Orta Çağ’ın en büyük Müslüman seyyahı olan İbn Battuta, henüz 22 yaşındayken hac niyetiyle yollara düşmüş, birçok ülke ve kent gezmiştir. Ünlü seyyah, seyahatleri sırasında hiçbir günlük tutmamış ancak hafızasından derlenen “Rıhletü İbn Battûta” adlı seyahatnamesi ile birçok alana önemli katkılar sağlamıştır.
İbn Battuta’nın Erken Hayatı

İbn Battuta, 1304 yılında Fas’ın Tanca kentinde doğmuştur. Kuzey Afrika kökenli Berberi asıllı Levâte kabilesine mensup ailesi için seyahatnamesinde “kazâ ve meşihat benim ve atalarımın mesleğidir” diyerek ailesinin kadılık yaptığını ifade etmiştir. Hatta kendisi de çeşitli yerlerde kadılık yapmış olup Tamesna-Merrekaş kadısı iken 1368 yılında vefat etmiştir.
Ünlü seyyahın tam adı Ebu Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Muhammed bin İbrahim Levâti Tanci’dir. 1325 yılında hac niyetiyle yollara düşen İbn Battuta, 28 sene seyahat ederek Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Anadolu (başta Osmanlı Beyliği olmak üzere diğer Anadolu beylikleri), Deşt-i Kıpçak, Bizans (İstanbul), Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve Endülüs’ü gezmiştir. Bu seyahatlerine ilişkin bilgiler İbn Cüzey el-Kelbi tarafından Rıhlesinde aktarılmıştır.
İbn Battuta’nın Seyahatnamesi

İbn Battuta, seyahatleri sırasında günlük tutmamış, 28 sene sonra hafızasından İbn Cüzey el-Kelbi’ye aktardığı bilgiler ‘Rıhle’ ismiyle derlenmiştir. Yazar tarafından “Tuhfetü’n-Nuzzârfî Garâibi’l-Emsâr ve Acâibi’l-Esfâr” olarak adlandırılmıştır. Arapça’da ‘bir yerden diğerine göç etmek’ anlamında kullanılan ünlü seyyahın “Rıhle”si, Türkçe’ye “İbn Battuta Seyahatnamesi” olarak çevrilmiştir.
Ünlü seyyah, seyahatnamesinde niyetiyle ilgili şu cümleleri aktarır:
“…Kutsal evi haccetmek ve Yüce Peygamberimizin mezarını ziyaret amacıyla Yediyüzyirmibeşte Tanrı ayı Receb’in ikisinde, Perşembe günü doğum yerim olan Tanca’dan hareket ettim. Ne sohbetiyle ferahlayacak eşim ve dostum ne de beraber yürüdüğüm bir kervan vardı. Lâkin kalbime bu kutsal toprakları görme arzusu iyice yerleştiği için dostlarımdan ayrılmayı göze alarak kuşların yuvadan gidişi gibi terkettim yurdumu. Annem ve babam henüz hayatta oldukları için ince bir hüzne boğuldum ayrılırken. Ayrılıktan benim payıma düşen neyse onların payına da düşen oydu. O zamanlar 22 yaşındaydım.”
İbn Battuta, genellikle alim ve sufi kişiliğine uygun yerleri ziyaret etmiştir. Gittiği yerlerde hükümdarlarla, alim kişilerle ve tasavvuf önderleriyle tanışan seyyah, birçok ülkede de kadılık makamına getirilmiştir. Hatta seyahatlerinde kazandığı siyasi tecrübeler ve bilgi birikimi dolayısıyla diplomatik görevlerde de bulunmuştur.
Seyahatnamede, ünlü seyyahın gezdiği coğrafyalardaki devletler ve bu devletlerde yaşayan milletlerin toplumsal yapıları, gelenek ve görenekleri, inançları, coğrafyanın doğal özellikleri ve ürünleri ile şehirlerin durumlarından bahsedilmektedir. Gittiği yerlere ilişkin bahsedilmeye değer mekanlara değinmekle birlikte dönemin bilim ve düşünce alanında önemli şahıslarına da yer vermiştir. Önemsediği mimari eserleri, kişi ve olayları anlatmış ancak sivil mimariye pek fazla değinmemiştir. Ayrıca eserde yemek tarifleri, bayram ve matem giysileri, siyasi ve tasavvufi terimler gibi dönemin insanıyla ilgili bilgilere yer verilmekte olup ansiklopedik bir özellik taşımaktadır.
İbn Battuta’nın Gezdiği Anadolu Kentleri

