İki Büyük Sanatçıdan İkonografik Bir Sahne: Maestà

İki Büyük Sanatçıdan İkonografik Bir Sahne: Maestà

DUCCIO DI BUONNISEGNA: Maestà 1308-11 (214×412 cm)- Museo dell’Opera del Duomo, Siena

Duccio (1255-1319 yak.) Orta çağ sanatının en önemli Katolik ressamlarından biridir. Burada ele alacağımız “Maestà” Siena Katedrali’nin altarı için hazırladığı bir yapıttır ve kendisinin en önemli, en güzel eseri olarak anılır. Bu önemli eserin yaratıcısı Duccio, İtalya’nın Siena Kentindeki Siena okulunun kurucusu olan İtalyan bir ressamdır.

Siena kendi döneminde İtalya’nın en önemli sanat merkezlerinden biri olmuştur. Hayatı ve eserleri hakkındaki bazı bilgiler çok net olmasa da Siena’daki katedral için yaptığı bu çok kanatlı eserine bakılırsa böylesi önemli bir yapı için hazırlanacak eser ona emanet edildiyse ününün şüphe yaratmayacağı aşikârdır.

Eser 1311 yılında tamamlandığında Siena halkının katılımıyla bir tören havasında katedrale taşınmıştı. Üç gün boyunca şölenler düzenlenmiş, halk böylesi bir eseri coşkuyla karşılamıştı. Duccio eserin kendisine yarattığı ünün farkındaydı ve bu baş yapıta attığı imza şöyleydi, “Tanrının kutsal annesi, Siena’ya esenlik ve barış; Duccio’ya seni böyle resmettiği için hayat bahşet.”

Maestà sözcüğünün kelime anlamı olarak majesteleri anlamını taşımaktadır. Resim sanatında ise Azizler ve meleklerin çevrelediği, kucağında İsa’yı tutan Meryem Ana’nın olduğu bir sahneye karşılık gelmektedir. Bu eser, İtalya Siena’da “Museo dell’Opera del Duomo’da” sergilenmektedir. Çalışma aslında 26 panodan oluşur ve İsa’nın hayatından, Bakire Meryem’in ölümünden sahneler taşır. Duccio eserin ön ve arka tarafındaki zeminde tamamen altın kullanmayı tercih etmiştir. 1300’lü yıllarda İtalyan resminde altın zemin kutsallığa yapılan bir vurgudur. Katedralin iç mekânı beyaz ve siyah mermerden oluştuğu için bu altın renkli zemin esere istenilen ihtişamlı görünümü sunmuştur. Bugün eserin bütününe bakıldığında parçalarının bulunduğu yerden sökülüp satışa çıkarılması sebebiyle parçalar farklı müzelere dağılmış ve bazıları kaybolmuştur.

“Maestà” bu eserin tam ortasında dikdörtgen şeklinde bulunur. Merkezde tahtta Madonna ve kucağında bebek İsa bulunmaktadır. Tahtın önünde diz çökmüş olarak dört koruyucu Aziz resmedilmiştir. Bu dört Aziz, “Ansanus”, “Savinus”, “Crescentius” ve “Victor’dur”. Onlar Siena’nın koruyucu Azizleridir. Arka tarafta İskenderiyeli Caterina, St Paulus, St Evangelist John, Yuhanna, Vaftizci Yahya, Petrus ve St Agnes bulunmaktadır. İskenderiyeli Caterina’nın elinde Palmiye dalı ve Paulus’un elinde kılıç bulunmaktadır.

Palmiye tarih boyunca pek çok kültürde farklı anlamlarda sembol olarak kullanılmıştır. Erken Roma Hristiyanları arasında mezarlık sembolü olmuştur ve kutsal St Paul’un simgesi olarak bilinir. Palmiye aynı zamanda şehitliği de sembolize eder ve genelde şehitliğe vesile olan araçla birlikte resmedilir. Paulus’un elindeki kılıç infaz edildiği kılıçtır. Burada palmiye ve kılıcın birlikte resmedilmesi bu sebepledir. Palmiye aynı zamanda Hristiyanlıkta sonsuz yaşamın da simgesidir. Meryem’in ölüm sahnelerinde de St John’un palmiye dalı tuttuğu olur. [1]

