Ana SayfaEdebiyatKitap İncelemeleriİki Ayrı Kadın, İki...

İki Ayrı Kadın, İki Ayrı Aşk

Stefan Zweig’in birbirinden ayıramadığım iki kitabına değinmek istedim.
Stefan Zweig ile “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” ile tanıştım. Daha sonra arkası geldi tabii.
Bu kitapta, kahraman sadece mektubun yazarı olarak görülüyor. Bir ömür boyunca sevilen bir adam için kağıda dökülen cümlelerden ibaret.
Bir kadının hayatı boyunca hep “bilinmeyen” sıfatında var olmasını hem benliğinizde, hem kalbinizde, hem de psikolojinizin en derinlerinde hissediyorsunuz.
Mektup, “Sana, beni asla tanımamış olan sana.”  diye başlayıp sizi uzun süre düşündürecek bir yolculuğa çıkarıp sizi o yolda kaybediyor.
Bir önceki kitaptan bu kadar etkilenince hemen “Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat”i edindim. İyi ki öyle yapmışım.
Zweig, burada içkinin insanda nelere yol açabileceğini, bu saplantı haline gelmiş durumun farklı sınırlarında dolaştırıyor. Tabii ki, kahramanımız bir kadının gözünden ve sadece “yirmi dört” saat ile…
Tutkusu ve özgürlüğünün peşine takılan bu kadının kalbine dokunduğumu hissettim.
Ayrıca kitap 1900’lü yıllarda Avrupa’daki kibar tabakanın ahlak anlayışına da oldukça eleştirel bir tavırla yaklaşıyor.
Ben, iki kitapta da apayrı ufuklara gittim geldim; birkaç gün etkisinde kaldım. İkisini birbirinden ayıramam ikisi farklı konuları barındırsa da yüreğime öyle güzel işledi ki…
Kısacası, gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.

 

Zeynep Gizem Eskici
Zeynep Gizem Eskicihttp://instagram.com/siyahbeyazkutuphane
"küçük hanım yine hayaller peşinde... küçük bir hanım olamayan küçük hanım"

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Söylenti Kitaplığından: Kurbağalara İnanıyorum

Barış Bıçakçı, Behçet Çelik ve Ayhan Geçgin'in "Kurbağalara İnanıyorum"u yazarlık, okurluk ve edebiyatın işlevi üzerine karşılıklı sohbetlerinden oluşuyor...

Umutsuzluğun Doruklarında: Varoluşun Hiçliği Hakkında

Cioran’ın yirmi iki yaşında yazdığı oysa gençliğinin çok başında, böyle melankolik bir ruh halinde yazmasına şaşırılan ilk kitabı Umutsuzluğun Doruklarında'yı mercek altına aldık.

6 Farklı Sebeple Neden Masumiyet Müzesi Okumalıyız?

Masumiyet Müzesi, 70'li yıllarda geçen ve büyük bir aşk ile başlayan ancak trajik bir şekilde biten, aşkın her türlü halini bize anlatan bir Orhan Pamuk romanıdır.

Gerçek Hayattan Esinlenmiş Kitaplar

Okuyucuyu yazarın hayatında yolculuğa çıkaran ve gerçek hayattan esinlenmiş olan kitapları sizler için derledik.

Son Yazılar

Yaratık Külliyatı: Anadolu’nun Korkulan Varlığı Gulyabani

Anadolu'da korku salan bazı efsaneler vardır. Çoğunlukla çocukları kötü davranışlardan uzaklaştırmak için anlatılan bu efsanelerden en ilginci Gulyabani'dir.

Bir Tahattur: Vesikalı Yarim Film İncelemesi

Lütfi Akad’ın yönettiği, Türkan Şoray ve İzzet Günay'ın ise başrollerini paylaştığı, sinemamızın efsanelerinden Vesikalı Yarim’i, birçok farklı yönüyle değerlendirdik.

Söylenti Müzik Rehberi: Perdenin Ardındakiler’i Anlamak

Alternatif pop müziğinin günümüz yenilikçi ve etkileyici gruplarından biri olan Perdenin Ardındakiler'i Söylenti Müzik Rehberi serimizde mercek altına alıyoruz.

90’larda Dünyayı Kasıp Kavuran 10 Yabancı Albüm

1990'ların müzik sahnesine eşsiz tarzlarıyla damga vuran 10 farklı yabancı albüme nostaljik bir bakış attık.