temsilcisi olan İlhan Berk, aynı zamanda ikinci yeni şiirinin en sadık ismidir. Şiirinde uzun satırları tercih ederek; soyut şiiri farklı noktalara taşımıştır. Şiir anlam için yazılmaz görüşünü benimsemiş ve bundan dolayı eleştirileri üzerine toplamış fakat kendisine yapılan eleştirileri göz ardı etmiştir.
Ece Ayhan

“Çünkü kapıları
götürüyorlar (öyle yanlış ki)
Cam kırıkları üzerinde
Gülüyor ve
Gülen artık çingene değildir
Değil mi değil
Bilmem şu uzakta odaların
Pancurlarını açmışlar
Açmışlar mı açmışlar
Denize karşı
(deniz yoktur ya)
İçerdekiler içerlerde
Dışardakiler dışarlarda kalmışlar
Kalmışlar mı kalmışlar
Anahtarları çalan bir çingenedir
Bir çingene mi bir çingene biree”
İkinci yeni hareketinin keşişi olarak bilinen Ece Ayhan, bu hareketi parasız yatılılar olarak ifade etmiştir. Onun şiirlerinde kullandığı dil oldukça dikkat çekmiştir. Bunun en önemli nedeni şiirinde neredeyse kimsenin anlayamayacağı şekilde kapalı bir anlatım kullanmış olmasıdır.
Sezai Karakoç

“Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım
Yer değiştiren ben değildim
Farklılaşan sendin
Sendin bana gelen aynalarla
Sendin bana gelen sendin
Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı”
İkinci yeni hareketinin başlangıcından itibaren var olan şair zamanla bu hareketten ayrılmıştır. Körfez (1959), Şah damar (1962) ve Sesler (1968) kitaplarında yer alan şiirleriyle ikinci yeni hareketinin içerisinde kabul edilmiştir. Sezai Karakoç‘u diğer ikinci yeni şairlerinden ayıran en belirgin özelliği, şiirinde metafizik ve islâmî unsurlara şiirinde yer vermesidir. Kendisini “Doğu’nun Yedinci Oğlu” olarak adlandıran Karakoç, Türk şiirine kendi yöntemleriyle farklı bir bakış açısı kazandırmıştır.
Verdiğimiz bilgiler ışığında söylenebilir ki Cumhuriyet dönemi şiirinin en önemli girişimlerinden birisi olan İkinci Yeni Hareketi, Türk şiirine yeni bir soluk getirmeyi amaçlamıştır. Bu harekette yer alan bahsettiğimiz önemli şairler dikkat çekmekle birlikte, şiirde yapmaya çalıştıkları değişim; ortaya çıkan her yeni şey gibi eleştiriye maruz bırakılmıştır. Tüm bunlara rağmen İkinci Yeni hareketi Türk şiirinin önemli olaylarından biri olmaya başararak şiire modern bir hareket kazandırmıştır.
Kaynakça:
Karataş, Turan.”İkinci Yeni“. İkaros Yayınları: 2008.
Kara, Ömer Tuğrul. “Türkçenin Kuralları Dışına Çıkan Bir Topluluk: İkinci Yeniciler“. Tarih Okulu Dergisi: 2013.


