İhsan Oktay Anar Okuma Rehberi

Editör:
Alkın Sezen
spot_img

İhsan Oktay Anar, edebiyatımızda büyülü gerçekçiliğin en önemli temsilcilerinden biri. Eserleri bizleri imkânsız yolculuklara çıkartıyor, felsefenin ve tarihin harmanlandığı olaylar ile belleğimizin sınırlarını zorluyor. Okurken kah düşlerde kayboluyor kah bir denizaltı içinde sonsuzluğa ulaşıyoruz. Eserlerinin bu kadar çok sevilmesi kuşkusuz okura yaşattığı sayısız maceranın yanı sıra sosyal bilimlerden faydalanması, akıllarda çeşitli soru işaretleri bırakması ve edebiyatın sınırlarını oldukça zorlamasında yatıyor. Hal böyleyken onun eserlerine sırasıyla göz atmak, yeni başlayanlar için faydalı olur diye düşündük ve bir okuma rehberi hazırladık. İşte İhsan Oktay Anar’ın eserleri!

1- Puslu Kıtalar Atlası (1995)

“Ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? Galata’da Yelkenci Hanı bitişiğinde ikamet eden Uzun İhsan Efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi İzmir’de oturan mahzun ve şaşkın adam mı? Hangimiz düş ve hangimiz gerçek?

İhsan Oktay Anar’ın ilk kitabı olan Puslu Kıtalar Atlası, 1995 yılında yayımlandı. Bu eser çok sayıda dile çevrilmekle birlikte Türkçede de çok satan kitaplar arasında yerini aldı. Kitapta olaylar 17. yüzyıl İstanbul’unda geçer. Konusu özetle Galata’da yaşayan, dünyayı düşlerinde keşfeden bir adam olan Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin’in hikâyesidir. Uzun İhsan Efendi oğlunun dünyayı tanıması, iyi ve kötü arasındaki mücadeleye tanık olması için ona düşler vesilesiyle yazdığı Puslu Kıtalar Atlası isimli bir kitap verir. Romanın konusunu özetlemek buradan sonra zorlaşmaktadır zira yazar iç içe geçmiş kurgusuyla roman boyunca okuyucuya çok sayıda karakter ve yan hikayeler anlatır. Bu iç içe geçmiş anlatılar ana temayı destekler ve büyütür.

Kitabın ana karakterlerinden biri ise Büyük Efendidir. Romanın kötü adamı diyebileceğimiz bu adamın amacı kara para adlı bir maddeyi elde ederek sonsuzluğa ulaşmaktır. Böylece günahlarından dolayı büyük sorgudan kaçmayı planlamaktadır. Bu para bir şekilde Bünyamin’in eline geçtiğinde ise başına türlü belalar gelecektir.

Yazar roman boyunca, kitabın kurgusunu felsefi, tarihi ve fantastik ögeler üzerine oturtur. Hikayenin geçtiği mekan ve zaman doğrultusunda anlatım dilini de bu döneme göre şekillendirir. Hikayeyi anlatırken meddah kılığına bürünür. Kitapta çeşitli eserlere göndermeler de söz konusudur. Galen’in tıp eserleri, Katip Çelebi’nin Cihannüma’sı gibi…

En çarpıcı olanı ise Descartes’in Yöntem Üzerine Konuşmalar’ının işleniş şeklidir. Dünyayı düşleriyle keşfetmeyi kendine şiar edinen Uzun İhsan Efendi, kendi ve çevresindeki şeylerin varlığını da sorgular bir hale gelmişti. Hal böyle iken Rendekar’ın Zagon Üzerine Öttürmeler adlı eserini okuyunca “düşünüyorum öyleyse varım” argümanına bir antitez üretir ve “Sizler, hepiniz, içinde yaşadığınız dünya, Konstantiniye, her şey, sadece ve sadece benim düşüncemde varsınız. Rendekar yanılıyor: Düşünüyorum, ama sadece ben var değilim. Düşündüğüm için asıl sizler varsınız; sizler ve içinde yaşadığınız dünya.” der. Descartes’i Rendekar olarak ifade etmesi, Yöntem Üzerine Konuşmaları ise Zagon Üzerine Öttürmeler olarak zikretmesi yazarın nüktedan bir üsluba sahip olduğunu bizlere gösterir. Okur kitabı bitirdikten sonra aklında bir sürü “düş”le kitabı “düşünür.” Öyleyse bu kitap vardır ve dahi okunmalıdır! Zira İhsan Oktay Anar’ın ilk kitabı olması sebebiyle yazarı okumaya Puslu Kıtalar Atlası’yla başlanmasını tavsiye ederiz!

2-Kitab-ül Hiyel (1996)

Ustaların kılınç yapmak için saatlerce ve günlerce dövdükleri demir neden serttir, bilir misin? O, insanoğluna hemen boyun eğmez, çünkü onların, kendisiyle işleyecekleri suçları bilir. Bu yüzden de ortak olacağı günahların bedelini ateşte dökülürken peşinen öder.

