I Shot Andy Warhol – Sanat Belgeseli İncelemesi

Editör:
Canan Avent

1968 yılında, Pop Art akımının önde gelen temsilcilerinden biri olan Andy Warhol’u, hayatını kontrol ettiği sebebiyle vuran ve sanatçıyı ciddi bir şekilde yaralayan yazar Valerie Solanas’ın hayatını, zamanı akıllı bir şekilde kullanarak anlatan, başrollerini Lili Taylor ve Jared Harris’in paylaştığı I Shot Andy Warhol filmi, 96 sinemasına damgasını vurmuş biyografi/belgesel filmidir.

Radikal bir feminist ve Warhol’un hayatındaki uç figürlerden biri olarak gördüğümüz Valerie Solanas’ın hikâyesine güçlü bir dille yaklaşan film, Solanas’ı kana susamış bir barbar olarak portrelemek yerine onun iç dünyasına empatiyle bakmamıza sebep oluyor.

Filmin yazarlığını ve yönetmenliğini üstlenen Mary Harron, açılışını Valerie Solanas’ın yazdığı “The SCUM Manifestosu” (Erkekleri Doğrama Cemiyeti Manifestosu) ile yapıyor. Bu kavgacı ve taraflı metin ile birlikte sert bir dile sahip olduğunu seyircisine aktaran film, üzerimizde beklenmedik ve kolayca unutamayacağımız bir baskıya ve seyirci olarak merakımızı tetikleyen bir beklentiye yol açıyor.

Solanas’ın istismara uğramış bir çocuk olduğuna, öğrenciyken seks işçiliği yapmak zorunda kaldığına ve üniversite çağlarında kendisini lezbiyen kimliği üzerinden tanımladığına; sesini daha güçlü bir şekilde çıkarmak için değinen film bunu başarıyor ve seyirci olarak bizi Solanas konusunda gri bir bölgede bırakıyor.

Solanas polise Warhol’u vurmasının nedenini, “Onu vurmamın birçok sebebi vardı.” olarak açıkladığından dolayı film sadece bu nedenlere odaklanıyor ve hikâye Solanas’ı o noktaya getiren ve sonrasında onu o noktanın zihinsel etkilerini savunmaya iten tüm sebeplere değiniyor.

Film boyunca işleri için bir saygı kırıntısı veya tebrik bekleyen, yalnız, talihsiz bir sanatçıyı izliyoruz fakat savunduğu keskin düşünceleri ne kadar faşizan olursa olsun Solanas’ın temelde arzuladığı tek şeyin işlerinin bir seyirciyle buluşması olduğunu ve buna dair derin umutlar beslediğini anlayabiliyoruz. Karşı taraf konusundaki nefretinden geri adım atmazken onca nefrete ve gözyaşına rağmen Valerie Solanas tam olarak nefret ettiği ideadan kopamıyor, hatta en büyük umutlarını onlardan birine, Andy Warhol’a, bağlıyor.

İşlerine güvenen fakat bir türlü beklediği desteği göremeyen Solanas tanınmayı hak ettiğini kendine defalarca hatırlatsa da ‘hak ettiği’ üne kavuşamaması onu dönmesi zorlu bir yola çekiyor. Paranoyaklaşan ve defalarca yarı yolda bırakılan başkahramanımız Andy Warhol tarafından da kullanıldığını anladığında ise onun için savunduğu düşünceler belki de ilk defa yerine oturuyor ve Solanas, Warhol’a ikisini ıskalamak üzere üç kez ateş ediyor.

İronik bir şekilde yaptığı suç ona başından beri istediği sesi verirken fikirleriyle gittikçe uçlaşmaya başlayan Solanas geri adım atmak yerine ona doğru çevrilen kameralara konuşmaya devam ediyor. Sonunda hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünen Solanas fikirlerini dünyaya anlatırken hikâyesinde hayal kırıklığından ileri gidememiş Andy Warhol’u bir basamak gibi kullanmayı başarıyor.

Harron ekranda gördüklerimizin %95 oranında gerçek olduğunu ve eleştiriye yer vermeden, titizlikle ele alınmış bir hikâye olduğunu açıklıyor. Seyirciyi rahatsız eden sahneler dahil olmak üzere, yönetmen iki tarafı da gerçek hikâyede olduğu gibi tuhaf ve yalnızlaşmış göstermek konusunda kararlılığını koruduğunu belli ediyor. İki sanatçının da seslerini farklı şekillerde bulması, Solanas’ın daha agresif ve çatışmacı bir yol izlerken, Warhol’un daha yumuşak huylu ve zayıf bir yol izlemesiyle; bu iki farklı kendini ifade ediş biçiminin çatışması aralarındaki uçuruma daha net bir şekilde bakmamızı sağlıyor.

Lili Taylor’ın onu indie sinemasının tanınan yüzü haline getiren olağanüstü performansıyla birlikte yaşadığı kötü şartların altında ezilmekten kaçarken yavaşça akıl ve ruh sağlığını kaybetmeye başlayan bir sanatçıyı izliyoruz. Ellen Kuras’ın kamerası ve sinematografiye verdiği önem resmin kendisine de yansırken, başarılı prodüksiyonuyla Therese Deprez, çarpıcı kostüm tasarımlarıyla David Robinson, keskin kurgusuyla hikâyeye canlılık katan Keith Reamer ve müzikleriyle John Cale, Mary Harron’ın sırtındaki yükü hafifletirken başarılı işleriyle seyir zevkinizi ikiye katlıyor.

Film hakkında alınan teknik bilgiler ve daha fazlası için.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks