I Am Groot Dizi İncelemesi: Bebek Groot’un En Sevimli Gezileri

Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

Dikkat! Bu yazımız Guardians of the Galaxy filmi ve I am Groot serisi hakkında spoiler içermektedir.

Marvel çizgi romanları okuyanların aşina olduğu ve hikayeyi beyaz perdede takip edenlerin 2014 yılında kalplerine giren Groot karakteri, çıkışını Guardians of the Galaxy filmi ile yaptı. Rocket isimli antropomorfik rakun arkadaşı ile filmde yer alan Vin Diesel‘ın seslendirdiği Groot, ilk filmde tamamen yetişkin bir ağaçtı. Filmdeki diğer karakterler ile kurduğu bağ sonucunda filmin sonunda herkesi kurtarmak için kendini feda etmesi ile öldü. Neyse ki bu Groot’un sonu değildi: Rocket’ın sayesinde kurtulan Groot, bir fidan olarak tekrar bir saksıya ekildi ve ilk filmin jenerik sonrası sahnesinde bebek bir ağaç olarak yaşadığını gördük. Böylece milyonlarca izleyenin kalplerini çalacak bir karakter ortaya çıktı: Bebek Groot.

I am Groot dizisi işte tamamen bu karakteri anlatıyor; birinci ve ikinci Guardians of the Galaxy filmleri arasında bebek olan Groot’un, saksıdan kendi ayakları üzerinde durabilen olgun bir Bebek Groot haline dönüşümünü.

I am Groot, “mini dizi” bile denemeyecek kadar kısa. Sadece beş bölümden oluşan bu animasyonun her bölümü dört dakika civarında. Guardians of the Galaxy 2 filmini izlerken en sevdiği kısmı Bebek Groot olanlar için mükemmel olan bu dizinin her karesi dayanılmayacak kadar şirin.

Marvel tarafından doğrulanan bilgiye göre bu dizideki olaylar, Guardians of the Galaxy’den sonra ve Avengers: Infinity War’dan önce geçiyor. Dizinin tatlı detaylarından biri de bölümlerin kısalığından dolayı Groot’un ikonik olan Marvel girişlerini ileri sarması ve girişin sonunda kameraya kafasını dayaması.

Dizinin birinci, üçüncü ve beşinci bölümleri; takma adı Starlord olan Peter Quill’in (Chris Pratt) Milano adlı gemisinde geçiyor. Birinci Guardians of the Galaxy filminin jenerik sonrası sahnesinden hemen sonra geçen bu ilk bölümün sonunda Groot, yere düşerek saksısını kırıyor. Bacaklarını keşfediyor ve yürümeye başlıyor.

İkinci bölümünde Dünya olmayan bir gezegende olan Groot; uzaylı, karıncayiyene benzeyen uzun hortumlu bir hayvan tarafından rahatsız ediliyor. Çabuk sinirlenen Bebek Groot’un öfke krizlerini izlemek çok eğlenceli. Bölümde ağaç dallarından kocaman bir ev yapan Groot’un kendi türünden malzemelerle ne kadar yetenekli olduğunu görüyoruz.

Üçüncü bölüm, şeffaf sıvıdan oluşan bir uzaylının gemiye sızmasını ve Groot’un ondan kurtulmaya çalışmasını anlatıyor. Bölümün sonunda dizide şu ana kadarki ilk “I am Groot” olmayan kelimeleri duyuyoruz. Groot, uzaylı ile bir dans yarışması yaptıktan sonra akıllıca ondan kurtuluyor. Bölümün en sevdiğimiz detayı ise Groot’un gemiye sızan kişiyi ararken bulup oynadığı uzaylı şeklindeki matruşka.

Dizinin dördüncü bölümünde Groot yine başka bir gezegenin ormanında. Bu bölümde Groot’un papağanımsı pembe bir kuş ile imtihanını izliyoruz. Çamur banyosu yapan küçük ağacımız, çamur değen yerlerinde hızlıca yaprak bürüdüğünü fark ediyor ve bir süre kendi kendine eğleniyor. Yakınlardaki yuvasında uyumaya çalışan uzaylı kuş ise Groot’un çıkardığı sesten rahatsız oluyor.

Beşinci ve son bölümde ise Groot, bir sanat eseri yapma peşinde. Groot’un çizmeye çalıştığı resim için gemiyi alt üst ettiği bu bölümde Drax’in (Dave Bautista) duş alırken bir siluetini görüyoruz. Ayrıca Rocket (Bradley Cooper) da bu bölümde yer alıyor, bölümün sonunda Groot’un çizdiği resme bakıyor ve onunla konuşuyor. Bu kısa animasyon dizisinin Marvel Sinematik Evreni ile ilgili verdiği en büyük bilgi, Bebek Groot’un ilk Guardians of the Galaxy filminde geçenleri (yani tekrar saksıya ekilmeden önceki yaşadıklarını) hatırlıyor olması. Bebek Groot’un çizdiği resimde ilk filmin sonunda Groot’un kendini feda ettiği sahneyi görüyoruz.

Sonuç olarak hikayesi açısından Marvel Sinematik Evrenine önemli bir ilave sağlamayan animasyon daha çok Groot severlere yönelik. Disney+‘da kolayca bulunan I am Groot; hem hiçbir Marvel dizisi kaçırmam diyen fanatikler, hem de Guardians of the Galaxy 2’yi sırf Bebek Groot için izledim diyenler için harika. Vaktinizi çalmayacak ve sizi mutlu edecek bu çerezlik diziyi kaçırmayın.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.