Yazarın ikinci eseri ise bir yıl sonra yayımlanan Kitab-ül Hiyel’dir. Kitap üç ana bölümden oluşur. Her bölümde bir hiyelkar adıyla anılan ve Yafes Çelebi, Kara Calud ile Üzeyir isimli üç mucidin bilimsel çalışmaları akabinde başlarından geçenler anlatılmaktadır. Bu çalışmaları yaparlarken kişiliklerinde meydana gelen zafiyetler, dünyayı ele geçirme arzuları kahramanların sıkıntılı süreçler yaşamalarına vesile olur. Roman boyunca hiyelkarların tasarladıkları ve üzerinde çalıştıkları pek çok icada tafsilatlı bir şekilde yer verilir. Bu detaylı teknik anlatımlara bahsi geçen makinelerin tafsilatlı çizimleri de eşlik eder. Bu çizimler de bizzat yazarın kendisine aittir. Bu durum teknik bilgisi zayıf olan okuyucuyu zorlayabilmektedir. Fakat kitabın genel kurgusu ve olay örgüsü yazarın diğer kitaplarında  olduğu gibi heyecanlı ve girift bir niteliktedir. Kitabın ilgi çekici noktalarından biri Uzun İhsan Efendinin Hiyel Kalemi Nazırı olarak bu kitapta da karşımıza çıkmasıdır.

3- Efrasiyab’ın Hikayeleri  (1998)

“Her insan ancak bilmediği şeyden korkar. Korkusunu yenmek için de bilmek ister. Fakat bilmesi için araması gerekir. İşte, din de bu arayış değil midir? Bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. Kavuşamadığı şeye de erişmek için can atar. Eh! Bu da aşktır işte!”

Efrasiyab’ın Hikayeleri, canını almaya gelen Ölümle kurduğu dostluk ile birlikte onunla bir oyun oynamaya başlayan Cezzar Dede’nin aralarında yaptıkları bir anlaşma ile başlar. Cezzar Dede’nin anlatacağı her hikayeye karşılık ömrüne bir saat eklenecektir. Böylece Ölüm ile Cezzar Dede bir sonraki canı alınacak kişi olan ve İhsan Oktay Anar okuyucularının artık tanıdıkları Uzun İhsan Efendi’nin peşine düşerler. Ardından sekiz mahalleyi dolaşacak ve türlü hikayeler anlatacaklardır. İhsan Oktay Anar’dan alışkın olduğumuz iç içe geçmiş kurgular ve hikayeler burada da kitabın genel şeklini oluşturur. Bu durum da metnin özetini ortaya çıkarmayı güçleştirir. Kitap genelinde tasavvufi unsurlara sıkça yer verilir. Yazar anlatım tekniği olarak halk hikayelerine öykünen bir üslup tercih eder. Ölüm’ün bir karakter olarak metin boyunca yer alması ve hikayelerden birinde ölümle okey oynanması detayı okuyucuya Ingmar Bergman‘ın Yedinci Mühür filmini anımsatması açısından ilgi çekicidir.

4- Amat (2005)

Dünyayı bize zından etmeye mi geldin? Dünya nasıl olsa zından!

Hikaye 1670 yılında İstanbul’dan yola çıkan ve Navarin’e gitmekte olan Amat isimli bir gemide Kaptan Diyavol Paşa ve tayfanın başından geçenleri anlatır. İhsan Oktay Anar’ın diğer kitaplarında olduğu gibi burada da insanın sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe karşı olan düşkünlüğü ve bunun karakterlerinde yaratabileceği zafiyetler işlenir. Kitap genelinde denizcilik terimleri çok yoğun bir şekilde kullanılmak ile birlikte kelime haznesini oldukça geliştiren ve okuyucuyu deniz aşırı sefere çıkaran bu eseri severek okuyacaksınız.

5- Suskunlar (2007)

“Peygamberimizin miracını hatırla. İçinde o sevgi olmasaydı, hiç bu kadar yükselir miydi?”

Suskunlar, 18. yüzyıl İstanbul’unda geçen içerisinde tasavvuf, müzik, dini temalar olmak barındıran bir eser. Okuyucu bu esere gelene kadar İhsan Oktay Anar’ı artık tanıdığından onun eserlerinde tarihi bir dönemde işlenen ve yan içeriklerle desteklenen çok katmanlı öykülere alışmıştır diye tahmin ediyoruz. Nitekim yazar Suskunlar’da da bu tarzını sürdürüyor. Hikayenin temel konularından biri diğer eserlerde de sıklıkla gördüğümüz sonsuz hayata ulaşma arzusu. Bu eserde polisiye unsurlar da okuyucuya eşlik ediyor. Yine İstanbul’un sokaklarını arşınlayacağımız, musikiye doyacağımız, kah Mevlevi dervişlerinin yanında soluklanıp kah Zahir ile şarkı söyleyeceğimiz bu eser heyecanı ve gerilimi yüksek bir İhsan Oktay Anar kitabı!

6-  Yedinci Gün (2012)

“Aşk hakikiyse eğer, masallar da hakikidir ve onların hakiki olduğuna artık inanıyorum.”