Tahtın arkasında on altı, yanında dört melek bulunmaktadır. Arka taraftaki meleklerin bakışlarında derin bir saygı ifadesi hakimdir. Meryem ve çocuk İsa altın kakmalı, geniş ve beyaz bir tahtta oturmaktadır. Bu geniş kanatlı mermer taht üzerinde Siena Katedrali’nin tasviri bulunmaktadır. Meryem resmin en önemli unsuru olduğu için herkesten daha büyük çizilmiş ve yüksek bir tahtta konumlandırılmıştır. Resimdeki yüz hatlarına baktığımızda oval bir yüz, keskinlikten uzak hatlar, küçük bir ağız ve burun görmekteyiz. Bunlar Bizans resim geleneğinin belirgin izleridir. Tanrı anası olarak da anılan Meryem tasviri (Bakire kültü) Hristiyanlığın erken dönemlerinden itibaren resim sanatında yer bulmaktadır. Buradaki gibi Meryem’in bebek İsa ile tasvir edilmesi Hristiyan ikonografisinde önemli temalardan biri olmuştur. Meryem’in İsa ile eşit önem derecesinde tasvir edilmesi ise Orta çağ sonlarını bulmuştur.

Hristiyan ikonografisinde mühim yer tutan bu anne-çocuk tasvirine Antik Mısır uygarlığındaki Isis ve Horus tasvirlerinin kaynaklık ettiği düşünülür. “Isis”, Antik Mısır dönemi inanışına göre Gök tanrı “Geb” ve yer Tanrıçası “Nut’un” dört çocuğundan biridir. En eski Mısır kralı olan kardeşi “Osiris” ile evlenmiştir. Osiris kardeşi “Set” tarafından oldukça kıskanılmaktadır. Set, kılık değiştirerek kardeşi Osiris’i öldürür ve parçalarını Mısır’ın dört yanına atar. Kendisi kral olan Set diğer kız kardeşi olan “Neftis” ile evlenir. Isis büyü güçlerini kullanarak kocasının parçalarını bulur ve kendi nefesinden üfleyerek onu diriltir. Bir süre sonra da hamile kalır. Bu çocuğa “Horus (Şahin Tanrı) ismi verilir. Isis ve Horus’un birlikte resmedildiği tasvirler Meryem-çocuk İsa tasvirlerinin en önemli kaynaklarından biri olmuştur[2].

Giotto Di Bondone: Ognissanti Madonnası, yak.1310, (325×204 cm), Galleria Degli Uffizi, Floransa

Giotto, tam ismiyle Giotto di Bondone, Duccio ile aynı çağı paylaşan bir sanatçıdır. Orta çağ sanatının önde gelen İtalyan ressamı kendisinden neredeyse yüz yıl sonra gelişen Rönesans tarzını dahi etkileyen ustaların en büyüğü olarak anılır. Öyle ki çağdaşı ve arkadaşı olan “Dante”, “İlahi Komedya’da” ondan şöyle söz etmiştir;

“Cimabue resmin ustası bilirdi kendini, oysa artık ünü karardı, Giotto aldı şimdi onun yerini.”

Giotto’nun hayatı ve eserlerinin kronolojisi bilgi eksikliği yüzünden çok belirsiz olsa da kendisinin “Cimabue’nin” öğrencisi olduğu ve Roma’da, Floransa’da birçok şapeli resimleriyle süslediği düşünülüyor. Giotto’nun Cimabue’den etkilenişi ve öğrencisi olduğuna dair kesin kanıtlar bulunmasa da bu tezi güçlendirecek veriler mevcuttur. Öncelikle tarzları arasında yadsınamaz bir benzerlik bulunmaktadır. Cimabue yaşadığı dönemin en önemli, en itibar sahibi ressamıydı; daha önce denenmemiş stiller denemeye çalışıyordu. Giotto’nun gelişiminde de işte Cimabue’nin bu tarzının izleri bulunmaktadır. Giotto her ne kadar Cimabur ile benzer stiller taşısa da ona en büyük farklılığı belki de kutsal konuları doğal bir üslupla resmetmesi vermekteydi.

Vasari, Rönesans sanatının yolunun açılmasında Giotto’nun önemi için; Cimabue’nin açtığı yolu onun genişlettiğini söylemiştir. Onun resminde kesintisiz konturlar, dik bakışlı gözler, pürüzsüz resmedilen eller bulunmaz. O doğal ve hoş bir renklendirme tarzına sahiptir. Giotto ön Rönesans’ın ve resmin doğal formlara ulaşmasının kapısını aralayan isim olmuştur. Bu bilgiler ışığında Giotto’nun Floransa’daki Ognissanti Kilisesi için yaptığı büyük altar panosuna bakarsak; bu büyük pano ismini yapıldığı kiliseden almıştır.

