Söz konusu krallıklar ve imparatorluklar olduğunda genelde önce erkek egemenliğini düşünürüz çünkü insanlara yüzyıllardır gücün eril bir özellik olduğu empoze edilmiştir. Yaygın olan bu düşünce tarzı, bazı kadın hükümdarlar tarafından sağlam şekilde yıkılmıştır. Bu güçlü kadın hükümdarlardan biri de İngiltere’yi o dönem bulunduğu karmaşıklıktan kurtararak düzene sokmayı başaran Kraliçe I. Elizabeth‘dir.
Kraliçe I. Elizabeth’in Çocukluğu
Kraliçe I. Elizabeth, Greenwich Sarayı‘nda, Kral VIII. Henry ve onun ikinci eşi Anne Boleyn‘in kızı olarak dünyaya geldi. Kraliyet ile arasındaki yakın bağa rağmen düşünüldüğü kadar şanslı bir çocukluk geçirmeyen Elizabeth; Kral Henry’nin Aragonlu Catherine’le olan evliliğinden erkek varis elde edememesi sonucu Anne Boleyn ile evlenmesiyle doğdu. Elizabeth’in doğumuyla hayal kırıklığına uğrayan Kral Henry, Elizabeth daha üç yaşına basmadan önce Anne Boleyn’i zina ve vatan hainliği suçlamalarıyla öldürttü. Kralın Anne Boleyn ile gerçekleştirdiği evliliğe sıcak bakmayan halk tarafından meşru görülmeyen Elizabeth, annesinin idamı sonrasında daha da zor duruma düşmüş ve hiçbir kesim tarafından istenmeyen çocuk olarak saraydan uzakta yetiştirildi. Kral Henry’nin üçüncü eşi Jane Seymour ile birleşiminden Edward adında bir çocuğu oldu. Edward’ın doğumuyla beraber Elizabeth, taht sırasında üçüncü sıraya düştü.

Anlatılan tarihi hikayelere göre Elizabeth’in altı yaşından itibaren ciddi bir karaktere sahip olduğu gözlemlenmiştir; kırk yaşındaki bir kadının ciddiyeti ve kişiliğine sahip olduğu anlatılmaktadır. Sahip olduğu bu karakter yapısı aldığı eğitime de yansıyan Elizabeth, hümanist Roger Ascham gibi seçkin eğitmenler tarafından erkek vasilere verilen ve tarih, felsefe, retorik ve antik dilleri içeren sıkı eğitimlerden geçti. I. Elizabeth, Latin ve Yunanca eğitimlerinin yanında Fransızca ve İtalyanca eğitimleri de aldı ve bu dilleri akıcı şekilde konuşabiliyordu. Elizabeth’in zekasını dönemin cinsiyet eşitsizliği üzerinden göstermeye çalışan Roger Ascham’ın ifadesine göre Elizabeth’in aklı, kadınsı kusurlardan yoksun ve bir erkekle aynı seviyedeydi.
Dini açıdan yalnızca o dönemde gelişme sürecinde olan protestanlıkla ilgilenen Elizabeth, Rönesans’ın getirdiği ve sekülerizmden etkilenen düşünce sistemi ile İngiltere’de daha sonralarda ortaya çıkacak olan din karışıklığını düzene sokmayı başarmıştır.
İngiltere’de I. Elizabeth Dönemi
İç Karışıklık
Kral VIII. Henry‘nin ölümü ardından tahta sırasıyla VI. Edward ve Kanlı Mary geçti. Protestan ilkeleriyle büyütülen Edward tahta geçtiğinde dokuz yaşında olduğundan dolayı hükmü boyunca İngiltere konseyinin büyük rolü oldu. Edward’ın yetişme şartları ve konseyin anglikanizm ve protestanlık ile olan yakınlığı sayesinde ülke içinde yaygın olan mezhep farklılığına dokunulmadı.
VI. Edward‘ın ardından tahta geçen Mary koyu bir katolikti ve Roma Kilisesi‘nin izinden gitmekteydi; bundan dolayı katliama başvurarak İngiltere ve İrlanda’yı Protestanlık ve Anglikanizm’den arındırmaya çalıştı. Ülke içinde yol açtığı bu katliam sonrası Kanlı Mary olarak anılmaya başlandı.

Altı yıllık süren hükmünden sonra yakalandığı hastalıktan ölen Mary’nin yerini I. Elizabeth aldı. Bu dönemde katliamın etkisi devam etmekteydi, ortalık fazlasıyla karışıktı ve Elizabeth, ülkesinin huzurunu sağlayabilmek için İngiliz Protestan Kilisesi‘ni kurdu. Bu kilisenin kurulmasıyla beraber İngiltere’ye reformu getirmiş ve günümüzde devamlılık gösteren İngiltere Kilisesi‘nin temelini atmış oldu.
I. Elizabeth’in hükmü boyunca dini konulara nötr yaklaşan bir siyaset politikası izlendi; bu doğrultuda iki mezhebi de mutlu edecek ve zora sokmayacak kanunlar konuldu.
I. Elizabeth Dönemi’nin Yenilikleri
Kraliçe I. Elizabeth, İngiltere’ye hükmettiği süre boyunca geniş çapta yeniliklerde bulunmuştur. Eğitime önem veren kraliçe, halktan herkese açık olan ve hiçbir ücret talep edilmeyen dil okulları kurdu. Buna ek olarak Oxford ve Cambridge gibi, aristokratlara yönelik ders programları içeren ve orta sınıfın eğitim ihtiyaçlarını karşılayan Gresham Üniversitesi’ni kurdu. Elizabeth’in eğitime verdiği bu büyük önem, İngiltere’nin gelişiminde büyük öneme sahiptir.

I. Elizabeth’in hükümdarlık yıllarında İngiltere Krallığı denizlerdeki üstünlüğü ele geçirmiştir. Coğrafi Keşifler’den beri İspanya ve Portekiz’in hükmü altında olan açık denizler, 1588’de İspanyol Armada Gemisi’nin yenilgisiyle beraber İngiltere’nin hakimiyeti altına girmiştir. Ancak İngiltere Krallığı için İspanyollar’ın yenilgisi yalnızca deniz hakimiyeti anlamına gelmiyordu; asıl amacı I. Elizabeth’i tahttan düşürmek olan Armada Gemisi’nin yenilgiye uğratılması, aynı zamanda tahtın ve protestanlık mezhebinin başarıyla korunmuş olduğu demekti.
I. Elizabeth döneminin zenginliği yeni dünyadan hazine getiren İngiliz korsanları sayesindedir. Bu korsanlar, ülkenin Victoria Dönemi‘nde elde edeceği üzerinde güneş batmayan imparatorluk unvanını alması için temel niteliğinde adımlar atmışlar; denizlere hakim olmakla birlike dünyanın diğer bölgelerinde koloniler kurarak dünya gücü olma yolunda ortam hazırlamışlardır.

İngiltere tarihinde edebiyat ve sanatın gelişerek edebi ürün çeşitliliğinin büyük ölçüde artış gösterdiği dönem Kraliçe I. Elizabeth dönemidir ve bunun gerçekleşmesinde Rönesans‘ın büyük bir etkisi vardır. Rönesans’ın bu kadar etkili olmasının nedeni kraliçenin ülkede sağladığı barış ortamıdır. Yayılan hümanizm anlayışıyla bireye verilen önem artmış ve akılcılık ön plana çıkmıştır. Dönemin en ünlü ismi tiyatroları ve soneleri ile nam salan William Shakespeare iken deneme alanında, akılcılık akımında öne çıkan isim Francis Bacon‘dır.
Hayatı boyunca kendisine gelen tüm teklifleri reddeden Kraliçe I. Elizabeth, hiçbir zaman evlenmedi. Dünyanın her tarafından hem bu konuda hem de yönetim biçimiyle ilgili konularda büyük eleştirilere maruz kalsa da kendini ülkesine adayarak İngiltere’nin kalkınmasını sağladı.
Kaynak
- Greenblatt, Stephen J.“Elizabeth I Queen of England”. 20 Şubat 2023 tarihinde erişildi.
- Akkurt, Burak. “Introduction to English Literature I”. Elit 101. 20 Şubat 2023 tarihinde erişildi.