Ceneviz gemisiyle kendi söyleyişiyle “Türkiye”ye gelir, Alanya’dan karaya çıkan seyyah, Antalya, Isparta, Akşehir, Denizli, Tavas, Muğla, Milas ve Barçın’a gittikten sonra Konya’ya, oradan da Sivas, Erzurum, Erzincan‘ı gezer.
Aksaray, Niğde, Kayseri kentlerini de gezen Seyyah, Konya’dan geçerken Mevlana Celaleddin Rumi’den “Şair Şeyh” sıfatıyla bahsetmiştir. Birgi’den İzmir, Manisa, Bursa, İznik güzergahı üzerinden Mekece, Geyve, Sakarya, Göynük, Bolu, Kastamonu ve Sinop’u ziyaret etmiştir.
Anadolu seyahatleri neticesinde Anadolu’nun siyasi durumu, ticari kapasitesi, Ahi teşkilatı ve Hanefilik’in yaygın ve egemen mezhep oluşuna dair bilgiler vermiştir. Seyahatnamede Umur Bey’in Haçlılarla yaptığı savaştan ve Osmanlıların komşu beylikler arasındaki saygınlığından bahsedilmiştir.
İbn Battuta’nın Seyahatnamesinde “İstanbul”

İbn Battuta, seyahatnamesinde İstanbul’a Beyelûn Hatun ile girdiğini belirtmektedir. Beyelûn Hatun, Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun olup seyyahın İstanbul’da konaklamasından beslenmesine kadar tüm ihtiyaçları için yardımcı olmuştur. Hatun, Hintli Sünbül adındaki hizmetkârını da yanına göndermiştir. Seyyah, seyahatnamesinde hükümdarla olan görüşmesine ilişkin konuları ve görüşme usullerini aktarmış olup İstanbul’a ilişkin tasvirlere de yer vermiştir.

Ünlü seyyah, İstanbul’u iki bölüme ayırmış olup şehrin sonsuz derecede büyük olduğunu ifade etmektedir. İki taraf arasında “Absumi” isimli bir nehir olduğunu belirterek “Haliç”i kastetmektedir. Kentin “İstanbul” kısmının nehrin doğu yakası olduğunu, hükümdar ile devlet erkanının burada olduğunu ve nüfusun büyük bölümünün de burada yaşadığını belirtmiştir. Çarşıdan, zanaat erbabından bahsederken çarşı esnafının ve zanaatkârların çoğunun kadın olduğunu vurgulamıştır. Kentin diğer kısmı “Galata” ise nehrin batı yakasıdır. Nüfusun Ceneviz, Venedik, Roma ve Fransızlardan oluştuğunu ve hepsinin de tüccar olduğunu belirtmektedir. Ancak bu yakada çarşıları renkli ve zengin bulmasına rağmen pis olduğunu aktarmıştır. Ayrıca çarşıları birbirinden ayıran küçük derenin pis olduğunu vurgularken kiliselerini de gösterişsiz ve sessiz bulduğunu ifade etmiştir.

Kilise demişken halkın “Ayâ Sûfıyâ” (Ayasofya) dediğini söyleyen İbn Battuta, seyahatnamesinde içini bilmediğini, dışını anlatacağını belirtmiştir. İmparatorun babası ile gittiğini ifade eden ünlü seyyah, Hristiyanların en büyük kilisesi olduğunu ve söylentiye göre Süleyman Peygamber’in teyze oğlu Asaf b. Barhiya’nın yaptırdığını aktarmaktadır. Seyahatnamede “Büyük Kiliseye Dair” başlığı altında kilisenin dış bölümü hakkında detaylı bilgiler aktarmıştır. Ayrıca şehrin manastırlarından bahsetmekte olup isim vermeden ikisinin büyük kilisenin alanı dışında olduğunu ve büyük kiliseye girerken sağ tarafta kaldığını da vurgulamıştır. Manastırlar hakkında detaylı bilgilere yer verirken toplumun kilise ile ilişkisinden sosyal hayata kadar birçok noktaya değinmiş ve şu ifadeleri kullanmıştır: “…Kısaca, burada kiliseler sayılamayacak kadar çoktur. Halk; büyük, küçük, sivil ve asker yaz-kış şemsiye kullanmakta, kadınlar kocaman kocaman hotozlu şapkalar giymektedir.”
İbn Battuta’nın Seyahatnamesinde “Türk Kadınlar”

Ünlü seyyahın bahsettiği Türk kadınlar, ileri gelenlerin hanımları ve mevki sahibi kadınlar olup seyahatnamesinde Türk kadınlarına yönelik olumsuz hiçbir ifade yer almamaktadır. Türk kadınlarının toplum içerisinde rahat bir şekilde hareket ettiklerini, misafir kabul ettiklerini, misafirlere hediye verdiklerini, hediye kabul ettiklerini ve hatta savaşa katıldıklarını ifade etmiştir.
İbn Battuta, onu en çok şaşırtan noktalardan birinin Türk kadınlarının statüsü olduğunu şu cümleler ile ifade etmiştir:
“…Anadolu’da kadınlar tıpkı bir akıncı gibi at koşturmakta, pazarlarda yoğun ticarî etkinliklerde ön sıraları tutmaktadırlar. Uzbek Han’ın ülkesinde asilzâde hanımları sosyal hayatta kocalarından aşağı kalmamaktadırlar. Tavalisi ülkesini anlatırken burayı yöneten prensesin iyi bir savaşçı olduğunu ve Türkçe konuştuğunu belirtir.”
Türk erkeklerinin de çevrelerindeki kadınlara karşı saygılı olduklarını ve değer verdiklerini ifade etmiş ve Türk kadınlarının üstünlüğüne ilişkin şu ifadeleri kullanmıştır: “…Bu yörede gördüğüm ilginç tutumlardan biri de erkeklerin kadınlara gösterdikleri aşırı saygıdır. Bu memlekette kadınlar erkeklerden üstün sayılıyor!”

İbn Battuta, 28 yıl boyunca yaptığı seyahatler ve seyahatnamesi ile Orta Çağ’ın en büyük Müslüman seyyahı olarak tarihe ismini yazdırmıştır. Seyahatnamesi, 14. yüzyılla ilgili çok önemli bir kaynak niteliğinde olup antropoloji, iktisat tarihi, Türk tarihi ve Türk dili açısından da önem arz ederken diğer yandan bazı ülkelerin, hanedanların ve kurumların geçmişini aydınlatan önemli bir kaynaktır.
Kaynakça:
A.Sait Aykut. “İBN BATTÛTA”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Web. Erişim tarihi: 07.02.2025.
A.Sait Aykut. (1990). “İbn Battûta”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 19. Cilt. ss. 361-368.
Arşiv. Tarih-i. Kadim. “İbn Battuta’nın Seyahatnamesi’ne Göre Anadolu – Tarih-i Kadim.” (02.10.2020). Web. Erişim tarihi: 07.02.2025.
Çakmakçı. Cevdet. “İbn Battûta Seyâhatnâmesi’nde Türkçe Kelimeler”. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 47. Sy. 1 (Nisan 2006): 159-68.
Çelik. Mehmed Mazlum. “İbn Batuta’ya Göre Türkler; ‘Kadınları Erkeklerden Üstün Tutarlar.’” Independent English. 5 Eylül 2020. Web. Erişim tarihi: 07.02.2025.
Gündüz. Ahmet. “İbn Battuta Seyahatnamesi’nde Türk Kadını”. International Social Sciences Studies Journal. (31.12.2023). Vol.9. Issue.118. pp.9556-9562.
İbn Battûta. (2004).“Seyahatnâme I.Cilt.” (2004). Çeviri İnceleme ve Notlar.A.Sait Aykut. Yapı Kredi Yayınları. İstanbul.
İslam Düşünce Atlası. “İbn Battûta”. Web. Erişim tarihi: 07.02.2025.
Keçiş. Murat ve Öztürk. Canan. (2021). “XIV. Yüzyılın İlk Yarısında Anadolu İslam’ına Dair Gözlemler: İbn Battûta Örneği”. Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, sy. 6. ss. 71-82.
Mark. Joshua J. “İbn Battuta.” Dünya Tarihi Ansiklopedisi. May 2024. Web. 08.02.2025.
Taşçı. Hasan. “İbn Battuta Seyahatnamesi’nde Şehir Algısı”. Şehir ve Medeniyet Dergisi. (31.12.2020). sy. 13(6). ss.344-365.
Kapak Görseli: ilimge.com