Hikaye II. Abdülhamid dönemi ve erken cumhuriyet devirlerinde geçer. Gerek dünyanın yedi günde yaratılışı mitine gönderme olarak adıyla gerekse Baba, Oğul ve Hayalet adlı üç bölümden oluşmasıyla Hristiyanlık öğretilerine atıfta bulunması dikkat çekicidir. Konusu Paşaoğlu’nun Müslüman olduktan sonra bir camii yaptırıp amacı buradan okunan ezanın tüm dünyadan duyulmasını sağlamak için kaçırdığı şeyhlerin ölümleri ardından İhsan Sait’in Paşaoğlu’nun yerine geçmesiyle gelişen olaylardır. İhsan Sait ise gelecekten Prenses Döjira adlı birinden mektuplar almaktadır ve ona aşıktır. Hal böyle olunca aşkına ulaşmak için mektuplardan hareketle geleceğe gitmesini yarayacak olan zeplini yapmaya çalışır. Nükte dolu, ironik ve mitolojik bir anlatıma sahip olan bu eseri severek okuyacaksınız.

7- Galiz Kahraman (2014)

‘‘Hakikat, insanın yürüdüğü zemindi. Eğer ayakları bu zemine basmıyorsa, insanın kafasındaki plana hayal denirdi.’’

Kitap 1950‘li yıllarda Kasımpaşa‘da yaşayan İdris Amil Efendi‘nin hayatını anlatır. Karşı cinsi etkilemek üzere girdiği ortamlar ve atıldığı meslekler başına türlü işleri açar. Yazar kitap boyunca toplumun çeşitli konulardaki ironik hallerini gözler önüne serer ve eleştirir.

8- Tiamat (2022)

“Ama akıllara sığmaz tuhaf hadiselere artık alıştık, hatta müptelası olduk.”

Yazarın son kitabı yaklaşık 8 yıllık bir aranın ardından 2022‘de yayımlandı. Okuyucularının sabırsızlıkla beklediği eser, isminde hareketle Amat eseriyle bağıntılı olabileceğine dair bir beklenti yaratmıştı. Zira yazarın diğer eserlerinde de kendi eserlerine atıf yapmaktan keyif aldığını fark etmiştik. Kitabın konusu ise 1915 yılında T1amat adlı bir denizaltıda geçer. Mürettebatın erzak bulmak için gittikleri bir şilepte acayip cesetlerle karşılaşmaları ve bir sandık bulmaları ardından yaşanan olaylar anlatılır.

Böylece İhsan Oktay Anar okumalarını tamamlamış bulunmaktayız. Yazı boyunca yazarın eserlerini yayım sırasına göre anlatmaya çalıştık zira yazarın üslubunu tanımak için bu sıranın daha uygun olduğunu düşündük. Yazarın kitapları her ne kadar seri olmasa da benzer temaları sıklıkla kullanması ve yayım sırasına göre bakıldığında eserlerdeki zamanın da kronolojik olarak akması buna imkan tanıyor. Velhasıl İhsan Oktay Anar‘ı okudukça daha çok sevecek, sevdikçe daha çok okuyacaksınız!


Kaynak

Anar, İhsan Oktay. Puslu Kıtalar Atlası. İletişim Yayınları, 13. Baskı, İstanbul 2000.

Anar, İhsan Oktay. Kitab-ül Hiyel. İletişim Yayınları, 29. Baskı, İstanbul 2017.

Anar, İhsan Oktay. Efrasiyab‘ın Hikayeleri. İletişim Yayınları, 34. Baskı, İstanbul 2019.

Anar, İhsan Oktay. Amat. İletişim Yayınları, 17. Baskı, İstanbul 2018.

Anar, İhsan Oktay. Suskunlar. İletişim Yayınları, 21. Baskı, İstanbul 2019.

Anar, İhsan Oktay. Yedinci Gün. İletişim Yayınları, 8. Baskı, İstanbul 2012.

Anar, İhsan Oktay. Galiz Kahraman. İletişim Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2014.

Anar, İhsan Oktay. Tiamat. Everest Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2022.

Koçakoğlu, Ahmet. İhsan Oktay Anar, Hayatı- Eserleri- Sanatı. Yüksek Lisans Tezi, Konya 2008.

Ankay, Nuran. İhsan Oktay Anar’ın Efrâsiyab’ın Hikâyeleri Adlı Eserinde Bir Eleştiri Aracı Olarak Grotesk Anlatım. Türkbilig, Sayı: 40, 205-216.

Gülerer, Salih. Kaplan, Kadir, İhsan Oktay Anar’ın Galîz Kahraman Adlı Romanı Üzerine Bir İnceleme, Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1 Sayı: 13, 241-275.

Aydemir, Mustafa. Tunçtan, Bilcan. İhsan Oktay Anar’ın Tiamat Adlı Romanında Postmodern Özellikler, Edebi Eleştiri Dergisi,  Cilt: 6 Sayı: 2, 153 – 164.

Bayraktar, Yasemin. Gariper, Cafer. İhsan Oktay Anar’ın
Yedinci Gün Anlatısında Parodi, Söylem Filoloji Dergisi, 126-137.

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.