Tablonun ahşap paneli tempera tekniği ile boyanmıştır. Tempera, suda çözünebilen, içine bağlayıcı eklenen ve Orta Çağ’da sıkça kullanılan bir tekniktir. Burada altın renk tablonun arka planı ile harmanlanmış bir görüntü sunar. 1300’lü yıllarda İtalyan resminde kullanılan altın rengi zemin resimdeki kutsallığı vurguladığında güçlü bir görüntü ile karşı karşıya kalırız. Kıyafetlerde ve Meryem ile İsa’nın oturduğu tahtta kullanılan sıcak yeşil ve kırmızı ton tablonun çarpıcılığını arttırır. Zemindeki kırmızı çizgiler dikkati resmin ortasına vermemizi sağlar.

Meryem’in belirgin şekilde diğer figürlerden büyük resmedilmesi, çevresinin Azizler ve meleklerle çevrili olması ve kucağındaki bebek İsa bizi ikonografik Maestà sahnesine götürür. Duccio’nun Maestà’sı yatay ve dikdörtgen bir forma sahipken Giotto’nun paneli dikeydir. Meryem ve çocuk İsa’nın yüzü doğal bir tasvirle resmedilmiştir. Giotto Bizans üslubuna özgü sert tarzı yumuşatmış ve daha insani görünümde bir Meryem sunmuştur. Çevredeki figürlerin bakışlarının yönü ve ciddiyetleri odağı çocuk İsa’nın eline çevirir. İsa eliyle gelenekse kutsama işaretini yapmaktadır.

Azizler ve meleklerden bazıları merkez odağa bakarken bazıları da birbirilerine bakmaktadır. Bebek İsa bir eliyle kutsama işaretini yaparken diğer elinde bir parşömen tutmaktadır. Meryem ve İsa tasvirlerinde sıklıkla kullanılan parşömen bilgiyi, bilgiye sahip olmayı sembolize etmektedir. Tahtın sivri uçlu yapısı Gotik sanatın izlerini taşımaktadır. Tahtın ön kısmında renkli kanatları olan iki melek, Meryem’in karşısında diz çökmüş ve ellerinde içinde çiçekler olan vazo tutmaktadırlar. Vazoların içinde saflığı temsil eden zambak ve gül bulunmaktadır. Meleklerin tablodaki yeri izleyici seviyesinde konumlandırılmıştır. Bu bizi adeta sahneye doğru çekmektedir.

Ayaktaki meleklerden biri elinde Bakireye sunulacak bir taç tutmaktadır. Bakirenin taçlandırılması motifi on ikinci yüzyıldan itibaren resim sanatında mühim bir yer tutmaktadır. Giotto, kıyafetlerde gerçekçi bir kumaş görüntüsü yakalamak için çizgiler yerine gölgeleri, ışığı ve renkleri birleştirerek kullanmıştır. Kumaşta gölge ve ışıkla yarattığı kıvrımları Meryem’in belirgin diz ve göğüs bölgesinde ve meleklerin dizlerinde görebiliriz. Meleklerin hafif geriye yaslanmış duruşları ve başlarını kaldırmaları dikkatimizi resmin perspektif düzenine çeker.

Duccio ve Giotto, Maestà ikonografisinin önemli ressamlarından olmuşlardır. Bu temsil Hristiyan resminde sıklıkla kullanılan ve her ressamın kendinden yenilikler ve motifler kattığı bir tema olmuştur.

KAYNAKÇA:

-Yılmaz B., “Palmiyenin Sembolik Anlamı ve Antik Dönem Sanatına Yansıması”, Doğudan Batıya 70. Yaşında Serap Yaylalı’ya Sunulan Yazılar, Ed. A. Erön- E. Erdan, 2019, 123- 137.

-N. Ersoy, “Semboller ve Yorumları”, İstanbul, 2007

-Vasari,G. “Sanatçıların Hayat Hikâyeleri”, İstanbul, 2013, Sel Yay.

-Beksaç, E. Ve Akkaya, “Avrupa Resim Sanatı”, İstanbul, 1990, Arkeoloji ve Sanat Yay

-Rynck P., “Resim Nasıl Okunur”, İstanbul, 2020, Hayalperest Yay

– Akalın, Kürşat Haldun, “Göğün Kraliçesi İsis’in Geri Dönüşü: Hristiyanlıkta Meryem Ana Tapınması”, İLTED, Erzurum 2016/1, sayı: 45, ss. 81-107

[1] Banu Yılmaz- Palmiye’nin Sembolik Anlamı ve Antik Dönem Sanatına Yansıması s.131

[2] Vildan Işık Şen, Isis ve Horus’tan Meryem ve Çocuk’a”, Journal of Awareness, 2017

 

Sevgi Aydın
Sevgi Aydın
Ben kapının önünde kapı açılsın diye beklemiyorum ki. Yalnızca bekliyorum.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks